Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Borçlu Açısından Erken İfa ve Sonuçları

Early Performance of the Debtor and Its Results

Melek BİLGİN YÜCE

İfa zamanı uygulama bakımından oldukça önemli bir konudur. Bu çalışmada ifa zamanı bakımından daha az incelenmiş olan erken ifa sorunu ele alınarak, genel kuralın koşulları incelenmiştir. Türk Borçlar Kanunu madde 96’daki genel kural, düzenlemenin gerekçeleri de açıklanarak ele alınmış; temel sonuçlarıyla açıklanmıştır. Genel kurala ilişkin kanunda öngörülen istisnalar da sırasıyla açıklanarak, muacceliyetle ilgili kurallarla bağı kurulmuştur. Çalışmada, olabildiğince her kurala ve istisnaya ilişkin örnekler de verilmiştir. Kuralın istisnaları kapsamında, Türk Borçlar Kanunu 96. maddede düzenlenen genel kuralın içinde yer alan atıfla kanunda, konuya ilişkin bulunan özel hükümler incelenmiştir. Bu çerçevede Tüketicinin Korunması Hakkında Kanundaki erken ödeme haline ilişkin özel düzenlemeler değerlendirilmiştir. Erken ödeme halinde özel hükümle indirim yapılması ile, erken kapatma cezaları da bu çerçevede ele alınmıştır.

Erken İfa, Muacceliyet, İfa Zamanı, Vade, İfa Engeli, Borca Aykırılık.

Performance related to time is a rather important issue in practice. In this study, the conditions of early performance are examined in general, which is less studied in terms of performance related to time. The general rule about the early performance is regulated in article 96 of the Turkish Code of Obligations; in the study it is discussed by explaining the fundamentals of the regulation and is explained with the results of this general rule. The exceptions related to general rule foreseen in the code are also explained and the connection with the rules regarding due date has been established. In the study, examples are given about the rule itself and the exceptions as far as possible. Within the scope of the exceptions to the rule, the special provisions in the Code related to the subject have been examined with reference of the general rule regulated in the article 96 of the Turkish Code of Obligations. In this context, special regulations regarding early payment in the Consumer Protection Act have been evaluated. In case of early payment, mandatory discounts and early closing penalties are also discussed within this framework.

Performance Before Due Time, Due Time, Performance Time, Obstacle of Performance, Breach of Contract.

Giriş

İfa zamanı,1 uygulamada genelde borçlu bakımından sorun olan bir konu olmakla birlikte, kanundaki düzenlemesi açısından bakıldığında iki taraflı düzenleme yapıldığı kolayca görülür.2 İfa bakımından alacaklının ifaya menfaatinin sağlanması amaçlandığından, genelde ifadan kaynaklanan bir sorunu çözerken, bakış açısı alacaklı odaklı olmak zorundadır. Elbette alacaklı açısından gereği gibi ifaya bakmak, borçluyu çerçevenin dışında tutmak anlamına gelmemelidir. İfanın hangi anda yapılması gerektiğinin ya da yapılabileceğinin tespitinde de, hem borçlunun hem alacaklının somut olaydaki durumlarının dikkate alınması gerekir. Alacaklının ne zaman ifayı isteyebileceğine bakıldığında muacceliyet kavramı karşımıza çıkar.3 Borçlu açısından ifa zamanına ilişkin soru ise farklı olup, borçlunun muacceliyetten önce ifa etme imkânının olup olmadığının sorgulanması gerekir.

Alacaklı borçlunun “gereği gibi” olan ifa teklifini, haklı bir sebebi olmadıkça, kabul etmek zorundadır;4 aksi halde alacaklı temerrüdüne düşer. İfa teklifinin, ifa modaliteleri veya ifanın unsurları olarak adlandırılan unsurlar bakımından, borçlanılan edime uygun olması beklenir. İfa zamanı da bu unsurlardan biridir. İfa zamanı açısından gereği gibi ifa teklifinin nasıl olması gerektiğine bakıldığında, “Borçlu ne zaman ifayı teklif ederse, gereği gibi ifa teklifi olur?” sorusu yanıtlanmalıdır. Borç muaccel olduğunda yapılan bir teklifte zamansal olarak bir sorun olamayacağına göre, bu sorunun daha çok muacceliyetten önce5 yapılan ifa teklifi açısından bir önemi olur.

