Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yapısal Değişiklikler ve Kurucu Menfaatleri

Structural Changes and Benefıts of Founders

Elif Cemre HAZIROĞLU

Kurucu menfaatleri bir paya ya da pay grubuna bağlı değildir. Menfaatler kapsamında tanınan hakların kaynağını, anonim ortaklıkla kurucu (menfaat sahibi) arasında gerçekleştirilen bir sözleşme oluşturur. Haklar, bahis konusu sözleşmenin anonim ortaklık esas sözleşmesine aktarılmasının ardından ortaklığın Ticaret Sicili’ne tescil edilmesiyle doğar.

Hakların anonim ortaklıkla menfaat sahibi arasındaki sözleşmeden kaynaklanmaları nedeniyle, ortaklığın, karşı tarafın onayı bulunmaksızın tek taraflı olarak kurucu menfaatlerini sınırlandırması veya ortadan kaldırması mümkün değildir. Öte yandan, bu durum, haklarına dolaylı olarak etki eden ortaklık kararlarının da menfaat sahiplerine karşı hüküm ifade etmeyeceği anlamına gelmez. Zira ortaklık organları, ortaklığın amacına ulaşmasına ve gelişimine katkıda bulunacak kararları bağımsız biçimde alabilmeli ve yerine getirebilmelidir. Anonim ortaklıkların yapısal değişikliklere ilişkin karar ve işlemleri de kurucu menfaatlerine dolaylı olarak etki eden ortaklık kararları arasında yer alır.

Yapısal değişiklikler söz konusu olduğunda, ilgili genel kurul kararı ile takip eden esas sözleşme değişikliğinin hakları nasıl etkileyeceğinin ve hak sahiplerinin ortaklığa karşı ne tür taleplerde bulunabileceklerinin somut olayın özelliklerine göre belirlenmesine gerek bulunmamaktadır. Zira TTK, çeşitli hak sahiplerinin haklarının yapısal değişikliklerden nasıl etkileneceğine ilişkin özel hükümler içermektedir. Bu bağlamda, ortaklıkla hak sahibi arasındaki bir sözleşmenin ürünü olmak noktasında kurucu menfaatleri ile benzerlik gösteren intifa senetleri için, “Devralan şirket, devrolunan şirketin intifa senedi sahiplerine, eş değerli haklar tanımak veya intifa senetlerini, … gerçek değeriyle satın almak zorundadır” düzenlemesi getirilmiştir. Bahis konusu hükümlerin gerekçelerinde, kurucu menfaatlerinin de düzenlemeler kapsamında değerlendirileceği yönünde açıklamalar yer alması nedeniyle, yapısal değişikliklerde, kurucu menfaatlerinin de mümkün olduğunca yeni türde aynı şekilde korunması gerektiği, bu sağlanamadığı takdirde ise menfaat sahibine uygun bir tazminat ödeneceği sonucuna varılabilmektedir. Mehaz Kanun’da, hakların aynı şekilde korunamaması olasılığı için yalnızca “uygun bir tazminat” ödenmesi olanağı öngörülmüş olmasına rağmen, İsviçre öğretisi tarafından ortaya konan, hakların artırılması ya da hakların zarara uğradığı oranda menfaat sahibine denkleştirme tazminatı ödenmesi alternatiflerinin, TTK md. 191 hükmü kaynak gösterilerek, Türk hukukunda da uygulanması mümkündür.

Kurucu Menfaatleri, İntifa Senetleri, Sermaye Artırımı, Sermayenin Azaltılması, Yapısal Değişiklikler, Birleşme, Bölünme, Tür Değiştirme, Hakların Korunması.

“Benefits that can be granted to the founders of a company limited by shares” (benefits of founders) are not related to any “share” or “group of shares”. Instead, the rights derive from a contract concluded between the founder (the owner of the benefit) and the company, which are then integrated into the Articles of Incorporation. The rights are established through the registration of the company to the Commercial Register.

Since the rights originate from the contract between the company and the owner of the benefit, the former cannot restrict or abolish them through unilateral transactions, without obtaining the consent of the opposite party. However, this does not mean that decisions indirectly affecting the benefits of founders would also be invalid against the owners of these rights, while the organs of the company are entitled to independently take decisions that are necessary for the attainment of the company’s goals and would serve its improvement. The organs are equally competent to take necessary measures for the application of such decisions. The decisions and acts of a company regarding structural changes are an example to the abovementioned situations.

