Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sigorta Poliçelerinin Sözleşmeden Farklı Olmasının Teyit Mektubu Bağlamında Değerlendirilmesi

Evaluation of How Insurance Policies Differ from Contracts in Term of Letter of Confirmation

Damla SONGUR

Bu makalenin amacı asıl sözleşmenin içeriğini doğrulama amacıyla yazılı bir ispat aracı niteliği taşımaları nedeniyle maddi hukuk yönünden benzer olan teyit mektubu ile sigorta poliçelerinin karşılaştırmasının yapılarak, teyit mektubuna ilişkin Türk Ticaret Kanunu’nun 21/3 fıkrası ile getirilen kanuni karinenin sigorta poliçelerine uygulanıp uygulanamayacağı hususunu tartışmaktır. Bu bağlamda öncelikle sigorta poliçelerinin teyit mektubunun Türk Ticaret Kanunu 21/3. fıkrasında yer verilen tanımını karşılayıp karşılamadığı; ardından Türk Ticaret Kanunu 21/3. fıkrasında düzenlenen kanuni karinenin, koşulları bakımından her durumda sigorta poliçeleri için uygulanıp uygulanamayacağı ve ispat sorunu ile son olarak Türk Ticaret Kanunu’nun 1425/2 hükmü ile sigorta poliçesinde sözleşmeden farklılaşan aleyhe içeriğin geçersizliği düzenlemesinin bu değerlendirme bakımından anlamı incelenecektir.

Sigorta Poliçesi, Teyit Mektubu, TTK 21/3, TTK 1425/2.

The purpose of this article is to discuss whether the legal presumption brought by the Art. 21/3 of the Turkish Commercial Code regarding the confirmation letter can be applied to insurance policies by comparing the letter of confirmation and insurance policies, which are similar in terms of substantive law since they are a written proof for the purpose of verifying the content of the main contract. In this context, whether the insurance policies meet the definition of the letter of confirmation given in paragraph 21/3 of the Turkish Commercial Code, whether the legal presumption regulated in paragraph 21/3 of the Turkish Commercial Code can be applied to insurance policies in all instances in terms of its conditions, the burden of proof, and the meaning of the invalidity of the unfavorable content in the insurance policy stipulated in the 1425/2 of the Turkish Commercial Code in terms of this evaluation will be examined.

Insurance Policy, Letter of Confirmation, Art. 21/3 TCC, Art. 1425/2 TCC.

Giriş

Ticari hayatın koşullarında taraflar iş ve işlemlerini hızlı bir şekilde gerçekleştirmek istemektedir. Bunun için ticari işler çoğu zaman sözlü veya teknolojinin olanak sağladığı teknik araçlar vasıtasıyla yürütülmektedir. Buna karşılık sözlü veya teknolojinin olanak tanıdığı teknik yollarla gerçekleştirdiği ticari işlerine kesinlik ve açıklık getirmek isteyen tacir ise hukukî güvenlik amacıyla düzenlediği teyit mektubu ile sözleşme şartlarını doğrulayabilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 1401. maddesinde düzenlenirken herhangi bir şekil koşuluna bağlanmayan sigorta sözleşmelerinin, yazılı veya sözlü ya da açık veya örtülü irade ile kurulması olanaklıdır. Günümüzde de ticari hayatın değişen koşulları ve gelişen teknolojisi sonucunda sigorta ilişkisinin sıklıkla teknik araçlar vasıtasıyla gerçekleştiği ve sigorta sözleşmesinin bu şekilde kurulduğu veya tamamlandığı görülmektedir. Bununla birlikte sözleşme ne şekilde kurulursa kurulsun Türk Ticaret Kanunu’nun 1424. maddesi gereğince sigortacının poliçe düzenleyerek sigorta ettirene verme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bu açıklamalar çerçevesinde sigorta poliçelerinin, sözlü veya teknik araçlar vasıtasıyla gerçekleştirilen sigorta sözleşmeleri için maddi hukuk yönünden teyit mektubuna benzer bir nitelik taşıdığı görülmektedir. Bu durumda, asıl sözleşmeden farklılaşan bir içeriği barındırması hâlinde teyit mektubuna ilişkin Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen kanuni karinenin sigorta poliçelerine uygulanıp uygulanmayacağının, sigorta poliçeleri için düzenlenen 1425/2 hükmü de dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

