Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İnşaat Sözleşmelerinde Yüklenicinin Sadakat ve Özen Borcu

Duty of Loyalty and Diligence of the Contractor in Construction Contracts

Umut Ozan ERGİNER

İnşaat sözleşmesi içerisinde yüklenicinin birçok yükümlülüğü bulunmaktadır. Çalışmamızda bu yükümlülüklerden yüklenicinin sadakat ve özen borcu incelenmektedir. Yüklenicinin sadakat ve özen borcunun kapsamı somut olayın şartlarına göre belirlenmektedir. Çalışmamızda, sadakat ve özen borcunun tanımı, hukukî niteliği, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve bu borçlara aykırılıkların sonuçları ele alınmıştır. Bu kapsamda hem doktrin hem de Yargıtay kararları incelenerek birçok sorunun çözülmesine katkıda bulunulmaya ve bunların daha iyi anlaşılmasının sağlanması amaçlanmıştır.

İnşaat Sözleşmesi, Yüklenici, İşsahibi, Sadakat ve Özen Borcu.

In construction contract, the contractor holds several duties under this contract. Of these duties, the contractor’s duty of loyalty and diligence is examined in our study. The scope of the contractor’s duty of loyalty and diligence is determined according to the conditions of a relevant specific case. In our study, we handle the definition of the aforementioned duty of loyalty and diligence, its legal attributes, the problems encountered in practice and the consequences of violations of these duties. In this context, we feel that the examination of the doctrine and the Supreme Court decisions will contribute to resolving and understanding the various problems.

Construction Contract, Contractor, Business Owner, Duty of Loyalty and Diligence.

Giriş

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Özel Borç İlişkileri” başlıklı ikinci kısmı içerisinde inşaat sözleşmeleri tipik olarak düzenlenmediğinden, Kanun’da bu sözleşmelerin açık bir tanımına yer verilmemiştir. Bununla birlikte, TBK hükümleri incelendiğinde bazı durumlarda inşaat sözleşmesinden dolaylı olarak bahsedildiği görülmektedir. İnşaat sözleşmesinin tanımı, TBK m.470’te yer alan hüküm dikkate alınarak belirlenmektedir.

TBK m.470, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” ifadesine yer vermiştir1 . İnşaat sözleşmeleri, taraflardan biri olan yüklenicinin bir yapının tamamını veya bir kısmını meydana getirme borcu altında olduğu, işsahibinin ise bu durum karşısında bir ücret ödeme borcu altına girdiği sözleşmeler olarak ifade edilebilecektir. Doktrinde2 ise inşaat sözleşmeleri, niteliği itibariyle eser sözleşmesi hükümlerine tabi olan, yüklenicinin bir yapının tamamını veya bir kısmını inşa ederek teslim etme riskini yüklendiği, işsahibinin ise bunun karşılığında bir ücret ödemeyi taahhüt ettiği, iki tarafa borç yükleyen rızaî sözleşmeler olarak adlandırılmıştır. Taşınmaz inşaat sözleşmesinin konusu, kanal ve su kuyusu açılması, inşaat proje ve planları, gider keşifleri, yer üstü ve yer altı yapılarının yapımı, yeni bir yol ve köprü inşası, sulama tesisatı, binaların yıkımı, karayolu, demiryolu, otoyol, havaalanı, rıhtım, liman, tersane, tünel, yer altı treni, viyadük, spor tesisi, altyapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi ve toprak ıslahı gibi her türlü inşaat ile bu işlerle ilgili tesisat, imalat, ihzarat, yenileme, çevre düzenlemesi, sondaj, yıkma ve güçlendirme gibi işlerin tamamlanması ve teslimini ele almaktadır3 . Ancak sezonluk veya başka bir süre için arsa üzerine yapılan çadır, bungalov, film veya gösteri dekoru amacıyla kullanılan yapılar taşınmaz yapı statüsü taşımamaktadır4 .

