Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hukukî Dinlenilme Hakkı ve Çocuğun Katılma Hakkı Bağlamında Yargılamada Çocuğun Dinlenilmesi

Hearing of the Child in Proceedings in the Context of the Right to Be Heard and the Child’s Right to Participate

İdil TUNCER KAZANCI

Çocuğun katılma hakkı, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nde güvence altına alınmıştır. Çocuğun taraf ya da üçüncü kişi olarak hukuki durumunun etkilendiği yargılamalar hakkında bilgi edinmesi, görüşlerini ifade etmesi ve açıklamasına imkân verilmesi ve verilecek kararın olası sonuçları hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Çocuğa ilişkin yargılamalarda hukuki dinlenilme hakkı, çocuğun katılma hakkı biçimde tezahür eder. Katılım hakkının kullanılması bakımından çocuğun kendi görüşlerini oluşturma becerisine sahip olması aranır. Kendi görüşlerini oluşturma becerisi, ayırt etme gücüne kıyasla daha geniş kapsamlı bir kavramdır. Bu beceriye sahip olan çocuk katılma hakkını bizzat kullanabileceği gibi kanuni temsilcisi aracılığı ile de kullanabilir. Sınırlı ehliyetsiz olan ayırt etme gücüne sahip olan çocuğun dava ehliyetine sahip olmaması, çocuğun katılma hakkını bizzat kullanamayacağı biçiminde de yorumlanamaz. Yargılamayı kanuni temsilcisi aracılığı ile takip eden çocuğun da yargılama hakkında görüşünü bildirmesi ve bu çerçevede dinlenmesi hem hukuki dinlenilme hakkının hem de katılma hakkının bir gereğidir. Görüşlerini açıklama becerisine sahip olmayan çocuk ise katılma hakkını kanuni temsilcisi aracılığı ile kullanabilecektir. Çocuğun hem çekişmeli hem de çekişmesiz yargıda dinlenilmesi ve katılım hakkını kullanabilmesi mümkündür. Bu bağlamda her iki yargı türünün gösterdiği özellikle dikkate alınır. Resen harekete geçme ve resen araştırma ilkesinin uygulandığı yargılamalarda da çocuğun görüşünü ifade etmesine imkân verilmelidir.

Katılma Hakkı,Hukukî Dinlenilme Hakkı,ÇocukDava Ehliyeti,Sınırlı Ehliyetsiz,Çekişmeli Yargı,Çekişmesiz Yargı,Babalık Davası,Velayet.

The right to participate of the child is guaranteed in the Convention on the Rights of the Child and the European Convention on the Exercise of the Rights of the Child. The child, as a party or a third party, should be informed about the proceedings in which his/her legal status is affected, be given the opportunity to express his/her express his/her views and opinions, and be informed about the possible consequences of the decision to be rendered. The right to be heard in proceedings concerning the child is manifested in the form of the child’s right to participate. In order to exercise the right to participate, the child must have the ability to form his/her own opinions. The ability to form his/her own opinions is a broader concept than the discernment. The child who has this ability can exercise his/her right to participate personally or through his/her legal representative. The fact that the child with limited capacity, who has the power of discernment, does not have the capacity to sue cannot be interpreted as that the child cannot exercise the right to participate in person. It is a requirement of both the right to be heard and the right to participate that the child who follows the proceedings through his/her legal representative expresses his/her opinion about the proceedings and is heard within this framework. The child who does not have the ability to express his/her views may exercise his/her right to participate through his/her legal representative. It is possible for the child to be heard and to exercise the right to participate in both contentious and non-contentious proceedings. In this context, the characteristics of both types of jurisdictions are taken into account. In proceedings where the principle of ex officio action and ex officio investigation prevails, the child should also be allowed to express his/her opinion.

The Child’s Right to Participate,The Right to Be Heard,Child,Capacity to Sue,Limited Capacity,Contentious Jurisdiction,Non-ContentiousJurisdiction,Paternity Suit,Custody.

