Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yabancı Mahkemeden Alınan Mirasçılık Belgelerinin Türk Mahkemelerince Tanınması Konusunda Doktrinsel Tartışmalar

Doctrinal Discussions on Recognition of Certificates of Inheritance Received from Foreign Courts by Turkish Courts

Melek ATALIK

Mirasçılık belgesi, mirasçıların mirasçılık sıfatına sahip olduklarını ispatlamalarını sağlayan ve mirasçıların yasal miras paylarını gösteren belgedir. Bu belge ile mirasçılar tereke malları üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahip olurlar. Yabancı ülke mahkemelerinden alınan mirasçılık belgesinin Türkiye’de hüküm ifade edebilmesi için Türk mahkemeleri tarafından tanınması gerekir. Tanımanın şartları, tenfiz şartlarına atıf yapılarak, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’unda düzenlenmiştir. Tanınması talep edilen kararın öncelikle yabancı mahkemeden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunması gerekir. Bu şartlar sağlandığı takdirde 5718 sayılı kanunun 54. maddesinde sayılan a bendi dışındaki asıl şartların varlığı inceleme konusu edilecektir. Yabancı ülke mahkemelerinden alınan mirasçılık belgesinin kanunda sayılan şartları sağlayıp sağlamadığı konusunda çeşitli görüşler söz konusu olup, bu mevzuda tartışmalar devam etmektedir. Biz bu çalışmamızda doktrindeki görüşlerle birlikte Yargıtay’ın yıllar içindeki farklı uygulamalarına değinerek yabancı ülke mahkemelerinden alınan mirasçılık belgelerinin tanınması için gerekli şartların sağlanıp sağlanmadığını açıklamaya çalışacağız.

Yabancı Mirasçılık Belgesi, Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması, Tanıma Şartları, Çekişmesiz Yargı, Kesinleşme, Maddi Kesin Hüküm, Şekli Kesin Hüküm, Münhasır Yetki.

The certificate of inheritance is a document ensuring rights of heirs on the heir ship title and showing the shares of heirs on the inheritance. With this certificate, the legatees have the right to dispose on the heritage. In order for certificate of inheritance issued by a foreign court to inure in Turkey, it must be recognized by the Turkish courts. The conditions of recognition are regulated in the Code on International Private Law and Procedural Law by referencing to the enforcement conditions. In order for the judgment to be recognized, primarily, this judgment has to be given by a foreign court in relation to the civil cases and must be finalized according to the laws of the foreign state. If these conditions are met, the existence of the main conditions other than subparagraph a listed in the article 54 of the Act no 5718 shall be subject matter of examination. There are various opinions about whether the certificate of inheritance issued by a foreign court meets the conditions listed in the Act, and the debates continue on this issue. In this study, we will try to explain whether the certificate of inheritance received from foreign courts meet the necessary conditions for recognition by referring to the different practices of the Supreme Court over the years, together with the views in the doctrine.

Foreign Certificate of Inheritance, Recognition of Foreign Judgments, Recognition Conditions, Non-Contentious Court Proceedings, Finalization, Res Judicata, Definitive Judgments, Exclusive Jurisdiction.

Giriş

Mirasbırakanın ölümüyle birlikte, mirasçıların üçüncü kişilere karşı mirasçılık sıfatlarını ispat etmek ve tereke üzerinde hangi oranlarda hak sahibi olacaklarını öğrenmek amacıyla mirasçılık belgesi düzenlenmesi gerekir. Her devlet kendi vatandaşları için mirasçılık belgesinin düzenlenme usulünü hüküm altına almıştır. Ancak günümüzde, yabancılarla kurulan ilişkilerin çoğalması nedeniyle miras hukukunu ilgilendiren meselelerde sıkça yabancılık unsuruna rastlamakta, dolayısıyla milletlerarası özel hukuk alanında mirasçılık belgelerinin önemi artmaktadır.

Mirasçılık belgelerinin yabancı bir makam ya da mahkeme tarafından düzenlenmiş olması ve özellikle terekeye dâhil malların kısmen veya tamamen Türkiye’de bulunması durumunda bu belgelerin Türk hukukunda nasıl bir hüküm ve sonuç doğuracağının belirlenmesi gerekir. Yabancı bir ülke mahkemesi tarafından verilen kararların Türkiye’de geçerli kabul edilip uygulanabilmesi amacıyla tanınması ve tenfiz edilmesine dair gerekli şartlar ve usul, 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da1 (MÖHUK) düzenlenmiştir. Ancak kanunda, yabancı mirasçılık belgelerinin Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurması için izlenecek yol hakkında açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bundan dolayı doktrinde, yabancı mirasçılık belgelerinin tanınmasının mümkün olup olmayacağına yönelik farklı görüşler yer almakta olup Yargıtay’ın da buna yönelik farklı kararları mevcuttur. Konuyla alakalı tartışmalar, mirasçılık belgesinin çekişmesiz yargı kararlarından olması dolayısıyla, yabancı kararların tanınabilmesi için kararın kesinleşmiş olması şartını sağlayıp sağlamadığı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bir diğer önemli tartışma noktası ise, yabancı mahkemelerce verilen mirasçılık belgesinin Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girip girmediğidir.

Çalışmamızda öncelikle mirasçılık belgesinin tanımı ve hukuki niteliği üzerinde durulacak, akabinde yabancı mahkemelerden alınan mirasçılık belgelerinin Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurabilmesi hakkında Yargıtay’ın konu ile ilgili kararlarına da değinerek doktrindeki farklı görüşlerden bahsedilecektir.

