Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sekizinci Yargı Paketi Olarak Bilinen 7499 Sayılı Kanun’un Ceza Hukukuna İlişkin Olarak Getirdiği Bazı Hükümlerin Değerlendirilmesi

Veli Özer ÖZBEK

1-) Adli para cezası miktarının yükseltilmesi

Bilindiği üzere 5237 sayılı TCK 2004 tarihini taşımakta olup 01 Haziran 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Geçen süre içinde özellikle son birkaç yılda Türk Lirasındaki değer kaybı TCK m.52’de düzenlenen adli para cezasının da gözden geçirilmesini zorunlu kılmıştır.1

Adli para cezası bakımından 5237 sayılı TCK’da gün para cezası sistemi kabul edilmiş olup buna göre adli para cezası miktarı şu şekilde belirlenir: Birinci aşamada 5 günden az, Kanunda aksi belirtilmeyen hallerde 730 günden fazla olmamak üzere birim gün sayısı saptanır; ikinci aşamada ise suçlunun ekonomik ve kişisel durumu göz önünde tutularak bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar bulunur. (TCK m.52/2). Nihayet üçüncü aşamada belirlenen bu iki rakam birbiriyle çarpılır. İşte 7499 sayılı Kanun m.9 ile “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası” ibaresi “En az yüz ve en fazla beşyüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir”.

Bu suretle bir gün karşılığı takdir edilecek olan para miktarı günün koşullarına uygun hale getirilmeye çalışılmıştır. Söz konusu değişiklik yerinde ama yine de yeterli değildir. Zira 2005 yılında 1 dolar 1,32 TL olup 1 gün karşılığı dolar bazında 15 ila 75 dolar arasında belirlenir iken 2024 de 1 gün karşılığı para miktarının alt sınırı 0.62 cente düşmüş idi ve bu hesapla alt sınırın yaklaşık 450 TL, üst sınırın ise 2250 TL olarak belirlenmesi gerekirdi. Ne var ki vatandaşın alım gücünün aynı oranda artmaması yasakoyucuyu alt ve üst sınırları daha düşük tutmaya yöneltmiş olmalıdır.

Unutmamak gerekir ki cezalar belirlenirken cezalandırmanın genel ve özel önleme etkisi dikkate alınır. Bu nedenle adli para cezasının caydırıcı bir miktarda belirlenmesi önemlidir.

Nihayet basit ve orta ağırlıktaki suçlarda (asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar) seçimlik cezaya geçilmesi ve adli para cezası ile hapis cezası arasında hakime takdir yetkisi verilmesine ilişkin hükümler getirilmesi ceza hukukunun son çare olması ilkesi ile uyumlu olacağı gibi hapis cezasına alternatif örneğin uzlaştırma, HAGB gibi pek çok yeni kurumdan daha fazla pratik ve işlevsel olacaktır kanısındayız. Böyle bir sistemde para cezasının ödenmesi zorunluluğunun getirilmesi HAGB’yi de gereksiz kılacak genel önleme etkisinin gerçekleşmesini sağlayarak, cezasızlık algısını da ortadan kaldıracaktır.

2-) TCK m.220/6, m.314 ve Terör MK m.7/5’de yapılan değişiklikler

7499 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri şu şekildedir:

MADDE 10- 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(6) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.”

MADDE 11- 5237 sayılı Kanunun 314 üncü maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.

“(3) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.”

MADDE 4- 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “220 nci maddesinin altıncı” ibaresi “314 üncü maddesinin üçüncü” şeklinde değiştirilmiştir.