Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Kemal Sunal Kararı Işığında 1995 Öncesi Yapımına Başlanan Sinema Eserlerinde Yer Alan İcracı Sanatçıların Mali Hakları

Financial Rights of the Performing Actors in Cinema Works That Started Pre-1995 in the Light of the Kemal Sunal Decision of the General Assembly of the Court of Cassation Dated 01/12/2022 and Numbered 2020/350 E.

Ceren Sena CİHANGİR

Bu çalışma kapsamında öncelikle 4110 ve 4630 sayılı Kanun değişiklikleriyle Fikir ve Sanat Eserleri Kanuna giren icracı sanatçıların mali haklarından kısaca bahsedilecek, ardından ilgili kanun değişikliklerinden önce meydana getirilmiş sinema eserlerinde yer alan icracı sanatçıların mali hak sahipliği tartışmasını temel alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/12/2022 tarihli, 2022/1638 K. ve 2020/350 E. sayılı kararı incelenecektir.

İcracı Sanatçı, İcracı Sanatçı Hakları, Sinema Eserleri, Mali Haklar, Mali Hakların Devri Sözleşmesi.

Within the scope of this study, the priorities will be briefly mentioned about the financial rights of performing artists who are included in the Law on Intellectual and Artistic Works with the amendment of Law No.4110. Then, the decision of the General Assembly of the Court of Cassation, dated 01/12/2022, numbered 2022/1638 K. and 2020/350 E., which is based on the discussion of economical rights of performers in cinematographic works created before the relevant law change, will be examined.

Performers, Performers’ Rights, Cinematographic Works, Economic Rights, Transfer of Economic Rights Agreement.

I. İcracı Sanatçı Kavramı ve FSEK’te Yapılan Değişiklikler

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun1 temelinde yer alan koruma konusu ürün, eserdir. Kanunun 1/B maddesinde eser “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmıştır. Tanımdan da anlaşıldığı üzere, bir fikri ürünün eser sayılabilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması ve kanunda sınırlı sayıda belirtilmiş olan eser kategorilerinden birine dahil olması gerekmektedir. Fikri ürünün eser olarak korunması, aslında eserin sahibinin eseri üzerindeki manevi ve mali haklarının korunmasıdır. Eser sahibi ise eseri meydana getiren kişidir (FSEK m.8/1). Eser sahibi eseri meydana getirmekle eser sahipliği sıfatını ipso iure edinir.2 Eseri meydana getiren eser sahibinin eseri üzerindeki fikri emeği ve çabasının korunması amacıyla manevi ve mali haklar tanınmıştır.

Eser sahibinin yanı sıra eserin tanıtılmasına ve geniş kitlelere iletimine fikri emeğiyle veya mali yatırımları ile katkı sunan kimseler de mevcuttur. Bu kimseler mevcut eserlerden bağımsız, yeni bir eser ortaya koymadıklarından eser sahipliği sıfatını kazanamazlar.3 Ancak eserin tanıtımı ve kitlelere iletiminde gösterdikleri çaba ve emeğin korunması gereği hasıl olmuştur.4 Bu gereklilik ile eser sahibinin haklarından bağımsız yeni bir hak kategorisi olan bağlantılı haklar ortaya çıkmıştır.

Bağlantılı haklar FSEK kapsamında da koruma altına alınmıştır. İcracı sanatçılar, fonogram yapımcıları ve radyo-televizyon kuruluşları komşu hak sahipleri olarak; film yapımcıları ve komşu hak sahipleri ise bağlantılı hak sahipleri olarak adlandırılmış, böylece bağlantılı hak kavramı komşu hak kavramını kapsayacak şekilde kullanılmıştır.5

Komşu hak sahiplerinden olan icracı sanatçılar, Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği’nin 4. maddesinin b bendinde “Sanat eserleri ile folklor eserlerini düzgün biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden oyucuları, ses sanatçılarını, müzisyenleri ve dansçıları vb. diğer kişiler” olarak tanımlanmışlardır. Musiki eserleri seslendiren ses sanatçıları, ilim edebiyat eserini seslendiren sahne sanatçıları ve tiyatro oyunlarında veya sinema filmlerinde yer alan oyuncular icracı sanatçılara örnek verilebilirler.

Kanun kapsamında icracı sanatçılara tanınmış olan hakların kazanılabilmesi için icracı sanatçının ve icra faaliyetinin taşıması gereken bazı özellikler vardır. Öncelikler icracı sanatçılar var olan bir eseri icra ederler.6 Eser olmadan icranın gerçekleşmesi mümkün değildir. Ancak bir eserin icra edilmesi neticesinde yeni bir eser ortaya konmuş olmaz, bu sebeple icracı sanatçı da eser sahipliği sıfatı kazanmaz.

İcra faaliyeti maddi bir fiildir.7 İcranın gerçekleştirilmesiyle icracı sanatçı sıfatı kazanılmış olur. İcracı sanatçılar icra faaliyetiyle eser sahibinin haklarından farklı ancak onlarla bağlantılı, mutlak haklar kazanırlar.8 Ancak bu haklar eser sahibin haklarından bağımsızdır.9 İcracıların icraları üzerindeki mutlak haklarını eser sahibi dahi kısıtlayamaz. Ancak icracılar icra faaliyetlerini “Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla ve eser sahibinin izniyle” gerçekleştirebilirler.

