Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

SEGBİS Kullanımında “Zorunlu” Kavramı

The Concept of “Obligatory” in SEGBIS Practise

Erdal YERDELEN, Burak TAŞ

Ceza Muhakemesi Kanunu m.196/4 hükmü 2018 yılında değişikliğe uğramış ve duruşmada video konferans-SEGBİS kullanımı yaygınlaşmıştır. Alt sınırı en az 5 yıl hapis cezası gerektiren suçlardaki istinabe yasağının SEGBİS bakımından geçerliliği kaldırılmıştır. Söz konusu madde hükmünde yer alan “mahkemenin zorunluğu gördüğü hallerde” kıstası ise hatalı uygulamaların önünü açmıştır. İçeriği muğlak ve belirsiz olan bu kıstas sebebiyle gerekçesiz ve kategorik sebeplerle sanığın duruşmada bulunma talebine aykırı olarak SEGBİS yoluyla sanık dinlenmektedir. Silahların eşitliği, çelişmeli muhakeme ve hukuk devleti ilkelerinin bir gereği olarak olması gereken hukuk bakımından zorunluluk hali kıstasına ilişkin mahkeme uygulamaları eleştirilmiştir. Bu kıstasın içeriğinin belirlenmesinde Yüksek Mahkeme kararları incelenerek uyulması gereken kriterler sunulmuştur.

Ceza Muhakemesi Hukuku, Adil Yargılanma Hakkı, SEGBİS, İstinabe Yasağı, Zorunluluk.

The provision of Criminal Procedure Code art. 196/4 was amended in 2018 and the use of video conference-SEGBIS in the hearing became widespread. The validity of the prohibition on rogatory for crimes that require a minimum sentence of five years imprisonment has been abolished in terms of SEGBIS. The criterion of “in cases where the court deems it necessary” in the provision paved the way for corrupt practices. Due to this criterion, contrary to the defendant’s request to attend the hearing for unjustified and categorical reasons, the accused is heard through SEGBIS. By force of equality of arms, adversarial procedure and rule of law, court practices regarding the criterion of obligation have been criticized in terms of de lege ferenda. In determining the content of this criterion, the high court decisions have been examined and the criteria to be followed has been presented.

Criminal Procedure Law, Right of Fair Trial, SEGBIS, Prohibition on Rogatory, Obligation.

GİRİŞ

Adli yolla maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlayan ceza muhakemesinde gelişen teknoloji ile bağlantılı olarak yeni ceza muhakemesi işlemleri gündeme gelmiştir. Duruşmada Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) kullanımı, sanığın duruşmaya katılımı bakımından tartışmaya sebep olan hususlardan birini oluşturmaktadır. 2018 yılında 7078 sayılı Kanun ile SEGBİS aracılığıyla sanığın sorgusunun yapılması ve savunmasının alınmasında köklü bir değişikliğe gidilmiştir. Bu değişiklik ile adil yargılanma hakkı bakımından sorunlu uygulamalar gelişmiştir. En temel olarak SEGBİS kullanımının içeriği muğlak olan “zorunlu nedenler” kıstası ile mahkemenin takdirine bırakılması sanığın duruşmada bulunma hakkını ve bu yolla adil yargılanma hakkını ihlal edici uygulamalara sebep olmaktadır. Bu kapsamda çalışmada “mahkemenin zorunlu gördüğü durumlar” ifadesinin kapsamı ve mahkemenin bu husustaki takdir yetkisinin sınırları incelenecek ve SEGBİS usulünün Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.196/4 çerçevesinde uygulamasının ceza muhakemesinin temel ilkelerle ilişkisi ortaya konacaktır. Hangi durumlarda SEGBİS kullanımının “zorunluluk” teşkil edeceği hususunda yargı kararları ve doktrindeki görüşler esas alınarak bu uygulamaya ilişkin kriterler ileri sürülecektir.

