Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Alman Medeni Kanunu’nda Vakıflar İçin Öngörülen Yeni Yasal Düzenlemeye Genel Bir Bakış

An Overview of the New Legal Regulation for Foundations in the German Civil Code

Gözde ÇAĞLAYAN AYGÜN

Almanya’da vakıflara ilişkin olarak dağınık durumda olan ve hem federal düzeyde hem de on altı eyalette ayrı şekilde düzenlenen kuralların yarattığı uyuşmazlıklar ve sıkıntılar, tüm ülkede tek bir vakıf hukuku düzenlemesinin gerekliliğini ortaya koyunca, vakıf hukuku alanında reform yapma kararı alınmıştır. Bunun üzerine Alman Federal Meclisi, 2021 yılında yasama yetkilerini kullanmış ve vakıf hukukuna ilişkin Alman Medeni Kanunu’nda yer alan hükümleri yeknesak bir şekilde düzenlemiştir. Bu düzenlemeler 01.07.2023 tarihi ile yürürlüğe girerek, Almanya’da faaliyet gösteren tüm vakıflar bakımından geçerli hale gelmiştir. Daha önce Kanun’da sadece dokuz paragraf şeklinde düzenlenen vakıflara ilişkin hükümlerin sayısı artırılmıştır. Getirilen yeni düzenlemelerle vakıf hukukunun temel esasları değiştirilmese de pek çok alanda önemli yenilikler yapılmıştır. Özellikle vakfın tanımının yapılması, vakıf tüzüğünün değiştirilmesi şartları, mali açıdan sıkıntıda olan vakıfların akıbetinin ne olacağı, vakıf organlarının ve üyelerinin sorumluluklarının kapsamı ve vakıf varlıkları yeniliklerin yapıldığı konulardır. Bu yeniliklere ek olarak 01.01.2026 tarihinden itibaren tüm ülke çapında bir vakıf sicilinin ilk kez uygulamaya konulması da düzenlenmektedir.

Vakıf, Vakıf Tüzüğü, Vakıf Varlığı, Vakıf Sicili, Vakıf Organı.

When the conflicts and problems arose due to the scattered rules regarding foundations in Germany, which are regulated separately at the federal level and in sixteen states, revealed the necessity of a single foundation law regulation throughout the country, it was decided to reform the foundation law. Accordingly, the German Bundestag exercised its legislative powers in 2021 and uniformly regulated the provisions of the German Civil Code on foundation law. These regulations entered into force on 01.07.2023 and became valid for all foundations operating in Germany. The number of provisions on foundations, which were previously arranged in only nine paragraphs of the Law, has been increased. Although the basic principles of foundation law have not been changed with the enacted new regulations, significant advancements have been made in multiple domains. In particular, the definition of foundation, the conditions for amending a foundation’s charter, the fate of financially distressed foundations, the scope of the responsibilities of foundation organs and members, and the assets of foundations are some of the issues where innovations have been made. In addition to these innovations, the implementation of a nationwide foundation registry for the first time as of 01.01.2026 is also regulated.

Foundation, Foundation Charter, Foundation Asset, Foundation Registry, Foundation Organ.

Giriş

Alman hukukunda medeni hukuk kapsamında yer alan ve bir medeni hukuk kişisi olan vakıflara ilişkin hem federal hem de eyalet düzeyinde düzenlemelere dayanmaktaydı. Alman Medeni Kanunu’nun (BGB) vakıflarla ilgili hükümleri, eyaletlerin vakıflarla ilgili kanunlarında yer alan düzenlemeleriyle tamamlanmaktaydı. Eyaletlerin vakıflara ilişkin düzenlemeleri farklılık arz etmekteydi, bu nedenle medeni hukuka göre bir vakfın geçerli olarak kurulması için gerekli olan, vakfın kuruluşuna ilişkin düzenlemeler, her bir eyalette farklı şekilde hüküm altına alınmaktaydı.1 Federal hukuk ve eyalet hukukunun bu şekilde bir arada bulunması, kurucular ve vakıflar arasında pek çok uyuşmazlık yaşanmasına ve yasal belirsizliğe yol açmaktaydı. Aleniyet etkisi olmayan eyaletlerin vakıf sicilleri, vakıflar için özel hukukta olduğu gibi aynı şeffaflığı ortaya çıkaramamaktaydı. Ayrıca vakıflar, yönetim kurulu üyelerinin temsil yetkisini kanıtlamak için resmi temsil belgelerine ihtiyaç duymaktaydı. Tüm bu sorunlar vakıflara ilişkin yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu kanıtlar nitelikte idi. Alman Federal Meclisi, 24.6.2021 tarihli oturumunda Vakıflar Hukukunun Birleştirilmesine İlişkin Kanun’u kabul etmiş ve onaylamıştır. Federal Konsey 25.6.2021 tarihinde onay vermiştir.2 Bu Kanun, Medeni Kanun’un ilgili paragraflarını değiştirmek suretiyle vakıflara ilişkin olarak Medeni Kanun’da yeknesak düzenlemeler getirmektedir. Bu amaçla, özellikle vakfın adı, merkezi ve malvarlığının yanı sıra vakıf tüzüğünün değiştirilmesi ve vakıfların birleştirilmesine ilişkin yeni düzenlemeler oluşturulmuştur. Medeni Kanun’da vakıflara ilişkin pek çok hüküm değiştirilmiştir.

