Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Olağanüstü Olayların Tasnifi ve Borç İlişkilerine Etkilerinin Çeşitli Görünümleri: Covid-19 Örneği Üzerinden Bir İnceleme

Classification of Extraordinary Events and Various Appearances of Their Effects on Contractual Relationships: An Analysis Through the Case of Covid-19

Esma Elif ŞAFAK SARIKAYA

Hukuki anlamda olağanüstü olay; mücbir sebep, beklenmeyen hal ve ifanın borçludan talep edilmesini dürüstlük kuralına aykırı kılan halleri kapsayan bir üst kavramdır. Çalışma kapsamında olağanüstü olayın bu görünümlerinin birbirleriyle ilişkisi ve ortaya çıkardıkları hukuki sonuçlar, Covid-19 salgını örneği üzerinden incelenmiştir. Covid-19 salgını, ortaya çıkışı bakımından doğal, yarattığı etkiler bakımından sosyal nitelikli bir olağanüstü olaydır. Salgına bağlı olarak yetkili makamlar tarafından getirilen tedbir, kısıtlama ve yasaklar ise nitelikleri itibarıyla olağanüstü olay teşkil etmezler. Bunlar salgının olumsuz etkilerini bertaraf etmek için uygulamaya koyulan yasal veya idari düzenlemelerdir ve borç ilişkisi üzerinde sonuç doğurmaları, emredici nitelikte hukuk kuralı olmalarından kaynaklanır. Salgın ve salgın sebebiyle getirilen tedbir ve kısıtlamalar, çeşitli etkenlere bağlı olarak, borç ilişkileri üzerinde geniş bir yelpazede hukuki sonuçlar doğurmuştur. Çalışmada, salgını kontrol altına almak için getirilen yasal ve idari düzenlemelerin belli başlı borç ilişkilerine etkisi ve sebep oldukları ifa engelleri incelenmiştir.

Olağanüstü Olay, Mücbir Sebep, Beklenmeyen Hal, Covid-19, İfa Engelleri.

The extraordinary event in the legal sense constitutes the superior concept which covers force majeure, the fortuitous events and the situations which render the request for the execution of the obligation contrary to the rule of good faith. Within the scope of the study, the relationship between these appearances of the extraordinary event and the legal consequences they reveal are examined through the example of the Covid-19 pandemic. As an extraordinary event, the Covid-19 pandemic is a natural event in terms of its emergence and a social event in terms of its effects. The measures and restrictions prescribed by the authorities with regard to the pandemic do not constitute an extraordinary event in terms of their nature. These are the legal or administrative regulations put into practice to eliminate the negative effects of the pandemic and the reason why they have consequences on the contractual relationships is that they constitute an imperative rule of law. The pandemic and the measures/restrictions issued due to the pandemic have resulted in a wide range of legal consequences on contractual relationships, depending on various factors. In the study, the effects of the legal and administrative regulations imposed in order to control the pandemic on certain contractual relationships and the cases of breach of contract they have created are examined.

Extraordinary Event, Force Majeure, Fortuitous Event, Covid-19, Cases of Breach of Contract.

