Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Uygulanan Tutuklama Tedbirlerinin Hukukiliği

Ersan ŞEN, Erkan DUYMAZ

Giriş

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) m. 299’da düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunun ifade özgürlüğü üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğu İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarıyla teyit edilmiş durumdadır.1 Ancak bu düzenlemenin uygulanmasından kaynaklanan sorunlar bununla sınırlı değildir. TCK m. 299 kapsamında yürütülen soruşturmalarda verilen tutuklama kararları, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı açısından ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Kamuoyu ile paylaşılmış bir veri bulunmamakla birlikte, basında ve açık kaynaklarda yer alan haberler, AYM kararları ve mesleki gözlemlerimiz bu suç kapsamında uygulanan tutuklama tedbirlerinin az sayıda olmadığını göstermektedir.

Yazımız, TCK m. 299 kapsamında verilen tutuklama kararlarının hukukiliği konusunda bazı değerlendirmelerde bulunmayı amaçlamaktadır. Bu alanda tüketici bir çalışma yapmak mümkün olmadığından, söz konusu değerlendirmeler AYM’nin konuya ilişkin üç kararından yola çıkılarak yapılacaktır. Bunlardan birincisi (Feyzi İşbaşaran), eski bir milletvekilinin, sosyal medya paylaşımlarında kullandığı ifadelerin; ikincisi (Hüsnü Mahalli), bir gazetecinin, verdiği bir röportajda ve katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamaların; üçüncüsü ise (Onur Kılıç) bir siyasetçinin, bir gösteri yürüyüşü esnasında attığı sloganların Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu gerekçesiyle tutuklanmaları ve sırasıyla 43, 37 ve 14 gün tutuklu kalmalarını konu almaktadır.2 AYM her üç kararda da, tutuklamaların hukuka aykırı olduğu yönündeki iddiaları “açıkça dayanaktan yoksun” bulmuş ve bu nedenle başvuruların kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

İHAM’ın, TCK m. 299 kapsamında uygulanan bir tutuklama tedbirini İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) m. 5 açısından değerlendirdiği bir kararı bulunmamaktadır. İHAM, 2021 yılında verdiği Vedat Şorli kararında, TCK m. 299’un İHAS’a aykırı olduğunu belirtmiş ve sade bir vatandaş olan başvurucunun sosyal medya paylaşımları nedeniyle cezalandırılmasını ifade özgürlüğü hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir.3 Başvurucu, kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında ayrı bir şikâyet sunmadığı için İHAM, tutuklama tedbirinin hukukiliğini denetlememiştir. Buna karşın İHAM’ın; devlet başkanına hakaret suçu konusunda oluşturduğu içtihat ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında belirlediği ilkeler, TCK m. 299 kapsamında uygulanan tutuklama tedbirlerinin hukukiliğini değerlendirmede yol gösterici olacaktır.

Anayasa m. 19 ve İHAS m. 5 uyarınca, bir tutuklama tedbirinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal etmemesi için şu dört koşulun bir arada bulunması gerekmektedir:

- Tutuklamanın kanuni bir dayanağı bulunmalıdır.

- Kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirti (İHAM’a göre, objektif bir gözlemciyi ikna edecek düzeyde şüphe/makul suç şüphesi) bulunmalıdır.

- Tutuklama nedenlerinden en az biri mevcut olmalıdır.

- Tutuklama tedbiri ölçülü olmalıdır.

Aşağıda, bu koşulların Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında verilen tutuklama kararlarında nasıl yorumlanması gerektiği üzerinde durulacak ve AYM kararlarına yansıdığı şekliyle uygulamadaki sorunlara değinilecektir.