Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda 7392 Sayılı Kanunla Yapılan Mesafeli Sözleşmelere İlişkin Değişiklikler ve Bunun Aracı Hizmet Sağlayıcının Sorumluluğuna Etkisi

Changes in the Law on Consumer Protection No.6502, Regarding Distance Contracts Made by Law No.7392 and Its Effect on the Liability of the Intermediary Service Provider

Ayşe ARAT

Tüketici hukukunun dinamik yapısı, ihtiyaçlara göre şekillenmesini kolaylaştırmakta, teknolojideki ve alışveriş alışkanlıklarındaki gelişmeler, tüketiciyi daha koruyucu şekilde yeni düzenlemeler yapılmasına imkân vermektedir. Bu çerçevede ülkemizde 7392 sayılı kanunla, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’da birtakım değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden biri de mesafeli sözleşmelere ilişkindir. Mesafeli sözleşmelerin tüketici hukukunda ilk düzenlendiği dönemde, satıcı/sağlayıcının tüketiciye karşı sorumluluğu öne çıkmıştır. Ancak günümüzde, aracı hizmet sağlayıcıların bu sözleşmelerdeki konumu, onlar açısından da böyle bir düzenleme yapmayı gerekli kılmıştır. 7392 sayılı kanunla TKHK m.48’de yapılan değişiklikler incelendiğinde, söz konusu değişikliklerin daha ziyade aracı hizmet sağlayıcıların sorumluluğunu belirlemeye yönelik olduğu görülmektedir. Zira önceki metinde son derece sınırlı biçimde düzenlenmesine rağmen, bu tür sözleşmelerde artık büyük bir yere sahip olan aracı hizmet sağlayıcıların, tüketicilere karşı yükümlülüklerinin neler olduğunun belirlenmesi önem arz etmektedir. Aracı hizmet sağlayıcıların sorumluluğu, değişiklikten önce doktrinde ve mahkeme kararlarında değerlendiriliyor ve tüketicinin alışveriş iradesini etkileyen bu kişilerin satıcı/sağlayıcı gibi veya onlarla birlikte tüketiciye karşı sorumlu tutulup tutulamayacağı tartışılıyordu. 7392 saylı kanunla yapılan değişiklikle aracı hizmet sağlayıcıların hangi konularda tek başına, hangi konularda satıcı/sağlayıcı ile birlikte sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Böylece TKHK m.48’in, önceki hükümde bu şekilde yer almayan V. ve VI. fıkraları, tamamen aracı hizmet sağlayıcının yükümlülüklerine ve sorumluluğuna ayrılmış, III. fıkra da ise bazı ifadeler değiştirilmiştir. Çalışmada önce, 7392 sayılı kanunla, TKHK’nda yapılan değişiklikler ve mesafeli sözleşmeler hakkında genel bilgi verilmiş, ardından aracı hizmet sağlayıcının sorumluluğuna ilişkin değişiklik öncesi tartışmalar ve değişiklikle birlikte ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilmiştir.

Mesafeli Satış, Aracı Hizmet Sağlayıcı, Sorumluluk, Tüketici Kanunu’nda Değişiklik.

The dynamic structure of consumer law makes it easier to shape it according to needs, and developments in technology and shopping habits enable new regulations to be more protective of the consumer. In this context, some changes have been made in our country with the Law No.7392 and the Law No.6502 on Consumer Protection. One of these changes relates to distance contracts. Compared to the period when distance contracts were first drawn up, today in such contracts the position of intermediary service providers has made such a regulation necessary. Article regulating distance contracts is 48 in TKHK When the regulations are examined, these changes are aimed at determining the liability of intermediary service providers. Because it is important to determine what the obligations of intermediary service providers, which were extremely limited in the previous text but now have a large place in such contracts, are towards the consumer. The liability of intermediary service providers was discussed in the doctrine and court decisions before the change, and whether these people who influence the consumer’s shopping will could be held responsible to the consumer as or together with the seller/provider. With the amendment made by Law No.7392, it has been regulated which issues intermediary service providers will be solely responsible for and which issues they will be responsible for together with the seller/provider. Thus TKHK paragraph VI of 48, which was not included in this way in the previous provision. Paragraph III is entirely devoted to the obligations and responsibilities of the intermediary service provider. Some expressions in paragraphs V and VI. have been changed. In this study, first, general information was given about the changes made by Law No.7392 and distance contracts, then the discussions before the change regarding the responsibility of the intermediary service provider and the results that emerged with the change were evaluated.

