Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Aile Bireylerinin Rızasının Sınırı: Meşru Amaç Kavramı

The Limit of the Consent Given by Family Members for the Offense Arising from the Violation of Inviolability of Dwelling: The Concept of Legitimate Purpose

Mehmet SAYDAM, Yusuf KAÇAR

Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde koruma altına alınmış olan konut dokunulmazlığı hakkının üçüncü kişiler tarafından ihlâl edilmesinin önüne geçmek maksadıyla Türk Ceza Kanunu’nda ihdas edilen konut dokunulmazlığının ihlali suçu, kişi hürriyetinin ve aile birlikteliğinin sıhhatli bir şekilde sürdürülmesinin korunması noktasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu suçta, rıza vermeye yetkili kişilerin rızasının yokluğu suçun bir unsuru olarak düzenlenmiştir. Bu çalışmada, konut dokunulmazlığının ihlâli suçunda konutun aile bireylerince ortak kullanıldığı durumda aile bireylerinden birinin rızasının meşru amaca yöneldiği müddetçe geçerli olduğunu ve suçun tipikliğinin oluşmasını engellediğini ifade eden Türk Ceza Kanunu’nun 116’ncı maddesinin 3’üncü fıkrası incelenmiştir. Bu kapsamda aile bireylerinin rızasının sınırını çizen meşru amaç kavramı incelenirken suçla korunan hukuki değer ve tipikliğin bir unsuru olarak rızanın yokluğu konularına da temas edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, ilgili fıkranın uygulanması çerçevesinde, öğretide ve Yargıtay kararlarında ihtilafa yol açan ve bazı somut olaylar hakkında hüküm verilirken duraksamaya yol açabilecek meseleleri tartışmak ve tespit edilen problemler hakkında önerilerde bulunmaktır. Bu amaçla öğretide yer alan görüşler incelenmiş ve konuyla alâkalı yargı kararları taranmıştır. Bu yönüyle çalışmamız özgün niteliktedir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali, Meşru Amaç, Kişi Hürriyeti, Rızanın Sınırı, Tipikliğe Engel Olan Rıza.

The offense of violation of the inviolability of dwelling, which was introduced in the Turkish Criminal Code in order to prevent third parties from violating the right to inviolability of the dwelling, which is protected by the Constitution and the European Convention on Human Rights, plays an important role in protecting personal freedom and healthy sustainability of family unity. In this offense, the absence of consent of persons authorized to give consent is regulated as an element of the crime. In this study, the 3rd paragraph of Article 116 of the Turkish Penal Code, which states that the consent of one of the family members is valid as long as it is directed to the legitimate purpose and prevents the occurrence of the typicality of the offense in the offense of the violation of the inviolability of dwelling in cases where the dwelling is shared by family members, is perused. In this context, while the concept of legitimate purpose that draws the limits of the consent of family members is being perused, the legal value protected by the offense and the absence of consent as an element of characteristics were also addressed. The purpose of this study, within the framework of the application of the relevant paragraph, is to discuss the issues that cause conflicts in the doctrine and judicial decisions and that may cause hesitation when passing a judgment on some concrete cases and to make suggestions about the problems identified. For this purpose, the opinions in the doctrine have been perused and the relevant judicial decisions have been reviewed. In this respect, our study is unique.

Violation of the Inviolability of Dwelling, Legitimate Purpose, Personal Freedom, Limit of Consent, Consent Preventing Characteristics.

Giriş

Konut dokunulmazlığı hem Anayasa’da1 hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde2 koruma altına alınmış bir haktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 116’ncı maddesinde, konut dokunulmazlığı hakkının üçüncü kişiler tarafından ihlâl edilmesinin önüne geçmek maksadıyla “konut dokunulmazlığının ihlali” suçuna yer verilmiştir.3 İlgili düzenlemenin ilk iki fıkrası şu şekildedir:

(1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Bu suç bakımından rıza tipikliği kaldıran rıza olarak düzenlenmiştir. Bu suçun tipikliğinin oluşabilmesi için, rıza vermeye yetkili kişilerin rızasının olmaması gerekir. Tipikliğin bir unsuru olarak rıza beyanını ortaya koymaya yetkili kişi veya kişilerin kimler olduğunun tespiti bu suç bakımından son derece önemlidir. TCK’nın 116’ncı maddesinin üçüncü fıkrasında buna ilişkin bir hüküm düzenlenmiştir: