Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk, İsviçre ve Alman Hukukuna Göre “iktisadi Amaç” Kavramının Şirket ve Dernekler Bakımından Değerlendirilmesi

Hasan PULAŞLI

Türk, İsviçre ve Alman hukukunda genel olarak şirketin amacı iktisadî; derneğin ise ideal olması kuraldır. Bu bakımdan özellikle Türk hukukunda adi şirketin amacının ideal olabileceği konusunda temsil edilen görüşün teyidi anlamında İsviçre ve Alman hukukuna atıfta bulunulmakta ve ayrıca Alman ve İsviçre hukukunda derneğin sadece ideal amaç izleyebileceği belirtilmektedir. Oysaki anılan iki ülkenin yasal düzenlemelerindeki ve özellikle yüksek mahkeme içtihatlarındaki durum, Türk hukukuna nazaran çok farklıdır. Ayrıca İsviçre hukukunda, belirli konuda faaliyet gösteren bazı şirketlerin haklarını korumak ve ekonomik gelişmelerine yardımcı olmak amacıyla kurdukları ve bir ticari işletme işletmeyen “birlik” veya “toplulukların”, dernek mi yoksa adi ortaklık mı olduğu hususunda Federal Mahkemenin kararları oldukça zikzaklı bir seyir izlemiştir. Benzer bir sorun Alman hukukunda da yer almaktadır.Bu makalede tüzel kişiliği haiz olsun veya olmasın tüm şirketlerin ve derneğin amacının tespit edilmesinin yanı sıra, bir ticari işletme işletmeyen ve amacı sadece üyelerinin haklarını koruma ve geliştirmek olan derneklerin hukukî konumu da, hem yasal zeminde hem de yüksek mahkeme içtihatlarında karşılaştırmalı olarak incelenecektir.

Ekonomik Amaç, İdeal Amaç, Şirket, Dernek, Kartel ve Hak Ehliyeti.

The principle is in all Turkish, Swiss and German laws that corporate’s intendment is economic; association’s is ideal. In this regard especially in Turkish law, it is referred to both Swiss and German laws to confirm the dictum which is ordinary partnership’s intendment is ideal and also it is indicated that the association can only be pursued ideal intendment in both Swiss and German laws. However, the status of legal regulations and supreme courts’ decisions in both two countries above mentioned is quite different compared to Turkish Law. The Supreme Court decisions about the argument describing as an association or ordinary partnership of the unions or groups which are established by some corporations on certain subject businesses for helping to protect their rights and economic achievement and do not operate a commercial enterprise, also have been followed a fluctuating course in Swiss law. A similar problem is also appeared in German law.In this article, whether or not having legal entities, all kind of corporations’ and association’s intendment will be determined, besides the legal status of associations whose intendments are just protecting and achieving their memberships’ rights and which are not operated to business will be examined comparatively both on a legitimate basis and supreme courts’ decisions.

Economic Intendment, Ideal Intendment, Corporate, Association, Cartel and Capacity to Have Rights.

I. İKTİSADÎ (EKONOMİK) AMAÇ KAVRAMININ ANLAMI

Türk hukukunda kişi birliklerine ilişkin kanunların özellikle Medeni Kanun, Ticaret Kanunu ve Dernekler Kanunu’nun İsviçre’den iktibas edilmesi nedeniyle, hukukî uyuşmazlıkların çözümünde -söz konusu konuyla ilgili yasal düzenlemelerde bir farklılık olup olmadığı dikkate alınmaksızın- İsviçre-Alman öğreti ve uygulamasına atıfta bulunularak aynı çözüm şekli benimsenmektedir. Bu ve bununla bağlantılı olarak anılan hukuk çevrelerine yapılan yollamaların ne derece yerinde olup olmadığının anlaşılabilmesi için kişi birleşmelerindeki1iktisadî gaye = ekonomik amaç” kavramının anlam ve kapsamının, Türk, İsviçre ve Alman hukukundaki yasal düzenlemeler ve Yüksek Mahkeme içtihatları doğrultusunda detaylı olarak incelenmesi gerekmektedir.

