Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yemin Deliline Hangi Aşamada Dayanılabileceğine İlişkin Bir İçtihat Analizi

Mehmet Akif TUTUMLU

(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 30/03/2022 Tarih ve Esas No: 2022/1819, Karar No: 2022/2894 Sayılı Kararı)

I. İlk Derece Mahkemesinin (Menderes 2. Asliye
Hukuk Mahkemesinin 07/07/2020 Tarih ve Esas No: 2018/447, Karar No: 2020/279 Sayılı Kararı (Gerekçesi)

“Dava, itirazın iptali talebine dayanmaktadır.

Taraflardan davalı İlker davacının ablasının eski eşidir. Davacı banka havalesi ile gönderdiği 10.000 Euro’nun borç para olduğunu, bunun tarafına ödenmediğini iddia etmektedir.

Sorun; dekonta dayalı miktarın borç para verilmesi mi yoksa borç ödenmesi mi olduğu, ispat külfetinin kimde olduğu noktasında toplanmaktadır.

Davacı banka havalesi ile 23/09/2014 tarihinde davalıya 10.000 Euro göndermiştir. Havale dekontunda hiç bir açıklama yoktur. O halde havale bir ÖDEME vasıtası olup var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Burada bu şahıs davacıdır. Davalı da nitekim dilekçesinde borcu kabul etmemiştir. Bu haliyle tek başına havale dekontu paranın borç para olarak gönderildiğini ispata yeterli değildir. (Aynı yönde emsal içtihat, Y. 13. HD, 2016/6956 E., 2017/8430 K.). Bu sebeple davacı iddiasını havale dekontu ile ispatlayamamıştır. Diğer delillerin de soyut olup ispata yeter nitelik ve nicelikte olmadığı görülmüştür. Fakat karz ilişkisini davacının ispatlaması gerekir. Bu sebeple diğer deliller ile ispatın sağlanamadığı somut olayda kesin delillerden yemin delili gündeme gelmiş ise de davacı vekilinin dava ve delil dilekçesi incelenmiş, açıkça yemin deliline dayanmadığı fakat her türlü sair delil dendiği görülmüştür. Her ne kadar bu ibare yemin delilini hatırlatmak için öncesinde uygulamada zaman zaman kabul görse de içtihat farklılıkları yaşandığı için en son Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 2015/2-2017/1 E.-K., 03/03/2017 tarihli içtihadı uyarınca açıkça yemin deliline dayanılmadığı takdirde mahkemece davacı yana yemin hakkının hatırlatılamayacağına hükmetmiştir. Bu sebeple açıkça yemin deliline dayanmayan davacı yanın son celsede dayanmak istemesi, davalı yanın buna muvafakat etmemesi de göz önünde bulundurularak mahkemece kabul görmemiş ve reddedilmiştir.

Hal böyle olunca davacı yanca ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”

II. İstinaf Mahkemesinin (İzmir Bölge Adliye
Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 24/11/2021 Tarih ve E. 2020/1453, K. 2021/2006 Sayılı Kararı (Gerekçesi)

“Taraflar arası uyuşmazlık, davacının davalıya borç olarak gönderdiğini iddia ettiği 10.000 Euro asıl alacak ve 3.508,77 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.508,77 Euro bedelin ödenmesi için davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemine yöneliktir.

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.

İlk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirilmesine, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunmasına, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulmasına, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edilmesine, mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olmasına, mahkeme hükmünün yasal unsurları taşımasına ve özellikle dosya içerisinde yer alan 16 Eylül 2014 tarihli Whatsaap yazışmasında yer alan konuşma kayıtlarının içerikleri itibariyle HMK 202. maddesi uyarınca yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmeyeceğinden gönderilen havaledeki tutarın borç olarak verildiğinin tanık delili ile ispatlanamayacağına, banka yolu ile gönderilen havale dekontunda açıklama bulunmamasına, havalenin ödeme vasıtası olarak bir borcun ödendiğine ilişkin karine teşkil edeceğine, karinenin aksinin davacı tarafça yazılı delil ile ispat edilmemiş olmasına göre ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.”