İfasında gecikme yaşamayan bir borçlu açısından sorun, ancak muacceliyetten önce ifasını yapmaya kalkışması halinde ortaya çıkabilir. Borcun muaccel olduğu bir durumda ifa teklifi yapılması zaten olması gerekendir; bu nedenle “muaccel borç ifa edilebilir” gibi bir kurala gerek yoktur. Ama borçlunun muaccelliyetten önce ifa yapıp yapamayacağının düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle bu husus, TBK m. 96’da “Erken ifa” (Vorzeitige Erfüllung) başlığı altında bir sonuca bağlanmıştır.

Çalışmada öncelikle, erken ifaya ilişkin kurallar ve istisnaları açıklanacak; daha sonra da sonuçlar değerlendirilecektir.

I. Erken İfa

Borç ilişkileri içinde ifa zamanının belirlenmesi bir sözleşme ilişkisine dayalı olur. İfa zamanı belirlenirken de, taraflar genelde borçlunun ifaya hazırlanma süresini dikkate alarak bu belirlemeyi yapar; çünkü çoğu durumda alacaklı bir an önce sözleşme ile hedeflediği sonuca kavuşmayı arzu eder; ancak borçlu her zaman bu sonucu alacaklının istediği anda sağlayabilecek konumda olmaz. Bu nedenle, doktrinde kabul edilen “vade borçlu yararınadır” düşüncesi6 yaşamın getirdiği bir sonuçtur.7 Oysa ifa zamanının ötelenmesinde borçlu dikkate alınmaz; kimi zaman da alacaklı düşünülerek ifa zamanı sonraya atılabilir.

Konuyu düzenleyen “erken ifa (Vorzeitige Erfüllung)” başlıklı TBK m. 96; “Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce8 ifa edebilir” şeklindedir.9

Borcun doğumu ile muacceliyetinin farklı zamanlara denk geldiği borçlar, öncelikle tarafların iradeleriyle bir ifa zamanı kararlaştırdıkları durumlarda söz konusu olur. Daha önce açıklandığı üzere, tarafların vade kararlaştırdıkları durumlarda borcun doğumu anı ile muacceliyet anı farklıdır. Hangi tür vade belirlenmiş olursa olsun, sonuç itibarıyla sözleşmenin akdedildiği anda taraflar o anda ifanın yapılmamasını; sonradan geçecek bir sürenin sonunda ifanın yapılmasını öngörmektedirler. Bu durumda, sözleşme ile kararlaştırılmış olan muacceliyetten önce borçluya, ifasını yapma konusunda yetki verilmesinin uygun olup olmadığının tartılması gerekir. Sözleşme ile kararlaştırılmış olan ifa zamanına sıkı sıkı tutunup, bu zaman dilimi gelmedikçe borçlu ifasını yapamaz denebileceği gibi, öncesinde ifasını yaparak kurtulmasına imkân da tanınabilir. Bu soruların yanıtı, TBK m. 96’da düzenleme konusu yapılarak, “kural olarak, borçlu ifasını öngörülmüş olan ifa zamanından önce ifa edebilir” denilmektedir. Her kural bakımından olduğu gibi, bu kuralın da istisnaları mevcuttur. Ancak temel kural şudur: Borçlu erken ifaya yetkili olup;10 yetkili olmadığı hâller, istisnadır. Buna göre, olayda herhangi bir özellik olmadıktan sonra, örneğin 10.02.2022’de ödenmesi öngörülmüş olan 100.000 TL’yi ocak ayında getiren borçlunun ifa teklifi gereği gibi ifa teklifi olur; alacaklı haklı bir sebebi yoksa bu ifa teklifini kabul etmek durumunda kalır. Aksi hâlde, alacaklı temerrüdüne düşer ve bunun sonuçlarına katlanır. Vadenin belirsiz olduğu durumlarda da, örneğin turizm sezonunun sonunda ödenmesi öngörülen 2.000.000 TL’nin, henüz turizm sezonunun başı olan Mayıs ayında ödenmesi hâlinde de, ifa zamanı açısından gereği gibi ifa teklifi söz konusu olur.