Ekonomik amaç (wirtschaftlicher Zweck), bir şirketin ortaklarının lehine parasal değerde faydalanma olarak bir ekonomik menfaat sağlamayı amaç edinmesi halinde söz konusu olmaktadır. İşletme bilimi bakımından, şirket iktisadî ve sosyal bir birleşmeden meydana gelen bir işletme olup, “iktisadî” kavramı, “sermaye” (Kapital), “emek” (Dienstleistung) ve “teşebbüs” (Unternehmen) unsurlarından oluşmaktadır. Bu nedenle, iki veya fazla kişinin birlikte (paylı ve/veya elbirliği mülkiyet halinde) sahip oldukları belirli bir miktar parayı bankaya yatırıp faiz geliri elde etmesi halinde, emek ve teşebbüs (girişimcilik) eksik olduğundan, bu durum “iktisadî” olarak değerlendirilmemektedir2. Çünkü bu halde, ortada ekonomik amaca yönelik bir işletme değil, aksine paylı veya elbirliği mülkiyetine tâbi bir ortak mülkiyet durumu söz konusudur. Bu tanımdan hareketle, amacı ekonomik olan kişi birleşmeleri, üyelerinin ekonomik konumlarını iyileştirmeyi amaç edinmektedir. Burada, ekonomik iyileştirmenin parasal değer olarak, üçüncü kişilerin değil sadece üyelerinin yararına olması önemlidir3. Kişi birleşmelerindeki ortak amacın ekonomik olup olmadığındaki ayırt edici kriter, kişi birleşmesine ilişkin birleşme amacının, üyelerin veya ortakların ekonomik durumlarını, konumlarını veya şartlarını iyileştirmeyi güdüp gütmediğidir. Ekonomik olmayan, yani ideal bir amaç izlenmesi ise sadece, kişi birleşmesinin üyelerinin kültürel, sportif, dostluk gibi gereksinimlerini değil, aynı zamanda bir kamu yararı izlenmesinde, örneğin üçüncü kişilerin hem maddî hem de manevî ihtiyaçlarının karşılanması veya geliştirilmesi halinde söz konusu olmaktadır4. Örneğin işletme konusu tekstil üretimi olan bir ticaret şirketinin5, tekstil üretimi vasıtasıyla kazanç elde edip, işletmenin gelişmesi ihtiyacının dışında kalanının, ortaklarına kâr payı olarak dağıtmayı amaç edinmesi ekonomik; buna karşın, bakıma muhtaç yaşlı insanlara yardım etmeyi amaç edinmiş olan bir derneğin amacı ise idealdir. Burada dernek, üyelerinin değil, üçüncü kişilerin gereksinimlerini tatmin etmektedir.

Öncelikle genel bir tespit yaparsak, anılan üç ülkenin hukuk sisteminde ilke olarak, dernek, ideal, yani ekonomik olmayan amaç takip eder6. Buna karşın şirket ise ekonomik amaç izler. Ancak bu genel durum, Türk hukukunda hemen hemen kesin olmakla birlikte, İsviçre ve Alman hukukunda farklıdır. Örneğin, DerK m. 3 hükmüne göre sadece gerçek ve tüzel kişiler üye olabilirken, Alman hukukunda derneklere tüzel kişiliği haiz olmayan, ancak hak ehliyetine sahip olan şahıs şirketleri [adi ortaklık BGB 705 ff.,), kollektif (HGB §105 ff.,) ve komandit ortaklık (HGB § 161 ff.,)] ve hak ehliyetine sahip olmayan dernekler (BGB § 54) de üye olabilmektedirler7. Amaç bakımından da önemli bir farklılık, BGB § 22 hükmü uyarıca ekonomik amaçlı bir derneğin (wirtschaftlicher Verein) kurulabilmesi yasal olarak mümkündür. Ayrıca önemli bir ayrıntı daha, dernekler, sicile tescil edilmiş (e.V.) hak ehliyetine sahip olan dernek (rechtsfähiger Verein); sicile tescil edilmemiş ve hak ehliyetine sahip olmayan dernek (nichtrechtsfähiger Verein, BGB §54) olarak da ikiye ayrılmakta ve dernekler siciline tescil edilmemiş derneğin, aynen sicile tescil edilmiş dernek gibi hukuk uyuşmazlıklarda davacı ve davalı olarak taraf ehliyetini haiz olacağı yasal olarak kabul edilmektedir (ZPO § 50/II). Ancak BGB § 54’de, sicile tescil edilmemiş hak ehliyetine sahip olmayan ideal amaçlı derneğe, BGB §§ 705 vd. hükümlerindeki Medeni Kanun Ortaklığına (adi şirkete) ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmesine rağmen8, öğretide uygulanamayacağı ve dernekler hukuku hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmektedir9. Buna karşın, kuruluş halindeki hak ehliyetine sahip olan derneğe ise şirketler hukuku kurallarının uygulanacağı kabul edilmektedir10. Ayrıca, derneğin kuruluş aşamasında (kurucuların tüzük üzerinde anlaşmalarından sicile tescil edilinceye kadar ki sürede) “ön dernek” (Vorverein) oluşmaktadır11. Bu safhasında ön dernek hak ehliyetine sahip olup, onun tarafından iktisap edilen malvarlığı ve aynı zamanda yükümlülükler, tescille birlikte küllî halefiyet yoluyla tüzel kişiliği kazanmış olan derneğe geçmektedir. Bu nedenle, derneklerde, tam hak ehliyetine sahip olma hariç, kurulacak olan tüzel kişilere ilişkin sui generis kuralların uygulanacağı belirtilmektedir12. Buna karşın sermaye şirketlerinde kuruluş aşamasında meydana gelen ön şirket (Vorgesellschaft) Medeni Kanun Ortaklığı olarak anılan adi ortaklıkta meydana gelmemektedir, çünkü ön ortaklığın temel amacı ticaret siciline tescille tüzel kişilik kazanmak13 olup, adi ortaklığın ticaret siciline tescil edilip tüzel kişilik kazanması söz konusu değildir.