Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Gaiplik Kararının Miras Hukuku Yönünden Sonuçları

Consequences of Declaration of Death in Terms of Inheritance Law

Elvan AKDOĞANER ARSLAN

Gaiplik kararının miras hukuku yönünden hüküm ve sonuçlarının incelendiği çalışmada, öncelikle mirasbırakanın ölümü halinde mirasının açılacağı ve mirasının kül halinde mirasçılarına intikal edeceği anlatılmış olup; gaiplik hâlinde ise kişinin ölümü kesin olmadığı halde, gaiplik kararının kesinleşmesi ile ölüme bağlı hakların aynen kişi ölmüş gibi kullanılabilmesine olanak tanınmıştır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 32. maddesinde düzenlenen hükme göre “ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan” bir kişinin ölümü hakkında kuvvetli olasılık bulunması durumunda ve talep edilmesi hâlinde hâkim tarafından gaiplik kararı verilebilir. Çalışmamızda gaiplik kararının ölüme eş değer sonuç doğurup doğurmayacağı, ölüm olayı ve ölüm karinesinden farkı ile gaip kişinin mirasçılarına yüklenen mükellefiyetler açısından farklılıkları anlatılarak, geniş perspektifte bakış açısı kazandırmak ve Türk Medeni Kanunu’nda belirsizlik içeren hükümlere yanıt aramak amacıyla kaleme alınmıştır. Hakkında gaiplik kararı verilmiş olan kişinin ölümü kesin olmadığından, mirasbırakan gaibin ya da üstün hak sahibi mirasçının sonradan ortaya çıkma ihtimaline binaen terekeyi teslim alan mirasçıların belirli sürelerle güvence gösterme yükümlülüğü bulunduğu, mirasbırakan gaibin veya üstün hak sahibi mirasçıların ortaya çıkması hâlinde, terekeyi teslim alan mirasçıların geri verme yükümlülükleri ve geri verme yükümlülüklerinin kapsamından bahsedilmiş; son olarak da Hazinenin gaiplik kararı talebinde bulunma hakkı ve Hazinenin gaiplik kararı talebinde bulunabilmesi için yerine getirilmesi gereken şartlardan bahsedilmiştir.

Gaiplik, Gaiplik Kararı, Gaiplik Hâlinde Mirasın Açılması ve Geçmesi.

In the study, examining the provisions and consequences of the declaration of death in terms of inheritance law, firstly, it is explained that in the event of the death of the heir, the succession will be opened and the inheritance will be transferred to the heirs as a whole; in the case of absence, although the death of the person is not certain, with the finalization of the declaration of death, it is allowed to use the rights related to death as if the person had died. According to the provision regulated in Article 32 of the Turkish Civil Code No. 4721, in case of a strong probability of the death of a person who “disappeared in danger of death or has not been heard from for a long time” and upon request, a declaration of death can be given by the judge. In our study, whether the declaration of death will bear consequences equivalent to death has been drawn up with the purpose of explaining the differences between the death and the presumption of death, and the differences in terms of the obligations imposed on the heirs of the absent person, in order to provide a broad perspective and to seek answers to the provisions of the Turkish Civil Code that contain uncertainties. Since the death of the person for whom the declaration of death been issued is not certain, for the possibility that the inheritor absentee or the heir with superior rights may appear later, the obligation of the heirs who receive the inheritance to provide assurance for a certain period of time, in case the inheritor absentee or the heirs with superior rights appear, the obligations of the heirs who receive the inheritance to return the inheritance and the scope of the return obligations were mentioned; finally, the right of the Treasury to request a declaration of death and the conditions that must be fulfilled in order for the Treasury to request a declaration of death were mentioned.

Absence, Declaration of Death, Opening and Transfer of Succession in Case of Absence.

Giriş

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesinin ilk fıkrasında kişiliğin ölüm ile sona ereceği düzenlenmiştir; Kişinin ölümü ile birlikte mirası açılır; terekesi de mirasçılarına intikal eder. Fakat kişi istek ve iradesi dışında, ölüm tehlikesi içinde kaybolmuşsa, cesedi de bulunamamışsa; yine bir kişiden uzun zamandan beri haber alınamaz, hayatta olup olmadığı da bilinemezse kişinin hukuki durumu belirsiz olur. Gaiplik kararı verilmesiyle belirsizlik sona erer. Gaiplik kararıyla kişilik, mahkeme kararı ile geçmişe etkili olarak, “ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya kaybolan kişiden son haber alındığı tarihte” sona erer. Kişiliğin gaiplik kararı ile sona ermesi neticesinde ölüme bağlı haklar, gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır.

