Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar, Kurumsal Yönetim ve Blokzincir

Decentralized Autonomous Organizations, Corporate Governance and Blockchain

Bilge Zeynep YILMAZ ORHAN

Kurumsal yönetim kuramlarının uzun yıllar boyunca çözüm aradığı yönetim çatışmaları, bilgi asimetrileri, şeffaflık ve yönetimsel verimlilik gibi sorunlar, blokzincir teknolojisinin yükselişi ile birlikte ortaya çıkan merkeziyetsiz otonom organizasyonların (DAO) sunduğu yönetim modelleri ile yeni bir çözüm sürecine girmiştir. Blokzincir teknolojisine dayanan bu organizasyon formu, geleneksel şirket türlerinden farklı olarak yönetim hiyerarşisini ortadan kaldıran ve organizasyonda yer alan tüm üyelerin ortak kararı ile yönetilen tamamen şeffaf, merkeziyetsiz ve otonom bir yönetim anlayışı vadetmektedir. Öte yandan, DAO’lar, blokzincir ve kripto varlıklar gibi halihazırda öğretide üzerinde tartışılan ve değerlendirmeler yapılan konseptlerden farklı olarak yoğun çalışmalara konu edilmemiştir. Bu nedenle, DAO’ların hukuki niteliğinin ne şekilde belirleneceği, üyelerine ve üçüncü kişilere verdikleri zararlardan dolayı kimlerin sorumlu tutulacağı ve hangi yargı yerine tabi olacağı gibi uygulamada karşılaşılması kaçınılmaz olan birçok soruna henüz cevap bulunabilmiş değildir. Bu anlamda, halihazırda piyasaya sunulmuş ve faaliyet göstermekte olan DAO’ların taşıdığı potansiyel hukuki risklerin asgari düzeye indirilebilmesi adına gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde çalışma ve regülasyonlara ihtiyaç duyulduğu şüphe götürmemektedir. Bu çalışma ile DAO konsepti temel bir noktadan ele alınacak ve bu kapsamda öncelikle DAO’ların öğretide ve uygulamada ne şekilde tanımlandığı, genel yapısı ve işleyişi incelenecektir. Bununla birlikte, DAO’ların geleneksel şirketlerden farklılaşan temel özellikleri ele alınarak hukuki olarak nitelendirilmesinde ortaya çıkan görüş farklılıkları değerlendirilecektir.

DAO, Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar, Blokzincir, Kurumsal Yönetim, Akıllı Sözleşmeler.

The challenges which the corporate governance theories seek solutions for years, such as management collisions, information asymmetries, transparency and managerial productivity are started to be re-evaluated with the new management models offered by decentralized autonomous organizations (DAOs) which gains popularity with the emergence of blockchain technology. Such blockchain-based organization form promises a transparent, decentralized, and autonomous management system which eliminates managerial hierarchy and is governed by consensus of the members of organization. Nevertheless, DAOs are yet to be subject to research unlike blockchain and crypto-assets concepts which are already being heavily argued and evaluated. Therefore, the fundamental questions inevitable to be encountered in practice such as how the legal nature of DAOs should be defined, who will be responsible for the damages to the members and third parties, and which will be the governing jurisdiction remains to be unanswered. In order to mitigate legal risks arising DAOs already released to the market and in operation, there is an urgent need of research and regulations both at national and international level. This paper evaluates DAOs from a very basic point and examine the definition of DAOs in theory and practice together with its structure and operation models. Additionally, the distinct features of DAOs different than conventional companies and the arguments on its legal nature are also be reviewed and evaluated.

Daos, Decentralized Autonomous Organizations, Blockchain, Corporate Governance, Smart Contracts.