Giriş

Bir sözleşme ilişkisinin koşullarına etki eden olağanüstü olaylar çeşitli hukuki sonuçlar doğurabilir. Çoğu zaman bu olayların ve buna bağlı olarak ortaya çıkan hukuki gelişmelerin sebep olduğu ifa engellerini birbirlerinden ayırt etmek kolay olmamaktadır. Bu hususta en yakın örnek, geçtiğimiz iki yıl dünyayı hâkimiyeti altına alan Covid-19 salgınının borç ilişkilerine etkisinin çeşitliliğine bağlı olarak her somut olayda ortaya çıkan hukuki sonuçların belirlenmesinde yaşanan güçlüklerdir. Covid-19 salgını sürecinin uzunluğu ve seyrinin ağırlığı da göz önüne alındığında salgının yayılmasını mümkün mertebe engellemek için yetkili makamlarca alınan çok sayıdaki tedbir, yasak ve kısıtlama kararları birçok borç ilişkisi yönünden borçlu temerrüdü, geçici/sürekli ifa imkânsızlığı, kısmi/tam imkânsızlık, aşırı ifa güçlüğü vb. ifa engellerine yol açmıştır. Salgın sürecinin uzunluğu ve mahkemeye intikal eden hukuki uyuşmazlıkların sayısının çokluğu dikkate alındığında, bunların tamamıyla çözüme kavuşturulmasının en az birkaç yılı bulacağını ve bu sürecin ifa engelleri yönünden çeşitli tartışmaları da beraberinde getireceğini öngörmek mümkündür. Bu çalışmada Covid-19 salgını özelinde olağanüstü olayların ve bunlara ilişkin getirilen yasal veya idari düzenlemelerin hangi durumda hangi ifa engeline sebep olabileceği belli kıstaslar çerçevesinde tespit edilmeye çalışılacaktır. Bunun için öncelikle bir borç ilişkisinin koşullarına etki eden “olağanüstü olaylar”ın sınıflandırması yapılacak, daha sonra da bu olayların akabinde yaşanan hukuki gelişmelerin belli başlı borç ilişkilerine etkisi incelenecektir.

I. Borç İlişkisine Etki Eden Olağanüstü Olayların Nitelendirilmesi ile Bunlara Bağlı Olarak Ortaya Çıkan Durum Değişiklikleri

Bir sözleşme ilişkisinin, kurulduğu anda mevcut olan çevresel koşullarla devam edeceği ön kabulü vardır. Özellikle sürekli edimli sözleşmelerde bu esas daha büyük bir önem taşır. Hayat şartlarında meydana gelen beklenmedik değişikliklerin sözleşmenin taraflarını olumsuz etkilemesi, şüphesiz ki her durumda sözleşme koşullarının değiştirilmesi gerekliliğini doğurmaz. Aksine, kural, ahde vefa ilkesi gereği borcun, sözleşmenin kurulduğu şartlarla aynen ifasıdır. Ancak bazı hallerde ortaya çıkan durum değişikliklerinin sözleşme ilişkisi üzerinde hukuki sonuç doğurması kaçınılmaz olur. Ortaya çıkan beklenmedik durum değişiklikleri çeşitli durumlarda teknik olarak mücbir sebep, beklenmeyen hal (umulmayan hal) veya olağanüstü olay olarak nitelendirilmektedir. Belirtmek gerekir ki bu kavramların tanımları, buna bağlı olarak birbirlerinden ayırt edildikleri noktalar ve hukuki sonuçları oldukça tartışmalı hususlardır. Bu çalışma kapsamını aşmamak amacıyla konuya ilişkin değerlendirmeler, benimsediğimiz tanımlar çerçevesinde yapılacaktır.

