Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu Hakkında Bir Değerlendirme

A Review of the Crime of Publicly Disseminating Misleading Information to Public

Tülay KİTAPÇIOĞLU YÜKSEL

“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu, 13.10.2022 tarih ve 7418 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na 217/A madde numarasıyla eklenmiştir. Bu hüküm ile birlikte yeni bir suç tipi ihdas edilmiştir. Bu suç tipinin, ceza hukukunun pek çok kurumu ile bağlantılı olarak değerlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu sebeple, TCK m.217/A hükmü, suç ile korunan hukuki değer, ceza hukukunun son çare olması, kanunilik ilkesi ve ifade özgürlüğü konuları bağlamında incelenmiştir. Bu inceleme, Türk hukuk doktrini, yargı kararları ve karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemeler çerçevesinde yapılmıştır.

Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu, Ceza Hukukunun Son Çare Olması İlkesi, Kanunilik İlkesi, İfade Özgürlüğü, Orantılılık İlkesi.

The crime of “publicly disseminating misleading information to public” was added to the Turkish Penal Code No.5237 with article number 217/A by Article 29 of Law No.7418 dated 13.10.2022. With this clause, a new type of crime was created. This type of crime needs to be assessed in connection with many institutions of criminal law. For this reason, the provision of TCK Article 217/A has been examined in the context of the protected legal value by crime, criminal law as last resort, the principle of legality and freedom of expression. This review was carried out within the framework of Turkish legal doctrine, judicial decisions and regulations in comparative law.

Publicly Disseminating Misleading Information to the Public, The Principle of Criminal Law as Last Resort, The Principle of Legality, Freedom of Expression, And the Principle of Proportionality.

Giriş

13.10.2022 tarih ve 7418 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na 217/A madde numarasıyla eklenen “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı hükme göre,

(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır”.

Günümüzde sosyal medya, bilginin hızla yayılmasında önemli bir araç haline gelmiştir. Yayılan bilgiler, bazen gerçeği yansıtırken bazen de yanlış bilgi içermekte ve bilgi kirliliğine sebep olmaktadır. Gerçek dışı bilgi, kimi zaman bilerek kimi zaman ise yetersiz araştırma ile yahut işin doğrusu bilinmeden yayılmaktadır.

Kamuoyunda yanlış ya da yalan bilginin yayılması konusunda kullanılan dezenformasyon kavramı, bilginin çarptırılması olarak tanımlanmaktadır.1 Yanlış bilgi, bireylere ilişkin olabileceği gibi toplumsal konulara ilişkin de olabilir. Yanlış ya da yanıltıcı bilgilerin manipülatif amaçla ileri sürülmesi, dezenformasyon olarak ifade edilmektedir.2

Bu suç tipi, dezenformasyon konusundaki ilk düzenleme değildir. Bu düzenlemeden evvel, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Piyasa dolandırıcılığı” başlıklı 107. maddesinin 2. fıkrasında yer alan suç ile dezenformasyon suçunun özel bir şekli öngörülmüştür. Bu hükme göre, “Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayan ve bu suretle menfaat sağlayanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar”. Bu suç ile sermaye piyasası araçlarını etkilemek amacıyla gerçek dışı bilgi vermek ve bu şekilde menfaat sağlamak, cezaya layık haksızlık olarak öngörülmüştür. Bu suçun yanı sıra, 5237 sayılı TCK m.323’te yer alan “Savaşta yalan haber yayma” başlıklı suç tipi de bulunmaktadır. Bu hükme göre, “Savaş sırasında kamunun endişe ve heyecan duymasına neden olacak veya halkın maneviyatını sarsacak veya düşman karşısında ülkenin direncini azaltacak şekilde asılsız veya abartılmış veya özel maksada dayalı havadis veya haber yayan veya nakleden veya temel milli yararlara zarar verebilecek herhangi bir faaliyette bulunan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir”. Bu suç tipi ile de savaş sırasında yalan haber yaymak, nakletmek yahut temel milli yararlara zarar verebilecek faaliyette bulunmak cezalandırılmaktadır.

Gerçek dışı bilginin yayılması, kamu düzeni, kamu güvenliği, halk sağlığı, kamu barışı gibi pek çok konuyu olumsuz yönde etkileme tehlikesi içermektedir. Bu sebeple dezenformasyon ile mücadele, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir noktaya gelmiştir. Ancak bu fiillerin suç teşkil edip etmemesinin ve ceza hukuku araçlarıyla korunmak üzere suç düzenlemelerine konu edilmesinin gerekip gerekmediği ile cezaya layık olup olmadığı sorularının yanıtlanması gerektiği düşüncesindeyiz.

Bu soruları doğru bir şekilde yanıtlayabilmek için yeni ihdas edilen bu suç tipi, ceza hukukunun pek çok ilke ve kurumuyla birlikte değerlendirilmelidir. Bu sebeple meseleyi, suç ile korunan hukuki değer, ceza hukukunun son çare olması, kanunilik ilkesi, ifade özgürlüğü konuları bağlamında ele alacağız ve son olarak karşılaştırmalı hukuktaki düzenleme ve gelişmeleri izah edeceğiz.