I. CMK M.196/4 DEĞİŞİKLİĞİ KAPSAMINDA SEGBİS

CMK m.196/4, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yapılan değişiklikten önce; “Yukarıdaki fıkralar içeriği sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı halinde bu yöntem kullanılarak sorgu yapılır.” şeklinde düzenlenmişti. İlk olarak 667 sayılı KHK (6749 sayılı Kanun m.6/1-i) ile sınırlı bir kapsam ve süre ile geçici olarak uygulanması kabul edilen CMK m.196/4 hükmü, şu şekilde değiştirilmiştir: “Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir.” Sanığın sorgusunun zorunlu hallerde SEGBİS aracılığıyla gerçekleştirilmesi, TCK m.302 ila 339 arasında yer alan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar ve toplu işlenen suçlar yönünden olağanüstü halin devamı boyunca uygulanacaktı. 7078 sayılı Kanun m.142 ile yapılan değişiklik neticesinde CMK m.196/4 bugünkü şeklini almış ve SEGBİS her suç bakımından uygulanabilir kılınmıştır.1 Böylece “istem dışı istinabe” ve “zorunlu varestelik” yerine “istem dışı video konferans” yolu açılmıştır.2 Bu değişiklikle “yukarıdaki fıkralar içeriği” ifadesi metinden çıkarılmış ve bu yolla alt sınırın 5 yıl hapis cezasını gerektirmesi koşuluna ilişkin istinabe yasağı dikkate alınmaksızın SEGBİS usulünün tüm suçlar bakımından uygulanabilmesi olanaklı hale gelmiştir.3 Böylece istinabe yasağının SEGBİS usulünde de geçerli olacağı görüşü geçerliliğini yitirmiştir.4 Söz konusu değişiklikle CMK m.196/2 düzenlemesinde yer alan “sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.” ifadesinin işlevsiz kalma tehlikesi de bulunmaktadır.5 Nitekim “mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda” şeklindeki soyut ifade, içeriğinin belirlenmemiş olması nedeniyle potansiyel olarak sanığın duruşmada bulunma hakkını ihlal edici niteliktedir.

Doktrinde, Kanun’da yer alan “yukarıdaki fıkralar içeriği” ifadesinin, uygulamada yarattığı tereddütlerin giderilmesi amacıyla madde metninden çıkarıldığı ifade edilmektedir.6 Doktrinde ancak istinabe yöntemiyle sorguya çekilebilme olanağının bulunması (istinabe yasağının bulunmaması) halinde SEGBİS usulüne başvurulabileceği görüşü mevcuttur. Buna rağmen Yargıtay, SEGBİS usulü ile yapılan sorguyu huzurda yapılan sorgu ile aynı değerlendirmektedir. Yani istinabe yasağı bulunan hallerde dahi sanığın sorgusunun SEGBİS aracılığıyla yapılmasının mümkün olduğuna hükmetmekteydi. Söz konusu karışıklığın, “mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda” ibaresinin madde metnine eklenmesi ile giderildiği savunulmaktadır. Doktrinde bir görüşe7 göre söz konusu değişiklikle “yukarıdaki fıkralar hükmüne göre” ifadesinin metinden çıkarılması ile SEGBİS’in CMK m.196/1-2’den bağımsız bir ifade ve sorgu yöntemi olduğu hususu açıklığa kavuşmuştur. Doktrinde CMK m.196/4’teki ifadelerin keyfiliği önlemek amacıyla somut ve daha net şekilde yeniden düzenlenmesi gereği de ifade edilmektedir.8

Kanun değişikliğinden önce sanığın sorgusunun SEGBİS aracılığıyla yapılması, teknik açıdan olanaklı olması halinde emredici biçimde düzenlenmekteydi. Yeni haliyle CMK m.196/4 hükmü ile kanuna göre yurt içinde bulunup duruşmadan bağışık tutulma da dahil olmak üzere sanığın SEGBİS yoluyla sorgusunun yapılması hâkim veya mahkemenin takdirine bırakılmıştır.9 Bu sayede hâkim veya mahkeme sanığın SEGBİS aracılığıyla sorgusu yerine sanığın duruşmada sorgusunun alınmasına da karar verebilecektir.10

