Avukatlık Ücret Davalarının Tüketici Mahkemesinde Görülmesi İçin Aranan Ölçütler

Mehmet Akif TUTUMLU

I. Genel Olarak

Konuyla ilgili ilk incelememizi 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (6502/TKHK) yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra yayımlamıştık.¹ O tarihten bu yana avukatlık ücret davalarının görüleceği mahkeme konusunda BAM Daireleri arasında görüş farklılıkları (farklı kararlar) çıkmış ise de, bu BAM Daireleri arasındaki görüş ayrılığı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin (aşağıdaki paragrafta yer vereceğimiz) 2018 yılında verdiği bir kararla giderilmiştir.

Dolayısıyla aradan geçen sürede görevli mahkeme konusundaki kriterlerin daha belirgin hâle geldiğini söyleyebiliriz. Ne var ki vekâlet ücreti alacağı davalarının isabetli olarak görevli mahkemede açılması hususunda bazı hatalı uygulamaların varlığını gözlemlediğimizden, uygulamaya katkı sağlamak bakımından, bu makalede anılan kriterler hakkında, bazı kararlar ışığında, açıklamalar yapmanın yararlı olacağını düşündük.

Belirtelim ki burada ele alacağımız vekâlet ücreti uyuşmazlıklarında, itirazın iptali davası hariç, belli bir miktar altında olanlar bakımında tüketici hakem heyetine başvurulması zorunludur (TKHK m. 68/1).² Ancak vekâlet ücreti davasının tüketici mahkemesinde görülmesi için aranan koşullar tüketici hakem heyetleri nezdinde görülen aynı türdeki uyuşmazlıklar için de geçerlidir.

II. Avukatlık Sözleşmesinin Tüketici İşlemi Olması

Vekâlet sözleşmesinden doğan davalar 4077/TKHK döneminde tüketici uyuşmazlığı sayılmıyordu; görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi idi. 6502/TKHK m. 3/1-l maddesi hükmü tüketici işlemini şöyle tanımlamıştır:

“Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,”