Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İdari Yargıda Karşı Vekâlet Ücretine İlişkin Tartışmalı Bazı Hususlar

A Number of Controversial Issues Regarding Counter Attorney’s Fee in Administrative Jurisdiction

Taha TAŞ

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi ile yargılama giderleri noktasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göndermede bulunulmuştur. HMK’nın 323. maddesinde ise yargılama giderlerinin kapsamı genel itibariyle; yargılama harçları, yargılama masrafları ve karşı vekâlet ücreti olarak belirlenmiştir. Görüldüğü üzere; karşı vekâlet ücreti ayrı bir gider kalemi olarak, yargılama giderlerinin kapsamı içerisine dâhil edilmiştir. O halde; davada haklı çıkması sebebiyle lehine yargılama giderlerinin hükmedildiği taraf, davasını bir avukat aracılığıyla takip etmişse, bu taraf lehine diğer yargılama giderlerine ilaveten bir de HMK’nın açık hükmü gereğince karşı vekâlet ücretine hükmedilmesi iktiza eder. Bu çalışmamız içerisinde de, idari yargı uygulamasında karşı vekâlet ücretine ilişkin sıklıkla yaşanan tartışmalar ele alınacak ve yüksek mahkemelerin farklı dairelerinin içtihatları temelinde bu tartışmalara belli çözümler getirilmeye çalışılacaktır. Tabii öncesinde; konunun daha iyi anlaşılabilmesi adına karşı vekâlet ücreti kavramından ne anlaşılması gerektiği üzerinde durulacak ve davalı idare vekillerinin hukuki statüleri ortaya konulacaktır. Söz konusu vekâlet ücretinin; diğer yargılama giderleri içerisinde aslanpayını teşkil etmesi ve bu suretle kişilerin mahkemeye erişim hakları üzerinde doğrudan müdahale teşkil etmesi, konuyu daha da önemli bir hale getirmektedir.

Karşı Vekâlet Ücreti, İdari Yargı, Yargılama Giderleri, Avukat, Davalı İdare Vekili.

A reference is made to the Code of Civil Procedure No. 6100 in relation to litigation expenses with the 31 article of the Administrative Jurisdiction Procedure Act No. 2577. In Article 323 of the CCP, the scope of litigation expenses is generally determined as litigation fees, litigation costs and counter attorney’s fee. As it is seen, the counter attorney’s fee is also included in the scope of the litigation expenses as a separate expense item. In that case; if the party, whom the litigation expenses are awarded to due to the fact that he/she is justified in the lawsuit, has followed his/her case through a lawyer, pursuant to the explicit provision of the CCP, in addition to the other litigation expenses a counter attorney’s fee should be awarded in favor of the party in question. In this study, the debates about the counter attorney’s fee in administrative jurisdiction will be discussed and certain solutions will be endeavored to be brought to these arguments on the basis of the jurisprudences of the different chambers of the high courts. Firstlyin order to understand the subject better, it will be emphasized what should be understood from the concept of counter attorney’s fee and the legal status of the defendant administrative representatives will be presented. The fact that; aforementioned attorney’s fee constitutes the lion’s share in other litigation expenses and thus directly interferes with the rights of individuals to access the court makes this subject even more important.

Counter Attorney’s Fee, Administrative Jurisdiction, Litigation Expenses, Attorney, Defendant Administrative Representative.

I. Giriş

Yargılama giderleri; bir davanın açılıp yürütülebilmesi için, davanın açıldığı tarihten hükmün kesinleşmesine kadar geçen süreç içerisinde, davanın tarafları ve devlet tarafından gerçekleştirilen zorunlu nitelikteki ödemeler şeklinde tanımlanmaktadır.1 İdari yargı açısından yargılama giderlerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun (İYUK’un) 31’inci maddesinde2 ismen yer verilmiş ve bu konuda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa (HMK’ya) atıf yapmakla yetinilmiştir. HMK’da yargılama giderlerinin kapsamı ise 323’üncü madde ile belirlenmiş ve bu maddede “vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti” ibaresine yer verilerek, karşı vekâlet ücreti de yargılama giderlerinin içerisine dâhil edilmiştir.