Mücbir sebep; dışsal kaynaklı, mutlak olarak kaçınılmaz biçimde borcun ihlaline yol açan, öngörülemez nitelikli olağanüstü bir olaydır1 . Mücbir sebep, tarihi kökeni ve özellikle Fransız hukukundaki konumu itibarıyla adeta ifa imkânsızlığıyla özdeşleştirilmiş bir kavramdır2 . Oysaki mücbir sebep olarak ortaya çıkan ve sözleşme ilişkisi üzerinde etki doğuran bir olay, ifa imkânsızlığından başka borçlu temerrüdü, aşırı ifa güçlüğü veya kötü ifa gibi ifa engellerine de yol açabilir3 . Beklenmeyen veya umulmayan hal ise mücbir sebepten farklı olarak dışsal kaynaklı olması zorunlu olmayan, borcun ihlalini borçlu açısından kaçınılmaz kılan (nispi kaçınılmazlık), öngörülemez nitelikteki olağanüstü bir olay olarak tanımlanmaktadır4 . Mücbir sebep ile beklenmeyen hal açısından ayırt edici kriter olan kaçınılmazlık yönünden değerlendirme yapıldığında, nispi kaçınılmazlığa sebep olan hallerin mutlak kaçınılmazlığa sebep olan halleri kapsayacağına şüphe yoktur5 . Şu hâlde mücbir sebepler, beklenmeyen hallerin alt kümesini oluşturur6 . Dolayısıyla beklenmeyen hallerin mücbir sebepler dışında kalanları da ifa imkânsızlığından başka ifa engellerine de sebep olabilir. Kaçınılmazlık kriteri ise temelde hem olayın meydana gelmesinden kaçınılamamasını hem de sonuçlarının yarattığı engellerin aşılamaz olmasını gerektirir7 . Bir diğer ifadeyle mücbir sebep veya beklenmeyen hal ister doğal sebepli ister toplumsal kaynaklı olsun, ortaya çıkışı ve yarattığı engeller bakımından borçlu açısından önüne geçilemez niteliktedir. Olağanüstü olay ise ekseriyetle TBK m. 138’de düzenlenen aşırı ifa güçlüğü veya teorik alt yapısı itibarıyla clausula rebus sic stantibus veya işlem temelinin çökmesi kuramları çerçevesinde ele alınır. Bu bağlamdaki olağanüstü olay tanımında, mücbir sebep ve beklenmeyen hal tanımından farklı olarak kaçınılmazlık derecesi değil, ifanın borçludan talep edilmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmesi kıstası benimsenmiştir. Şu hâlde mücbir sebep, beklenmeyen hal ve TBK m. 138’deki anlamıyla olağanüstü durum değişikliğine sebep olan olağanüstü olay, sözleşmenin başında öngörülemeyen ve ortaya çıkmasıyla sözleşme ilişkisi üzerinde kaçınılmaz şekilde etki doğuran8 , buna bağlı olarak da çeşitli hukuki sonuçlara yol açabilen doğal veya sosyal nitelikli olaylardır. Bu üç hukuki kavramın ortak paydası, temelde birer “olağanüstü olay” niteliğinde olmalarıdır. Üçü arasındaki ayırıcı kıstas, tanımları itibarıyla, borcun ifası önünde yarattıkları engelin derecesidir. Mücbir sebep veya beklenmeyen hal, ifayı mutlak veya nispi kaçınılmaz kılan bir olağanüstü olay iken; TBK m. 138 çerçevesindeki olağanüstü durum değişikliğine sebep olan olağanüstü olay, ifayı borçludan talep etmeyi dürüstlük kuralına aykırı kılar. Şu hâlde hukuki anlamda “olağanüstü olay” kavramı; mücbir sebep, beklenmeyen hal ve TBK m. 138 kapsamında olağanüstü durum değişikliğine sebep olan olağanüstü olayların hepsini kapsayan bir üst kavramdır. Buradan yola çıkılarak mücbir sebep ve beklenmeyen hal dar anlamda olağanüstü olay, TBK m. 138’de anılan olağanüstü olay ise geniş anlamda olağanüstü olay şeklinde adlandırılabilir. Aynı olayın farklı sözleşme ilişkileri üzerindeki etkilerine göre mücbir sebep, beklenmeyen hal veya bunlar dışında kalan (geniş anlamda) olağanüstü olay teşkil etmesi mümkündür. Belirtmek gerekir ki, geniş anlamda olağanüstü olayın sözleşme koşullarında değişiklik yaratabilmesi için mutlaka deprem, sel, heyelan gibi doğal afet veya savaş, salgın veya ekonomik kriz gibi sosyal felaket9 mertebesinde bir ağırlığa sahip olmasına gerek yoktur10 ; sözleşme ilişkisi üzerindeki somut etkilerinin, sözleşmenin kurulduğu haliyle devamını dürüstlük kuralına aykırı kılacak ölçüde ağır olması yeterli kabul edilmelidir.