Distance Contracts, Intermediary Service Provider, Liability, Amendment to the Consumer Law.

I. Giriş

Dünyada ve ülkemizde, ticaret hayatında yaşanan gelişmeler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ihtiyaçlar, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da (TKHK) değişiklikler yapılmasını gerekli kılmıştır. Bu çerçevede kanunkoyucu, 7392 sayılı kanunla TKHK’nın bazı hükümlerini değiştirmiş ve yeni hüküm getirmiştir.1 7392 sayılı kanunun genel gerekçesinde yapılan değişikliklerin amacı “tüketicileri daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirlerin alınması, tüketicilerin hak arama yollarının kolaylaştırılması, tüketicilerin bilgilendirilmesine ağırlık verilmesi ile orantılılık, ölçülülük ve caydırıcılık ilkeleri gözetilerek ceza sisteminin yeniden düzenlenmesi” şeklinde ifade edilmiştir.2

7392 sayılı kanununla getirilen değişikliklerin genel olarak, tüketici ve konut kredileri, taksitle satış sözleşmeleri, mesafeli sözleşmeler, ön ödemeli konut satış sözleşmeleri, devre tatil sözleşmeleri ve yenilenmiş ürünlerle ilgili olarak yapıldığı ve ayrıca tüketici hakem heyetleri ve idari para cezaları konularını kapsadığı görülmektedir. Tüketici ve konut kredilerinde, sigorta ve diğer yan hizmetlerin kredi veren tarafından sözleşmenin bir şartı olarak sunulmasının sınırlandırılması, belirsiz süreli tüketici kredi sözleşmelerindeki faiz oranlarında yapılan değişikliklerin tüketici lehine hemen uygulanması ve yine tüketici kredilerinde kredi borcunun erken ödenmesi durumunda bildirim aranmadan cayma hükümlerinin uygulanarak, tüketicilerin ödeyeceği ücret ve masraflardan kurtulması sağlanmıştır. Taksitle satış sözleşmelerinde, tüketici aleyhine olan, temerrüt halinde tüm borcun muacceliyetine ilişkin şartlar, Borçlar Kanunu ile uyumlu olarak tüketici lehine değiştirilmiştir. Ön ödemeli konut satışı sözleşmelerinde, konutun sözleşmede belirtilen tarihte teslim edilmesi zorunluluğu getirilmiş ve büyük ölçekli projelerde azami süre 48 ay olarak belirlenmiştir. Devre tatil sözleşmelerinde, kapsam ile usul ve esas konusunda yapılan değişikliklerle mağduriyetlerin önlemesi amaçlanmış, şahsi hak doğuran devre tatil sözleşmelerine süre sınırı getirilmiş ve ön ödemeli devre tatil satışı yasaklanmıştır. Yenilenmiş ürünlerin ekonomiye kazandırılması amacıyla buna ilişkin yeni bir hüküm ihdas edilmiş, servis istasyonlarına ilişkin tüketicileri bilgilendirici hüküm yanında, garanti süresi dolduktan sonra ortaya çıkabilecek zararlarla ilgili üretici ve ithalatçıların, tüketicinin zararlarından sorumluluğu düzenlenmiştir. Bazı idari para cezaları, “fiilin ağırlığı, failin kusuru ve ekonomik durumu dikkate alınarak orantılılık, ölçülülük ve caydırıcılık ilkeleri gözetilerek yeniden” düzenlenmiştir. Ayrıca söz konusu değişikliklerle Tüketici Hakem Heyetleri’nin etkinliğini artıracak ve kapsamını genişletecek şekilde düzenleme yapıldığı genel gerekçede ifade edilmiştir. Bunların yanında mesafeli sözleşmelere ilişkin değişiklikler de 7392 sayılı kanunda yer almıştır.

