Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

AB Şirketler Hukuku Açısından Türk Hukukunda Asgari Sermaye

Etem KARA,Şaban KAYIHAN

ve kararlarıyla ABAD; hukuk sistemlerini önemli ölçüde etkilemiş, Avrupa’da şirketler hukuku yarışı ve Delaware etkisi tartışmalarını başlatmıştır. Bu tartışmaları tetikleyen en önemli unsurlardan birisi de asgari sermaye miktarı olmuştur. Öyle ki idare merkezi teorisinin öncülerinden Almanya ile kuruluş yeri teorisini terk etmiş, İngiliz limited şirket formuna bir alternatif olarak ’yi yaratmış, böylece 1 Euro ile şirket kurabilme seçeneği Alman şirketler hukukunda yerini almıştır. Türkiye ise AB’ye aday ülkedir. Asgari sermaye miktarının AB şirketler hukuku yarışında yeri ve ABAD’ın da bu konuya ilişkin istikrarlı kararları oldukça açıktır. Bu nedenle Türk hukukunda da 1 TL ile şirket kurabilme seçeneğinin düşünülmesi gerekmektedir. Sistematiğin bozulmaması açısından yaratılacak bir Mini-Ltd şirket tipiyle de 1 TL ile şirket kurma olanağı Türk girişimler için de sağlanması mümkün olabilecektir.

ABAD, Şirketler Hukuku Yarışı, Delaware Etkisi, Asgari Sermaye, Mini-Ltd.

The European Court of Justice’s rulings on the and cases deeply influenced legal systems and started the discussions of regulatory competition and Deleware affect in Europe. One of the key aspects of this discussions is the minimum capital requirement. So much so, Germany, one of the lead follower of real seat theory abandoned the this approach, amended its company law in accordance with MoMIG. As an alternative to the English company type, a new type of company was created, which enabled an option to create a company with 1 Euro equity under German Law. Turkey is a candidate country to EU. The importance of minimum capital requirement in regulatory frame and ECJ’s consistence rulings on this subject is quite clear. That’s why the option of establishing company with 1 TL must be on Turkish legislators’ agenda and by creating mini private company (Mini-Ltd) type, that option can be provided to Turkish entrepreneurs without any adverse effect on the legal system.

ECJ, Regulatory Competition, Deleware Affect, Minimum Capital Requirement, Mini Private Company (Mini-Ltd).

GİRİŞ

Amerika’da şirketler, her bir federe devlette tanınmakta ve faaliyetlerini hangi federe devlette yürüttüğü dikkate alınmaksızın da iç işlerine kuruluş yeri hukuku uygulanmakta ve böylelikle, girişimciler şirketlerin kuruluş yerlerini belirleyerek uygulanacak hukuku seçebilmektedir1. Bu ise girişimciler için en cazip şirketler hukukuna sahip olan federe devletin seçilmesine neden olmuş ve girişimcilerin kuruluş yerini seçmek suretiyle şirketin tabi olacağı hukuku da belirleyebilmeleri olgusu Amerika’da şirketler hukuku yarışına yol açmıştır. Bu yarışta New Jersey şirketler hukuku önde giderken, Delaware, New Jersey şirketler hukukunu kodifiye etmiş ve sonrasında New Jersey’in şirketler hukukunu daraltması neticesinde, 1923’ten itibaren en avantalı şirketler hukuku haline gelerek Amerikan şirketler hukuku yarışının açık galibi olmuş2 ve fiili Amerikan şirketler hukuku haline gelmiştir. Avrupa’da şirketler hukuku yarışının gündeme gelmesi ise ABD’den çok sonra, özellikle ABAD’ın çok yeni sayılabilecek kararları sonrası olmuştur. Öyle ki, bu yarışın başlamasına en büyük engel olan idare merkezi teorisini benimseyen ülkelerin Avrupa’daki ağırlığı, ABAD’ın içe göçlerle ilgili kararlarıyla birlikte sarsılmış ve bu ülkelerin de mevcut anlayışlarını sürdürme olanakları pek kalmamıştır. Böylece ABAD kararları sonrasında üye ülkelerin bir başka üye ülke şirketlerini tanıma ve kendi şirketleriyle eşdeğer muamele etme zorunluluğunun bir ön koşul olarak ortaya konulması, bu bariyerin tamamıyla kalkmasına yol açmıştır. Aynen ABD’de olduğu gibi AB’de de, “Birlik üyesi ülkelerde kurulmuş, kuruluş yeri veya idare merkezi ya da temel işyeri herhangi bir üye ülkede olan şirketler” bir AB şirketi olarak, her bir üye ülkede tanınmış ve faaliyetlerini de hangi ülkede yürüttüğü dikkate alınmaksızın iç işlerine kuruluş yeri hukuku uygulanmaya başlanmış ve böylelikle, AB şirketleri de kuruluş yerlerini belirleyerek kendilerine uygulanacak hukuku seçebilecek hale gelmiştir. İngiliz şirketler tipinin tercih edilmesinde olduğu gibi bu tercihte ise asgari sermaye en önemli unsuru teşkil edecek olmasının yanında, söz konusu tercihin şekillenmesinde birçok değişkenin etkili olacağı ve üye ülkelerin de ilgisinin şirketler için cazip bir tercih sebebi olmak olacağı açıktır.

Türkiye ve Türk şirketler hukuku da bu gelişmelerin dışında değildir. AB’ye aday ülke olarak hem şirketler hukukunu AB şirketler hukuku ile uyumlu hale getirme yükümlülüğü hem de ihracatının önemli kısmını AB üyesi ülkelere yapması hasebiyle bu konudaki gelişmeleri yakinen takip etmek durumundadır. Kaldı ki ABAD, asgari sermaye tutarlarının alacaklıları korumayı hedeflediğine ilişkin üye ülke gerekçelerini kabul etmemekte ve aynı sonuca, aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelerin kullanılması suretiyle gidilebileceğini önermektedir. ABAD kararları sonrasında girişimcilerin şirketin kuruluş yerini seçmek suretiyle tabi olacağı ülkeyi de belirleme olanağı kazanması, özellikle küçük ve ortak ölçekli girişimcilerin tercihlerinde asgari sermaye miktarının başat rol oynaması ve bir başka ülkede kurulmuş şirketlerin kendi ülkesindeki faaliyetlerin içe göç teşkil etmesi, içe göçlere müdahalenin neredeyse yok denecek kadar sınırlı olması karşısında Türk hukuku açısından da konuya yabancı kalınmaması gerekmektedir.

Biz çalışmamızda önce küresel ölçekte son derece yaygın olan sermaye şirketlerine ilişkin özellikle ülkemiz uygulamasında asgari sermaye uygulaması üzerinde durduk, hemen ardından asgari sermayenin şirketler hukuku yarışına etkisini inceledik, bu hususta hukukumuzdaki durumu ele aldık ve görüş ve önerilerimizi ifade ettik, çalışmamızı sonuç kısmı ile nihayete erdirdik.