Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Medeni Hukukunda Vasiyetin Reddi (TMK m.616)

Disclaimer of a Legacy in Turkish Civil Law (TCC art.616)

Emre KÖROĞLU

Vasiyet alacaklısı, mirasbırakan tarafından kendisi lehine yapılan kazandırmayı kabul etmeye mecbur değildir. Zira mirasbırakan vasiyetini yaparken vasiyet alacaklısının rızasını almamaktadır. Bu kapsamda vasiyet alacaklısı, vasiyeti reddedebilmelidir. Vasiyetin reddi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.616’da yer almaktadır. TMK m.616’ya göre, vasiyet alacaklısının vasiyeti reddettiği durumlarda, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadığı müddetçe, söz konusu redden vasiyet yükümlüsü yararlanmaktadır. Görüldüğü üzere, TMK m.616’da vasiyetin reddinin nasıl yapılacağı ile bunun hüküm ve sonuçlarına yer verilmemiş, sadece vasiyetin reddinden kimin yararlanacağı ifade edilmiştir. Çalışmamızda vasiyetin reddinin hukuki niteliği, şekli, şartı ve hüküm ve sonuçları ele alınmıştır.

TMK m.616, Vasiyet, Vasiyet Alacaklısı, Vasiyet Yükümlüsü, Vasiyetin Reddi.

The legatee is not obliged to accept the saving made in his or her favor by the testator. Because the testator does not obtain the consent of the legatee when making his or her legacy. In this context, the legatee should be able to disclaim the legacy. Disclaimer of a legacy is included in art.616 of the Turkish Civil Code (TCC) No. 4721. According to art.616 of the TCC, where a legatee disclaims a legacy, it becomes void in favour of the obligor, unless other intentions on the part of the testator are evident from his or her disposition. As can be seen, in art.616 of the TCC, how to disclaim a legacy and its provisions and consequences are not included, but only who will benefit from the disclaimer of a legacy is stated. In our study, the legal nature, form, condition and provisions and consequences of disclaimer of a legacy were examined.

TCC art.616, Legacy, Legatee, Obligor of Legacy, Disclaimer of a Legacy.

Giriş

Vasiyette, mirasbırakan, yapmış olduğu bir ölüme bağlı tasarruf ile belirli bir malvarlığı değerini üçüncü bir kişiye ya da miras hakkından bağımsız olarak mirasçılardan birine, yani vasiyet alacaklısına kazandırmaktadır.1 Bu kazandırmanın sonucunda vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın ölümünde onun vasiyet yükümlülerine karşı şahsi bir talep hakkı olan alacak hakkına sahip olmaktadır.2 Bu bakımdan vasiyet alacaklısı mirasbırakanın külli halefi olmayıp, tereke borçlarından dolayı şahsi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.3 Ancak vasiyet alacaklısı, her ne kadar mirasbırakanın küllî halefi olmadığından terekenin borçlarından dolayı sorumlu tutulamasa da mirasbırakan tarafından kendisi lehine yapılan kazandırmayı kabul etmeye mecbur değildir. Zira mirasbırakan vasiyet yaparken vasiyet alacaklısının rızasını almamaktadır. Bu çerçevede vasiyet alacaklısı, maddi veya manevi bir menfaatinin bulunduğu durumlarda vasiyet alacağını reddedebilmektedir.4

Vasiyetin reddi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun5 616. maddesinde düzenlenmiş olup,6 ilgili maddenin metni şu şekildedir: “Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır”. Görüldüğü üzere, TMK m.616’da vasiyetin reddinin nasıl yapılacağı ile bunun hüküm ve sonuçlarına yer verilmemiş, sadece vasiyetin reddinden kimin yararlanacağı ifade edilmiştir.7

TMK m.616’da vasiyetin reddinin nasıl yapılacağı ile ilgili bir açıklık bulunmaması karşısında ilk etapta mirasın gerçek reddine ilişkin düzenlemelerin kıyasen uygulama alanı bulabileceği düşünülebilir. Bununla birlikte vasiyetin, vasiyet alacaklısına sadece bir alacak hakkı tanıması sebebiyle, vasiyetin reddinde, mirasın gerçek reddine ilişkin hükümlerin uygulama alanı bulması mümkün değildir.8

Çalışmamızda vasiyetin reddinin hukuki niteliği, şekli, şartı ve hüküm ve sonuçları incelenmiştir.

I. Vasiyetin Reddinin Hukuki Niteliği

Vasiyetin reddi, tek taraflı irade beyanıyla kullanılan bir hukuki işlemdir. Vasiyet alacaklısı, vasiyeti reddettiğine ilişkin beyanını vasiyet yükümlüsüne/yükümlülerine yöneltmelidir.9 Vasiyet alacaklısının söz konusu beyanının vasiyet yükümlüsüne/yükümlülerine varmasıyla birlikte ret hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlar ve vasiyet alacağı sona erer. Buna karşın Yargıtay 3. Hukuk Dairesi bir kararında,10 vasiyetin reddi talebinin tıpkı mirasın reddinde olduğu gibi, sulh hukuk mahkemesine yöneltilmesinin gerektiğini belirtmiştir. Nitekim söz konusu kararında Yargıtay 3. Hukuk Dairesi şu ifadelere yer vermiştir: “Vasiyet alacaklısı dilerse vasiyeti reddedebilir. TMK 616. maddesinde “Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır.” hükmüne yer verilmiştir. TMK’nun 605. maddesine göre; Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilir. TMK’nun 609. maddesine göre ise; mirasın reddi, mirasçılar tarafından Sulh Mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen dikkate alınır. Bu durumda davacının istemi vasiyetnamenin reddine ilişkin olup, TMK 605 ve devamı maddelerine göre Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu göz önünde tutularak mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir”. Kanaatimizce Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin ilgili kararı isabetsizdir. Zira hemen aşağıda vasiyetin reddinin şekli ile ilgili olarak da açıkladığımız üzere, her ne kadar mirasın reddi TMK m.609’da şekil şartına tabi tutulmuş olsa da TMK m.616’da vasiyetin reddi ile ilgili herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Bu sebeple vasiyetin reddi için sulh hukuk mahkemesine beyanda bulunulması şart olmayıp, vasiyet alacaklısı tarafından vasiyet yükümlüsüne/yükümlülerine beyanın yöneltilmiş olması yeterlidir.11

II. Vasiyetin Reddinin Şekli

Kanun koyucu mirasın reddine ilişkin olarak TMK m.609’da mirasın reddini şekil şartına tabi tutmasına rağmen,12 vasiyetin reddi ile ilgili TMK m.616’da şekil şartına yer vermemiştir. Bu sebeple doktrinde de belirtildiği üzere,13 vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Vasiyet alacaklısının redde ilişkin iradesini açık veya bir takım davranış ve hareketlerle zımni (örtülü) bir şekilde tek taraflı irade beyanıyla ortaya koyması reddin hüküm ve sonuçlarını doğurması için yeterlidir.14 Örneğin, vasiyet alacaklısının vasiyet konusu malı istemediğini sözlü olarak beyan etmesi veya yazılı olarak bildirmesi vasiyetin açık reddi niteliğini taşımakta iken, vasiyet konusu malı kendisine teslim etmekle yükümlü olan mirasçı tarafından satılmasına ses çıkarmayıp, bir nevi olur vermesi durumunda vasiyetin zımni (örtülü) reddi söz konusu olmaktadır. Bununla birlikte zımni (örtülü) hareket ve davranışların ret olarak değerlendirilebilmesi için vasiyet alacaklısının ret iradesinin bulunması gerekmektedir.

Vasiyet alacaklısı ile vasiyet yükümlüsü, vasiyet borcunu sona erdirmek amacıyla aralarında ibra sözleşmesi yapabilirler.15 Zira 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)16 m.132’de de belirtildiği üzere, borç doğuran bir işlemin tarafların aralarında yapacakları bir ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılması mümkündür. Ancak burada tarafların yapmış oldukları ibra sözleşmesi vasiyetin reddi niteliğini taşımamaktadır.17 Çünkü vasiyetin reddi, reddedilen vasiyeti geçmişe etkili olarak ortadan kaldırarak vasiyet borcunu sona erdirirken, ibra sözleşmesi ise, vasiyeti ileriye etkili olarak ortadan kaldırarak vasiyet borcunu sona erdirmektedir.18 Bu durum hukuki açıdan önemli bir farklılığa sebebiyet vermektedir. Nitekim mirasbırakan vasiyetinde yedek vasiyet alacaklısı da belirleyebilir. İşte böyle bir durumda vasiyet alacaklısı vasiyeti reddederse, onun yerine artık ilgili yedek vasiyet alacaklısı geçmektedir.19 Bununla birlikte, vasiyet alacaklısı vasiyeti reddetmek yerine vasiyet yükümlüsüyle ibra sözleşmesi yapmak yönünde bir tercihte bulunursa, bu takdirde vasiyet alacaklısı bu sıfatını koruyup, sadece vasiyet alacağından vazgeçmiş olacağından onun yerini yedek vasiyet alacaklısı alamayacaktır.20