Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Uluslararası Nafaka Alacaklarında Uygulanacak Hukuk ve Tahsil Prosedürü

Applicable Law and Recovery Procedure Regarding the International Maintenance Receivables

Ebru AKDUMAN

Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı çatısı altında, 23 Kasım 2007 tarihinde, biri nafaka alacaklarının tahsiline, diğeri uygulanacak hukuka ilişkin olmak üzere iki yeni sözleşme akdedilmiştir. Bunlar: “Nafaka Yükümlülüklerine Uygulanacak Hukuka İlişkin Lahey Protokolü” ile “Çocuk Nafakası ve Aileye ilişkin Diğer Nafaka Alacaklarının Milletlerarası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi”‘dir. Türkiye, nafakaya uygulanacak hukuka ilişkin olarak 2007 tarihli Lahey Uygulanacak Hukuk Protokolü’ne taraf olmamıştır, halen “2 Ekim 1973 tarihli Nafaka Yükümlülüğüne Uygulanacak Kanuna Dair Lahey Sözleşmesi” uygulanmaktadır. 2007 tarihli Lahey Tahsil Sözleşmesi’ne ise 2016 yılında taraf olmuş ve Sözleşme, Türkiye’de 1 Şubat 2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Lahey Konferansı’nın nafaka konusundaki reform çalışmaları devam ederken, bugün Avrupa Birliği’nde uygulanan “4/2009 sayılı Nafaka Meselelerinde Mahkemelerin Milletlerarası Yetkisi, Uygulanacak Hukuk, Kararların Tanınması ve Tenfizi ve İşbirliğine İlişkin Tüzük”‘ün hazırlıklarına başlanmıştır. Nafaka Tüzüğünde, Avrupa Birliği’ne üye olan devletlerde (Danimarka ve Birleşik Krallık hariç) nafaka sorumluluğuna uygulanacak hukukun 2007 tarihli Lahey Uygulanacak Hukuk Protokolü’ndeki kanunlar ihtilafı kurallarına göre tespit edileceği açıklanmıştır. Usul konularında ise Avrupa Birliği üyesi devletlerde (Danimarka ve Birleşik Krallık hariç) öncelikle Nafaka Tüzüğü uygulanacaktır. Bu çalışmamızda yabancı unsurlu nafaka uyuşmazlıklarına ilişkin olarak Türkiye’de yürürlükte olan bu iki uluslararası sözleşmeyi ele aldık. Diğer birçok sözleşmenin uygulaması daha dar kapsamlı olduğundan işbu çalışmada incelenmemiştir.

Uluslararası Nafaka, Lahey Sözleşmeleri, Uygulanacak Hukuk, Tanıma-Tenfiz, Tahsil.

Two new conventions, one concerns recovery of maintenance and the other is on applicable law, were signed under the umbrella of Hague Conference in Private International Law on 23 November 2007. These conventions are named; “Hague Convention on the International Recovery of Child Support and Other Forms of Family Maintenance” and “Hague Protocol on the Law Applicable to Maintenance Obligations”. Turkiye did not become a signatory to the latter and still applies “Hague Convention of 2 October 1973 on the Law Applicable to Maintenance Obligations”. However, it became a party to the Hague Recovery Convention in 2016, which entered into force on 1 February 2017. During these works of Hague Conference on international maintenance reforms, the text of “Regulation (EC) No 4/2009 on Jurisdiction, Applicable Law, Recognition and Enforcement of Decisions and Cooperation in Matters relating to Maintenance Obligations“ was being prepared. According to this Regulation, the applicable law to international maintenance throughout the European Union (except Denmark and United Kingdom) is determined according to the conflict of laws rules regulated under the Hague Applicable Law Protocol. But, the procedural matters are firstly governed by the Regulation. In our study, we examined these two conventions currently enforced in Turkiye. Since the application scope is narrower, we did not cover the other conventions on this matter.

International Maintenance, Hague Conventions, Applicable Law, Recognition-Enforcement, Recovery.

1. Giriş

Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı (“Lahey Konferansı”) çatısı altında, 2007 yılında, biri nafaka alacaklarının tahsiline, diğeri uygulanacak hukuka ilişkin olmak üzere iki yeni sözleşme akdedilmiştir. Bunlar: “23 Kasım 2007 tarihli Nafaka Yükümlülüklerine Uygulanacak Hukuka İlişkin Lahey Protokolü (“2007 tarihli Lahey Uygulanacak Hukuk Protokolü”)”1 ile “23 Kasım 2007 tarihli Çocuk Nafakası ve Aileye ilişkin Diğer Nafaka Alacaklarının Milletlerarası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi (“2007 tarihli Lahey Tahsil Sözleşmesi”)2 ”dir.

