Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Denizyoluyla Yapılan Eşya Taşımaları Bakımından Türk Ticaret Kanunu’nda Taşıyan Lehine Düzenlenmiş Olan Muhtemel Sorumsuzluk Sebepleri

Presumptive Exoneration Grounds in favor of the Carrier in Turkish Commercial Code No. 6102 in Terms of Transportation of Goods by Sea

Ahmet Batuhan OYAL

Taşıyan, eşya hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla yükte meydana gelen zıya ve hasar ile yükün geç teslimi nedeniyle oluşan zararlardan sorumludur. Bununla birlikte taşıyanın meydana gelen zarardan doğan sorumluluğundan kurtulması, bazı hallerde mümkün kılınmıştır. Taşıyan, zararın kendisinin veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmadığını ispat ederek zarardan doğan sorumluluğundan kurtulabilir. Fakat kusursuzluğunu taşıyan ispat etmek zorunda olduğundan, ispatsızlık rizikosu da taşıyana yüklenmiştir. Kusursuzluğun ispatı her durumda kolay olmadığından, Kanun’da taşıyan lehine bazı mutlak ve muhtemel sorumsuzluk sebepleri kabul edilmiştir. Böylelikle zararı meydana getiren olayın bir mutlak veya muhtemel sorumsuzluk sebebi teşkil ettiği durumlarda, öngörülen bu düzenlemelerle taşıyanın kusursuzluğunu ispatı bakımından getirilmiş olan ağır ispat yükü yumuşatılmıştır. Bu çalışmada, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca taşıyanın eşyanın zıyaı, hasarı ve geç tesliminden doğan sorumluluğuna genel olarak değinildikten sonra Türk Ticaret Kanunu’nun 1182. maddesinin birinci fıkrasında sekiz bent şeklinde düzenlenen taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı haller incelenmiştir.

Taşıyanın Sorumluluğu, Taşıyanın Muhtemel Sorumsuzluk Sebepleri, Denizyoluyla Eşya Taşımasında Zarar, Deniz Tehlikeleri, Taşıyan Lehine Kusursuzluk Karinesi.

Under Turkish Commercial Code Nr. 6102, the carrier is liable for the loss, damage and delayed delivery of the Cargo, provided that the damage has occurred while goods were under the control of carrier. However, in some cases, it is possible for the carrier to be relieved of its liability for the damage caused. The carrier may be relieved of its liability for damage to the cargo by proving that the damage was not caused by the intent or negligence of himself or his men. Nevertheless, the carrier must prove his or his men’s faultlessness. The proof of faultlessness is not easily fulfilled. Therefore, some excepted perils have been accepted in Turkish Commercial Code in favor of the carrier to soften the heavy burden of proof in regard to faultlessness. In this study, carrier’s liability arising from the loss, damage and late delivery of the goods and the cases where the carrier benefits from the presumptions of faultlessness and appropriate causal link, which is regulated as eight subparagraphs in the first paragraph of Article 1182 of the Turkish Commercial Code, are examined.

Liability of the Carrier, Presumptive Exoneration Grounds of Carrier, Damage in the Transport of the Goods, Perils of the Sea, Presumption of Faultlessness in Favor of the Carrier.

GİRİŞ

Taşıyanın yükle ilgili sorumluluğunun tarihsel gelişimi incelendiğinde, 19. yüzyıldan itibaren ticari faaliyetlerin artmasına bağlı olarak deniz yoluyla taşımalarda daha büyük gemilerin kullanılmaya başlandığı, taşınan yük miktarı ve hacmi arttığı için taşıma sırasında bir zarar meydana gelmesi durumunda ödenecek tazminat yükünün de haliyle arttığı, buna bağlı olarak da ekonomik olarak gücü elinde bulunduran donatanların birlikte hareket etmek suretiyle iktisadi açıdan daha güçsüz durumda olan yükle ilgililere karşı yükte meydana gelecek zarardan doğacak sorumluluklarını bertaraf eden sözleşme şartlarını kabul ettirdikleri tespit edilmektedir. Taşıyan ile yükle ilgili arasındaki menfaat dengesi, taşıyan lehine kararlaştırılan sorumsuzluk anlaşmaları nedeniyle yükle ilgili aleyhine bozulmuş ve yükle ilgili taşınan eşyada zarar meydana gelmesi durumunda bu zararını tazmin edemez hale gelmiştir. Taraflar arasındaki menfaat dengesinin sağlanması için öncelikle Amerika Birleşik Devletleri’nde 1893 tarihli Harter Act, 1921 tarihinde Milletlerarası Hukuk Derneği (International Law Association) tarafından Lahey’de düzenlenen kongrede “Lahey Kuralları”1 olarak anılan kurallar kabul edilmiştir. Bu kurallar bağlayıcı olmadığından, bazı değişiklikler yapıldıktan sonra bir milletlerarası anlaşma haline getirilmiş ve 25.08.1924 tarihli Konişmentoya Müteallik Bazı Kaidelerin Tevhidi Hakkında Milletlerarası Sözleşme olarak kabul edilmiştir. Lahey Kuralları olarak anılan bu milletlerarası sözleşmeyle taşıyanın ticari kusurdan ileri gelen ve geminin başlangıçtaki elverişsizliği nedeniyle sorumluluğu emredici olarak düzenlenmiş, geminin sevkine ve başkaca teknik idaresine ilişkin kusurdan sorumlu olmadığı kabul edilmiştir.

Lahey Kuralları, taşıyanın sorumluluğuna ilişkin Alman Ticaret Kanunu hükümleri üzerinde etkili olmuş ve Alman kanun koyucu, taşıyanın sorumluluğu bakımından milletlerarası anlaşmadaki genel esasları benimsemiştir. Alman Ticaret Kanunu hükümleri, iktibas yoluyla mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na2 alınmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda3, mülga 6762 sayılı Kanun’da benimsenen sorumluluk rejimi büyük oranda korunmuştur. Ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, uluslararası alandaki gelişmeler dikkate alınmak suretiyle modern ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla mülga Türk Ticaret Kanunu hükümlerinden farklı veya daha ayrıntılı bazı düzenlemeler yapılmıştır.

Taşıyanın eşyanın zıyaı, hasarı veya teslimindeki gecikme nedeniyle doğan sorumluluğu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1178. maddesi ve devamı hükümlerinde düzenlenmiştir. Taşıyan, eşya hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla yükte meydana gelen zıya ve hasar ile yükün geç teslimi nedeniyle oluşan zararlardan sorumlu kılınmıştır. Bununla birlikte taşıyanın bazı hallerde meydana gelen zarardan doğan sorumluluğundan kurtulmasına imkân tanınmıştır. Taşıyan, zararın kendisinin veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmadığını ispat ederek yükle ilgili zarardan doğan sorumluluğundan kurtulabilir (TTK m. 1179/I). Fakat kusursuzluğunu taşıyan ispat etmek zorunda olduğundan, ispatsızlık rizikosu da taşıyana yüklenmiştir. Kusursuzluğun ispatı her durumda kolay olmadığından, taşıyan lehine bazı mutlak ve muhtemel sorumsuzluk sebepleri kabul edilmiştir. Böylelikle zararı meydana getiren olayın bir mutlak veya muhtemel sorumsuzluk sebebi teşkil ettiği durumlarda, öngörülen bu düzenlemelerle taşıyanın kusursuzluğunu ispatına yönelik genel ilke yumuşatılmıştır.