Son dönemlerde karşı vekâlet ücreti ile ilgili uyuşmazlıklar Anayasa Mahkemesi (AYM) bireysel başvuru kararlarına da sıklıkla konu edilmektedir. Hatta yüksek mahkeme tarafından avukatlık ücreti adı altında hükmedilen bu meblağlar, bireylerin mahkemeye erişim hakkı kapsamı içerisinde değerlendirilmektedir. O halde; kişilerin karşı vekâlet ücreti ödemeye zorlanmaları, mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahale oluşturmaktadır. İlk olarak, böyle bir müdahalenin kanuni dayanaklarının hukukumuzda mevcut olması gerekmektedir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere; bizim hukuk sistemimizde, HMK’nın 323’üncü maddesi ile yargılama giderleri teker teker sayılmış ve karşı vekâlet ücreti de bu giderler arasında gösterilmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 169’uncu maddesinde ise “yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz” şeklinde düzenlemeye yer verilerek, vekâlet ücretinin usul ve esasları ile miktarı hususunda her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanarak Resmî Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri’ne (AAÜT’lere) göndermede bulunulmuştur. Yine dava sebebiyle vekil tayin eden tarafların uğramış oldukları zararları kısmen telafi etmek gayesi de, böyle bir müdahalenin dayandığı meşru amaçlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Avukatlık Kanununun 164’üncü maddesinin beşinci fıkrası3 nedeniyle; yargılama gideri niteliğindeki vekâlet ücreti, artık bu amacından uzaklaşmış bulunmaktadır. Ölçülülük ilkesi açısından ise şu şekilde bir değerlendirme yapmamız mümkündür: Gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve mahkemelerin afaki yere meşgul edilmesinin önüne geçilerek uyuşmazlıkların makul sürede nihayete ermesi maksadıyla karşı vekâlet ücretinin davanın taraflarından alınmak istenmesi, tek başına mahkemeye erişim hakkına aykırılık teşkil etmeyecektir. Meğerki öngörülen bu yükümlülük, kişilerin dava açmasını imkânsız kılsın ya da aşırı derecede zorlaştırsın. Dolayısıyla söz konusu ücretin ölçülülüğü ile alakalı olarak, her somut olay bazında ayrıca bir değerlendirme yapmak gerekmektedir. Bu noktada; yargılamanın sonunda taraflardan birine yükletilen vekâlet ücretinin miktarı, ilgilinin ödeme kabiliyeti ve ödenmesi istenen giderlerin ilgili taraf üzerinde aşırı bir külfet oluşturup oluşturmadığı mahkemeye erişim hakkı yönünden dikkate alınması gereken en önemli unsurlardır. Görüldüğü üzere; mahkemeye erişim hakkıyla yakından ilişkisi dolayısıyla, mahkemelerce bu konunun iyi bilinmesi ve nihai kararlarda yargılama giderlerine (ve doğal olarak avukatlık ücretine de) mevzuat ile içtihatlara uygun bir şekilde hükmedilmesi, büyük önem arz etmektedir. Bu sayede yargılama süreci de hızlanmış olacak ve usul ekonomisi ilkesi daha fazla işlerlik kazanacaktır.

İşbu çalışma içerisinde; idari yargı uygulamasında karşı vekâlet ücreti noktasında tartışmalı olan bazı hususlara değinilecek, bu konulara doktrin ve içtihatlar vasıtasıyla getirilen çözüm önerileri ortaya konulacak ve yüksek mahkemelerce (ve onların farklı dairelerince) benimsenen farklı uygulama tarzları gösterilerek karşı vekâlet ücreti genel hatlarıyla ele alınacaktır. Nihai olarak da, bu çalışma ile idari yargı mahkemelerince karşı vekâlet ücretine hükmedilmesi noktasında birliğin sağlanmasına katkıda bulunmak ve bu sayede idari yargılama usulüne hizmet edilmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmamızın ilk bölümünde, öncelikle karşı vekâlet ücreti kavramı üzerinde durulacaktır. İlgili başlık altında karşı vekâlet ücreti kavramı açıklanmaya çalışılacak, bu ücrete hükmedilebilmesi için gerekli koşullar irdelenecek ve konuya ilişkin mevzuatımızda yer alan bazı önemli düzenlemeler tetkik edilecektir. Sonrasında idari kurum ve kuruluşların adli ile idari davalarda temsili başlığına geçilecektir. Zira davalı idare vekillerinin hukuki statüsü davacı vekillerine göre ayrıksı birtakım özellikler arz etmektedir ve farklı bir mevzuata dayanmaktadır. Bu sebeple; konunun daha iyi anlaşılabilmesi adına idare vekillerinin hukuki statüsünün de ortaya konulması gerekmektedir. Son başlık altında ise; uygulamada karşı vekâlet ücretine ilişkin karşılaşılan sorunlar ayrı ayrı incelemeye tabi tutulacak ve konuya ilişkin çeşitli yargı kararları ekseninde bu tartışmalara bir çözüm önerisi getirilmeye çalışılacaktır.

II. Karşı Vekâlet Ücreti Kavramı

Bir dava sonunda haklı ya da haksız çıkan taraf; davayı bizatihi kendisi değil de; vekili vasıtası ile takip etmişse, avukatına belirli bir ücret ödemek zorunda kalır. Bu ücret; kişinin dava dolayısıyla katlandığı bir gider kalemi olmakla birlikte, yargılama giderlerinin kapsamı içerisinde yer almamakta ve hukuki yardımının karşılığı olarak doğrudan müvekkil tarafından avukatına ödenmektedir.4 Ancak dava sonunda yargılama gideri olarak mahkemece aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi gereken vekâlet ücreti; karşı tarafın vekili ile kendi arasında kararlaştırmış olduğu sübjektif vekâlet ücreti olmayıp, AAÜT’ye göre hesaplanması ve hükmedilmesi gereken objektif bir vekâlet ücretidir.5 Diğer bir deyişle; davayı kaybeden taraf, karşı tarafın kendisini davada bir avukat ile temsil ettirmesi durumunda, objektif nitelikte bir vekâlet ücreti ödemeye mahkûm edilmektedir.6 Söz konusu vekâlet ücreti; sübjektif vekâlet ücretinin aksine, kanunla yargılama giderleri içerisinde sayılmıştır.7 Bu açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere; aslında iki tür vekâlet ücreti söz konusu olmaktadır: Vekâlet veren ile vekili arasında serbestçe kararlaştırılan sübjektif vekâlet ücreti ile yargılama gideri olarak davada aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi gereken objektif vekâlet ücreti.8 İşte bu çalışma içerisinde; birinci türdeki vekâlet ücreti ‘akdi vekâlet ücreti’, ikinci türdeki vekâlet ücreti ise ‘karşı vekâlet ücreti’ olarak isimlendirilecektir. Çalışmamızın konusunu oluşturması hasebiyle, bu makale içerisinde, yalnızca karşı vekâlet ücreti hususu üzerinde durulacaktır. Akdi vekâlet ücretinden ise çalışmamız içerisinde yeri geldikçe bahsedilecektir.

Bir davanın tarafları lehine karşı vekâlet ücretine hükmedilebilmesi için aşağıdaki şartlar aranır: