Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Eser Sahibinin Eseri Üzerindeki Haklarının Miras Yoluyla İntikali

Inheritance of the Owner’s Rights on a Work

Nagehan KIRKBEŞOĞLU, Turgay ELBİR

İnsan, yaşamı boyunca devamlı düşünen ve yeni şeyler meydana getirmeye çalışan yani üreten bir varlıktır. Bu nedenle insanın, yaşamının her anında yeni bir fikir üretmesi ve dünyaya değer katabilmesi mümkündür. İşte insanın ürettiği bu fikirlerin hukuken korunması büyük önem arz etmektedir. Böylece, bu yeniliği meydana getiren insanın hakları korunmuş olurken hem de yine fikirlerin, dolayısıyla gelişimin ve değişimin desteklenmesi sağlanır. Yukarıda saydığımız sebeplerle kanun koyucular, insan yaşamına değer katan fikri ürünlere önem vermiş ve bunların korunmasına yönelik olarak kanunlar aracılığıyla düzenlemeler yapmıştır. Fikri mülkiyete konu haklar: telif haklarına konu olan fikir ve sanat eserleri ile sınai mülkiyete konu haklardır. Kanun koyucumuz, fikri meydana getiren kişinin sadece yaşarken haklarını korumamış ve kaynağını Anayasa’nın 35’inci maddesinden alan mülkiyet hakkı ve miras hakkı çerçevesinde, kişinin ölümünden sonra da korunması ve geriye kalan mirasçılarına intikal edebilmesi yönünde düzenlemeler yapmıştır. Bu çalışmada, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde eser sahibine tanınan hakların eser sahibinin ölümü sonrasında miras yoluyla intikali konusunda bilgiler yer almaktadır. Çalışmamızda fikri haklara konu mali ve manevi hakların miras yoluyla intikali konusunda bilgiler verilerek bu konuda değerlendirmelerde bulunulmuştur. Çalışmamız, edindiğimiz bilgilere ilişkin görüşlerimizin ve değerlendirmemizin yer aldığı sonuç kısmıyla tamamlanmıştır. Çalışmamızda ayrıca mümkün olduğu kadarıyla güncel yüksek mahkeme kararlarından faydalanılmaya çalışılmıştır.

Fikri Eserler, Sanat Eserleri, Miras, Maddi ve Manevi Haklar.

A human being is an entity that constantly thinks, tries to create new things, id est produces throughout his life. For this reason, it is possible for a person to produce a new idea at every moment of his life and to add a new value to the world. Therefore, it is of great importance to legally protect these ideas produced by human beings. In this way, while protecting the rights of the person who created this innovation, it is also ensured that ideas, therefore development and change, are supported. Due to the reasons mentioned above, legislators gave importance to intellectual products that add value to human life and made regulations through laws to protect them. Rights subject to intellectual property are intellectual and artistic works subject to copyright and rights industrial property rights. Our legislator has not only protected the rights of the person who created the idea during his lifetime, but has also made arrangements to protect the person after his death and to pass them on to his heirs, within the framework of the right of property and inheritance, which is derived from Article 35 of the Constitution. In this paper, information is provided on the inheritance of the rights granted to the owner of the work within the framework of the Code on Intellectual and Artistic Works after the death of the owner. In our study information about the inheritance of financial and moral rights subject to intellectual rights was given and evaluations were made on this subject. Our study was completed with the conclusion part, which includes our opinions and evaluations regarding the information we have obtained. In our study, it has also been endeavored to benefit from the current high court decisions as much as possible.

Intellectual Works, Works of Art, Inheritance, Financial and Moral Rights.

I. Eser Sahibinin Haklarının Miras Yoluyla İntikal Etmesi

Miras hakkı, Anayasa tarafından koruma altına alınmıştır (AY md.35). Keza kişinin ölümü ile birlikte terekesinde bulunan taşınır ve taşınmazlar ile diğer ekonomik değeri olan hakları, Türk Medeni Kanunu’nda1 yer alan düzenlemeler çerçevesinde mirasçılarına intikal eder (TMK md.495 vd.). Ancak fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan haklar kanun koyucunun özel düzenlemeleri çerçevesinde mirasçılarına geçer.2 Mirasçılar, miras bırakanın ölümüyle “külli halefiyet” prensibi çerçevesinde mirasa hak kazanırlar. Külli halefiyet, mal varlığında yer alan hak ve borçların kül halinde bir hukuki işleme gerek olmaksızın öleninin mirasçılarına aktarılması anlamındadır.3 Fikir ve sanat ürünlerinden kaynaklanan haklar, intikale elverişli olduğundan bu hakların intikali de miras hukukunun prensibi gereğince kendiliğinden mirasçılarına intikal eder.4 Miras hukukundan farklı olarak fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklarda koruma sınırsız değildir. Nitekim, mali hakların korunma süresi, müteveffanın ölümden itibaren yetmiş yıl’dır (FSEK md.26-27). Bu bölümde, eser sahibinin mirasçılarına intikal eden mali haklar konusunda bilgiler yer almaktadır.