İcracı sanatçıların haklarını düzenleyen FSEK m.80/1’de belirtildiği üzere icra faaliyeti özgün biçimde yapılmalıdır.10 İcracı sanatçı icrasıyla eseri yorumlar ve icraları birbirinden farklı kılan icracı sanatçıların yorumlarındaki özgünlüktür.11 Eserin yorumlanması fikri çaba ve sanatsal ruhun yansıtılması olduğundan yalnızca gerçek kişiler icracı sanatçı olabilirler. Zira eseri anlamlandırma ve bunu özgün şekilde aksettirme eylemi yalnızca insanlar tarafından gerçekleştirilebilmektedir.12

Son olarak icra faaliyeti kamuya yönelik olmalıdır.13 İcracı sanatçıların icra ettikleri eserleri bir topluluğa yönelik gerçekleştirmeleri gerekir. İcra faaliyetinin hukuken korunmasının bir nedeni de icracı sanatçıların eserin kitlelere ulaşmasındaki büyük rolüdür.

FSEK kapsamında icracı sanatçılara tanınan manevi ve mali haklar, eser sahiplerinin manevi ve mali haklarıyla büyük benzerlikler taşımaktadır. Ancak icracı sanatçı haklarını düzenleyen FSEK m.80/1-A hükmü, hakların kapsamını içermemektedir. Bu sebeple ilgili hakların kapsamının belirlenmesinde eser sahibinin haklarını düzenleyen hükümler, mahiyetine uygun düştüğü sürece icracılar için de uygulanmaktadır.14

FSEK m.80/1-A uyarınca icracı sanatçılar “icralarının sahibi olarak tanıtılmalarını ve icralarının kendi itibarlarını zedeleyebilecek şekilde tahrif edilmesi ve bozulmasının önlenmesini talep etme” olmak üzere iki adet manevi hakka sahiplerdir.

İcracıların icralarından ekonomik olarak faydalanabilmeleri için kanun koyucu tarafından kendilerine tanınmış mali haklar mevcuttur.15 İcracı sanatçılar icralarının tespiti ile tespit hakkına; tespit edilen icranın çoğaltılması ile çoğaltma hakkına; çoğaltılan nüshaların satış, kira ve kamuya ödünç verilmesi yoluyla yayma hakkına; doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek yöntemleriyle temsil hakkına; işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletilmesi ve yeniden iletilmesiyle umuma iletim hakkına sahiptirler. Tanınan mali haklar FSEK m.82/5 hükmü uyarınca tespiti yapılmış icralar için tespit tarihinden itibaren; tespiti yapılmamış icralar için ise icranın aleniyet kazanmasından itibaren 70 yıl korunmaktadır.

İcracı sanatçılar kendilerine tanınan mali hakları hukuki işlemlere konu edebilirler. Ancak FSEK’te icracı sanatçılara tanınan mali hakların devri ve intikaline ilişkin özel bir düzenleme mevcut değildir. Bu boşluk Eser Sahibin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği m.23 hükmü uyarınca, FSEK’in Sözleşmeler ve Tasarruflar başlıklı dördüncü bölümündeki düzenlemelerin kıyasen uygulanmasıyla doldurulmaktadır.16 Buna göre tıpkı eser sahipleri gibi icracı sanatçılar da “kendilerine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve muhteva itibariyle mahdut veya gayrimahdut, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilirler” (FSEK m.48/1). Ayrıca FSEK m.63 hükmü uyarınca mali hakların mirasla intikali mümkün olduğundan icracı sanatçıların mirasçıları da koruma süresi içerisinde ilgili mali haklardan faydalanabilirler.17 Bunun yanı sıra FSEK m.80/2-9 hükmü uyarınca mali haklarının ihlali durumunda icracı sanatçılar ve mirasçıları da tıpkı eser sahipleri ve mirasçıları gibi tecavüzün ref’i, tecavüzün men’i ve tazminat davası açma hakkına sahiptirler.

13/12/1951 tarihinde yürürlüğe giren FSEK’in ilk metninde icracı sanatçılara günümüzdekine nazaran oldukça sınırlı haklar tanınmıştı. Kanunun ilk metinde icracı sanatçılar, manevi haklardan yalnızca icralarında adlarının belirtilmesini isteme hakkına sahiplerdi.18 Mali haklar yönünden ise işitsel ve görsel-işitsel icracılar arasında ayrım yapılmış, yalnızca seslerinin tespiti yapılan işitsel icracılara ses tespitleri üzerinde çoğaltma ve yayma hakları tanınmıştı.19 Örneğin bir ses sanatçısı icrası üzerinde çoğaltma ve yayma mali haklarına sahipken bir sinema filminde rol alan icracı oyuncunun sinema eserinde yer alan icrası üzerinde herhangi bir mali hakkı mevcut değildi.

12/06/1995 tarihinde yürürlüğe giren 4110 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun ile icracı sanatçılara, icra türleri fark etmeksizin birtakım mali ve manevi haklar tanınmış ve 03/03/2001 tarihinde yürürlüğe giren 4630 sayılı Kanun ile de icracı sanatçılara tanınan mali haklar son halini almıştır.

4110 sayılı Kanunda yer alan koruma sürelerinin hangi eserler bakımından uygulanacağı, Kanunun Ek 2. maddesinde şu şekilde düzenlenmişti: