Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

HMK m. 353/1-a Uyarınca Verilen Kararların Kesinliği Meselesi

The Issue of Conclusiveness of Judgment Given in accordance with Article 353/1-a of the Code of Civil Procedure

Onur TABAK

Bölge adliye mahkemesince verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp gönderilmesi kararının kesin olduğu Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 353/1-a’da düzenlenmektedir. 7251 sayılı Kanun ile “Temyiz Edilemeyen Kararlar” başlıklı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 362’ye, gönderme kararlarının temyizi kabil olmadığı yönünde () bendi eklenmiştir. Çalışmamıza konu kararda Yargıtay, Kanun’da sayılan gönderme kararı verilebilecek durumlar mevcut değilken verilen gönderme kararının kesin olmadığını belirterek davanın esasını incelemiş ve bozma kararı vermiştir. Yargıtayın çeşitli gerekçeler ile benzer sonuca ulaştığı başka kararları da mevcuttur. Çalışmamızda HMK m. 353/1-a uyarınca verilen kararın temyizi kabil olup olmadığı ve gönderme kararındaki tespitlerin bağlayıcı olup olmadığı 7251 sayılı Kanun öncesi ve sonrası durum göz önüne alınarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca inceleme konusu kararda Yargıtay tarafından davanın esasına ilişkin tespitlerde bulunulması hususu da değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Bölge Adliye Mahkemesi,Temyiz,Gönderme Kararı,Kesin Karar,Kararın Kaldırılması.

In Article 353/1-a of the Code of Civil Procedure, it is regulated that the judgment of the court of appeal that the decision of the court of first instance to be repealed and referred is conclusive. Article 362 of the Code of Civil Procedure, entitled “Unappealable Judgment” with Law No. 7251, has been added to the subparagraph () stating that judgments that are referred are not subject to cassation. In the decision that is the subject of our study, the Court of Cassation stated that the referral judgment was not conclusive when there were no situations in which a referral judgment could be made and examined the merits of the case and decided to reverse it. There are also judgments of the Court of Cassation that reached similar conclusions for various reasons. This study tries to evaluate whether the judgment made in accordance with article 353/1-a of the Code of Civil Procedure is appealable and whether the determinations in the referral judgment are binding, considering the situations before and after the Law No. 7251. In addition, in the judgment subject to review, the issue of examining the merits of the case by the Court of Cassation has also been tried to be evaluated.

Regional Court of Justice,Appeal,Referral Judgment,Conclusive Judgement,Repeal Judgment.

GİRİŞ

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 353/1-a’ya göre bölge adliye mahkemesi, gönderme kararını kesin olarak verir. 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun’un1 39. maddesi ile “Temyiz Edilemeyen Kararlar” başlıklı HMK m. 362 hükmüne eklenen (g) bendine göre, HMK m. 353/1-a uyarınca verilen kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaz. Ancak Yargıtay bazı kararlarında2 HMK m. 353/1-a’ya göre gönderme sebebi teşkil etmeyen bir durumda bölge adliye mahkemesince gönderme kararı verilmesi halinde bu kararın kesin olmadığını belirterek temyiz incelemesi gerçekleştirmektedir. Yargıtayın bu yöndeki kararları incelendiğinde çeşitli gerekçeler3 ile temyiz incelemesinin yapıldığı görülmektedir. Doktrinde de Kanun’da belirlenen şartlar mevcut olmadan verilen gönderme kararının kesin olmayıp temyizi kabil olduğu4, HMK m. 353/1-a-6’da gönderme kararı verilebilmesi için öngörülen “önemli” ölçütü bakımından bölge adliye mahkemesinin takdir yetkisi olduğu ve bu yetkinin temyiz denetimine tabi olduğu yönünde görüşler mevcuttur5. Bu bakımdan HMK m. 353/1-a hükmüne dayanılarak verilen kararın temyizi kabil olup olmadığı Yargıtay kararları ve doktrindeki görüşler dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Ayrıca Kanun’da yer alan gönderme kararının kesinliği ifadesinin anlamı karara karşı temyiz kanun yoluna gidilip gidilemeyeceğinin yanı sıra diğer yönlerden de değerlendirilmelidir. Buna göre gönderme kararında belirtilen hususların hangi kapsamda ilk derece mahkemesini bağlayacağı ele alınmalıdır. Ayrıca gönderme kararında belirtilen hususların ilk derece yargılaması sonrasında yeniden istinaf kanun yoluna ve ardından temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay bakımından da bağlayıcı olup olmadığı incelenmelidir.

Yargıtay, inceleme konumuz olan kararında6 Kanun’da belirtilen sebepler mevcut değilken verilen gönderme kararının kesin olmadığını belirtmekle kalmayıp davanın esasına ilişkin tespitlerde de bulunmuştur. Bu kararda, bölge adliye mahkemesi HMK m. 353/1-a-6 hükmüne dayanarak gönderme kararı vermiştir. 7251 sayılı Kanun’la HMK m. 353/1-a-6 hükmü de değişikliğe uğramıştır. Bu çalışmada, olaydaki gerekçeler ile bölge adliye mahkemesinin HMK m. 353/1-a-6 dayanarak karar vermesi hususu, 7251 sayılı Kanun öncesi ve sonrası dönem dikkate alınarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Aynı şekilde HMK m. 353/1-a’daki kesinlik ifadesi de 7251 sayılı Kanun öncesi ve sonrası bakımından incelenmeye çalışılmıştır.

I. KARARIN ÖZETİ

Dava, mirasçılıktan çıkarma tasarrufu içeren vasiyetnamelerin iptali davasıdır. Davacı, Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 510’a göre mirasçılıktan çıkarma sebepleri mevcut değilken muris babası tarafından düzenleme şeklindeki vasiyetnameler ile kendisinin mirasçılıktan çıkarıldığını ileri sürerek vasiyetnamelerin iptali davasını ikame etmiştir. Davalı, olayda mirasçılıktan çıkarma sebeplerinin mevcut olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, mirasçılıktan çıkarma sebeplerinin sübut bulduğu kanaatine vararak davanın reddine karar vermiş ve bu karar davacı tarafından istinaf kanun yoluna taşınmıştır. Bölge adliye mahkemesi, olayda mirasçılıktan çıkarma sebeplerinin sübut bulmadığını bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu; TMK m. 512/III’e göre mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun murisin tasarruf nisabı oranında yerine getirilerek davaya TMK m. 560 uyarınca tenkis davası olarak devam edilmesi gerektiğini belirterek HMK m. 353/1-a-6 uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Bu karara karşı davalı temyiz kanun yoluna başvurmuş ve bu başvuru üzerine bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararın HMK m. 353/1-a uyarınca kesin olduğundan bahisle HMK m. 366 atfı gereği uygulanan HMK m. 346/1’e göre temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Bu ret kararı üzerine davalı, HMK m. 346/2 hükmüne göre temyiz dilekçesinin reddine karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Başvuru üzerine Yargıtay, HMK m. 346 ve HMK m. 366 hükümlerinin yerindelik denetimi yapma yetkisi verdiğini, HMK m. 353/1-a-6’ya göre gönderme kararı verilebilmesinin sebepleri bulunmadan gönderme kararı verildiğini ve bu nedenle verilen kararın kesinliğinden bahsedilemeyeceğini belirterek olayın esasını incelemiş ve mirasçılıktan çıkarma sebeplerinin olayda sübut bulduğunu değerlendirerek kararın bozulmasına karar vermiştir.