Vakıflar hukukunun birleştirilmesi, Alman Medeni Kanunu’nda vakıfların federal düzeyde nihai olarak düzenlenmesi anlamına gelmektedir. Daha önce sadece Alman Medeni Kanunu’nda (BGB) ve 16 eyalet vakıf kanununda basit ve dağınık bir biçimde yer alan vakıflar hukukuna ilişkin düzenlemeler, 1 Temmuz 2023’te yürürlüğe giren Vakıflar Hukukunun Birleştirilmesine İlişkin Kanun’un, Alman Medeni Kanunu’nun yeni versiyonunda 80 ve devamı paragraflarındaki hükümler ile tüm Almanya’da yeknesak bir düzenlenmeye kavuşmuştur.3 Bu yeni düzenleme ile vakıflar bakımından hukuki kesinlik yaratılması amaçlanmaktadır.4 Yeni düzenleme ile vakıflar hukukunun temelden değiştirilmesi ve özellikle de vakfın hukuki şeklinin değiştirilmesi amaçlanmamaktadır.5 Kaldı ki vakfın yasal biçimine ilişkin olarak önceki düzenleme ile aynı anlayışa dayanmaktadır. Belirtmek gerekir ki bu düzenlemeler sadece medeni hukuka tabi vakıfları (daimî vakıf ve tüketim vakfı) etkilemektedir.

Yapılan reform niteliğindeki düzenleme ile vakıflar hukukuna ilişkin pek çok iyileştirmeler bulunmaktadır.6 Özellikle Ticari Yargı Kuralının (Business Judgement Rule) kodifikasyonu, vakıf organlarına, yürürlükteki yasaların yanı sıra vakıf tüzüğüne uymaları ve yeterli bilgiye dayanarak, örneğin varlıklara yatırım yaparak vakıflarının çıkarlarına en uygun şekilde hareket ettiklerini varsayma hakkına sahip olmaları durumunda yanlış bir karardan sorumlu olmadıklarını garanti eder. Ayrıca mali anlamda sıkıntı içinde olan vakıflara bazı olanaklar sunularak, onların varlıklarını başka şekilde devam ettirmesinin önü açılmaktadır. Bunun dışında vakıf tarafında yeniden tahsis edilen kârlar, kurucunun iradesi ile çelişmemesi ve vakıf sermayesinin korunması şartıyla amacın gerçekleştirilmesi için kullanılabilmektedir. Dolayısıyla yeni yasa özellikle yapısal kararları kolaylaştırmakta ve kuruculara vakıflarının amaçlanan gelişimi için daha fazla seçenek sunmaktadır.

Bu çalışmamızda Alman hukukunda vakıflar alanında yapılan değişikliklere odaklanılacak, dolayısıyla mukayeseli bir analiz yapılmayacaktır.

I. Reform Sonrası Yeni Vakıf Sisteminin Özellikleri

“Vakıf” terimi reformla getirilen düzenlemeye kadar kanun koyucu tarafından tanımlanmamıştı. Tanımlamaya yönelik ise pek çok yaklaşım ortaya konmaktaydı. Bunlar tarihi ve kültürel yapıyı esas alan veya yasal-siyasi yaklaşımlar olmak üzere şekillenmekteydi. Vakıflar Kanunu’nun Birleştirilmesi Hakkında Kanun, Alman Medeni Kanunu’nun 80. paragrafının 1. fıkrasında yer alan “vakıf” terimini ilk kez yasal bir tanımla, kurucu tarafından belirlenen bir amacın kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde yerine getirilmesi için mal varlığı vakfedilen, üyeleri olmayan bir tüzel kişilik olarak tanımlamaktadır.7 Yapılan bu tanım ile vakıf kavramı somut hale getirilerek, temel özellikleri net bir biçimde ortaya konulmuştur.