Eser sahibinin ölmesi durumunda meydan getirdiği eserde sahip olduğu malî hakların akıbeti FSEK’in 63’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Keza maddi haklar FSEK md.21 vd. hükümlerinde düzenlenmiş olup, işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim haklarından oluşmaktadır. Bu hüküm çerçevesinde, eser sahibinin mali haklarının kişinin ölümünden sonra miras yoluyla mirasçılarına intikal etmesi mümkün olduğu gibi, eser sahibinin mali hakları üzerinde ölüme bağlı tasarruflar yapabilmesi de mümkündür.5 Kanun aynı zamanda, birden fazla kişinin eser sahibi olduğu durumlarda bu kişilerden birinin ölümü durumu için de birtakım düzenlemeler getirmiştir (FSEK md.64).

Kanun’da miras bırakanın ölümünden sonra sahip olduğu hakların mirasçılarına geçişine dair ayrıntılı olarak düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle bu konularda Medeni Kanun’un mirasa ilişkin yapmış olduğu düzenlemeler burada da uygulama alanı bulmaktadır.6 Malî hakların mirasla intikalinde, eser sahibi sağlığında, mali hakları üzerinde miras hukukunun genel prensiplerine paralel olarak ve saklı payları zedelememek koşuluyla dilediği gibi ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.7 Yani eser sahibinin, eseri üzerindeki mali haklarını mirasçılarına dilediği gibi paylaştırabilmesi mümkündür.

Miras Hukukumuzda, yeni düzenlemeden önce yasal mirasçılığın mı yoksa iradi mirasçılığın mı asıl olduğu konusunda çeşitli tartışmalar olmasına rağmen çoğunluk görüş yasal mirasçılığın asıl olduğu yönündeydi. Ancak yeni Medeni Kanun ile birlikte bu durum iradi mirasçılığın asıl olması yönünde değişmiştir.8 Yeni düzenlenme ile birlikte saklı pay oranları indirilmiş ve Kanun’un 514’üncü maddesinde yer alan “... mirasbırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal mirasçılara kalır...” şeklindeki düzenleme göz önünde bulundurulduğunda kanun koyucu iradi mirasçılığı esas almıştır.9 Bu nedenle kanaatimizce, yeni düzenlemeyle birlikte iradi mirasçılığın asıl olduğu yönündeki görüş isabetlidir. Zira miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu tasarruflar, saklı payı zedelese dahi bu işlemler tenkis davasına konu olmadığı müddetçe geçerliliğini korumakta ve murisin son arzularının yerine getirilmesi sağlanmaktadır. Ayrıca bu işlemler tenkis davasına konu edilse bile, saklı payı zedelediği oranda geçersiz olmaktadır.10 Bu açıklamalardan sonra, hukuk sistemimizde mirasçılığın kanundan ya da miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu tasarruflardan doğabileceğini söylemek mümkündür. Yasal mirasçılık, Medeni Kanun’un ilgili maddelerinde düzenlenmiştir (TMK md.495-501).

Kanun gereğince, miras bırakanın fikri eserleri üzerindeki mali hakları, miras bırakanın aksine bir tasarrufu yoksa miras yoluyla yasal mirasçılarına intikal eder (FSEK md.63, f.1). Yukarıda da değindiğimiz üzere bu hakların yasal mirasçılara geçebilmesi için mirasçıların herhangi bir şey yapmalarına gerek yoktur. Şayet miras bırakan sağlığında ölüme bağlı bir tasarrufta bulunmamışsa, eserleri üzerindeki mali hakları doğrudan yasal mirasçılarına geçer.11 Eser sahibinin yalnızca bir mirasçısı olması durumunda eser üzerindeki mali haklar bu kişiye intikal eder. Fakat birden fazla mirasçılığın olması durumunda mirasçıların tamamı eser üzerinde elbirliği mülkiyeti kapsamında haklara sahip olurlar (TMK md.640, f.1-2).12

Eser sahibinin sağlığında eseri üzerindeki mali hakların kullanılması konusunda üçüncü bir kişiye ruhsat vermesi durumunda ve eser sahibinin ruhsat verdikten sonra ölmesi durumunda bu hakkın akıbeti konusu gündeme gelebilecektir. Belirtmekte fayda var ki, eser sahibinin üçüncü bir kişiye ruhsat vermesi eser sahibinin mülkiyet hakkına zeval vermez sadece kullanım hakkı üçüncü kişiye bırakılır. Böyle bir durumda eser sahibinin hakları, ruhsattan kaynaklanan yükle birlikte eser sahibinin mirasçılarına intikal eder.13 Başka bir ifadeyle eser sahibinin ölmesiyle üçüncü kişiye verilen ruhsat sona ermemektedir. Ancak verilen ruhsat bir amacın gerçekleşmesine veya bir süreye tabi kılınmışsa bu amacın gerçekleşmesi veya sürenin son bulması durumunda ruhsat hakkı da sona erer.14

