Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

7223 Sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’nun 6. Maddesi ile Düzenlenen Ürün Sorumluluğuna “Uygunsuzluk” ve “Zarar” Unsurları Açısından Eleştirel Bakış

A critical Perspective of the Product Liability Regulated by Article 6 of the Product Safety and Technical Regulations Act No. 7223 with Regards to the Two Elements of “Non-Compliance” and “Damage”

Tuba AKÇURA KARAMAN

İmalatçının üretip piyasaya arz ettiği ürünlerin sebebiyet verdiği zararlardan objektif olarak sorumlu olması, uzun zamandır beklenilen bir hukuki düzenlemedir. Bu yönde bir düzenleme Türk imalatçıların ürünlerinin Avrupa Birliğinde serbestçe dolaşabilmesi için de gereklidir. Nitekim 1985 tarihli ve 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi ile Avrupa Birliği ülkeleri imalatçıların ürünlerinin sebebiyet verdiği zararlardan üçüncü kişilere karşı objektif olarak sorumlu olduklarını düzenlemiştir. Türk Kanun koyucusu da bu ihtiyacı karşılamak amacıyla konuyu 2020 tarihli 7223 sy. Kanun’un 6. maddesi ile düzenleme yolunu tercih etmiştir. Ancak bu düzenleme, hem düzenlendiği kanun hem düzenlemenin içeriği itibariyle amaca hizmet etmekten oldukça uzaktır. 7223 saylı Kanun’un 6. maddesinin “ürün sorumluluğu tazminatı” olarak belirlenen başlığına bakıldığında dahi düzenlemenin, konunun uzmanlarınca yapılmadığı anlaşılmaktadır. Sorumluluk kelimesi, zaten tek başına, “bir zararı giderme yükümlülüğünü” diğer bir ifade ile “tazminat yükümlülüğünü” ifa etmektedir. Dolayısıyla, sorumluluk ve tazminat birbirini tamamlar şekilde kullanılmaması gereken iki kelimedir. Bahse konu Kanun başta ismi olmak üzere önemli hatalar içermektedir. Bu çalışma ile, 6. madde ile getirilmiş olan ürün sorumluluğu düzenlemesinin özellikle “uygunsuz ürün” ve “zarar” unsurları açısından 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi ile farkları belirlenmeye çalışılmıştır.

Ürün Güvenliği, İmalatçının Sorumluluğu, Üreticinin Sorumluluğu, Objektif Sorumluluk, Kusursuz Sorumluluk, Ürünün Sebebiyet Verdiği Zararlar.

It is a long-awaited legal arrangement that the manufacturer would be objectively liable for the damages caused by the products manufactured and placed on the market. A regulation in this direction is also necessary in order for the products of Turkish manufacturers to circulate freely in the European Union. As a matter of fact, the European Union countries regulated with the EU Council Directive 85/374 dated 1985 that manufacturers are objectively liable to third parties for damages caused by their products. The Turkish Legislator preferred to regulate the issue with Article 6 of the Act No. 7223 of 2020 in order to meet this need. However, this arrangement is far from serving the purpose, both in terms of the act under which it is regulated and the content of the arrangement. Even from the title of Article 6 of the Act No. 7223 as “product liability compensation”, it is ascertained that the regulation was not made by the experts of the field. The word “liability”, by itself, already means “obligation to remedy a damage”; in other words, “the obligation to compensate”. Therefore, “liability” and “compensation” should not be complementary words. This article analyzes the differences between the product liability regulation stipulated in Article 6 of the Act no. 7223 and the EU Council Directive no. 85/374, especially regarding the two elements being “non-compliant product” and “damage”.

Product Safety, Manufacturer’s Liability, Producer’s Liability, Objective Liability, Strict Liability, Damages Caused by the Product.

Giriş

Ürünlerin sebebiyet verdiği zararlar ile ilgili olarak Avrupa Birliği 85/374 sayılı Konsey Direktifini1 1985 yılı itibariyle yürürlüğe almıştır. Bu Direktif çerçevesinde Avrupa Birliği üyesi devletler ulusal hukuklarında gerekli değişiklikleri yaparak imalatçının sorumluluğunu bir kusursuz sorumluluk hali olarak düzenlemiştir.