Getirilen yeni hususlardan biri de tüketim vakıflarının yasal tanımına ilişkindir.8 Buna göre belirli bir süre için kurulan ve bu süre içinde amacını gerçekleştirmek için tüm malvarlığını harcamak, tüketmek zorunda olan bir vakıf, tüketim vakfı olarak kabul edilmektedir. Tüketim vakıfları için belirlenen süre is en az 10 yıldır; ancak kurucu daha uzun süre ile bir tüketim vakfı kurma imkanına sahiptir. Tüketim vakıfları için getirilen yeniliklerden bir diğeri de tüzükleri için daha ayrıntılı yasal gerekliliklerin bulunmasına ilişkindir. Bu vakıflar bakımından sadece geçici sürenin belirlenmesi yeterli kabul edilmemekte, aynı zamanda vakıf varlıklarının, vakfın amacının sürdürülebilir bir şekilde yerine getirilmesini ve vakıf varlıklarının vakfın kurulduğu süre içinde tamamen tüketilmesini sağlayacak şekilde kullanılması gerekliliği de aranmaktadır.9

Vakıflar kural olarak belirsiz süre ile kurulmaktadır; bunun istisnasını ise tüketim vakıfları oluşturmaktadır.10

Vakfın hissedarı, sahibi veya üyesi olmadığı için “pratik olarak kendisine aittir”. Dolayısıyla vakıflar üyesi olmayan tüzel kişiliklerdir. Faaliyet gösteren vakıf organını kendi çıkarları doğrultusunda kontrol eden ne hissedarlar ne de dernek üyeleri benzeri üyeler vardır. Ancak, kurucunun kendi malvarlığını “kendi” vakfına sunduğu ve doğal olarak vakfın elde ettiği veya edeceği karda bir kurul üyesinden daha fazla çıkarının olduğunu belirtmek gerekir. Vakıflar, kurucu tarafından belirlenen amaç doğrultusunda hareket ederek varlıklarını sürdürürler.11

Vakfın kurulması bakımından her ne kadar yazılı şekil yeterli olsa da, vakıf işlemi için daha katı şekil şartlarının yasal olarak saklı tutulması yeni getirilen bir kural olarak karşımıza çıkmaktadır.12 Bu aynı zamanda, son içtihatların aksine, gayrimenkul, malvarlığı veya emlak sözleşmeleri veya anonim şirket hisselerinin devri gibi resmi şekilde yapılan işlemlerin vakıf işlemine uygulanmayacağını açıkça belirten bir düzenleme olarak kabul edilmektedir.13

Mevcut yasal duruma göre, vakfın merkezi, tanıma ve denetleme makamının yetkisi için de belirleyici olan tüzük ile belirlenir ve yurt içinde olması gerekir.14 Tüzükte belirlenen merkez vakfın yasal merkezi değil, vakfın yönetim organlarının aktif olduğu yer olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla vakfın idari merkezinin Almanya’da olması şartı aranmaktadır. Bu yönde katı bir kuralın getirilmesindeki amaç, etkili bir vakıf denetiminin ancak yurt içinde yönetilmesi halinde sağlanacağının kabul edilmesidir.15 Ancak belirtmek gerekir ki, idari merkez ile yasal merkez arasındaki bağlantı kurulmadığı için uygulamada nasıl bir yansıma yaratacağı belirsizdir.

Yeni düzenleme çerçevesinde, kurucunun iradesini dikkate alma yükümlülüğü kanunla standart hale getirilmiştir. Kurucunun bir vakıf kurma iradesini açıkça ortaya koyması gerekir, bunu yaparken de vakfın amacını da özellikle belirtilmesi gerekir.16 Bu husus Kanun’un 81. paragrafında açıkça ifade edilmektedir. Vakfın kuruluşu sırasında kurucunun kayıtlı iradesi - kurucunun tarihi iradesi olarak adlandırılır - vakıf organları ve vakıf denetim makamı tarafından dikkate alınmalıdır. Münferit bir durumda tarihi vasiyetin tespit edilememesi halinde, önemli değişiklikler dikkate alınarak vakfın nesnel çıkarına karşılık gelen vasiyet, yani varsayılan kurucu vasiyeti, alternatif olarak dikkate alınmalıdır. Gerçek kurucunun iradesinin iyi belgelenmesi önemlidir.

Kurucu, vakıf için dar bir çerçeve belirleyebilir, ancak aynı zamanda varlıkların yatırımı, amacın gerçekleştirilmesi için bireysel önlemler alınmasını veya vakfın organizasyonu ile ilgili kararları büyük ölçüde vakıf organlarına bırakabilir.17 Kurucunun tarihi iradesi vakfı şekillendirir; sadece belli istisnalar dahilinde kurucunun kendisi veya vakıf organları tarafından yapılan değişiklik talepleri vakıf senedinde bir düzenlemeye yol açar.

Kurucu, temel varlıkların nasıl yönetileceğini, korunup korunmayacağını ve ne şekilde korunacağını veya yeniden tahsis edilip edilmeyeceğini veya gerekirse vakfın amaçlarını yerine getirip getirmek için kullanılıp kullanılmayacağını belirleme yetkisine sahiptir.18