Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Medeni Yargıda Kanun Yararına Bozma Kararının Hukuki Sonuçları

Legal Consequences of the Decision of Reversal in Favour of the Law in Civil Jurisdiction

Süleyman TOPAK

Medeni yargı alanında, ilk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemelerinin ilk derece sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile ilk derece mahkemelerinin istinaf kanun yolu incelemesinden geçmeden kesinleşmiş olan kararları ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş kararlarına karşı kanun yararına temyiz yolu (HMK m.363) düzenlenmiştir. Kanun yararına temyiz olağanüstü bir kanun yoludur. Kanun yararına temyiz talebinin yerinde görülmesi ve kararın kanun yararına bozulması halinde, kesinleşen ilk derece mahkeme kararının hukuki sonuçları mevcut düzenleme gereği ortadan kalkmamaktadır. Bu düzenleme, her ne kadar kesin hüküm etkisi doğrultusunda yorumlansa da kanun yararına temyiz incelemesi sonucunda verilecek bozma kararının hiçbir hukuki sonucu olmayacağı anlamını taşımamaktadır. Zira kanun yararına bozma kararı, hâkimin hukuki sorumluluğunu doğurabileceği gibi şartlarını taşıması halinde ve sebepleriyle örtüştüğü ölçüde yargılamanın iadesi başvurusunda delil olarak da kullanılabilir. Ayrıca Kanun’da belirtilen kesin kararların tümünü aynı görmek suretiyle kanun yararına bozma kararının kesinleşen mahkeme hükmünün sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı yönündeki düzenleme her zaman adil bir sonuç da doğurmamaktadır.

Olağanüstü Kanun Yolu, Kanun Yararına Temyiz, Kanun Yararına Bozma, Kesin Hüküm, Hukuki Sorumluluk.

In the field of civil jurisdiction, the remedy of appeal in favour of the law (art.363 CCP) is regulated against the final decisions of the courts of first instance and regional courts of appeal in their capacity as courts of first instance, the finalised decisions of the courts of first instance without going through the legal remedy of appeal, and the finalised decisions of the legal departments of the regional courts of appeal in their capacity as courts of first instance without going through the appellate review. Appeal in favour of the law is an extraordinary remedy. In the event that the request for appeal in the interest of the law is deemed appropriate and the decision is reversed in the interest of the law, the legal consequences of the finalised first instance court decision do not disappear in accordance with the current regulation. Although this regulation is interpreted in line with the effect of final judgement, it does not mean that the reversal decision to be rendered as a result of the appeal in favour of the law will not have any legal consequences. This is because the decision of reversal in favour of the law may give rise to the legal liability of the judge, and may also be used as evidence in the application for the return of the proceedings, if it meets the conditions and to the extent that it coincides with the reasons. In addition, the regulation stating that the decision of reversal in favour of the law will not eliminate the consequences of the finalised court judgement by considering all final judgements specified in the Law as the same does not always lead to a fair result.

Extraordinary Legal Remedy, Appeal for the Sake of Law, Breaking in Favor of Law, Final Decision, Legal Liability.

Giriş

Hukuk muhakemeleri kanununda, ilk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlarla, kanun yolu (istinaf ve temyiz) incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlara karşı, içtihat birliğini, hukuki öngörülebilirliği ve hukukun doğru uygulanmasını amaçlayan kanun yararına temyiz yolu düzenlenmiştir (HMK m.363). Kanun yararına temyiz, olağanüstü kanun yollarından biridir.

Medeni usul hukukunda kanun yararına temyiz kurumu, ceza muhakemesinden farklı düzenlemeler içermektedir. Hukuk muhakemesinde kanun yararına temyiz sonucu verilecek bozma kararı, kesinleşmiş kararın hukuki sonuçlarını bertaraf etmemektedir (HMK m.363/2). Oysa ceza muhakemesinde kanun yararına bozma, hükmün sonuçlarını ortadan kaldırabilmektedir (CMK m.309/4). İdari yargılama usulünde de hukuk muhakemeleri kanununa paralel bir düzenleme yapılmış ve kanun yararına bozmanın kesinleşmiş hükmün sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı düzenlenmiştir (İYUK m.51).

Çalışmada öncelikle kurumun tanımı, hukuki niteliği, konuluş amacı ve başvuru usulü açıklanmış, ardından kanun yararına temyize konu olabilecek kararlar belirtilmiştir. Takip eden başlıklar altında ise kanun yararına bozmanın temel unsurları somut örnekler doğrultusunda incelenmiş, bozma nedenleri irdelenmek suretiyle hukuki sonuçları bakımından yoruma muhtaç noktalar değerlendirilerek konu ve varılmaya çalışılan sonuç açıklanmaya çalışılmıştır.

I. Kanun Yararına Temyiz

Yargılama usullerinde kanun yararına temyizin yer almasının kaynağı Fransız hukukudur.1 Bu kanun yolu, Fransız idari yargılama usulünde içtihadi olarak geliştirilmiş ve yer almıştır.2

Hukuk muhakemeleri kanunu 363. maddesi uyarınca kanun yararına temyiz, ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurulan kanun yoludur.

Kanun yararına temyiz, her ne kadar temyiz kanun yolu içinde düzenlenmiş olsa da normal bir kanun yolu değil, olağanüstü kanun yoludur.3 Çünkü kesinleşen bir hükme karşı istisnai ve kendine özgü kanun yoluna başvurulmaktadır.4

Kanun yararına temyizin amacı, üst derece mahkemesi denetiminden kesin olması nedeniyle veya taraflarca başvurulmaması nedeniyle geçmeden kesinleşmiş olan ilk derece mahkemesi hükümlerinde veya bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdikleri kesin kararlarında hukuk kurallarının yanlış uygulandığının tespit edilerek mahkemelerin bundan sonraki benzer uyuşmazlıklarda aynı yanlışı yapmalarını önlemek olduğu belirtilmektedir.5

Açıkça hukuka aykırı olan ve kanun yolu denetiminden geçmeyen kesin hükümler, Yargıtay tarafından tespit edilmiş ve kanun yararına bozulmuş olsa dahi ilgili hükmün hukuki sonuçları ortadan kalkmamaktadır (HMK m.363/2). Bu haliyle kanun yararına bozma kararına konu kesin hüküm, taraflar veya ilgilileri için eskisi gibi uygulanmaya devam etmekte ve onlar bakımından herhangi bir değişikliğe yol açmamaktadır.6 Aynı zamanda kanun yararına bozma üzerine mahkeme tekrar yargılama yapmamakta ve bozmaya uygun olarak yeni bir hüküm vermemektedir; verse dahi bu hüküm geçersiz sayılmaktadır.7