I. Teyit Mektubu

Teyit mektubu, çoğu zaman sözlü veya teknolojinin olanak sağladığı araçlarla kurulan sözleşmeleri bir kesinlik ve açıklığa kavuşturmak isteyen kişinin, hukukî güvenlik ihtiyacıyla sözleşmenin içeriğini doğrulamak için başvurduğu bir araçtır1 . Öğretide teyit mektubunun varlığı yönünden gönderen ve alan kişilerin tacir sıfatına ilişkin tartışmalar bulunsa da, kanaatimizce tacir olmayan kişiler arasında da hukukî güvenlik amacıyla görüşmelerin bir parçası olarak teyit mektubu düzenlenmesine bir engel bulunmamaktadır. Ancak ticari işlerin hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmeleri ihtiyacının gereği olarak hukukumuzda teyit mektubunun sadece ticari belge olarak kullanılması hâline hukukî bir anlam yüklenerek sonuç bağlanmakta ve Türk Ticaret Kanunu ile itiraza uğramamaları hâlinde içeriğiyle her iki tarafı da bağlamaları yönünde bir karine getirilmektedir. Bunun için Türk Ticaret Kanunu’nun 21/3 hükmü2 ile karineye bağlanan bu ticari belge, öncelikle “Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazı” olarak tanımlanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda teyit mektubu, hukukî açıdan, hükmün devamında düzenlendiği üzere, tebliğ edilmek ve itiraza uğramamak koşuluyla içeriğiyle bağlayıcılık ve geçerlilik kazanan yazılı delil (HMK m.199) niteliğinde özel bir ispat aracıdır3 .

Öğretide, yukarıda değinildiği gibi, teyit mektubunu alan ve gönderenin tacir sıfatının gerekip gerekmediği yönündeki farklı görüşler bulunmaktadır4 . Kanaatimizce ticari belge niteliğinde teyit mektubundan bahsedebilmek için, gönderen ve alan kişinin tacir olması ve ticari işletmesi icabı iş görmüş olması5 gerekir. Zira Türk Ticaret Kanunu 21/3 hükmü ile düzenlenen 8 günlük itiraz süresine bağlanan karinenin gönderen bakımından getirdiği hukukî güvenlik ticari hayatın hızı nedeniyle tacirlerin ihtiyacına hizmet etmekte; alan bakımından ise sadece basiretli olması gereken tacirlere yüklenebilecek bir külfet niteliği taşımaktadır.

Esasen yazılı olmayan şekillerde kurulan bir sözleşmenin şartlarını kesinleştirme ve açıklığa kavuşturmayı sağlama amacı taşıyan teyit mektubuna, yazılı olarak kurulmuş sözleşmelerin değiştirilmesi yönünde yazılı olmayan açıklamaların teyidinde6 de başvurulabilir7 . Ayrıca teyit mektubu esaslı noktalarında anlaşılmış bir sözleşmenin ikinci derecede önemli yan koşullarını kesinleştirme aracı olarak da işlev görebilmektedir8 . Bu bakımdan teyit mektubu, sözleşmelerin taahhüt aşamasına ilişkin hususları göstererek kuruluş safhasını takip etmektedir9 . Öte yandan teyit mektubuna itiraz edilmesi, birçok görüşme veya yazışma sonucunda kurulan sözleşmelerde tarafların iradelerinin karşılıklı ve birbirine uygun olup olmadığını, dolayısıyla gelinen noktada esaslı noktalarda uyuşulmasıyla sözleşmenin kurulup kurulmadığını olumsuz yönde açıklığa kavuşturmuş olmaktadır10 .

