Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Cesetsiz Cinayet

Ersan ŞEN, Doğa CEYLAN

Bu yazıda; ceset bulunamadığında sanığın kasten insan öldürme suçunu işlediğinden bahisle mahkumiyetine karar verilmesi mümkün mü değil mi, mümkünse bunun şartlarının neler olduğu incelenecektir.

I. Giriş

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m. 81’de düzenlenen ve korunan hukuki değeri en yüksek olan kasten insan öldürme suçu; teşebbüse elverişli neticeli bir suç olup, bu suçun oluşması için önce ölüm neticesinin gerçekleşmiş olması gerekir. Bu nedenle; bir kimse hakkında kasten öldürme suçunu işlediğinden hareketle mahkumiyet hükmü kurulabilmesinin ön şartı, ölüm neticesinin her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delillerle ortaya koyulmasıdır.

Kişinin ölü olup olmadığının kesin olarak tespit edilemediği ve ölüm neticesinin yalnız bir ihtimalden ibaret olduğu durumda, kuvvetli bir ihtimal dahi olsa, buna dayanılarak hüküm kurulması “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine ve bunun bir uzantısı olarak Anayasa m. 38/4’te güvence altına alınan suçsuzluk/masumiyet karinesini ihlal edecektir. Esasen maktulün öldüğünü, ölüm sebebinin belirlenmesi şart olup, bu soruların cevabı için de ölen kişinin cesedine ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü ceset üzerinden yapılacak inceleme; hayatını kaybedenin hangi sebeple, nasıl, nerede ve ne zaman, kim tarafından öldürüldüğüne dair soruların cevaplarını vermeye yardımcı olur. İnsan hayatını, ya doğal nedenlerle veya zorlamalı şekilde kaybedebilir. Doğal nedenlerden ölüm Ceza Hukukunun konusu olmazken, zorlamalı ölüm elbette 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m. 159 ve m. 160/1 kapsamında ceza soruşturmasının konusu olacaktır; zira burada Ceza Hukukunun korunmasına en önem verdiği hukuki yararlardan yaşam hakkı dış müdahale ile son bulduğundan, bireyin İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m. 2 ile Anayasa m. 17’nin güvencesi altında bulunan yaşam hakkına yönelik suça konu olabilecek ihlalin varlığı, derecesi, bundan kim veya kimlerin sorumlu olduğu ve Ceza Hukukuna göre tesis edilecek ceza sorumluluğunu öne çıkacaktır.

Hayatını kaybedenin cesedi tümüyle veya bazı organları veya unsurları itibariyle elde olduğunda, bunlar üzerinden inceleme yaparak, diğer iz, eser, emare, bulgu ve delillerle suçun ve kusurun türü ve bundan kimin veya kimlerin sorumlu olduğuna dair sonuca varabilmek kolaylaşır. Elbette şüphe sanık lehine olup, CMK m. 223/5 uyarınca şüphe sanık aleyhine yüzde yüz yenilmedikçe sanığın mahkumiyetine karar verilemez.

Yalnız cesedin bulunamaması sebebiyle kişinin kasten öldürme suçundan mahkum edilemeyeceğini kabul etmek, maddi gerçeğe ulaşılmasının önüne geçebileceği gibi, bu suçu işleyenleri, cesedi bulunamayacak şekilde saklamaya da teşvik edecektir. Ancak bu, kişinin öldürüldüğüne dair de somut, kesin ve her türlü şüpheden uzak delillerin bulunmasına gerek olmadığı anlamına gelmemektedir. Bu nedenle; “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi ile suçsuzluk/masumiyet karinesine riayet edilerek, kişi hakkında mahkumiyet kararı verilebilmesi için;

1. Kişinin öldüğü,

2. Kişinin öldürüldüğü,

3. Kişinin, fail tarafından öldürüldüğü,