I. Mirasçılık Belgesinin Tanımı ve Hukuki Niteliği

Mirasçılık belgesi,2 adına düzenlendiği kişilerin mirasçılık sıfatına sahip olduklarını ispat etmelerini sağlayan, bu kişilerin yasal miras paylarını ve tereke malları üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahip olduklarını gösteren belgedir.3 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun4 (TMK) 598. maddesinin ilk fıkrasına göre, mirasçılık belgesi, yasal mirasçıların başvurusu üzerine, sulh hukuk mahkemesi veya noterler5 tarafından verilir.

Yürürlükten kalkan 743 sayılı Medeni Kanun’un6 538. maddesinde mirasçılık belgesi alma hakkı atanmış mirasçılara tanınmaktaydı. Ancak mirasbırakanın ölümünden sonra yapılacak birçok işlemde yasal mirasçıların da mirasçılık belgesine ihtiyaç duymasından dolayı Türk ve İsviçre hukukunda mirasçılık belgesi alma hakkı artık yasal mirasçılara da tanınmıştır.7 Dolayısıyla hem yasal mirasçılar hem de vasiyetname veya mirasçılık sözleşmesi ile atanan mirasçılar mirasçılık belgesi almak için talepte bulunabilirler.8

Mirasçılık belgesi mirasçılara miras hakkı tanımamakta, onların miras hakkına sahip olduğuna yönelik bir karine teşkil etmektedir.9 Bundan dolayı mirasçılık belgesi aksi ispat edilinceye kadar geçerli olmaya devam eder.10 Düzenlenen mirasçılık belgesine itirazı olan kişiler, mirasçılık belgesinin geçersizliğini her zaman ileri sürebilirler (TMK m.598/3).

Mirasçılık belgesi sulh hukuk mahkemesi tarafından verilir. Mirasçılık belgesinin iptali ya da düzeltilmesi davaları ise çekişmeli yargı niteliği taşıdığından bu davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.11 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun12 (HMK) 11. maddesinde mirasa ilişkin davalar için mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili mahkeme olarak düzenlenmiştir. Ancak mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda bu kurala istisna getirilmiştir. Dolayısıyla bu davalar mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesinde ve mirasabırakanın son yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir (HMK m.11/3).13

Mirasçılık belgeleri, yasal mirasçıların miras hakkına sahip olduklarını gösteren, eda hükmü içermeyen, tespit edici mahiyette ve TMK m.7 kapsamında resmî belgelerdir.14 Ancak mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürebileceği için bu tespit, maddi hukuk anlamında kesin değildir (TMK m.598/3, HMK m.388).15

Mirasçılık belgesi verilmesi ise, usul hukukumuz kapsamında, ihtilafın yokluğu sebebiyle çekişmesiz yargı (nizasız kaza) işi olarak kabul edilir.16 Ancak ilgililerden birinin, düzenlenen mirasçılık belgesine itirazı üzerine görülecek dava sonucunda ya da mirasçılık belgesinin iptali ya da değiştirilmesi için açılan davada mirasçılık belgesi verilmesi işlemi çekişmesiz yargıdan çıkıp çekişmeli yargı işine dönüşür. Çünkü bu durumda ihtilaf söz konusu olmakta ve karşılıklı iki taraf bulunmaktadır.17

Yürürlükten kalkan 743 sayılı Medeni Kanun’un 531. maddesinde mirasçılık belgesi ihtiyati tedbirler başlığı altında düzenlenmişti. Bu durum doktrinde mirasçılık belgesinin usul hukuku anlamında bir ihtiyati tedbir olup olmadığı yönünde tartışmalara yol açmıştır.18 Bir görüşe göre mirasçılık belgesi, kanuni ve atanmış mirasçıların terekeye dâhil mallar üzerinde tasarruflarda bulunmasını temin etmek ve zilyetliklerini düzenlemek amacıyla verilen bir tedbirdir. Ayrıca mirasçılık belgesi verilmesi mirasbırakanın son ikamet adresinde bulunan sulh hukuk mahkemesinin kesin yetkisine bir istisna teşkil eder. Talep edenin bulunduğu herhangi bir sulh hukuk mahkemesi de mirasçılık belgesi vermeye yetkilidir. Bu da mirasçılık belgesinin, ihtiyati tedbir kararlarıyla paralellik gösteren bir diğer özelliğidir.19

Bizim de katıldığımız aksi yöndeki görüşe göre mirasçılık belgesinin usul hukuku kapsamında ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu söylenemez.20 Çünkü ihtiyati tedbire konu olan şeyler üzerinde bir çekişme bulunduğu halde mirasçılık belgesi verilmesi için terekeyi oluşturan şeyler üzerinde bir çekişme olmak zorunda değildir. Ayrıca, ihtiyati tedbir kararı geçici bir süre için verilir. Ancak mirasçılık belgeleri bir itiraz üzerine iptal edilmediği sürece geçerliliğini korur. Yargıtay da usul hukuku kapsamındaki ihtiyati tedbirler ile terekenin korumasına yönelik önlemler arasında kıyas yapılamayacağını öngörmüştür.21 Nitekim mirasçılık belgesi yerinde bir kararla, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda, terekeye yönelik olarak düzenlenen “Koruma Önlemleri” başlığı altında yer almaktadır.