Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İşveren Vekilinin İş Güvencesinin Kapsamı Bakımından Değerlendirilmesi

Evaluation of the Acting Employer in Terms of the Scope of Job Security

Banu DENİZLİ ÖZTÜRK

İş ilişkileri bir tarafında işçi diğer tarafında ise işverenin yer aldığı ilişkileri ifade etmekle birlikte, işyerlerinin kapasitelerindeki artışın etkisiyle işverenin sahip olduğu yetkilerin bir kısmını devrettiği yönetici pozisyonunda yer alan çalışanların zamanla sisteme dahil olduğu görülmektedir. Bu yönetici sınıfın ise tam olarak ne tarafa dahil edileceğini belirlemek kimi zaman güçleşebilmektedir. Çünkü diğer işçilerden farklı konumlara sahip yönetici görevindeki kişiler çoğunlukla iş sözleşmesiyle çalıştığından işçi sıfatına sahip olmakta ama aynı zamanda işveren adına hareket edip yönetimde görev aldıklarından işverene de yakın bir pozisyonda bulunmaktadırlar. Bir de iş güvencesi hükümleri devreye girdiğinde iş bu çalışanların sözleşmelerinin feshinde işverenin nasıl hareket etmesi gerektiğini mevzuattaki düzenlemeler ışığında tayin etmek önemlidir. Bu kapsamda çalışmamızda 4857 sayılı İş Kanunu’nun belirli niteliklere sahip olan işveren vekillerinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacakları hükmünden hareketle işveren vekilleri açıklanarak iş güvencesi bakımından durumları irdelenecektir.

İşveren Vekili, İşveren Vekilinin Yardımcısı, İş Güvencesi, İş Hukuku.

While labor relations express the relations between the employee and the employer, it is seen that the employees in managerial positions, to whom the employer has delegated some of their authority, are included in the system with the effect of the increase in capacity. It can sometimes be difficult to determine exactly where this ruling class will be included. People in managerial positions are generally considered to be employees because they work under an employment contract, but they are also close to the employer because they act on behalf of the employer. In addition, when job security provisions come into effect, it is important to determine how the employer should act in the termination of the contracts of these employees in the light of the regulations in the legislation. In this context, in our study, based on the provision of the Labor Law No. 4857 that employer representatives with certain qualifications cannot benefit from job security provisions, employer representatives will be explained and their situation in terms of job security will be examined.

Acting employer, Acting Employer’s Assistant, Job Security, Labor Law.

Giriş

Sanayi Devrimi şüphesiz ki çalışma hayatı açısından bir dönüm noktası olmuştur. Fabrikaya dayalı üretime geçişle birlikte işçi sınıfının ortaya çıkışıyla başlayan süreç, yeni üretim teknolojilerinin gündeme gelmesiyle üretimde çeşitliliğe, işletmelerin faaliyet alanlarının artmasına ve işçi sınıfının heterojen bir yapıya bürünmesine sebep olmuştur. Bu heterojen yapıda alanında uzmanlaşmış, eğitimli üst düzey çalışanların yanı sıra değişik vasıflarda işçiler yer almaktadır.

İşletmeler açısından iş kapasitesindeki artış ve farklı alanlarda faaliyet gösterme çabası, işçi istihdam etmenin yanı sıra alanında uzmanlaşmış, deneyimli yönetici kadrolarını da organizasyona dahil etme ihtiyacını doğurmuştur. İşverenin yetkilerini devretmek suretiyle yönetimi başka kişilere vermesi, İş Hukuku kapsamında “işçi”, “işveren” kavramlarının dışında “işveren vekili” kavramını ortaya çıkarmıştır.

İşveren vekilinin işyerinde ya da işletmede işverenden sonra en geniş yetkilere sahip olan kişi olduğunu düşündüğümüzde aralarında sıkı bir güven ilişkisinin bulunması söz konusudur. Bu güven ilişkisi ise taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi olup olmadığının tespiti açısından sorun yaratır niteliktedir. Nitekim işveren vekilinin, Kanun Koyucu tarafından ayrıca düzenlenmiş olmasının altında yatan sebeplerden birinin bu olduğunu söylemek mümkündür.

2000li yılların başında sistemimize dahil edilen iş güvencesi kurumu da işveren vekili açısından ayrıca irdelenmesi gereken bir konudur. Şöyle ki, işverenin, iş güvencesi kapsamındaki bir işçinin iş sözleşmesini feshederken Kanunda yer alan kurallara uygun şekilde prosedürü işletmesi gerekmekte olup, ayrıca işverenin feshin sonuçlarından sorumluluğu söz konusudur. Ancak iş güvencesi çalışma yaşamındaki tüm işçileri kapsamamaktadır. Mevzuat işçiler bakımından çeşitli sınırlamalar getirmektedir ki bu sınırlamaları değerlendirdiğimizde ortaya çıkan sonuç, işçilerin aslında büyük bir çoğunluğunun iş güvencesinden yoksun olduğudur.

Çalışmamızda bu kapsamda öncelikle işveren vekili kavramı açıklanacak, devamında iş güvencesinin kapsamına girmeyen işveren vekilleri ile yardımcılarının belirlenmesi adına mevzuattan ve doktrindeki görüşlerden faydalanmak suretiyle yargı kararları da değerlendirilerek konuya ilişkin sorunlu noktalar irdelenmeye çalışılacaktır.