Son günü belli vadeler içinde yer alan kesin vade, erken ifa konusunda diğer vadelerden farklı sonuçlara sahiptir. İster işin niteliğinden kaynaklı olarak kesin vade, yani objektif kesin vade söz konusu olsun; isterse taraf iradelerine dayalı kesin vade, yani sübjektif kesin vade gündeme gelsin, her ikisinde de erken ifa kural olarak mümkün olamaz.11 Objektif kesin vade, işin niteliğine dayalı olarak erken ifaya engel olur. Objektif kesin vade hâlinde, sözleşmenin konusuna bağlı olarak, bir zaman dilimi seçimi söz konusu olduğundan, işin özelliğine dayalı gündeme gelen bu ifa zamanı dışında ifanın yapılması mümkün olmaz. Sübjektif kesin vadede, taraf iradelerine dayalı olarak ifa zamanının kesinleştirilmesi söz konusudur. Bu tür vadenin varlığı hâlinde de, çoğu zaman sözleşme hükümlerine dayalı olarak, erken ifa yetkisinin kaldırıldığı kabul edilmelidir.12 Bu husus aşağıda, TBK m. 96’da yer alan ve borçluya erken ifa konusunda yetki veren kuralın istisnaları içinde açıklanacaktır.

Tarafların borcun doğumu anında ifanın yapılmamasını öngördükleri bir diğer durum da, geciktirici koşuldur. Sözleşme ile borcun geciktirici koşula bağlanması hâlinde koşul gerçekleştikten sonra muacceliyet gündeme gelir. Bu tür bir borcun varlığı hâlinde, “Borçlu, borcunu koşulun gerçekleşmesinden önce ifa edebilecek midir?” sorusu da, erken ifa ile bağlantılıdır. Bu husus, koşulları düzenleyen TBK m. 170 vd. hükümlerinde özel düzenlemeye konu olmamıştır. Her ne kadar TBK m. 172’de yer alan, “Borcun konusunu oluşturan şey, koşulun gerçekleşmesinden önce kendisine verilen alacaklı, koşul gerçekleşirse, koşulun gerçekleşmesine kadar elde ettiği yararların sahibi olur” şeklindeki düzenleme, sanki koşullara ilişkin olarak erken ifayı düzenleyen bir hüküm gibi gözükse de, burada koşulun gerçekleşmesinden önce ifanın yapılmış olması varsayımı düzenlenmiştir; yoksa, ifanın alacaklının rızası ile mi, rızası hilafına mı yapıldığı belirtilmemektedir. Oysa TBK m. 96’nın düzenlediği durumda, alacaklının rızası olmamasına rağmen borçlunun erken ifayı gerçekleştirmeye yetkisi olduğu açıklanmaktadır. Bu nedenle, geciktirici koşulun varlığı hâlinde de, kural olarak borçlu borcunu erken ifa edebilir; istisnai durumların varlığı hâlinde ise, bu yetkisini kaybeder. Örneğin, (S) arkadaşı (A) ile arabasını satma konusunda anlaşır. Taraflar, “(S) iki ay içinde kendisine yeni bir araba alırsa kendi arabasını (A)’ya satacaktır” şeklinde bir geciktirici koşul üzerinde anlaşırlar. Bu hâlde taraflar arasındaki satış sözleşmesi, (S)’nin iki ay içinde kendi arabasını alması hâlinde hükümlerini doğurmaya başlar ve (S)’nin arabanın mülkiyetini devir borcu, muaccel hâle gelir. (S), araba almadan (A)’ya arabayı devretmek istediğinde bu, muacceliyetten önce ifa teklifi olur. Kanımızca, bu örnekte olduğu gibi kanundan, sözleşmeden ya da işin niteliğinden kaynaklanan bir engel olmadıkça, bu teklif gereği gibi ifa teklifi niteliğinde olur. (A), erken yapılan, eş deyişle muacceliyetten önce yapılan ve TBK m. 96 uyarınca, gereği gibi olan bu ifa teklifini kabul etmek zorundadır. Aksi durumda, alacaklı temerrüdüne düşer. Koşulun kendisinden, erken ifa teklifinin uygun olmayacağının anlaşıldığı durumlarda, gereği gibi ifa teklifinin varlığından da bahsedilemez. Örneğin, memur olan (M), İstanbul’daki arkadaşı (A) ile Eylül ayında kiracısının boşaltacağı evini, Ağustos sonunda (M)’nin tayini İstanbul’a çıkarsa, 1.000 TL’den kiralama konusunda anlaşır. Kiracı Ağustos başında evi boşalttığında (A), (M)’ye evi teslim etmeyi teklif ettiğinde bu teklifi, gereği gibi ifa teklifi olmaz. Çünkü bu olayda koşulun içeriği dolayısıyla, erken ifa teklifi gereği gibi ifa teklifi niteliği taşımamaktadır. İşin niteliğinden kaynaklanan bir erken ifa engeli vardır. Erken ifanın yapılmasına engel olan durumlar, aşağıda ayrıntılı irdelenecektir.

Geciktirici koşuldan farklı sonuçlara sahip olan bozucu koşulun varlığı hâlinde, kanımızca erken ifaya dayalı bir sorun yaşanmaz. Geciktirici koşulun varlığından farklı olarak, bozucu koşulda sözleşme baştan hükümlerini doğurur ve normal olarak ifa yapılır. İfası yapılmış olan bir edim mevcutken, onun iadesine yol açacak olan bozucu koşuldur. Bozucu koşulun gerçekleşmesiyle birlikte, iade borcu doğar ve sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, bu borç doğumu ile birlikte aynı anda da muaccel olur. Bu nedenle, henüz bozucu koşul gerçekleşmemişken borcun varlığından bahsedilemeyeceği için, onun erken ifasından da bahsedilemez. Bozucu şart gerçekleşmeden iadenin yapılması hâlinde, olaya ilişkin başka bir özellik olmadıkça, ikâle sözleşmesinin varlığından bahsetmek gerekir. Örneğin, “Bağışlayana dönme koşullu bağışlama” adı altında TBK m. 292’de düzenlenmiş olan, bağışlayanın bağışlanandan önce ölmesi bozucu koşuluna bağlı akdedilmiş bir bağışlama sözleşmesiyle, hala (H), yeğeni (Y)’ye Tarabya’daki evini bağışlar ve adına tescili gerçekleştirir. Ancak bir süre sonra, (H)’nin işleri bozulur ve ekonomik durumu kötüye gider. Bunu gören (Y) de, daireyi (H)’ye iade etmeyi teklif eder. Bu durumda yapılan ifa teklifi, erken bir teklif olarak nitelendirilemez. Henüz iade borcu mevcut değildir. Bu nedenle, yapılan iade teklifi, esasen bağışlama sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesine yönelik bir öneridir; bu öneri (H) tarafından kabul edildiği takdirde (H) ile (Y), ikâle sözleşmesi ile akdetmiş oldukları bağışlama sözleşmesini sona erdirmiş olurlar.

Sözleşme ile tarafların ifa zamanını kararlaştırdıkları son durum ise, borcun ifasının muacceliyet bildirimine bağlandığı hâldir. Bu durumda da genel kural değişmez, borçlu erken ifaya yetkili olur. Burada da istisnaların varlığı gündeme gelir. Muacceliyet bildiriminde verdiğimiz örnek, paraya ihtiyaç duyan kız kardeş (K)’nın abisi (A)’dan 100.000 TL alması; (A)’nın ifa zamanı konusunda “ihtiyacım olduğunda ben sana haber veririm” demesi sonucunda muacceliyet bildirimi öngörülmesiydi. İhtiyacı sona eren kız kardeşin parayı (A) istemeden götürmesi hâlinde, borcu muaccel olmamasına rağmen bu ifa teklifi gereği gibi bir ifa teklifi olur; (A), bu teklifi kabul etmek zorundadır. Ancak, yeni evimiz için aldığımız mobilyaların ifa zamanı için muacceliyet bildirimi öngördüğümüzde ve evimizdeki badana bittikten sonra borçluya muacceliyet bildiriminde bulunmak istediğimizde, durum önceki örnekten farklı olur. Burada erken ifa teklifi gereği gibi ifa teklifi niteliği taşımaz; bu nedenle, alacaklı kabul etmek durumunda kalmaz. Durumun gereğine bağlı olarak erken ifanın yapılamayacağı bu durumlar, aşağıda daha ayrıntılı açıklanmaya çalışılacaktır.

Sözleşme ile ilk baştan bir belirleme söz konusu olmayıp, derhal muaccel olan bir borç varken ya da haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden doğduğu için derhal muaccel olmuş bir borç söz konusu iken, tarafların anlaşma ile erteleme sözleşmesi akdettiği durumlarda da yukarıda sıralanmaya çalışılan olasılıklar gündeme gelebilir. Çünkü, akdedilen bu erteleme sözleşmesi ile, daha önce muaccel hâlde olan bir borcun ötelenmesi gündeme gelir ve çoğu erteleme sözleşmesinde vade, geciktirici koşul veya muacceliyet bildirimi öngörülebilir. Bu durumların varlığı hâlinde de, erken ifa sorunu yukarıda anılan olasılıklarda olduğu üzere, aynı yönde çözülmelidir.