Gaiplik kararının miras hukuku yönünden hüküm ve sonuçlarının anlatıldığı çalışmamızda; mirasın açılmasında gaipliğin etkisi, gaibin mirasçılarının terekeyi teslim alabilme şartları anlatılmış; gaibin hem mirasbırakan hem de mirasçı olması hâli ile gaibin veya mirasta üstün hak sahibi olan kişilerin ortaya çıkması hâlinde terekeyi teslim alan mirasçıların geri verme yükümlülüğünün kapsamı ve terekenin eksiksiz olarak iadesinin sağlanabilmesi için açılabilecek davalar değerlendirilmiştir.

Son olarak, Hazinenin de gaiplik kararı başvurusunda bulunma hakkı olduğu belirtilmiş, Hazinenin gaiplik kararı başvurusunda bulunabilmesi için aranan şartlar ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

I. Mirasın Açılması

Mirasın açılması, mirasbırakanın ölümü ile mirasbırakanın malvarlığının paylaşılabilir hale gelmesidir. Mirasın açılma zamanı ise; mirasbırakanın öldüğü,1 ölüm karinesinin uygulandığı veya kişinin gaipliğine karar verildiği zamandır.2 Nitekim, Türk Medeni Kanunu’nun 575. maddesinin ilk fıkrasında mirasın, miras bırakanın ölümüyle açılacağı belirtilmiştir. Ölüm, kişiliği sona erdiren doğal bir olaydır.

Ölüm karinesi ise, Türk Medeni Kanunu’nun 31. maddesinde açıklanmıştır. Madde metnine göre; “Bir kimse ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış bile olsa gerçekten ölmüş sayılır.” Ölüm karinesinin en önemli koşulu, bir kimsenin ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumda kaybolmuş olmasıdır.3 Örnek verecek olur isek; bir uçak kazası neticesinde uçağın parçalanmış olması ve sağ kalan kimsenin olmaması durumunda, kaybolan kişinin cesedi bulunmasa dahi ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durum ortaya çıktığından, ölüm karinesi uygulanır. Yine Türk Medeni Kanunu’nun 44. maddesinin ilk fıkrasında “o yerin en büyük mülki amirinin emriyle kütüğüne ölü kaydı düşürülür.” Ölü kaydının düşürülmesi ile birlikte kişi ölmüş sayıldığından, normal bir ölümle doğan hukuki sonuçlar ölüm karinesi ile de doğar.4 Nitekim ölü kaydı düşürülen kimsenin mirası açılır.

Gaiplik hâlinde ise, kişinin öldüğü kesin olmayıp, ölmüş olabileceğine ilişkin kuvvetli olasılık söz konusudur. Ne var ki gaiplikten farklı olarak, ölüm karinesinin uygulandığı durumda, mirasçıların güvence göstermesi gerekmez. Oysa düşük ihtimal de olsa ölü kaydı düşürülen kimse yaşıyor olabilir. Ölü kaydı düşürülen ve sonradan ortaya çıkan kimsenin mirasçılarına geçen mal varlığı değerlerini nasıl geri alacağı kanun koyucu tarafından düzenlenmemiştir. Öğretideki bir görüşe göre,5 sonradan ortaya çıkan kimse mirasçılarına geçen mal varlığı değerlerini geri almak için sebepsiz zenginleşme kurallarına veya istihkak davasına dayanabilir. Öğretideki başka bir görüş6 ise ölüm karinesine ilişkin olarak gaiplikte olduğu gibi güvence ve geri vermeye ilişkin bir hüküm konulmadığından boşluk söz konusu olduğu ve bu boşluğun gaiplikle ilgili hükümler kıyasen uygulanmak suretiyle doldurulabileceği yönündedir. Mahkemenin gaipliğe karar vermesiyle gerçek kişi ölmüş gibi kabul edileceğinden mirasın açılması bakımından gaiplik ile ölüm arasında bir fark bulunmamaktadır.7

Mirasın açılmasında gaipliğin etkisi, Türk Medeni Kanunu’nun 584 - 588. maddeleri arasında düzenlenmiş olup; mirasbırakanın gaipliği, geri verme yükümlülüğü gaibin mirasçı olması, gaibin hem mirasbırakan hem mirasçı olması ve Hazinenin istemi üzerine gaiplik kararı verilmesi ve sonuçları anlatılacak olup öncelikle gaiplik kararı ile gaiplik kararının şartlarından bahsedilecektir.