Türk hukukuna bu kavram ilk olarak, AB müktesebatıyla uyum çalışmaları çerçevesinde 2003 yılında 4822 sayılı Kanun’un 4. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan Ayıplı Malın Neden Olduğu Zararlardan Sorumluluk Hakkında Yönetmelik (Ayıplı Mal Yönetmeliği)2 ile tartışmalı bir giriş yapmıştır. Kusursuz sorumluluk getiren bu düzenlemenin bir yönetmelik olması, istisnai sorumlulukların kanunla getirilmesi gerektiği prensibine aykırı olduğundan çok eleştirilmiştir.3 Daha sonra 2013 yılında tüketici mevzuatının yenilenmesi amacıyla, 6502 sayılı Tüketici Kanunu, eski 4822 sy Kanunu ilga ederek, yürürlüğe girmiş ise de ne yazık ki bu kanunda da imalatçının kusura dayanmayan ürün sorumluluğu düzenlemesine yer verilmemiştir. Diğer yandan, Ayıplı Mal Yönetmeliğinin dayanak kanunu yürürlükten kalkmış olmasına rağmen meri 6502 sayılı Kanunda ürün sorumluluğu alanında yönetmelik çıkarılması öngörülmemiştir. ve bu alanda önceki 4822 sy kanunun takipçisi olmaktan öteye gidememiştir. Bu nedenle, 4822 sayılı mülga Kanun’a dayalı olarak yayımlanmış olan 2003 tarihli Ayıplı Mal Yönetmeliğinin uygulanmaya devam edip etmeyeceği konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Öğretide bazı yazarlar, Ayıplı Mal Yönetmeliği açısından da 6502 sayılı Kanunun Geçici Madde 1/3 ile yeni düzenlemeler uygulamaya konana kadar mülga 4822 sy Kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmeliklerin geçerliliklerini koruyacağı yönündeki hükmünün uygulanabileceği savunulmuştur.4 6502 sayılı Kanun’un anılan geçici madde 1/3’te Kanun’un yönetmelik ile düzenleneceğini öngörmüş olduğu hususlar açısından bu düzenleme yapılana kadar eski Yönetmeliğin hüküm ifade edeceği belirtilmiştir. 6502 sayılı Kanunda Bakanlığa, imalatçının sorumluluğu ile ilgili Yönetmelik düzenleme görevi vermemiştir. Dolayısıyla, mülga Kanuna dayalı Ayıplı Mal Yönetmeliği açısından 6502 sy. Kanunun dayanak teşkil etmediği ve 4288 sy Kanun ile birlikte ilga edilmiş olduğu eleştirisi de yapılabilir.5 Hangi görüş benimsenirse benimsensin, bu husus teorik bir tartışmadan öteye gidemeyecektir. Zira, 4288 sy Kanun ve de 6502 sy Kanun döneminde Ayıplı Mal Yönetmeliği hükümlerine dayalı olarak verilmiş bir mahkeme kararına rastlanmamaktadır.

Ayıplı üründen dolayı kusursuz sorumluluk düzenlemesinin bir kanunla yapılması gerektiği eleştirilerinin de tesiriyle, bu yönde bir düzenlemeye, 12.03.2020 tarihli ve 31066 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu’nun 6. maddesinde yer verilmiştir. Bu düzenleme ile, kusursuz sorumluluğun kanunla düzenlenmesi ihtiyacı giderilmiş gibi dursa da, aşağıda detaylı olarak açıklanacağı gibi bu defa da sorumluluğun düzenlendiği kanunun böyle bir düzenlemeye uygun olmaması, başkaca birçok sorunu gündeme getirmiştir. Öncelikle 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu, adından da açıkça görülebileceği gibi, güvenli bir ürünün nasıl olması gerektiği ile ilgili standartlar koyan ve bu bağlamda teknik hükümler içeren bir kanundur. Ayrıca bu düzenleme ile getirilen “güvenli ürün”, “teknik düzenlemelere uygun ürün”, “uygunsuzluk” gibi kavramların alışık olduğumuz “ayıplı ürün” kavramıyla olan benzerlik ve farklılıklarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Kanun ile getirilen bu yeni kavram ve düzenlemelerin, satıcının sorumluluğu açısından TBK m.219 vd. hükümleri ile düzenlenmiş olan “ayıplı mal” kavramı ile arasındaki farklılıkların veya kesiştiği noktaların belirlenmesi gerekmektedir. Mesela, suyu kaynatmayan bir kettle TBK m.219 kapsamında “ayıplı” kabul edilirken, 7223 sy. Kanun kapsamında da “uygunsuz” ürün olarak değerlendirilebilecek midir? Bu ve benzeri soruların cevaplanabilmesi, sorumluların tabi oldukları hukuki rejimin, hükümlerin belirlenebilmesi açısından önemlidir.