Mesafeli sözleşmeler günümüzde büyük oranda aracı hizmet sağlayıcılar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Elektronik ticaretin önemli bir parçasını oluşturan bu platformların sorumluluğu kanunumuzda oldukça sınırlı bir şekilde düzenlenmişti. 7392 sayılı kanunla yapılan değişiklikler, aracı hizmet sağlayıcıların tüketicilere karşı sorumluluğuna yönelik düzenlemeleri de içermektedir. Çalışmamızın konusunu mesafeli sözleşmelerle ilgili olarak getirilen bu yeni düzenlemeler oluşturduğu için önce mesafeli sözleşmeler hakkında genel bilgi verilmiş, ardından konuya ilişkin değişiklikler incelenmiştir.

II. Mesafeli Sözleşmeler

Mesafeli sözleşmeler, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’da diğer tüketici sözleşmeleri arasında, işyeri dışında kurulan sözleşmelerden sonra gelecek şekilde düzenlenmiştir. İşyeri dışında kurulan sözleşmeler tarafların eş zamanlı fiziksel varlığı ile işyeri dışında akdedilen, işyeri dışında görüşülüp, işyerinde veya uzaktan iletişim aracılığıyla kurulan ya da tanıtım veya satış amacıyla bir gezi esnasında kurulan sözleşmelerdir (TKHK m.47). Mesafeli sözleşmeler ise işyeri dışında kurulan sözleşmelerden farklıdır. Bu sözleşmelerde tarafların fiziksel varlığı bulunmaz ve uzaktan pazarlamaya yönelik bir sistem çerçevesinde sözleşme kurulur.3 Öte yandan benzer isimli bir başka sözleşme de Borçlar Hukukumuzda yer alan mesafeli satışlara ilişkin sözleşmelerdir. Ancak buradaki mesafe satışı, teslimin sözleşmede belirlenen veya kanuni ifa yerinden başka yerde yapılacağı, teslimin sözleşmenin yapıldığı yer dışında gerçekleştirileceği, satılanın gönderileceği borçları kapsayan satış sözleşmelerini ifade eder4 ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nda yer alan mesafeli sözleşmelerle bir ilişkisi yoktur.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun mesafeli sözleşmeleri, “satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dâhil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir.” (m.48) şeklinde tanımlamıştır.5 Tanımdan da anlaşıldığı üzere bu sözleşmenin en önemli unsurları, satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığının bulunmaması ve uzaktan pazarlama sistemi içerisinde sözleşmenin kurulmuş olmasıdır. Tarafların eş zamanlı fiziksel varlığının bulunmaması, satıcı/sağlayıcı ile tüketicinin doğrudan bir arada olmamasını ifade eder. Bu durum mesafeli sözleşmenin temel özelliği olmakla birlikte, aynı zamanda sözleşmenin riskli tarafını da oluşturmaktadır. Zira TKHK m.48 gerekçesinde de belirtildiği üzere, “mesafeli sözleşmelerde belirleyici özellik tarafların hiç karşılaşmamasıdır. Evinden telefon, internet, mektup gibi vasıtalarla sözleşmeyi kuran tüketici, satıcı ve sağlayıcının yüzünü dahi görmemektedir.” O halde taraflar sözleşme müzakereleri de dahil sözleşmenin kurulduğu ana kadar biraraya gelmemeli, uzaktan iletişim araçları kullanmalıdırlar. Aksi halde örneğin satıcı/sağlayıcı ile tüketicinin, yüzyüze görüşmüş olması, sipariş uzaktan iletişim aracılığıyla verilse bile mesafeli sözleşme olma niteliğini ortadan kaldırır.6 Bununla birlikte sözleşmenin borçlar hukuku anlamında hazır olmayanlar arasında kurulmasının, mesafeli sözleşmeler için zorunlu olduğu da düşünülmemelidir. Zira Borçlar Kanunu’na göre telefon, faks gibi uzaktan iletişim araçlarıyla kurulan sözleşmeler hazırlar arasında yapılmış sayılırken, bu yollarla mesafeli sözleşme kurulabilmesi mümkündür.7

