Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kanun Dışı Grev ve Lokavtın Tespiti ve Uygulamada Hukuki Hüküm ve Sonuçları

Detection of Unlawful Strike and Lockout and Their Legal Effects and Consequences in Implementation

Fevzi DEMİR

Hukukumuzda kanuni bir grev ve lokavt için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan grev ve lokavtlar “kanun dışı” sayılmaktadır (SETİSK, md.58, 59). Kanun dışı grev ve lokavtın uygulamada doğurduğu önemli hukuki hüküm ve sonuçlar nedeniyle, kanun dışı grev ve lokavtın tespiti de bir o kadar önem kazanmaktadır. Açılan davada İş Mahkemesi “kesin kararını” bir ay içinde vermek zorundadır. Bu amaçla bir “tespit davası”, sadece grev ve lokavt kararının alınmasından itibaren veya uygulandığı süre içinde değil, aynı zamanda “uygulaması sona ermiş bir grevden sonra” da açılabilmektedir. İşveren kanun dışı greve katılan veya teşvik eden işçilerin iş sözleşmesini haklı sebeple feshedebilir. İşveren bu hakkını işletmenin ihtiyacına göre ve eşit işlem borcuna uygun olarak hak düşürücü süreler içinde kullanabilir. İspat yükü işverene aittir. İşçi ve işverenin uğradığı zarar, kanun dışı greve karar veren sendikaca karşılanır. Sendikanın kararı olmadan yapılan kanun dışı grevden işçiler sorumlu olur. “Kanun dışı lokavt” yapılması halinde işçiler işverenle olan iş sözleşmelerini, haklı nedenle feshedebilirler. İşveren bu işçilerin lokavt süresine ait iş sözleşmelerinden doğan bütün haklarını bir iş karşılığı olmaksızın ödemeye ve uğradıkları zararları tazmine mecburdur. Kanun dışı grev ve lokavt kararı verenler ve teşvik edenler idari para cezasına da çarptırılır.

Kanun Dışı Grev ve Lokavt, Sendikanın Kararı, Tespit Davası, İspat Yükü, Hak Düşürücü Süre, Haklı Sebeple Fesih, İşçinin Zararı, İşverenin Zararı, Sendikanın Sorumluluğu.

In our law, strikes and lockouts, which take place before the fulfillment of the required conditions for a legal strike and lockout, are deemed to be “unlawful”. (Law on Trade Unions and Collective Bargaining Agreements, art. 58, 59). Due to the significant results in practice caused by unlawful strike and lockout, the detection of the unlawful strike and lockout has become equally important. In the lawsuit that is filed, the Labor Court has to render its “final decision” within one month. For this purpose, a “declaratory lawsuit” can be initiated, not only after the strike and lockout decision, but also “after a strike, the execution of which has been terminated”. Employer may exercise a just cause termination of the labor contracts of workers who have participated in the unlawful strike or instigated it. Employer may exercise this right in accordance with the business needs and the equal treatment duty, within the period of extinctive prescription. The burden of proof rests with the employer. The damage suffered by the employee and the employer shall be borne by the trade union that has decided on the unlawful strike. The workers are responsible for the unlawful strike without the union's decision. In case of an “unlawful lockout”, workers may terminate their labor contracts with the employer for just cause. The employer is obliged to pay all the rights of these workers arising from labor contracts for the duration of the lockout, without an exchange for work, and to compensate the damages suffered. Those who decide on and instigate unlawful strikes and lockouts are also punished with administrative fines.

Unlawful Strike and Lockout, Decision of the Trade Union, Declaratory Lawsuit, Burden of Proof, The Period of Extinctive Prescription, Termination for Just Cause, Damage of the Employee, Damage of the Employer, Responsibility of the Trade Union.

A. KANUN DIŞI GREVİN TESPİTİ

Kanuna göre, kanuni bir grev ve lokavt için “aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan” grev ve lokavta “kanun dışı” grev ve lokavt denilir (SETİSK md.58/3; 59/3)1.

Böylece “kanun dışı” grev ve lokavtın tanımında birinci unsur, tarafların bir “menfaat (çıkar) uyuşmazlığı” olmaksızın veya “mesleki amaç” (iktisadi ve sosyal hak ve menfaatlerin korunması ve geliştirilmesi) dışında işyerinde faaliyetin “durdurulması” veya “önemli ölçüde aksatılması” için işyerinin “topluca” terk edilmesi veya işçilerin uzaklaştırılmasıdır. Gerçi, 2822 sayılı yasa “işyeri işgali”, “işi yavaşlatma”, “verimi düşürme” gibi “diğer direniş” hallerinde işyerinin topluca “terk edilmesi” söz konusu olmadığı halde, Kanun bu tür “direnişler hakkında da kanun dışı grevin müeyyidelerinin uygulanacağını” hükme bağlamıştı (TİSGLK Md.25/3). 6356 sayılı yasayla kaldırılan bu hükümden sonra, bu eylemleri “kanun dışı grev” değil, işçinin işverene karşı “sadakat” (bağlılık) borcunun ihlali kabul etmek ve ona göre yaptırıma bağlamak gerekecektir.

İkinci unsur, “kanuna uygun” olmayan; yani, “kanuni bir grev ve lokavt” için “aranan şartların gerçekleşmemesidir”. Bir başka deyişle, kanuni bir grev ve lokavt için aranan “esas”, “usul” ve “şekil” şartlarına uyulmadan grev ve lokavt yapılmasıdır. Bu nedenle, “siyasi”, “genel”, “dayanışma” grev ve lokavtları ile “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, milli egemenliğe, Cumhuriyete, milli güvenliğe aykırı amaçla” yapılan grev ve lokavtlar da kanuni bir grev ve lokavt için aranan “esas”, “usul” ve “şekil” şartları gerçekleşmeden yapılan grev ve lokavtlar olduğu için “kanun dışı” sayılacaktır.