Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre
 Kurulan Vakıflarla İlgili Mevzuattaki 
Değişiklikler ve Yenilikler

The Amendments and Improvements in Legislation Relevant to Foundations Established in Accordance to the Provisions of Turkish Civil Code

Şebnem AKİPEK ÖCAL

Vakıf müessesesi gerek geçmişte gerek günümüzde toplum nezdinde önemini koruyan, Türk Hukukuna özgü bir tüzel kişilik yapısıdır. Toplumdaki işlevleri nedeniyle sıklıkla müracaat edilen ve devletçe korunan vakıflar hakkında geçmişten günümüze birçok yasal düzenleme yapılmıştır. Özellikle mevcut hukuki sistemimizde hem Türk Medeni Kanunu hem de Vakıflar Kanunu yürürlükte olan iki yasal düzenleme olarak uygulamada önemli bir yer tutmakta olup Vakıflar Kanunu özel kanun olması sebebiyle uygulanma açısından ön sıradadır.Türk Medeni Kanunu getirdiği değişikliklerle vakıfların tabi olduğu hukuki rejimi güncellemiş ve ticari işletme açma gibi yenilikler getirmiştir. Ancak getirilen yeniliklere rağmen vakıflar kuruluş ve işleyiş aşamalarında halen devletin denetimine tabidir. Zira kuruldukları yer mahkemesine tescille tüzel kişilik kazanan vakıflar, amaca uygun hareket bakımından Vakıflar Genel Müdürlüğünce denetlenmektedir. Bizce, bu gibi denetimler altında olan vakıfların tabi oldukları hukuki düzenlemeler basitleştirilmeli ve sadeleştirmeye gidilmelidir.

Vakıflar Hukuku, Vakıflar Mevzuatı, Vakıf Türleri, Vakıfların Denetimi.

Foundations are the legal concepts which are peculiar to Turkish Law and did hold their significance both in the past and now. As a frequently preferred legal concept due to their social function, the foundations have been subject to a variety of legislations. Especially both Turkish Civil Code and the law on Foundations are in force and constitute the main legal regulations for the foundations. However, as the lex specialis, the law on Foundations supercedes the Turiksh Civil Code in conflicting cases.With the Turkish Civil Code, legal regime which the foundations were subject to has changed and new features such as obtainment of commercial enterprises are introduced. However, since the foundations gain legal personality via registration to the court, which they are being constituted, and their actions are monitored by Turkish General Directorate on Foundations to track whether the foundations act in accordance with their purpose; it can be said that despite new features, foundations are still subject to state auditing as they were in the past. In our view, due to abovementioned monitoring and auditing obligations, legislation on foundations should be simplified and mark more convenient.

Foundations Law, Legislation on Foundations, Types of Foundations, Auditing and Monitoring of Foundations.

I. GİRİŞ

Hukuk sistemimiz içinde belki de temelini ve anlayışını batı hukuk sistemlerinden almayan, Türk örf ve adetleri ile İslam felsefesinin bir sentezi şeklinde karşımıza çıkan vakıfları; “gerçek ya da tüzel kişilerin sahip oldukları mal ve hakları, belirli ve sürekli bir amaca özgülemesiyle meydana gelen ayrı bir tüzel kişiliğe kavuşan mal toplulukları” şeklinde tanımlamak mümkündür. Vakıf anlayışı altında batı hukuk sistemlerinde pek rastlamadığımız sosyolojik bir olgu yatmaktadır. Kişiler, ekonomik açıdan yardımlaşma, dayanışma, belli bir amaca hizmet etme, gelecek kuşaklara aktarmayla süreklilik sağlama gibi bir takım örf ve adetler ile İslam hukuku temelinde hareket etmektedir. Diğer taraftan bakıldığında bu tür kişisel unsurların yanında vakıf müessesi devletin yapması gereken birçok kamu hizmetini de üstlenerek çok geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Ayrıca vakıflar, Osmanlı İmparatorluğunun toprak sistemi içerisinde ayrı bir yer tutmaktadır. Hem şahısların bu yöndeki iradeleri hem de devletin toprak sistemi üzerindeki uygulamaları Osmanlı’da vakıf anlayışını perçinlemiştir.

Vakıfların, İslamiyet’in yayılması ile işlerlik kazandığı ve neredeyse bütün Müslüman ülkelerde en fazla görülen kurumlardan biri olduğu bilinmektedir. İslam hukukunda vakıf; "menfaati insanlara ait olmak üzere bir malı Allah'ın mülkü hükmünde daimi surette temlik ve temellükten men eylemek ve vakfeden kimsenin arzu ettiği cihete sarf etmektir" biçiminde tanımlamıştır1. Tanımdan da anlaşılacağı üzere mülkiyeti Allah’a ait olan bir malın, insanların menfaatine devamlı surette bütün hak ve vecibeleri ile birlikte bir kişiden başka bir kişiye devir ve mal edilmesinin önüne geçilmesi maksadıyla vakfeden kişinin arzu ettiği doğrultuda yeni bir oluşuma özgülenmesi ifade edilmektedir.

Osmanlı döneminde çok yaygın olarak görülen ve insanların sahip oldukları mal ve mülkleri vakıf yoluyla belli bir amaç doğrultusunda nesillerden nesillere aktarmanın bir vasıtası haline gelen bu sistemde herkesin bir şekilde tasarrufta bulunması mümkün olmuştur. Diğer bir ifade ile bir yandan devlet içinde yüksek mevkilere sahip olanların yanında normal düzeydeki halkın da bu yönde iradelerini gerçekleştirdiği görülmektedir2.