II. CMK M.196/4 DEĞİŞİKLİĞİNİN ADİL YARGILANMA HAKKINA ETKİSİ

Doktrinde genel olarak Covid sonrası dönemde istisnai bir araç olan video konferans yoluyla duruşmaya katılımın bir kural haline dönüşeceği endişesi ifade edilmektedir.11 Bunun önlenebilmesi için bazı kriterler ortaya konmaya çalışılmıştır. Bunlardan bazıları; davaya uzaktan katılım için uygun ve uyumlu kanuni standartların geliştirilmesi ile duruşmaya uzaktan katılımın en doğru ve en uygun çözüm olduğu durumlarda sanığın duruşmaya video konferans yoluyla katılımının açıkça belirlenmesidir.12 Ancak CMK m.196/4 düzenlemesi ile hali hazırda SEGBİS yoluyla sanığın duruşmaya katılımı, mahkemenin zorunlu görmesi halinde olağan bir uygulama halini almıştır. Uygulamada da zorunlu nedenler kavramının içinin doldurulmaması ve yeterli gerekçe ileri sürülmemesi, istisnai bir uygulama olan SEGBİS usulünü kural olarak uygulanan bir ceza muhakemesi işlemi haline getirmiştir.

Doktrinde bir görüşe göre13 CMK m.196/4 düzenlemesinde “zorunlu nedenler” kıstasıyla SEGBİS uygulamasında hâkime geniş bir takdir yetkisi tanınmış olması, sanığın duruşmada hazır bulunma hakkına bir sınırlama getirilmiştir.14 Adil yargılanma hakkının bir gereği olan duruşmada hazır bulunma hakkı, istisnai hallerde sınırlanabilir. SEGBİS, duruşmada bizzat hazır bulunmaya nazaran daha sınırlı olarak fayda sağlamaktadır. AYM, Gökhan Gündüz başvurusunda15 başvuranın duruşmada hazır bulunma talebinin reddedilmesi ile SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılması usulünün uygulanması durumunda “duruşmada hazır bulunmasının gerekli görülmemesinin sebeplerinin somut olarak açıklanması” gerektiğine hükmetmiştir.16 Genel ve kategorik bir bakış açısıyla duruşmada hazır bulunma talebinin reddedilmesi adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu vurgulamıştır.17 Doktrinde bir görüşe göre18 bu karardan anlaşılan, sanığın kabul etmesi üzerine SEGBİS usulünün uygulanabileceğidir. Sanığın SEGBİS usulünü reddetmesi durumunda duruşmada mutlaka hazır bulundurulması gerekecektir.19 Diğer bir görüşe20 göre ise bu değişiklik kapsamında mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan sanığın, duruşmadan hazır bulunmak ve vareste tutulmamayı beyan etmesi veya yargılama konusu suçun alt sınırının beş yıl veya daha fazla hapis cezası gerektirmesi durumlarında bile SEBGİS’in uygulanabilirliği halinde bizatihi mahkeme huzuruna gelmeyi isteme hakkı söz konusu değildir. Kanaatimizce CMK m.196/4 hükmünde SEGBİS kullanımında hâkimin zorunlu gördüğü durumlarda sanığın isteğine bağlılığın söz konusu olmayacağı ve istinabede sorgu yasağının artık SEGBİS için geçerli olmadığı anlaşılmaktadır. Ceza muhakemesi hukukunda gerçekleştirilen işlemlerin kanuna dayalı olması gerekliliği karşısında hükmün lafzından ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Ancak bu, mahkemenin keyfi davranacağı şeklinde yorumlanamaz. Kanun değişikliği öncesi uygulamanın geçerliliğini savunmak ise kanun koyucunun iradesine aykırılık teşkil edecektir. Yeni uygulamanın geçerliliğinin kaybı ancak yeni bir kanun değişikliği yahut somut norm denetimi sonucunda gerçekleşebilecektir.