GİRİŞ

Kurumsal yönetim kavramı ilk olarak 1992 tarihli Cadbury Raporu1 ile şirketleri idare ve kontrol eden sistem olarak nitelendirilmiş ve bu tanımdan yola çıkılarak kurumsal yönetimin uygulamaya ne şekilde taşınması gerektiğine ilişkin birtakım teoriler ortaya koyulmuştur. Modern finans sistemleri içerisindeki yönetim ilişkisi ekseriyetle pay sahipleri ile yöneticiler arasındaki teşviklerin optimize edilmesi, masrafların sınırlandırılması, bilgi asimetrilerinin asgari düzeye indirilmesi, karşıt seçimlerin ve ahlaki tehlikelerin kontrol altına alınması, pay sahipleri ve yöneticiler arasındaki risk seçimlerinin optimize edilmesi ve gözetim mekanizmalarının kurulması yönündeki girişimler ile şekillenmiştir2 . Ne var ki, uzun yıllar boyunca üzerinde tartışmalar yürütülen kurumsal yönetim kuramlarının, pay sahipliği ile yöneticiler arasındaki ayrımdan kaynaklanan devamlı nitelikteki yönetim problemlerine çözüm getirmekte güçlük çektiği ve bu kapsamda ortaya çıkan çatışmalar karşısında istenen yönetim kalitesi ve devamlılığını sağlayamadığı görülmektedir3 .

Blokzincir teknolojisinin mevcut kuramlara alternatif çözümler sunmaya başlamasıyla birlikte bu teknolojinin vadettiği kodlama, eşler arası bağlantı ve iş birliği ile kurumsal yönetimde aracı konumundaki yöneticilerin etkinliğinin ortadan kaldırılmasını sağlayabileceği savunulmaktadır4 . Bu kapsamda blokzincir içerisinde yer alan akıllı sözleşmeler vasıtasıyla, şirket faaliyetleri ve yönetim ilişkilerini yürüten figürlerin yönetim ilkelerini ihlal etmesinin veya sair bir suretle dolanmasının önüne geçilebileceği ileri sürülmektedir5 . Bu sözleşmeler, pay sahipleri ile yöneticiler arasındaki işlemlerin ancak anlaşmada öngörülen belirli parametrelerin taraflarca yerine getirilmesi ve algoritma tarafından onaylanması ile yapılabilmesini garanti etmektedir6 . Anılan sistemin yaygınlaştırılmasıyla birlikte yönetim ilişkilerinde kapsamlı, neredeyse hatasız ve maliyetsiz bir işlem koordinasyonu temin edilebilecek ve bu ilişkilerin önceden kodlanan kurallara tam bir uyum içerisinde sürdürülmesi sağlanarak yöneticinin kendi menfaatlerine dayalı işlemler yürütmesi riski ortadan kaldırılabilecektir7 . Bu anlamda yöneticiler üzerindeki kontrol ve gözetim gereksiniminin de daha düşük seviyelerde olacağı ve kurumsal yönetim kuramlarının çözüm aradığı yönetici masraflarının azaltımının ve hatta tamamen ortadan kaldırılmasının sağlanabileceği kabul edilmektedir8 .

İşlem maliyetlerinin düşürülmesi ile yolsuzluk riskinin önüne geçilmesi noktasında sağlanan bu imkanlara ilave olarak blokzincirde yer alan şirket finansal bilgilerinin ve sözleşmesel hükümlerin tümüyle kamuya açık olduğu dikkate alındığında blokzincir kullanımının başta pay sahipleri bakımından benzeri görülmemiş bir şeffaflık da sağlayacağı ve aynı zamanda bilgi asimetrilerinin önüne geçilmesi ile oy haklarının usulüne uygun şekilde kullanılmasını temin edeceği savunulmaktadır9 . Böylelikle kurumsal yönetimin temellerinden biri olan vekalet maliyetleri teorisi ile amaçlanan pay sahiplerinin korunmasına imkân tanınmış olacak10 ve benzer şekilde, işlemler hızlı ve daha düşük fiyatlar ile yürütülebileceğinden işlem maliyeti teorisinin hedeflediği üzere şirket likiditesinin artırılması ve piyasa etkinliğinin sağlanması temin edilebilecektir11 . Bu kapsamda uzun zamandır çeşitli kuramlarla çözüm bulunmaya çalışılan yönetim problemlerinin blokzincir teknolojisinin uygulamaya koyulması ile birlikte şirket yöneticileri, çalışanları ve pay sahipleri arasındaki güç dengesinin önemli ölçüde değişeceği kabul edilmektedir12 .

