Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yüklenicinin Eserde Meydana Gelen Ayıplardan Sorumlu Olmadığı Haller

Cases Where the Contractor is not Liable for Defects Caused in the Work

Remzi DEMİR

Eser sözleşmesi, işgörme sözleşmelerinin bir türüdür. TBK m. 470’e göre, eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. İki tarafa borç yükleyen eser sözleşmesinde yüklenici, eseri meydana getirerek işsahibine teslim etme sonucunu taahhüt etmektedir. Yüklenici eser sözleşmesinde taraflarca kararlaştırılan nitelikleri muhtevasında barındıran bir eser meydana getirip bu eseri işsahibine teslim etmekle borcundan kurtulur. Aksi takdirde, yüklenicinin ayıbı üstlenme borcu doğacaktır. Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı uyarmaya karşın, işsahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur ya da herhangi bir sebeple işsahibine yüklenebilecek olursa işsahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz. Eser meydana getirilirken işsahibinin sağladığı malzemenin ya da eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, yüklenici bu durumu hemen işsahibine bildirmek zorundadır. Bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur. Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın dolmasıyla zamanaşımına uğrar. Çalışmamızda eser sözleşmesinin ayıplı tesliminden dolayı yüklenicinin sorumluluktan kurtulması halleri, bilimsel görüşler ile yargı kararları eşliğinde incelenecektir.

Eser Sözleşmesi, Yüklenici, Ayıp, Ayıptan Sorumluluk, Zamanaşımı.

A work contract is a type of business contract. According to Article 470 of the Turkish Code of Obligations, a contract for work is a contract whereby the contractor undertakes to carry out and the customer undertakes to pay him for that work. In the work contract, which imposes debts on both parties, the contractor undertakes the result of creating the work and delivering it to the customer. The contractor is relieved of his debt by creating a work that contains the qualifications determined by the parties in the work contract and delivering this work to the customer. Otherwise, the contractor will be liable to undertake the fault. If the work is defective, despite the contractor’s explicit warning, if it arises from the instructions given by the customer or if it can be attributed to the customer for any reason, the customer cannot use his rights arising from the defectiveness of the work. If it turns out that the material provided by the customer or the place indicated for the construction of the work is defective, the contractor must immediately notify the customer of this situation. If he doesn’t, he will be responsible for the consequences. If the contractor has created a defective work, the lawsuits to be filed for this reason, beginning from the date of delivery, two years for works other than immovable structures; in immovable structures, the statute of limitations expires after five years, and if the contractor has a serious fault, twenty years, regardless of the nature of the defective work. In our study, the cases where the contractor is freed from responsibility due to the defective performance of the contract of work will be examined in the light of scientific opinions and judicial decisions.

Contract of Work, Contractor, Defect, Liability for Defect, Statute of Limitation.

GİRİŞ

Yaşamın bir mücadele olması gerçeği, kişinin ekonomik faaliyetlerini ve hukuki ilişkilerde bulunmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Değişen koşullar, teknolojik gelişmeler, sonsuz gereksinimler ve insan unsuru nazara alındığında sözleşmeler oldukça önem kazanmaktadır1 . Küreselleşen dünyamızda, ekonomik, bilimsel ve teknolojik alanlarda yaşanan ilerlemeler; eser sözleşmesinin önemini ve değerini artırmaktadırlar. Devasa konutların, işyerlerinin, barajların, köprülerin yapımlarının yanı sıra estetik operasyon, elbise dikme, bilgisayar programı hazırlama, kitap yazma gibi etkinlikler insanların yaşamlarında önemli rol oynamaktadırlar2 . 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK” ya da “Kanun”) m. 470’e göre, eser sözleşmesinde yüklenici bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi, işsahibi de bedel ödemeyi taahhüt eder. İki tarafa borç yükleyen eser sözleşmesinde yüklenici, eseri meydana getirerek işsahibine teslim etme edimini yani bir sonucu taahhüt etmektedir3 . Yüklenicinin eser meydana getirme ediminin kapsamına, önceden var olmayan yeni bir eser meydana getirme, var olan eseri değiştirme, onarma, bakım, kısmen ya da tamamen ortadan kaldırma da girmektedir4 .

TBK m. 474 vd. hükümlerinde, yüklenicinin meydana getirmeyi taahhüt ettiği eseri ayıpsız olarak işsahibine teslim etmesi gerekir5 . Eser sözleşmesine özelliğini veren karakteristik edim yüklenicinin bu edimidir6 . Yüklenici hem eser sözleşmesinde taraflarca açıkça kararlaştırılan nitelikleri muhtevasında barındıran bir eser meydana getirmek hem de bu eseri işsahibine teslim etmekle borcundan kurtulur. Aksi takdirde yüklenicinin ayıbı üstlenme (tekeffül) borcu doğacaktır7 .