Doktrinde bir görüşe göre21 SEGBİS uygulamasına ilişkin CMK m.196/4 hükmü hukuka aykırı nitelikte olup sanık haklarının ihlali niteliğindedir.22 Bu uygulamada sanık veya müdafinin isteği veya rızası aranmamakta; hâkim veya mahkeme bütünüyle kendi takdiriyle sanığın duruşmaya katılmasına karar vermekte yahut teknolojik usuller aracılığıyla yurt içindeki sanığın sorgusunu SEGBİS usulü ile yapmaktadır.23 Bu görüşte olan yazarlara göre SEGBİS usulü doğrudan doğruyalık ilkesinin bir istisnasını oluşturmaktadır.24 Sanığın, tanığın, duruşma süjelerinin yakından görülmediği; ayrıca bunların tüm vücutlarının da görülemediği, davranışlarının, jest ve mimiklerinin izlenemediği, sanığın da ekranda gördüklerinin dışındakileri göremediği kısıtlı bir halin bulunması, bu usulün doğrudan doğruyalık ilkesinin istisnası olarak değerlendirilmesinin gerekçelerini oluşturmaktadır.25 Bu kapsamda mahkemenin takdiri ile sanığın duruşmada hazır bulunma hakkı ve yükümlülüğü doğrudan etkilenmektedir. Sanığın rızası veya müdafinin talebi olmadan sanığı duruşmaya katılmaya zorlamak ve yurt içindeki sanığın duruşmaya katılmaya davet edilmesi ve dinlenilmesi neticesinde karar vermek yerine zorunlu bir hal bulunmayıp SEGBİS usulü ile sorgusunun yapılarak duruşmanın devam ettirilmesi, sanığın hazır bulunma hakkını ihlal etmektedir. Bu durum aynı zamanda doğrudan doğruyalık ilkesini de ihlal etmekte, delillerin kollektifliği ilkesine aykırı bir sonuç doğurmaktadır.26 Diğer bir görüşe göre ise “mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda” ibaresine yönelik değişiklik doğrudan doğruyalık ilkesine kısmen de olsa uygundur; ancak teknik nedenlerle görüntünün hâkim tarafından duruşma bitmeden erken kesilmesi gibi sakıncalar da bulunmaktadır.27 Diğer bir görüşe göre ilgili düzenleme olduğu haliyle duruşmada bulunma hakkının ihlali niteliğinde değildir.28

Kanaatimizce sadece yargılamayı hızlandırmak yahut usul ekonomisi ve yargıda tasarruf gibi amaçlarla zorunlu nedenler somutlaştırılmadan gerçekleştirilen SEGBİS usulü ile sanığın duruşmaya katılmaya zorlanması; duruşmada hazır bulunma, savunma ve bu yolla adil yargılanma hakkına ve hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Adil yargılanma hakkının ihlali kanun maddesinin hatalı uygulanması ile söz konusu olur. Kanun maddesi açıkça adil yargılanma hakkına aykırı değildir. Kanun koyucu açıkça SEGBİS kullanımını mahkemenin takdirine bırakmıştır. Mahkemenin takdir yetkisini kullanırken ceza muhakemesinin temel ilkelerine uygun davranması halinde adil yargılanma hakkına aykırılık olmayacaktır.29 Ayrıca SEGBİS’in doğrudanlık ilkesini tam anlamıyla karşılamıyor olması bu uygulamanın ezberden doğrudanlık ilkesinin istisnası olduğunu savunmak yerinde değildir. Nitekim bu kabul, SEGBİS usulü ile doğrudanlık ilkesinden vazgeçildiği sonucunu ifade etmektedir. Kanaatimizce SEGBİS usulü, doğrudanlık ilkesini tam anlamıyla karşılamıyor olması ve talimat niteliğinde de değerlendirilemiyor oluşu göz önüne alındığında kendine özgü (sui generis) bir ceza muhakemesi işlemidir. Bu nedenle mahkemenin SEGBİS usulünü uygularken doğrudanlık ilkesine aykırı durumlara yer vermemesi ve gerekli tüm tedbirleri alması önem arz etmektedir. Bu halde “zorunlu nedenler” ifadesi ışığında CMK m.196/4 değişikliğinin tek başına adil yargılanma hakkına aykırı olmadığı kanaatindeyiz. Ancak bunun için usuli güvencelerin sağlanmış olması gerekmektedir.30