Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sanat Özgürlüğü Bağlamında Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Özendirme Suçu (TCK m.190/2) ve Rap Müziği ile Rapçilerin Kriminalize Edilmesi

Crime of Inciting the Use of Narcotic or Psychotropic Substances (TCK art.190/2) and the Criminalization of Rap Music and Rappers in the Context of Freedom of Art

Melike ŞENTÜRK TUR

Dünya genelinde her geçen gün piyasaya yeni, farklı uyuşturucu veya uyarıcı maddeler sürülmekte, uyuşturucu tüketimi artmaktadır. Türkiye’de ise uyuşturucu ve uyarıcı madde tüketimi, ülkenin uluslararası uyuşturucu ağının geçiş güzergahında bulunması sebebiyle her zaman güncel ve ciddi sorun olarak ele alınmaktadır. Son yıllarda uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı, daha önce hiç olmadıkları kadar başarılı olan rapçiler ve popüler olan rap müzik ile özdeşleştirilmekte ve tartışılmaktadır. Şarkı sözlerinde sık sık uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yer veren ve madde kullanımına yönelik tecrübelerini dile getiren rapçilere olan ilginin ve bu kişilerin popülaritelerinin hızla artmasıyla birlikte, kamuoyunda rapçilerin cezalandırılmasına yönelik talepler artış göstermiştir. Çalışmamızda rap müzik eserlerinde yer alan uyuşturucu ve uyarıcı madde temaları ve bundan doğan kamuoyundaki tartışmalar, medyaya yansıyan ve yargı önüne taşınan hususlar Anayasa’da güvence altına alınan sanat özgürlüğü hakkı ve bunun ceza hukukuna etkisi bağlamında ele alınmakta, rap şarkılarında yer verilen madde kullanımına dair ifadelerin, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını özendirme suçu kapsamında cezalandırılabilir bir fiil olarak mı yoksa sanat özgürlüğü kapsamında mı değerlendirileceği tartışılmaktadır.

Sanat Özgürlüğü, Rap Müzik, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Özendirme, Hakkın Kullanılması, İnsan Hakları.

On a daily basis, new and different narcotic or psychotropic substances are introduced into the market worldwide, resulting in an increase in drug consumption. In Turkey, the use of narcotic and psychotropic substances is always considered a current and serious problem due to the country’s position on the transit route of international drug networks. In recent years, the use of narcotic and psychotropic substances has been increasingly associated with and discussed in the context of highly successful rappers and popular rap music to an extent never seen before. The interest in rappers who frequently include narcotic or psychotropic substances in their song lyrics and express their experiences with substance use has rapidly increased, leading to a growing demand in the public for the punishment of rappers. In our study, the themes of narcotic and psychotropic substances in rap music and the resulting public debates, and the issues brought before the media and the judiciary are examined in the context of the constitutionally protected right to freedom of the arts and its impact on criminal law. The discussion also revolves around whether expressions related to narcotic drug use in rap songs should be considered as a criminal act within the scope of incitement to the use of narcotic or psychotropic substances, or if they should be evaluated within the framework of freedom of art.

Freedom of Art, Rap Music, Inciting the Use of Narcotic or Psychotropic Substances, Exercise of Right, Human Rights.

Giriş

Rap müzik günümüze kadarki gelişim sürecinde tema olarak uyuşturucuyu, şiddeti yüceltmeyi,1 suçu,2 ırkçı söylemleri, argo ve küfür ifadelerini, kadın düşmanlığını (mizojini),3 cinsiyetçi ve homofobik söylemleri açıkça ve kışkırtıcı tarzda ele aldığından dolayı sıklıkla tartışma konusu olmuş,4 hoşnutsuzlukla karşılanmış ve gençler üzerinde olumsuz etki yarattığı iddiasıyla eleştirilmiştir. Bunun sonucunda rapçiler zaman zaman ceza tehdidiyle karşı karşıya kalmışlardır. Yıllar içinde artan popülariteleriyle bağlantılı olarak geniş kitlelere ulaşan rapçiler, eserlerinde ele aldıkları temaların da etkisiyle kriminalize edilmiş,5 bu da ceza yaptırımlarıyla sanat özgürlüğüne müdahale edilmesi sorununu beraberinde getirmiştir.