Olağanüstü olayın (hem dar hem de geniş anlamda) öngörülemez olması aranmaktadır. Buradaki öngörülemezlik doğrudan olayın kendisinin meydana gelişi ile ilgili değildir; olağanüstü olayın borç ilişkisi üzerindeki etkisinin kapsamı ile yarattığı hukuki sonuçların ağırlığının öngörülemez olması esastır11 . Hatta olayın kendisi ve sonuçları öngörülebilir olsa dahi, sözleşmenin kurulması esnasında borç ilişkisi üzerindeki etkileri fiilen öngörülememişse öngörülemezlik şartı sağlanmış olur. Covid-19 salgını yönünden yapılacak öngörülebilirlik değerlendirmesinde salgının süresi, sürecin farklı aşamalarında arttırılan/gevşetilen kısıtlamalar, salgınla mücadeledeki tıbbi gelişmeler, belirli kişi veya meslek gruplarının hangi ölçüde salgından etkilendikleri gibi hususlar dikkate alınmalıdır.

Son olarak mücbir sebebin sözleşme ilişkisine etkisine ayrı bir parantez açmak gerekir. Mücbir sebep, sözleşme hukukunda çoğunlukla borçlunun kusurunu ortadan kaldıran sebep olarak12 ortaya çıkar. Örneğin mücbir sebebin ortaya çıkmasıyla borcunu ifa edemeyen borçlu, ifa edememede kusuru bulunmadığı için ortaya çıkan borçlu temerrüdü veya ifa imkânsızlığından sorumlu tutulamayacaktır. Kusurdan bağımsız sorumluluk hallerinde ise, ortaya çıkan mücbir sebep, sorumluluğu ortaya çıkaran olgu ile borcun ifa edilmemesi arasındaki nedensellik bağını kesmek suretiyle borçluyu sorumluluktan kurtarır13 .

Belirtmek gerekir ki çoğu zaman olağanüstü olayın kendisinden ziyade, bu olaya bağlı olarak ortaya çıkan toplumsal, hukuki ve ekonomik gelişmelerin sözleşme ilişkisi üzerindeki etkileri hukuki olarak anlam ifade eder. Ancak fikrimizce doğal veya sosyal nitelikli bir olağanüstü olayı takip eden, onun zararlarını veya olumsuz etkilerini önlemek ya da azaltmak amacıyla alınan idari kararlar, çıkarılan kanunlar veya verilen mahkeme kararları; mücbir sebep, beklenmeyen hal veya TBK m. 138’de düzenlenen (geniş anlamda) olağanüstü olay kapsamında değerlendirilmemelidir14 . Aksi halde borcun ifası aşamasında ortaya çıkan ve ifaya engel teşkil eden tüm idari kararları, yasakları veya kanun değişikliklerini mücbir sebep, beklenmeyen hal veya geniş anlamda olağanüstü olay olarak kabul etmek gerekir ki, böyle bir kabul bu tür değişikliklerin niteliğine uygun düşmeyeceği gibi anılan kavramların tanımlarıyla da bağdaşmaz15 . Mücbir sebep16 , beklenmeyen hal veya geniş anlamda olağanüstü olay, bir tabiat olayı olabileceği gibi savaş, salgın, ekonomik kriz vb. olaylar gibi sosyal nitelikli de olabilir ve esas itibarıyla borcun ifasına fiilen engel olan olayları niteler. Ancak bazı hallerde olayın meydana getirdiği toplumsal ve ekonomik olumsuz etkileri gidermek veya azaltmak için yetkili merciler tarafından getirilen birtakım yasal düzenlemeler, idari tedbirler veya yasaklar, borç ilişkisi yönünden hukuki bir ifa engeli teşkil ederek çoğu zaman hukuki imkânsızlığa yol açar17 . Zira yasal veya idari tedbirler yasama işlemi veya düzenleyici işlemler şeklinde ortaya çıkan emredici hukuk kurallarıdır. Örneğin salgının Türkiye’de ilk kez görüldüğü dönemde sinema, tiyatro, konser, nişan/düğün, spor salonu, kafe, restoran, berber, kuaför, güzellik salonu, gece kulübü, internet kafe, oyun alanı, hamam, sauna, kaplıca, havuz gibi toplanma yerlerinin faaliyetlerinin durdurulması gibi İçişleri Bakanlığı tarafından alınan tedbirler, o dönemden önce kurulan birçok sözleşme ilişkisi açısından hukuki nitelikli bir ifa engeli teşkil etmiştir.