Uzaktan pazarlamaya yönelik sistem içerisinde hareket etmek ise tarafların eş zamanlı fiziksel varlığı olmadan, hizmet sağlayıcı veya aracı hizmet sağlayıcının kurdukları, “Mektup, katalog, telefon, faks, radyo, televizyon, elektronik posta mesajı, kısa mesaj, internet gibi fiziksel olarak karşı karşıya gelinmeksizin sözleşme kurulmasına imkân veren her türlü araç veya ortamı” (MSY m.4/h) kullanarak, sözleşmenin yapılmasını ifade eder. O halde mesafeli sözleşmeler için sözleşmenin kurulduğu an da dahil, sözleşme kurulana kadar olan sürecin uzaktan iletişim araçları vasıtasıyla gerçekleşmesi gereklidir (TKHK m.48). Bu durum 4077 sayılı kanundan farklı olarak 6502 sayılı TKHK’da mesafeli sözleşmenin temel unsurlarından biri olarak düzenlenmiştir. Böyle bir sistem oluşturulmadan münferiden yapılan satış, mesafeli sözleşme teşkil etmez.8 Bir başka deyişle “tek seferlik ve istisnai” bir işlem bu kapsamda yer almaz. Ancak satıcı/sağlayıcının hem işyerinde hem de uzaktan pazarlama yöntemiyle tüketicilerle işlem yapması, uzaktan pazarlama yönteminin kullanıldığı sözleşmeleri mesafeli sözleşme olmaktan çıkarmaz.9

Her türlü sözleşmenin kural olarak mesafeli sözleşme olarak yapılması mümkündür. Ancak Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği,10 bazı sözleşmelerin mesafeli sözleşme olarak yapılamayacağını düzenlemiştir (MSY m.2). Buna göre “Finansal hizmetler,11 Otomatik makineler aracılığıyla yapılan satışlar, Halka açık telefon vasıtasıyla telekomünikasyon operatörleriyle bu telefonun kullanımı, Bahis, çekiliş, piyango ve benzeri şans oyunlarına ilişkin hizmetler, Taşınmaz malların veya bu mallara ilişkin hakların oluşumu, devri veya kazanımı, Konut kiralama, Paket turlar, Devre mülk, devre tatil, uzun süreli tatil hizmeti ve bunların yeniden satımı veya değişimi, Yiyecek ve içecekler gibi günlük tüketim maddelerinin, satıcının düzenli teslimatları çerçevesinde tüketicinin meskenine veya işyerine götürülmesi, bilgi verme gibi bazı yükümlülükler saklı olmak üzere taşıma hizmetleri, Malların montaj, bakım ve onarımı, Bakımevi hizmetleri, çocuk, yaşlı ya da hasta bakımı gibi ailelerin ve kişilerin desteklenmesine yönelik sosyal hizmetlere, kısa mesaj aracılığıyla kurulan ve eş zamanlı olarak tamamen ifa edilen abonelik içermeyen katma değerli elektronik haberleşme hizmetleri ile 23/6/1983 tarihli ve 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu kapsamındaki bağışlar ve kamu kurumlarınca sunulan katma değerli elektronik haberleşme hizmetleri12 ile ilgili sözleşmelere mesafeli sözleşmelere ilişkin hükümler uygulanmaz. O halde mesafeli sözleşmenin bir sözleşme yapma yöntemi olduğu,13 hariç tutulan sözleşmeler dışında kalan ve tüketici hukuku kapsamında yer alan her türlü sözleşmenin bu yöntemle yapılabileceği söylenebilir. Ancak belirtilmelidir ki 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun (ETDHK), elektronik iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmeleri düzenlemekte ve mesafeli sözleşmeler açısından da uygulanabilecek hükümler getirmekle birlikte, 6563 sayılı kanunun kapsamı daha geniştir.14 Her türlü elektronik ticareti düzenlemeye yönelik bu kanun karşısında mesafeli sözleşmeler sadece taraflardan birinin tüketici olduğu ve tüketici işlemi niteliği taşıyan hallerde uygulama alanı bulurken, elektronik iletişim araçlarıyla kurulan ancak tüketici hukuku dışında kalan sözleşmeler, 6563 sayılı kanunun kapsamına dahildir.