I. ESER SÖZLEŞMESİNDE AYIPLI İFA SAYILAN HALLER, ŞARTLARI VE İŞ SAHİBİNİN YÜKLENİCİNİN AYIBI ÜSTLENME BORCUNDAN KAYNAKLANAN HAKLARINA DAİR GENEL DEĞİNİLER

İşsahibinin ayıbı üstlenme borcundan kaynaklanan haklarını talep edemeyeceği halleri incelemeye başlamadan önce, ayıplı ifa sayılan hallerin, ayıplı ifaya dair şartların ve işsahibinin ayıptan doğan haklarının genel olarak incelenmesi gerekir.

TBK sisteminde sözleşme serbestisi ilkesi geçerlidir. Eserin ayıplı olup olmadığının belirlenmesinde, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri nazara alınacaktır8 . İşsahibi ile yüklenici, kararlaştırdıkları sözleşmeyle eserin niteliklerini ve niceliklerini belirlerler. Eseri somut olarak belirleyen rengi, hammaddesi, meydana getirme yöntemi gibi nitel özellikler, taraflarca karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla tespit edildikten sonra, buna aykırı eserin oluşturulması ayıplı ifa teşkil eder. Böylelikle eserdeki ayıp, meydana getirilen eserin sözleşmede kararlaştırılan nitelikleri taşımaması ya da sözleşmeyle kararlaştırılmasa bile eserde bulunması gereken lüzumlu niteliklerin bulunmaması olarak tanımlanabilir9 . Dürüstlük kuralı gereğince işsahibinin eserden bekleyebileceği niteliklere sahip olmaması da eserin ayıplı sayılmasını haklı kılar10 . Yargıtay’a göre ayıp, eserde olması gereken özellikler ile sözleşmede kararlaştırılan niteliklerin bulunmayışını ifade eder11 .

Eserden yapılış gayesine uygun yararlanmanın mümkün olmasına karşın, bu yararlanmanın kalitesini düşüren unsurlar vardır. Örneğin, sipariş edilen elbiseyi terzinin kötü bir işçilikle dikmesi durumunda ayıplı bir eser, yakası dikilmemiş bir elbise ise tamamlanmadığından ifanın eksik olması söz konusudur. Yine projede musluk konulması gerekirken musluk konulmaması, sözleşmede 25 metrekare yapılması kararlaştırılan banyonun 20 metrekare olarak yapılmasında ifa eksikliği vardır12 . İfanın eksik olmasından ötürü yüklenici hakkında TBK m. 112’de yer alan borcun ifa edilmemesinden doğan giderim borcu hükümleri uygulanacaktır13 . Maddeye göre, “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür”. Eksik iş, eserin oran itibariyle sözleşmeyle belirlenen düzeye gelmemesi şeklinde tanımlanabilir14 . Eserin niteliklerindeki bozukluk ayıp, yapılmayan işin bulunması da eksik iştir15 . Yargıtay eksik iş sebebiyle, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıptan kaynaklanan sorumluluk hükümlerinin uygulanmayacağına isabetle hükmetmiştir16 . Zira eksik iş sebebiyle henüz ifa edilmiş bir eseri teslim borcu bulunmamaktadır.

Ayıbın belirlenmesinde, TBK m. 475 somut bir kıstas getirmemiştir. Somut sözleşme hükümleriyle çekişme konusu olayın koşulları ayrı ayrı değerlendirilecektir17 . Ancak, satıcının ayıptan doğan sorumluluğunu düzenleyen TBK m. 219 nazara alınarak, eserin kullanılma elverişliliğini veya değerini önemli ölçüde azaltacak ya da kaldıracak nitelikteki eksiklikler; lüzumlu nitelikteki eksiklikler olarak kabul edilmelidir18 . İşsahibi ile yüklenici, aksini açıkça kararlaştırmadıkça, yüklenici orta kalitede bir malzeme kullanmalıdır. Malzeme fen ve teknik standartlara uygun olmalıdır. Bu malzemenin taraflarca kararlaştırılan amaca uygun şekilde kullanılmasıyla oluşturulacak eserin işsahibine teslim edilmesi gerekir. Yüklenici bu yükümlülüğe uymazsa ayıplı bir eserden söz edilir. Örneğin, taraflar bir konutun dış sıvasında yağlı boyanın kullanılacağı hususunda anlaşmışlar, ancak boyanın kalınlığını belirlememişlerse, yüklenici bu boyama işinde orta kaliteden daha az kalınlıkta boya yapamaz19 . Aksi halde ayıplı ifadan söz edilir. Yine çatı tamir işini konu edinen eser sözleşmesinde, iyi yalıtım yapılmaması sebebiyle sızma varsa eser ayıplıdır20 .