In cases of structural changes, it is not necessary to take the specificities of the particular case into account, in order to determine the effects of the decision and the following change in the articles of incorporation on founders’ rights, and their potential claims against the company, since the Turkish Commercial Code (TCC) has foreseen special provisions regarding the effects of structural changes on the rights of certain right holders. Among these right holders are the owners of participation certificates, who resemble the owners of the benefits of founders for the rights of both groups arise out of a contract between them and the company. TCC states, “The acquiring company must grant holders of participation certificates in the target company equal rights, or it should buy the certificates … on the actual value”. Since the Preambles of relevant TCC articles also suggest the intention of the lawmaker as the inclusion of “benefits of founders” in the protective scope of the articles, it can be deduced that, in cases of structural changes, those are also to be retained in the new structure the way they were and in case of an impossibility, the right holders are to be appropriately compensated. Even though the reference law only foresees the possibility of “payment of adequate damages” in cases of failure of retainment of the rights as they were, alternatives suggested by the Swiss doctrine, namely, enhancement of the rights or payment of compensatory damages, could also be applied in Turkish law, Art. 191 TCC being the legal ground.

Benefits of Founders, Participation Certificates, Increase of Capital, Reduction of Capital, Structural Changes, Merger, Split, Operation Type Change, Protection of Rights.

GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) md. 348 hükmü, anonim ortaklık kurucularına, ortaklığı kurdukları sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak menfaatler tanınabilmesini olanaklı kılmaktadır. Hüküm, kurucu menfaatlerine ilişkin olarak açık bir tanım getirmemekle birlikte, düzenlemenin gerekçesini “kuruluşta harcanan emeğe karşılık olma” biçiminde belirlemekte; ardından, kuruculara para ve bedelsiz pay senedi vermek gibi ortaklık malvarlığının azalması1 sonucunu doğurabilecek bir menfaat tanınamayacağı kuralını getirmektedir.

Kurucu menfaatleri, bir paya ya da pay grubuna bağlı olmayıp, bizzat şahısların kendilerine tanınırlar2 ve esasen, kurucu ve anonim ortaklık arasında gerçekleştirilen bir sözleşmenin ürünü olarak ortaya çıkarlar3. Bununla beraber, kurucu menfaatleri kapsamında kurucular lehine tanınan hakların doğması, taraflar arasındaki sözleşmenin anonim ortaklık esas sözleşmesine aktarılmasını ve bunu takiben esas sözleşmenin Ticaret Sicili’ne tescilini gerektirmektedir4. Zira menfaatlerin anonim ortaklık tarafından tanınacak olması, öncelikle, esas sözleşmenin tescili suretiyle ortaklığın kuruluş sürecinin tamamlanmasını gerektirmektedir (TTK md. 355/1). Esas sözleşmede yer alan tüm yükümlülükler, esas sözleşmenin Ticaret Sicili’ne tescili ile birlikte, ortaklık tarafından ayrıca kabul edilmelerine gerek kalmaksızın, anonim ortaklığa ait hale gelirler5.

Anonim ortaklık esas sözleşmesinde, menfaatler için belirli bir geçerlilik süresi tespit edilmesi mümkündür6. Benzer şekilde, kurucu ve anonim ortaklık arasındaki sözleşmede, ortaklığa menfaatleri tek taraflı olarak sona erdirme yetkisinin verilmesi ya da menfaatlerin belirli durumlarda sona ereceğinin öngörülmesi olanak dâhilindedir7. Ayrıca kurucu menfaati sahiplerinin, bu sıfatları dolayısıyla sahip oldukları haklar üzerinde anonim ortaklık organlarının tasarruf yetkisini kabul ederek, gelecekte haklarında meydana gelebilecek olası değişikliklere önceden rıza göstermeleri de söz konusu olabilir8. Ancak, sözleşmede yukarıda anılan şekillerde bir belirleme yapılmadığı takdirde, kurucu menfaatleri, kural olarak anonim ortaklığın varlığı süresince geçerliliklerini korurlar9.