Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Ticaret Kanunu’nun 340. Maddesi: Sermaye Şirketleri Hukukunda Sözleşme Özgürlüğünün Sonu Mu?

Article 340 of Turkish Commercial Code: End of Freedom of Contract for Corporations?

Cafer EMİNOĞLU

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile getirilen en önemli yeniliklerden bir tanesi ‘Emredici Hükümler İlkesi’dir. Kanunun 340’ıncı maddesinde hükme bağlanan bu ilkeye göre esas sözleşme, TTK’nın anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak kanunda buna açıkça izin verilmişse sapabilir. Yine aynı hükümde diğer kanunların öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümlerinin ancak o kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğuracağı belirtilmiştir. Bu düzenleme ile anonim şirketlere ilişkin hükümler esas sözleşme açısından kural olarak emredici nitelikte kabul edildiğinden, 6102 sayılı TTK’da sözleşme özgürlüğü ilkesinin değil, emredici hükümler ilkesinin geçerli olduğu söylenebilir. Emredici hükümler ilkesi, özellikle sağladığı koruyucu yaklaşım dikkate alındığında, halka açık anonim şirketler bakımından bazı ihtiyaçlara cevap vermekle birlikte, halka kapalı anonim şirketler açısından ne ölçüde gerekli ve faydalı olduğu tartışmalıdır. Keza ilke, özel hukuk alanında oldukça önemli olan sözleşme serbestîsi ilkesi ve şirketler hukukunun temel prensipleriyle bağdaşmamakta, pay sahiplerini kendi aralarında pay sözleşmeleri yapmaya itmektedir. Öte taraftan emredici hükümlere ilişkin TTK m.340 hükmünün amaçsal yoruma ne ölçüde izin verdiği ve bu çerçevede ilkenin kapsamı tartışmalıdır. Bu durumun da şirketler hukuku alanında farklı pek çok soruna yol açacağı kuvvetle muhtemeldir.

Anonim Şirketler, Emredici Hükümler İlkesi, Esas Sözleşme, Emredici Hükümler, Sözleşme Özgürlüğü

One of the most important novelties of the Turkish Commercial Code 6102 (TCC) is “the principle of mandatory provisions.” The principle which is specified in the article 340 of the TCC provides that the articles of corporation may merely divert from the provisions of this act, if it is clearly allowed. The default provisions for the articles of corporation allowed by other acts shall only have effect within the scope of that particular act. According to this section, as a rule, regarding the articles of association all provisions about corporations are obligatory provision. Thus, it can be said that TCC allows obligatory provisions principle, but not the freedom of contract. Considered that the principle of obligatory provision provides protective manner, it is appropriate for publicly-held corporations. However, it is not proper for closed type corporations. Moreover the principle of obligatory provision does not accord with the freedom of contract principle which is considerably important in private law and with the basic principles of company law, it lead shareholders to do share contracts among themselves. On the other hand, how far does Art. 340 of TCC allow a teleological interpretation and in this regard the scope of this principle is controversial. This situation most likely is to cause many problems within the field of company law.

Corporations, The Principle of Mandatory Provisions, Articles of Association, Obligatory Provisions, Freedom of Contract

I. GİRİŞ

Emredici Hükümler İlkesi, TTK’nın 340’ıncı maddesinde; “Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak, Kanunda buna açıkça izin verilmişse sapabilir. Diğer kanunların, öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümleri o kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğururlar.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme ile esas sözleşme açısından TTK’daki anonim şirketlere ilişkin hükümlerin kural olarak emredici olduğu kabul edilerek, eTTK’da benimsenen sözleşme özgürlüğü prensibi 6102 sayılı Kanunda yerini emredici hükümler ilkesine bırakmıştır. Diğer bir ifade ile emredici hükümler eTTK’da istisna iken Yeni TTK’da kural haline gelmiştir.

TTK’nın Gerekçesinde de ifade edildiği üzere, kanun koyucu bu hüküm ile pay sahipleri ile alacaklıların haklarını zedeleyen veya sınırlayan düzenlemelerin esas sözleşmelere girmesine engel olmayı ve bu yönde açılacak davaların sayısını azaltmayı amaçlamıştır. Ancak hükmün bu amacı gerçekleştirirken önemli bir özel hukuk prensibi olan “sözleşme serbestîsi” ilkesine zarar verdiği ileri sürülerek hüküm eleştirilmiştir. Nitekim hükme ilişkin eleştiriler bununla da kalmamış, hükümde ifade edilen kavramların nasıl anlaşılması gerektiği konusunda da farklı fikirler ileri sürülmüştür.

Biz çalışmamızda, hükmün kaynağını ele aldıktan sonra öncelikle “Emredici Hükümler İlkesi” kavramını ve bu ilkenin amacını incelemeye çalışacak, ardından ilkenin TTK sisteminde nasıl düzenlendiğini, hükümde geçen ifadelerin doktrinde ne şekilde yorumlandığı üzerinde durmaya ve konuya ilişkin görüş ve değerlendirmelerimize yer vermeye çalışacağız. Ardından, ilkenin halka açık anonim şirketler ve kapalı tip anonim şirketler açısından yerindeliği hususunu irdeledikten sonra, sonuç kısmı ile çalışmamızı tamamlayacağız.