Rap müziğin yıllar içinde tüm dünyada hızlı bir dinlenme artışı gösteren, popülerleşen, müzik dünyasını domine eden ve artık toplumun sadece belli bir kesimine değil, neredeyse herkese, her yaşa ulaşan bir müzik türü halini almasına6 paralel şekilde sanatçılar hakkında şikayetler artmış, bunların ülkemizde en fazla medyaya yansıyanı ve toplumda karşılık bulanı Ezhel (Sercan İpekçioğlu) olmuştur. İpekçioğlu’nun “Ezhel06” adıyla sosyal medya hesabından hint keneviri bitkileriyle çekilen bir fotoğraf paylaşması ve çok sayıda kişi tarafından bu paylaşımın beğenilmesi; ayrıca “Geceler” adlı şarkısında geçen “Esrarın da etkisiyle ışık daha parlak, çekilir nefesler” ifadelerini kullanarak yazdığı sözler sebebiyle, şarkılarının milyonlar tarafından dinlendiği, kliplerinin izlendiği bir dönemde, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) yapılan şikayet üzerine uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını özendirdiği iddiasıyla gözaltına alınan Ezhel, 23 Mayıs 2018 tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.7 Bu durum kamuyounda büyük yankı uyandırmış, #FreeEzhel hashtag’iyle8 konu günlerce sosyal medyada gündem olmuş, aynı şekilde sokak duvarlarına da hiphop kültürünün bir parçası olan graffitiyle bu hashtag yazılmış, kendisini dinleyen özellikle genç dinleyici kitlesi, şarkı sözleri sebebiyle bir sanatçının hapse girmesine şiddetle karşı çıkmış; ayrıca Uluslararası Af Örgütü de Ezhel’in serbest bırakılması için acil eylem planı başlatmıştır.9 Konuya ilişkin yerel mahkeme ise 19 Haziran 2018 tarihinde yapılan ilk duruşmada “Geceler” şarkısının sözlerinin ve klibinin tamamen kurgusal, hayal ürünü olduğunu ve bunların sanatsal faaliyet kapsamında değerlendirmesi gerektiğini belirterek Ezhel hakkında beraat kararı vermiştir.10 Kısa süre sonra 11 Temmuz 2018’de Ezhel hakkında “Şehrimin Tadı”, “Küvet” ve “Alo” isimli şarkılarında yer alan ifadeler sebebiyle uyuşturucu kullanımını özendirdiği iddiasıyla ikinci kez açılan davada, yerel mahkeme Ezhel’in bir rap sanatçısı olduğunu vurgulayarak, şarkılar bir bütün olarak değerlendirildiğinde bunların içeriklerinin sanatsal ifade kapsamında değerlendirileceği yönünde karar vermiş, Ezhel 21 Şubat 2019 tarihinde beraat etmiştir.11 Kısa süre sonra Ezhel gibi, Khontkar (Onur Dinç),12 Burry Soprano (Burak Aydoğduoğlu),13 ayrıca yakın zamanda Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip Murda’nın (Mehmet Önder Doğan)14 ceza almasıyla, son olarak Asya Alizade hakkında yürütülen soruşturma15 ile birlikte konu ceza hukuku bakımından değerlendirilmesi gereken bir hal almış olup,16 çalışmamızda büyük hayran kitleleri olan rap müzik şarkıcılarının Türk Ceza Kanunu m.190/2 uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını özendirme suçu bağlamında fail olarak itham edilerek kriminalize edilmeleri sorunu ve rap müziğin sanat özgürlüğü bağlamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu ele alınacaktır.

