Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Amerika Birleşik Devletleri’nde Başkanlık Sistemi ve Bu Sistemin Türkiye’de Uygulanabilirliği

Presidential System in the United 
States and its Applicability in Turkey

Ufuk YEŞİL

Ülkemizde son zamanların en önemli tartışma konularından birisi Anayasa değişikliği önerisi ve bu değişiklik önerisi bağlamında başkanlık sistemidir. Başkanlık sisteminin Dünya’da çok farklı uygulamaları bulunsa da, bu sistemle ilgili ilk akla gelen ve en iyi uygulama Amerika Birleşik Devletler (ABD) başkanlık sistemidir. Çalışmada ABD başkanlık sisteminin özelliklerine ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin 2012 yılında Meclis gündemine getirdiği ve halen güncelliğini koruyan başkanlık sistemi önerisiyle bu önerinin ABD başkanlık sistemiyle mukayesesine ve bu kapsamda parlamenter hükümet geleneğine sahip Türkiye’de başkanlık sisteminin uygulanabilirliğine yer verilmiştir.

Başkanlık Sistemi, Kuvvetler Ayrılığı, Parlamenter Sistem, Yarı-Başkanlık Sistemi, Başkan, Senato.

In recent times, one of the most important matters in question in our country is the presidential system within the context of the submitted constitutional amendment. Even though there are many different applications with regard to the presidential system in the world, the best and the first application that comes to mind is the presidential system of the USA. So first of all, the characteristics of the presidential system of the US; the proposal, which is still a current issue, submitted on the presidential system by the Justice and Development Party (AKP) to the Parliament in 2012; the comparison of this proposal with the presidential system of the USA; and in this context, the applicability of the presidential system in Turkey having a parliamentary government system are included in this study.

Presidential System, Separation of Powers, Parliamentary System, Semi-presidential System, President, Senate.

GİRİŞ

Ülkemizde son zamanların en önemli gündem maddesi başkanlık sistemidir. Ancak başkanlıkla ilgili tartışmalar yeni değildir. Bu konu ilk olarak Turgut Özal, sonrasında da Süleyman Demirel tarafından dile getirilmiş, 1990’lardan itibaren özellikle istikrarlı hükümetler yaratmak amacıyla başkanlık sistemi parlamenter rejime alternatif olarak önerilmiştir. Ancak bir Anayasa değişikliğine konu olacak şekilde Meclis gündemine gelmesi AKP döneminde olmuştur.1 Başkanlık sisteminin özellikle kriz dönemlerinde istikrarı getireceği iddiasıyla gündeme getirilmesi ülkemizde hükümet sistemiyle ilgili sıkıntı bulunduğu söylemlerine neden olmaktadır. 2007 yılında yapılan ve Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçimini öngören Anayasa değişikliği de hükümet sistemiyle ilgili tartışmaları arttırmıştır.2

Ülke gündemini bu kadar meşgul eden başkanlık sistemiyle ilgili tartışmaların özü, AKP tarafından getirilmesi düşünülen başkanlık sisteminin, bu sistemin “en başarılı” uygulandığı ABD’den farklı olması3 ve ABD başkanlık sistemindeki başkanın yetkileriyle Fransa yarı başkanlık sistemindeki üniter devlet yapısının buluşturulduğu “Türk usulü” başkanlık modelinin4 muhalefet partilerince kabul görmeyerek yapılması beklenen Anayasa değişikliğinin gerçekleştirilememesidir.

Burada üzerinde durulması gereken husus, başkanın belli bir süre için seçilmesi ve bu süre içinde, sadece ağır cezai sorumluluğu gerektiren suçlama (impeachment) dışında5 görevden uzaklaştırılamaması nedeniyle yürütmede istikrar ve uyum sağlanacağı6, hızlı karar alma noktasındaki sıkıntıların giderilmesi ve kuvvetler ayrılığının gerçekleştirilmesi gibi olumlu yönleri bulunsa bile7, bu sistemin uygulandığı Arjantin, Venezuela, Peru, Brezilya, Şili, Uruguay, Bolivya ve Ekvador gibi Latin Amerika ülkelerinde yaşanan sıkıntıların8 ülkemizde yaşanıp yaşanmayacağıdır. Yukarıda sayılan ülkelerde başkanlık sistemi uygulanmaya çalışılsa da bu sistemin ABD dışında, istikrarlı ve uzun süreli bir demokrasiye hizmet ettiğini söylemek zordur. Zira sayılan bu ülkelerin neredeyse tamamında demokratik süreç ya askerî darbelerle ya da başkanların otoriter ve baskıcı yönetimleriyle kesintiye uğramış, bir kısmında da (Brezilya, Arjantin, Şili ve Uruguay) yakın zamanda askerî diktatörlükler yaşanmış9 ve bu ülkelerde rejim “başkancı” rejimlere dönüşmüştür.10