Buna göre yazılı bir belgeyi teyit mektubu olarak nitelendirerek Türk Ticaret Kanunu 21/3 hükmünü uygulayabilmek için şu koşulların sağlanması gerekmektedir: Tacirler arasında hükümde öngörülen şekilde kurulmuş/değiştirilmiş bir sözleşmenin varlığı, teyit mektubunun sözleşmenin içeriği ile yapılan açıklamaları doğrulaması ve yazılı şekil.

Türk Ticaret Kanunu teyit mektubunun gönderilmesini bir süreye bağlamadığı gibi, zorunlu da tutmamaktadır. Ayrıca ihtiyari olan teyit mektubunun yazılı olması dışında herhangi bir şekil koşulu da öngörülmemektedir11 . Bu açıdan teyit mektubu sadece varması gereken yazılı bir belgedir (HMK m.199)12 .

II. Sigorta İlişkilerinde Sözleşmenin Kurulmasına İlişkin Süreç

Sigorta ilişkilerinde rizikonun taşınmasına ilişkin sürecin başlaması, genel hatlarıyla şu şekildedir: Görüşmeler sonucu kurulan sigorta sözleşmesinin (TTK m.1401) ardından sigortacı poliçe düzenleyerek sigorta ettirene göndermektedir (TTK m.1425). Poliçenin teslimi karşılığında muaccel hâle gelen primin tamamının veya ilk taksidinin (TTK m.1431) ödenmesiyle de sigortacının rizikoyu taşıma yükümlülüğü işlerlik kazanmaktadır (TTK m.1421). Bu bağlamda sigorta poliçesi, kurulmuş bir sözleşme ile ilgili gönderilen yazılı bir belgedir ve sigorta sözleşmesinin teknik ve maddi başlangıcı için önem arz etmektedir13 .

Gerçekten Türk Ticaret Kanunu’na göre sigorta ilişkisinde süreç sigorta ettiren ile sigortacının görüşmeleriyle başlamaktadır. Sigorta sözleşmesinin kurulmasından önceki bu görüşmelerde sigortacı ve acentesi, gerekli inceleme süresi de tanıyarak sigorta ettireni kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgiler, sigortalının hakları, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümler ile gelişmelere bağlı bildirim yükümlülükleri konusunda aydınlatmalı ve sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri açıklamalıdır (TTK m.1423/1)14 . Buna karşılık sigorta ettiren ise sözleşmenin yapılması için bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmelidir (TTK m.1435/1). Böylece sigorta sözleşmesi, görüşme veya yazışmalar üzerine tarafların esaslı noktalarda uyuşmasıyla kurulmaktadır.

Bu bağlamda Türk Ticaret Kanunu’nun 1401. maddesinde düzenlenirken herhangi bir şekil koşuluna bağlanmayan sigorta sözleşmelerinin yazılı veya sözlü ya da açık veya örtülü irade ile kurulması olanaklıdır15 . Günümüzde ise ticari hayatın değişen koşulları ve gelişen teknolojisi sonucunda sigorta ilişkisinin sıklıkla teknik araçlar vasıtasıyla gerçekleştiği ve sigorta sözleşmesinin bu şekilde kurulduğu veya tamamlandığı görülmektedir. Zira Borçlar Hukukunun temel prensipleri kapsamında sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir (TBK m.12/1) ve özünde bir Borçlar Hukuku sözleşmesi olan sigorta sözleşmelerinin kurulması için tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları yeterlidir (TBK m.1/1). Türk Ticaret Kanunu’nun “Sigorta Sözleşmeleri Hakkında Uygulanacak Hükümler” başlıklı 1451. maddesi de bu durumu Türk Ticaret Kanunu’nda hüküm bulunmayan hâllerde sigorta sözleşmesi hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı şeklinde hükme bağlamaktadır.