I. Sanat Özgürlüğü ve Rap Müzik

Anayasa’nın “Bilim ve Sanat Hürriyeti” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe, öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.” Madde metninden açıkça görüleceği üzere, maddede ağırlıklı olarak bilim özgürlüğüne yönelik hüküm tesis edilmiştir, çünkü sanatın öğrenilmesi ve öğretilmesi, açıklanması, sanat alanında araştırma yapılması bilimsel bir faaliyet olarak ancak bilim özgürlüğünün kapsamında değerlendirilebilir. Sanat alanında bu faaliyetler yine bilimsel faaliyet olarak sanat tarihi, sanat felsefesi, sanat sosyolojisi gibi alanlarda gerçekleştirilebilir ve bilim özgürlüğü kapsamında korunabilir.17 Maddede yer alan “yayma” ifadesi ise bilim özgürlüğünün yanı sıra sanat özgürlüğünün kapsamında ele alınabilecek bir ifadedir.18 Ayrıca Anayasa’nın 27. maddesinin gerekçesine bakıldığında, burada yer alan “Bu hükmün gereği olarak, bilim ve sanat hürriyetini kullanan kişinin, bilim ve sanatın öz niteliği olan objektifliğe riayeti şarttır”19 ifadesinin sanat özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi zor bir ifade olduğu görülmektedir. Bilim ile objektiflik arasında bir ilişki kurulması mümkünken; sanat ve objektiflik bağlantısında bu söz konusu değildir; çünkü sanat sanatı icra edenin kişisel değerlendirmesine muhtaçtır ve öznel bir faaliyettir.20 Sonuç olarak Anayasa’nın 27. maddesinde ve madde gerekçesinde sanat özgürlüğünün yeteri kadar ifade edildiği, madde metninde sanatın doğasına uygun bir düzenleme yapıldığı söylenemez.

Sanat özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi gereken diğer düzenleme olan Anayasa’nın “Sanatın ve sanatçının korunması” başlıklı 64. maddesine göre: “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır.” Bu düzenlemeyle devlete olumlu edimler yüklendiği görülmektedir. Madde gerekçesinde ise sanata ve sanatçılara verilen önemin geliştirilmesinin bu maddenin ana hedefi olduğu, “Devlet sanatçıyı korur” ifadesinin devletin ilerleyen yıllarda bu husustaki ödevlerinden en önemlisine işaret etmek için maddeye alındığı belirtilmektedir.21

Anayasa’da yer alan her iki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, sanat özgürlüğü çerçevesinde devletin bu hakka yönelik müdahalelerine karşı bireyin korunduğu görülmektedir. Bu yönüyle hakkın, devlete bu alana dokunmama görevi yükleyen bir kişisel hak olduğu;22 ayrıca devletin sanatı ve sanatçıyı destekleme yükümlülüğünün ifade edildiği sosyal bir hak özelliği taşıdığı ifade edilebilir.23 Devletin sanatçıların korunması edimini yüklenmesine rağmen, son yıllarda özellikle rap müzik icra edenlerin kriminalize edilmesi karşısında, bu kişilerin özgürce ve baskıya maruz kalmadan, ceza tehdidi altında olmadan eser üretme ve eserlerini yayma hakkını kullanmalarının temini de bu olumlu edim kapsamında değerlendirilmeli, uygulamada bu yönden eksiklik olduğunun altı çizilmelidir.

Sanat özgürlüğü uluslararası sözleşmeler kapsamında da korunmaktadır. Tarafı olduğumuz Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin 15/3 hükmünde, “Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, bilimsel araştırma ve yaratıcı faaliyetler için gerekli özgürlüğe saygı göstermekle yükümlüdürler” şeklinde açıkça korunan sanat özgürlüğü, ayrı bir hükümle düzenlenmemekle birlikte, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 19. maddesiyle24 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde25 yer alan ifade özgürlüğü kapsamında da koruma altına alınmıştır.26 İfade özgürlüğü kapsamında ifadenin kendisi ile düşüncenin farklı ifade ediliş şekilleri korunmaktadır. Sanat eserlerinde de bir düşüncenin ifade edilmesi söz konusu olduğundan, sanat eserleri de AİHS’in 10. maddesinin koruma alanı içerisindedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında somutlaştırdığı bu yaklaşıma göre, Sözleşmenin 10. maddesinin, artistik ifade özgürlüğünü içerdiğinin, bunun her türden kültürel, siyasi ve sosyal bilgi ve fikrin alışverişinde yer alma fırsatı sağladığının altını çizmektedir.27 Mahkemeye göre sanat eserini yaratan, dağıtan veya sergileyen kişiler demokratik toplum için çok önemli bir rol oynamakta, fikir ve görüşlerin yayılmasına katkıda bulunmaktadır.28