Özetle olağanüstü olaya ilişkin olarak yetkili makamlarca getirilen yasak ve kısıtlamalar teknik anlamda olağanüstü olay olarak nitelendirilemez; bunlar olağanüstü olayı takip eden ve olağanüstü olayın olumsuz toplumsal etkilerini bertaraf etmeye yönelik getirilen emredici nitelikteki kamu hukuku kurallarıdır. Bu şekilde getirilen hukuk kurallarının ifaya engel teşkil etmesi veya ifayı borçludan talep etmeyi dürüstlük kuralına aykırı kılacak derecede güçleştirmesi hukuki ifa engeli yaratır. Şu hâlde mücbir sebep/beklenmeyen hal veya geniş anlamda olağanüstü olay niteliğindeki olayların fiilen bir borcun ifasını engellemesi (fiili durum değişikliği) ile bu tür olaylar neticesinde getirilen yasal veya idari düzenlemelerin bir borcun ifasına engel teşkil etmesi (hukuki durum değişikliği) birbirinden ayırt edilmelidir. Örneğin Covid-19 virüsüne yakalanıp bizzat ifa etmesi gerektiği borcunu ifa edemeyen borçlunun ifasının imkânsızlaşması doğrudan doğruya olağanüstü olayın kendisinden kaynaklanmakta iken, Covid-19 sebebiyle getirilen kısıtlamalar sebebiyle edimini yerine getiremeyen borçlunun yaşadığı imkânsızlık, olağanüstü olaya bağlı olarak ortaya çıkan hukuki sebepli bir imkânsızlıktır. Bu husus, ortaya çıkan durum değişikliğinin öngörülebilirliğinin tespitinde rol oynar. Mücbir sebep/beklenmeyen hal veya geniş anlamda olağanüstü olayın doğrudan doğruya yol açtığı fiili durum değişikliği ile bu olayı takiben ortaya çıkan hukuki veya idari gelişmelerin dolaylı olarak meydana getirdiği hukuki durum değişikliğinin öngörülebilirliği farklılık arz edebilir. Örneğin bir ekonomik kriz esnasında yapılan bir sözleşmede belirli bir mala ilişkin belli ölçüde fiyat artışının öngörülebilir olduğu kabul edilebilir; öte yandan sözleşmenin kurulmasından sonra krizin etkilerinin azaltılması amacıyla yeni bir kanunla bu tip sözleşmeler açısından yalnızca Türk Lirası ile ödeme yükümlülüğü getirilmesi varsayımında, artık bu durumun öngörülebilir olduğundan bahsedilemeyecektir.

Sonuç olarak, dar anlamıyla olağanüstü olay (mücbir sebep/olağanüstü hal), ortaya çıkmasıyla doğrudan doğruya fiilen borcun ihlalini mutlak veya nispi kaçınılmaz hale getiren; geniş anlamıyla olağanüstü olay ise ifayı borçludan talep etmeyi dürüstlük kuralına aykırı kılan tabiat olayı veya sosyal olaydır. Kaynağını bu olaydan alan ve onu takip eden yasal/idari düzenlemelerin ifayı çeşitli şekillerde engellemesi veya ifayı borçludan talep etmeyi dürüstlük kuralına aykırı kılması ise olağanüstü olayın dolaylı etkisi olarak ortaya çıkar.