I. İşveren Vekili

Sanayileşmenin gösterdiği gelişimle birlikte işletmelerin iş hacminin genişlemesi, işletmelerin yönetiminin de ayrı bir önem taşımasına sebep olmuştur. Yönetim unsurunun taşıdığı öneme binaen bunu gerçekleştirmek adına sisteme dahil olan uzman sınıf, İş Hukuku kapsamında ayrı bir özellik taşımaktadır.

İşveren vekili uygulamada genel müdür, müdür, şef, ustabaşı şeklinde çeşitli isimlerle karşımıza çıkmaktadır. Ancak işveren vekilinin tespiti noktasında verilen isimden ziyade mevzuatta yer alan kriterlerin söz konusu kişide mevcut olup olmadığının irdelenmesi gerekecektir. İş Hukuku açısından işveren vekili, birçok kavramdan farklı olarak tek tanımdan hareketle şekillenmemekte, farklı açılardan bakılması gereken bir kavram olması sebebiyle Kanunlarda ayrı ayrı tanımlanmaktadır. Ancak yapılan tanımlamaların ortak noktası işveren vekilinin işvereni temsil ederek işverenin yönetim yetkisine ortak olmasıdır.

Alman hukukunda ise işveren vekili, büyük işletmelerin ticari hayatta oluşumuyla anlam kazanan bir kavram olarak çalışanlar arasında yer alan özel bir grup şeklinde nitelendirilmekte, üst düzey yöneticiler sınırlamasının başlangıçta mavi yakalı - beyaz yakalı işçiler şeklinde uygulandığı görülmekle birlikte1 , bir işyerinden ya da işyerinin bir bölümünden sorumlu olup, diğer çalışanlar karşısında üstün bir konuma sahip olan ve talimat verme hakkında sahip olan kişiler şeklinde tanımlanmaktadırlar2 . Sadece denetleme yetkisine sahip olmaları yeterli görülmemekte, yönetime ilişkin bir işlevi yerine getirmeleri aranmaktadır3 . Alman İşyeri Örgütlenme Kanunu (BetrVG) § 5’te işçi tanımı yapıldıktan sonra devamında, kanunun üst düzey yöneticiler için geçerli olmayacağı hükmü getirilerek 3. fıkrada işyerinde ya da bir bölümünde çalışan işçileri bağımsız olarak işe alma ve işten çıkarma yetkisine sahip olan, genel ya da özel yetkiler taşıyan, işyerinin varlığı ve gelişimi için önem arz eden görevleri yerine getiren kişilerin üst düzey çalışan olacağı düzenlenmektedir. Üst düzey yöneticilerin dışlanmalarına sebep olarak işgücü arasında çıkar çatışmalarının olabileceği, yürüttüğü faaliyetler ve sahip olduğu işlev sebebiyle işverene yakın olan bu kişilerin iş konseyinin etkisinden muaf tutulması gerektiği ileri sürülmektedir4 .

Ülkemiz hukuku bakımından ise İş Kanunu’nda işveren vekilinin ne şekilde düzenlendiği esas konumuz olmakla beraber diğer kanunlarda yapılan tanımlamalara da yer vermekte yarar görüyoruz.

4857 sayılı İş Kanunu’nun5 “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları işveren vekiline ilişkin düzenlemeler içermektedir. İşveren adına hareket etmek suretiyle işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kişiler işveren vekili olarak tanımlanmakta, işveren vekillerinin bu sıfatla işçilere karşı yapmış olduğu işlemlerden dolayı doğrudan işverenin sorumlu olduğu hüküm altına alınmaktadır (m.2/5). Bu sorumluluk ve zorunlulukların ise işçiye ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı olduğu belirtilmektedir6 .

Kanunda işveren için öngörülen bütün yükümlülüklerin işveren vekilleri hakkında da uygulanacağına yer verilerek işveren vekilliğinin işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmayacağı düzenlenmektedir. Yani işveren vekilleri diğer işçiler gibi işverene bağımlı olduğu ve gördüğü iş karşılığında ücrete hak kazandığı için işçi sıfatının geri planda bırakılmaması gerekecektir. Ancak şunu belirtmek gerekir ki işçilerin faydalandığı bazı hakların işveren vekilleri hakkında uygulanması mümkün değildir. Şöyle ki ilerleyen bölümlerde bahsedeceğimiz üzere İş Kanunu m.18/5 gereğince belirli niteliklere sahip olan işveren vekilleri hakkında geçerli ve haklı sebeplerle iş sözleşmesinin feshine ilişkin İş Kanunu’nun 18, 19 ve 21. maddeleri ile 25. maddenin son fıkrası uygulanmayacaktır.

İş Kanunu kapsamında işveren vekili oldukça geniş bir tanımlamaya tabi tutulmaktadır. Nitekim işverenin adına hareket etmenin yanı sıra işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kişiler işveren vekili olarak tanımlanmakla birlikte iş bu unsurları ayrı başlıklar halinde ele almakta yarar olacaktır.