Sanat özgürlüğü temel hakkının korunması bakımından öncelikle bu hakkın kapsamının belirlenmesi, bunun için eserin oluşum alanı ile etki alanına ve sanat kavramına değinilmesi gerekmektedir.29

Anayasa’nın 27. maddesinde sanat özgürlüğü düzenlenirken, sanatsal faaliyette bulunmanın açıkça ifade edilmediği görülmektedir. Ancak açıkça madde metninde yer almasa da sanat eserinin oluşum alanının sanat özgürlüğü kapsamında korunması gerekir;30 aksi takdirde üretilemeyen bir sanat eserinin korunmasından ve yayılmasından, üretemeyen sanatçının da sanat özgürlüğünden bahsedilemez.31 Bu alan doktrinde, sanatsal yaratıcılık faaliyetinin icra edildiği “yaşam alanı” olarak da açıklanmaktadır.32 Eserin oluşum alanında kişi, devletin her türlü müdahalesine karşı korunmuş, kişiye mutlak bir anayasal koruma sağlanmış olmalıdır.33 Bu bakış açısıyla sanatsal yaratma faaliyeti, Anayasa’nın 27. maddesinin 1. fıkrasının koruması kapsamında kabul edilmelidir. Diğer taraftan sanatsal faaliyetin gösterilmesi ve yayılması (etki alanı) ise, halihazırda oluşmuş sanat eserinin kamuyla paylaşıldığı aşamada karşımıza çıkar ve 27. maddenin 1. fıkrasında açıkça ifade edildiği üzere Anayasa’nın koruması altındadır. Aksi halde, sanatsal faaliyetin oluşumunun korunması; ancak meydana gelen sanat eserinin gösterilmesinin, sergilenmesinin ve yayılmasının korunmaması; sanat özgürlüğünü anlamsız kılacaktır. Özetle, sanat özgürlüğünün koruma alanı, sanatı icra edeni, sanat temasının seçilmesinden oluşumuna, reklamının yapılması ve yayılması da dahil tüm süreçleri kapsayacak şekilde anlaşılmalıdır.

Sanat özgürlüğü hakkının süjesinin kapsamını belirlerken eserin oluşum alanı ve etki alanı dikkate alındığında; bu alanlarda gerçekleştirilen sanatsal faaliyetler bakımından, sanat üreten, bir sanat eserinin oluşumuna katkı sağlayan,34 sanat eserini yaymak için aracı olanlar sanat özgürlüğünün koruması kapsamındadır;35 ancak sanatın tüketicisi konumunda olanlar bu korumadan faydalanamaz. Sanat özgürlüğü temel hakkı bağlamında korunan sanatsal faaliyeti icra edenin korunması bakımından bu kişinin profesyonel olarak, sanatı meslek olarak icra ediyor olması, hayatını bu faaliyetle idame ettiriyor olması gerekmez. Anayasa’nın 27. maddesi, “herkes”in sanat özgürlüğünden yararlanacağını açıkça ifade ettiğinden; sanatsal faaliyette bulunan, bulunmak isteyen, sanat icra eden her birey, hobi amaçlı olsa dahi, sanat özgürlüğü temel hakkının koruma kapsamında değerlendirilmelidir.36 Burada esas olan, kişinin faaliyetinin veya ortaya çıkan eserin sanat olarak değerlendirilmesidir. Bu sebeple çalışmamızın devamında sanat kavramı incelenerek, hangi faaliyet ve eserlerin sanat kavramına karşılık geldiği, ayrıca rap müziğin sanat olarak nitelendirip nitelendirilmeyeceği tartışılacaktır.