Aşağıda detaylı olarak açıklanacağı gibi, 7223 sayılı Kanun m.6’nın madde gerekçesinde, düzenlemenin AB’nin üye devletlerinin ürün sorumluluğuna ilişkin 25 Temmuz 85/374 sayılı Konsey Direktifi6 doğrultusunda yapılmış olduğu belirtilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi, Kanun Koyucu esasen, AB’nin ayrı bir Direktif olarak düzenlemiş olduğu karmaşık konuyu tek bir kanun maddesi ile düzenlemeye çalışmıştır. İmalatçının ürün sorumluluğunun kanuni düzenlemeye kavuşturulması, çok önemli bir ihtiyacı karşılamakla beraber, konunun tercih edilen düzenleme şekli, sorumluluğun düzenlendiği kanun da dahil birçok farklı sorunu ve tartışmayı da beraberinde getirmiştir.

I. Sorumluluğun Hukuki Niteliği: Sözleşme Dışı Objektif Sorumluluk

Objektif sorumluluk istisnai nitelikte olduğundan kural olarak, kişinin kusuru bulunmadan zarardan sorumlu olabilmesi için kanunda bunun açıkça belirtilmiş olması aranır. 7223 sayılı Kanun ile getirilen tazminat sorumluluğu düzenlemesi, objektif sorumluluk getirilmiş olduğunu açıkça belirtmediğinden, hukuki niteliği bakımından tereddütte sebebiyet vermektedir. Düzenlemede objektif sorumluluk ifadesine açıkça yer verilmediğinden, Kanun koyucunun bu düzenleme ile objektif sorumluluk esasının benimsenip benimsenmediği sorusunu kanunun hazırlık çalışmalarına ve madde gerekçesine bakarak değerlendirmek gerekir.

7223 sayılı Kanunun7 sorumluluk ile ilgili 6. maddesinin madde gerekçesinde8 AB’nin üye devletlerinin ürün sorumluluğuna ilişkin 25 Temmuz 85/374 sayılı Konsey Direktifi doğrultusunda hazırlanmış olduğu belirtilmiştir. Madde gerekçesi aynen şu şekildedir:

Madde ile, ürünün bir kişiye veya bir mala zarar vermesi halinde, bu ürünün imalatçısının veya ithalatçısının zarardan dolayı tazminat yükümlülüğü düzenlenmektedir. Söz konusu düzenleme AB’nin üye devletlerin ürün sorumluluğuna ilişkin 25 Temmuz 1985 tarihli ve 85/3 74/AET sayılı Konsey Direktifi doğrultusunda hazırlanmaktadır.

Gerek mevzuatımızda gerekse AB mevzuatında nedensellik bağını ispat yükü zarar görene aittir. Madde ile, uygun olmayan bir ürünün sebep olduğu zarara ilişkin birden fazla imalatçı veya ithalatçının tazminat yükümlülüğü doğuyor ise imalatçı ve ithalatçının müteselsilen sorumlu olduğu düzenlenmektedir.

Kanuna göre basiretli bir iktisadi işletmeci, piyasaya sağladığı ürünün Kanunda öngörüldüğü şekilde gerekli tüm teknik, sağlık ve güvenlik gereklerine uygunluğundan, uygun olmayan ürünleri için de gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu tutulmaktadır. Bu sorumluluğun doğal bir uzantısı da ürünündeki bir uygunsuzluktan dolayı ortaya çıkan zararların telafi edilmesidir. Bu nedenle madde ile, uygunsuz ürünlerden kaynaklanan tazminat sorumluluğundan kurtaran ya da bu sorumluluğu azaltan sözleşmelerin ilgili maddeleri hükümsüz kabul edilmektedir.

Madde ile ayrıca, diğer kanunlardaki tazminat sorumluluğuna ilişkin hükümlerin saklı olduğu hükme bağlanmaktadır.