GİRİŞ

Hukukî dinlenilme hakkı, ergin kişiler gibi çocukların da usûlî temel hakkıdır. Hatta çocukların yargılamada dinlenilmesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (ÇHS) ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nde (ÇHKAS) ayrıca katılma hakkı olarak teminat altına alınmıştır. Bu kapsamda katılma hakkı kısaca çocuğu ilgilendiren her konuda, çocuğun bilgilendirilmesi, görüşünün alınması ve bu görüşün değerlendirilmesini ifade eder. Katılma hakkı, çocuğun günlük hayatında anne babasının kendisi ile ilgili olarak verdikleri kararlar kadar, kendisinin taraf olduğu ya da sonucundan etkileneceği bir yargılama bakımından da söz konusu olur. Yargılama sürecinde çocuğun katılma hakkı ise yargılama hukukunda karşımıza hukuki dinlenilme hakkı olarak çıkar. Çocuğun katılma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkı çok yakın bir irtibat içindedir. Bununla birlikte çocuğun hukuki dinlenilme hakkı, katılma hakkının gösterdiği özellikler de dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Çalışmamızda çocuğun taraf ya da ilgili olduğu yargılamalarda dinlenilmesini, katılma ve hukuki dinlenilme hakkı kapsamında ele alacağımızdan, çocuğun tanık olarak dinlenmesi incelememizin kapsamı dışında kalmaktadır.

Çalışmamızda genel olarak hukuki dinlenilme hakkını açıkladıktan sonra, uluslararası sözleşmeler çerçevesinde çocuğun katılma hakkını ele alacağız. Çocuğun katılma hakkını nasıl kullanacağı, çocuğun kendi görüşlerini oluşturma becerisi ile doğrudan ilintilidir. Çocuğun kendi görüşlerini oluşturma becerisi ise çocuğun ayırt etme gücü esas alınarak fakat sadece ayırt etme gücü ile bağlı kalınmadan tespit edilmelidir. Çocuğun kural olarak yargılamada dava ehliyetine sahip olmaması, bununla birlikte kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar ile kanunda öngörülen istisnai durumlarda dava ehliyetine sahip olduğunun kabul edilmesi, çocuğun yargılamadaki konumu bakımından önemlidir. Katılma hakkı, çocuğun dinlenilmesine yönelik olduğundan, çocuğun yargılamada kanuni temsilci tarafından temsil edildiği durumlarda bu hakkın ne şekilde tezahür edeceği, hukuki dinlenilme hakkının ise kim tarafından kullanılacağı önem kazanmaktadır. Biz de yargılamaya konu edilen hakkın niteliğini ve çocuğun ayırt etme gücünü esas alarak, çocuğun katılma hakkını ne şekilde kullanacağını inceleyeceğiz.

Çekişmeli yargıda hükümden etkilenecek üçüncü kişi olma ile çekişmesiz yargıdaki ilgili kavramlarının karışabilmesi tehlikesine binaen ve yargı çeşitlerinin gösterdiği farklılıkları da göz önüne alarak incelememizi çekişmeli-çekişmesiz yargı ayrımını esas alarak yapacak ve bazı örnekler üzerinden çocuğun dinlenilmesini de inceleyeceğiz. Bu çerçevede çocuğa ait sübjektif hakkın tartışıldığı, taraflar arasında uyuşmazlığın bulunduğu çekişmeli yargıda öncelikle babalık davası örneğini ele alacağız. Çocuğun taraf olmamakla beraber dava neticesinde verilen hüküm nedeniyle hukuki -ve fiili- durumunun etkileneceği boşanma davası bakımından da değerlendirme yapacağız. Bu son örnekte, yani çocuğun taraf olmamakta dava neticesinden verilen hükümden etkileneceği ihtimalde çocuk, çekişmesiz yargıdaki ilgiliden farklı bir konumda bulunmaktadır. Zira çekişmesiz yargıda çocuk gerek başvuruyu yapan gerekse çekişmesiz yargı işiyle doğrudan ilgili olması sebebiyle teknik anlamıyla şekli ya da maddi ilgili sıfatına sahip olacaktır.