Eser sahibinin ölümünün mali haklara etkisi konusunda müşterek eser sahiplerinden birinin ölmesi durumunda eser üzerindeki hakların akıbeti konusunda FSEK’in 64’üncü maddesinde yer alan özel düzenlemeden de bahsetmek gerekmektedir. Bu düzenleme, mali hakların akıbetine ilişkin bir düzenlemedir.15 Bu düzenlemede mali hakların kullanımı, eserin alenileşip alenileşmediğine göre ikiye ayrılarak incelenmektedir. Eserin alenileşmesi, Kanun’un 7’nci maddesinde düzenlenmiş olup, eser sahibinin rızasıyla eserin herkesçe bilinir duruma gelmesi anlamına gelmektedir. Şayet eser sahiplerinden birinin eser tamamlanmadan ya da alenileşmeden önce ölmesi durumunda söz konusu eser diğer eser sahipleri arasında ölenin mirasçılarına uygun bir bedel ödenmesi koşuluyla paylaştırılır (FSEK md.64, f.1). Bu durumda manevi haklar ise FSEK’in 19’uncu maddesi çerçevesinde ilgili kimselerde kalmaya devam eder ve bu haklar hayatta kalan eser sahipleri ile birlikte kullanılır.16 Eser sahibinin mirasçıları ile hayatta kalan eser sahibi ödenmesi gereken bedel üzerinde anlaşamamaları durumunda bu bedeli mahkeme belirler. İkinci durumda ise, eser sahiplerinden birinin eserin alenileşmeden sonra ölmesi durumunda mali hakların kullanımı konusunda mirasçılarla devam edebilirler ya da mirasçılardan birliğin devamı için bir temsilci tayin etmelerini talep edebilirler (FSEK md.64, f.2-3). Şayet hayatta kalan eser sahipleri mirasçılarla devam etmek istemezlerse yine ölen eser sahibinin mirasçılarına uygun bir bedel ödemek durumunda kalırlar ya da mahkemenin vereceği karara göre ödeme yapmak durumunda kalırlar (FSEK md.64, f.4).

Hukuk sistemimiz, zümre sistemini esas almıştır. Bu kapsamda yasal mirasçı olabilecek kimseler; kan hısımları, sağ kalan eş, evlatlık ve devlettir.17 Zümre sistemini esas alan hukukumuzda, miras bırakanın, üçüncü dereceye kadar kök başlarının ve bunların altsoylarının (büyükanne, büyükbaba, dayı, hala vs.) mirasçı olabilmeleri mümkündür. Bir önceki zümrenin varlığı kendinden sonra gelen zümrenin mirasçılığını engeller.18 Ölen kişinin altsoylarının olması durumunda bu durumda müteveffa eser sahibinin hakları, zümre sistemine göre birinci derecede altsoyu olarak yer alan çocuklarına (TMK md.495) ve eşine geçer (TMK md.499). Bu noktada belirtmekte fayda var ki eşin mirasçılığı zümre sistemine göre olmamaktadır. Eşin miras payı, zümre derecesi arttıkça artar. Örneğin birinci derecede mirasçılarla birlikte mirasçı olması durumunda eşin payı ¼ iken, ikinci derece mirasçı olması durumda ½’ye yükselir.19 Müteveffanın evlilik dışında çocuğunun olması durumunda ve bu çocukla müteveffa arasında soy bağı kurulmuşsa bu çocuk da altsoy olarak kabul edilecek varsa diğer çocuklarla birlikte miras ortaklığına katılacaktır (TMK md.498). Birinci derecede müteveffanın herhangi bir çocuğu veya torunu yoksa bu durumda ikinci derecede yer alan mirasçılar mali haklardan yararlanırlar. Bu durumda varsa müteveffanın annesi ve babası ile eşi birlikte mirasçı olur. Anne ve baba hayatta değilse onların altsoyları yani müteveffanın kardeşleri eşle birlikte mali haklardan yararlanırlar.20

Eser sahibinin birinci ve ikinci derece mirasçısının olmaması durumunda üçüncü derece kök başları veya onların alt soylarının mirasçılığı gündeme gelir. Tabi bu durumda eş varsa yine üçüncü derece mirasçılarla birlikte eş mali haklardan yararlanır. Eşin ve üçüncü derecede bir kimsenin olmaması durumunda ise devlet mirasçı olur ve eser sahibinin haklarından yararlanır. Bu durumda eserden yararlanmak isteyen üçüncü kişiler, hakların devri konusunda koruma süresinin sonuna kadar devletle sözleşme yaparak eserden faydalanabilirler.21