I. MERKEZİYETSİZ OTONOM ORGANİZASYONLAR (DAO)

Blokzincir teknolojisinin bu teknolojiyi temel alan hukuki kurumlar oluşturmasına imkân tanıması, kurumsal yönetimde yönetici rolünün gerekliliği yönündeki temel inancın sarsılmasına sebebiyet vermiş ve bu doğrultuda 2016 yılında küçük ölçekli bir blokzincir şirketi olan Slock.it tarafından ilk merkeziyetsiz otonom organizasyon (The DAO) kurulmuştur13 . Piyasaya tanıtılan bu ilk DAO ile kurucular geleneksel bir şirket yapısına sahip olmayan, yönetim yapısı münhasıran yazılıma, kodlara ve akıllı sözleşmelere dayanan ve kamuya açık bir merkeziyetsiz blokzincir platformu olan Ethereum üzerinden oluşturulan şirket benzeri bir organizasyon olarak şekillendirilmiştir14 .

DAO’ların tanımı hususunda öğretide görüş birliği olmamakla birlikte bahsi geçen bu ilk DAO’ya ilişkin değerlendirmelerde belirtildiği üzere söz konusu organizasyonların, belirli şartlar çerçevesinde kuruluşun kaynaklarını kullanma ve kodlarında değişiklik yapma yetkisini haiz üye ve pay sahiplerinden oluşan sanal bir kuruluş olduğu ifade edilmektedir15 . Bununla birlikte, DAO’ların aynı zamanda katılımcıların, kuruluşa aktarılan fonları doğrudan ve gerçek zamanlı olarak kontrol edebildiği ve kullanılan yazılım vasıtasıyla kurumsal yönetim ilkelerinin tümüyle resmi, otomatik ve zorunlu kılındığı organizasyonlar olarak nitelendirildiği de görülmektedir16 . Bu kapsamda, hukuki açıdan DAO’ların bir veya daha fazla kişinin, organizasyonun yönetimi, fonksiyonu ve operasyonlarını önceden temel kodlara bağlayarak ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere bir araya geldiği, niteliği itibarıyla faaliyetlerinin belirli bir ülkede yürütülmediği veya belirli bir yargı yeri tarafından tanınmayan organizasyonlar olarak tanımlanması mümkündür17 . Bu organizasyonlar, belirli bir kişi veya kişi grubu tarafından yönetilmeyip, bir dizi katılımcının birbirleri ile eşler arası bir ağ içerisinde etkileşim kurduğu kodlama yoluyla önceden belirlenmiş bir protokol çerçevesinde blokzincir üzerinden yürütülen bir bilgisayar programına dayanmaktadır18 .

DAO’lar, birtakım akıllı sözleşmeler dizisi ile tıpkı geleneksel bir şirketin yaptığı gibi temel kurumsal ilkeler altında kişilerin faaliyetlerini koordine etmektedir19 . Öte yandan, geleneksel bir şirket yapısı içerisinde şirketin pay sahipleri, yönetim kurulu ve diğer çalışanlar yer almaktayken, DAO’larda merkezi bir yönetim yapısından bahsedilmesi mümkün değildir20 . DAO’ların aksine geleneksel bir şirket merkeziyetsiz yahut otonom olmayıp bu yapılarda merkezi bir sistem içerisinde yer alan bireyler arasındaki hiyerarşi ile emir ve kontrol yetkisi uygulamaya koyulmakta ve çeşitli düzeylerdeki kararlar birey takdirine bırakılmaktadır21 . DAO’larda ise üyelik şartları, oy hakkı da dahil olmak üzere üye hakları, fonların nasıl dağıtılacağı yahut üyeliğin nasıl sona ereceği gibi organizasyonun temel unsurlarını düzenleyen bir akıllı sözleşmeler dizisi ile insan yönetimine gereksinim duyulmayan kolektif bir bütün oluşturulması amaçlanmaktadır22 . Bu kapsamda DAO’larda kurumsal bir organizasyonun idari yapısının, taraflar arasındaki ilişkinin yanı sıra bunların hak ve yükümlülüklerinin de düzenleme altına alındığı bir akıllı sözleşmeler bütünüyle yer değiştirdiğinden bahsedilebilmesi mümkündür23 . Bu nedenle DAO’ların blokzincir temelli bir organizasyonun, bireylerin veya bir grubun mutabakatına bağlı olmaksızın tamamıyla akıllı sözleşmeler, algoritmalar ve belirleyici kodlar tarafından yönetildiği ve bu anlamda kurumsal yönetim yapılandırması bakımından günümüzün en üst seviyedeki otomasyonunu temsil ettiği kabul edilmektedir24 .