Türkiye, nafakaya uygulanacak hukuka ilişkin olarak 2007 tarihli Lahey Uygulanacak Hukuk Protokolü’ne taraf olmamıştır, halen “2 Ekim 1973 tarihli Nafaka Yükümlülüğüne Uygulanacak Kanuna Dair 1973 tarihli Lahey Sözleşmesi (“1973 tarihli Lahey Uygulanacak Hukuk Sözleşmesi”)”3 uygulanmaktadır. Nafakanın tahsiline ilişkin 2007 tarihli diğer Lahey Tahsil Sözleşmesi’ne ise 2016 yılında taraf olmuş ve Sözleşme, Türkiye’de 1 Şubat 2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

5718 sayılı ve 27 Kasım 2007 tarihli Milletlerarası Özel Hukuk ve Milletlerarası Usul Hukuku Hakkında Kanun (“MÖHUK”)4 m. 1 (2) uyarınca, “Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır”. Bu nedenle, uygulama alanlarına giren konularda uygulanacak hukuk yukarıda belirttiğimiz sözleşmelere göre belirlenecektir.

Bu çalışmamızda yabancı unsurlu nafaka uyuşmazlıklarına ilişkin olarak Türkiye’de yürürlükte olan bu iki uluslararası sözleşmeyi ele aldık. Diğer birçok sözleşmenin uygulaması daha dar kapsamlı olduğundan işbu çalışmada incelenmemiştir.

2. 4721 Sayılı ve 22 Kasım 2001 Tarihli Türk Medeni Kanunu (“TMK”) ’ndaki Nafakaya İlişkin Hükümler

Boşanma aşamasında eş ve çocukların giyim, yeme, içme gibi ihtiyaçlarının karşılanması için TMK m. 169 diğer eşi nafaka ile sorumlu tutmuştur. Evlilik birliğinin korunmasına yönelik olmak üzere TMK m. 196 ve 197’de evin ihtiyaçları için bir eşin katkısını mahkeme belirleyebilir veya eşler fiilen ayrı yaşıyorlarsa eş ve çocukların bakım ve korunması için TMK m. 197 (2-3)’e göre tedbir nafakasına hükmedilebilir. Görüldüğü gibi tedbir nafakası eş ve çocuklar için açılacak bir dava ile nihai kararla tespit edilebilir. Her iki tedbir nafakasına yine açılacak davaların yargılaması sürecinde ara kararıyla da hükmedilebilir. Tedbir nafakası ayrıca “4320 sayılı ve 14 Ocak 1998 tarihli Ailenin Korunmasına Dair Kanun6 ”dan doğan bir koruma kararına da konu olabilir. Evden uzaklaştırılan eş nafaka ödemekle yükümlü tutulabilir. Babalığın tespiti davasında da ara kararıyla tedbiren çocuk için nafakaya hükmedilebilir (TMK m. 332-333). Tedbir nafakasının mahiyeti gereği ileriki yıllarda belli bir oranda artırılmasına karar verilemez. Ancak TMK m. 197 hükmünden doğan nafakaların artırılması veya yeniden miktarının tespit edilmesi eğer ayrı yaşama halen devam ediyorsa mahkemeden ayrı bir dava ile istenebilir.

Bu nafaka türü sadece çocuklar içindir. Velayetten muaf/yoksun tutulan eş çocuğun bakım, koruma ve yetiştirilmesi için mali gücü oranında çocuk için nafaka ödemekle yükümlüdür (TMK m. 182 (2)). Bu yükümlülük ayrıca bir nesep hükmü gereğidir (TMK m. 327 (1)). Temyiz kudretini haiz küçük de nafakasını almak için dava açabilir (TMK m. 329 (3)). Gerek iştirak nafakası alacaklısı gerekse velayet sahibi bu nafakanın artırılması için dava açabilir (TMK m. 182 (son)). İştirak nafakasının aile mahkemesi hâkimi tarafından re’sen teminat altına alınması için ana-babanın malvarlığına süreli veya süresiz olarak ihtiyati tedbir konulabilir (TMK m. 334).

Evlatlık ilişkisinde ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlat edinene geçer (TMK m. 314 (1)). Genetik ana babanın bakım yükümlülüğü ise ikinci derecede de olsa devam eder. Şöyle ki evlat edinenin ölümü ya da bakım yükümlülüğünü yerine getirmede yetersiz kalması durumunda genetik ana babanın bakım yükümlülüğü devreye sokulabilir7 .