DAO’ların hukuken tanınan her türlü organizasyonun şekline bürünebileceği ifade edilmekle birlikte çoğu zaman kurucular ve token sahipleri arasındaki etkileşimden ortaya çıktığı görülmektedir25 . Bu kapsamda DAO’lar, kurucuların ve token sahiplerinin birbirlerinden ayrı şekilde yapılandırıldığı bir formda oluşturulabileceği gibi hem kurucuların hem de token sahiplerinin tek bir kuruluş altında birleştirildiği bir yapı şeklinde de kurulabilmesi de mümkündür26 . Bununla birlikte, organizasyon yapısı önem teşkil etmeksizin DAO’nun üyeleri olarak nitelendirilebilecek bu kişiler, her biri birbirinden farklı ayrı adresler altına kaydedilmekte ve DAO’nun yönetimine katılım hakkı sağlayan tokenlara sahip olmaktadır27 . Bu tokenlar fiat para, lisans sözleşmesi, ikramiye, indirim, mülkiyet hakkı veya altın gibi farklı değerler biçiminde ortaya çıkabilmektedir28 . DAO tokenları ayrıca sahibine DAO bünyesinde üyelik hakkı tanımakta ve bu üyelik hakkı da token sahibine, fon kullanımına dair kararlar da dahil olmak üzere organizasyonun yönetiminde oy kullanma hakkı vermektedir29 .

DAO’ların işleyişine emsal teşkil edebilecek ilk ve en önemli örneklerden biri olan The DAO’da kurucular, The DAO’nun akıllı sözleşmelerden oluşan ve merkezi herhangi bir yönetim olmaksızın Ethereum üzerinden otonom bir şekilde faaliyet gösteren bir yatırım fonu olarak kullanılmasını amaçlamıştır30 . 2016 yılında yürütülen kuruluş sürecinde herhangi bir kişi veya grup sınırlaması olmaksızın herkese önceden belirlenmiş bir cüzdana Ether gönderilmesi karşılığında The DAO tokenları dağıtılmıştır31 . Bu kapsamda The DAO toplam 150.000.000 ABD Doları toplayarak, bir projesi olan ve The DAO üyelerine bu projeyi sunarak yatırım elde etmek isteyen herkese kapılarını açmıştır32 . Benzer şekilde The DAO tokenlarına sahip olan tüm üyelere de kendilerine sunulan bu projelere fon sağlanması hususunda oy hakkı tanıyarak projenin başarılı olması halinde kar elde etme imkânı getirmiştir33 . Bu kapsamda token sahipleri, bir token işlemi başlatarak sunulan projeler hakkında oy haklarını kullanmakta ve akıllı sözleşmeler de sürecin herhangi biri tarafından yönetilmesine gerek olmaksızın otomatik olarak blokzincir üzerinden gelen oyların sonucunu uygulamaya koymaktadır34 . Yapılan her bir yatırım neticesinde token sahipleri, yapacakları ayrı bir oylama ile elde edilen karın yeniden yatırım amaçlı kullanılmasına karar verebileceği gibi bu karın, her bir token sahibine yapmış olduğu asıl yatırım oranında dağıtılmasına da karar verebilmektedir35 .

Öte yandan, yapısında küratörler olarak adlandırılan gönüllülük esasına dayanan ayrı bir grup oluşturulması, The DAO’nun otonomluğu hususunda bir takım soru işaretlerine sebebiyet vermiştir36 . Zira The DAO’nun yönetimini desteklemek amacıyla oluşturulan bu grup, herhangi bir projenin token sahibi yatırımcıların oylamasına sunulmasından önce proje sahiplerinin kimliğini ve projenin hukuka uygunluğunu kontrol edip onaylama görevini üstlenmiştir37 . Öğretide bir kısım yazarlarca küratörlerin bu rolünün, The DAO üzerinde yönetimsel herhangi bir egemenlik yetkisi vermeyen mekanik görevlerin yerine getirilmesinden ibaret olduğu savunulurken, Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) tarafından küratörlerin The DAO içerisinde önemli ve görmezden gelinemeyecek bir rolü olduğu ifade edilmiştir38 . Bu kapsamda küratörlerin varlığı The DAO’nun otonomluğu hususunda şüphe yaratsa da önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak diğer DAO’ların bu anlamda daha bağımsız ve otonom bir yapıya sahip olacağı ileri sürülmektedir39 .