İnşaat sözleşmesi hükümleri uyarınca yüklenici eseri meydana getirmekle ve bu sonuç maddî bir şeyde kendisini gösteriyorsa o şeyi teslim etmekle yükümlüdür. Bu bağlamda yüklenicinin bir eser meydana getirmek ve o eseri teslim etmek şeklinde başlıca iki ana borcu bulunmaktadır5 . Yüklenicinin bu iki ana borcu yanında, bu borçların sözleşmeye uygun olarak ifa edilebilmesini sağlayan bir takım yan borçları da bulunmaktadır. Tarafımızca incelenecek olan husus ise yüklenicinin bu yan borçlarından olan sadakat ve özen borcudur6 .

İnşaat sözleşmesinde yüklenici tarafından meydana getirilen eserin istenilen özellikleri haiz olmaması durumunda, işsahibi ayıba karşı tekeffül hükümlerine başvurabilecektir7 . Ancak ayıp niteliği taşımayan fakat işsahibinin zararına olarak ortaya çıkan birtakım durumlar sonucunda da sözleşme hükümlerine aykırılık oluşabilecektir. Bu durum da genellikle yüklenicinin sadakat ve özen borcuna aykırılık biçiminde ortaya çıkmaktadır8 .

I. Yüklenicinin Sadakat Borcu

TBK m.471/1, “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.” hükmüne yer vermiştir.

TBK m.471 hükmü uyarıca yüklenicinin işsahibi için bir inşaat meydana getirmesi sırasında, işsahibinin haklı yararının veya çıkarının gözetmesi gerekmektedir9 . Yüklenici tarafından bu haklı yararın göz önünde bulundurulması da sadakat borcunun temelini oluşturmaktadır. Sadakat borcu, yüklenicinin işsahibinin yararına olacak şeyleri yapmak ve işsahibine zarar verecek her türlü hareket ve davranıştan kaçınma ve sözleşme sayesinde elde etmiş olduğu pozisyonu kendi çıkarına kullanmama anlamını taşımaktadır10 .

İnşaat sözleşmesi bir işgörme sözleşmesi olduğundan genellikle uzun süreli bir ilişkinin doğmasına neden olmaktadır. Bu durum sonucunda tarafların kişisel bilgileri, sağlık, uzmanlık, mali ve ekonomik durumları gibi özel alanlarına giren hususlara vakıf olmalarına yol açmaktadır11 . Yüklenicinin işsahibinin kendisine verdiği plan ve projeleri başka amaçlarla kullanmaktan, yüklenicinin gerçek dışı evraklar düzenlemesi, işin görülmesi sırasında işsahibine ilişkin olarak öğrendiği sırları açıklamaktan kaçınması, işsahibi tarafından sağlanan malzeme veya arsanın eserin meydana getirilmesine ilişkin elverişliliğini gözden geçirmesi, yüklenicinin malzemeleri başka işinde kullanmaması vb. hususlar yüklenicinin sadakat yükümlülüğünün gereği olarak karşımıza çıkmaktadır12 . Ayrıca yüklenicinin, kendisinin veya kendisine yardımcı olacak kişilerin gerçekleştiremeyeceği çalışmaları baştan reddetmesi sadakat borcunun gereğidir13 .

Yüklenicinin sadakat ve özen borcu TMK m.2 hükmü uyarınca düzenlenen dürüstlük kuralının bir uzantısıdır14 . Yargıtay kararları uyarınca da bu durumun ahde vefa ilkesinin bir gereği olduğunu ve yüklenicinin üstlendiği işi, kendisine duyulan güvene uygun olarak sadakat ve özenle yapmak, iş sahibine zarar verecek her türlü davranıştan kaçınarak yerine getirmesi gerektiği ve tarafların kendilerine düşen yükümlülükleri objektif iyiniyet kuralları içinde yerine getirmeleri gerektiği belirtilmiştir15 .

Yüklenicinin sadakat borcunun kapsamı somut olayın şartlarına göre belirlenmektedir16 . Sadakat borcu yalnızca sözleşmenin ifası sırasında değil, onun öncesinde, kurulmasında ve hatta ifasından sonra da geçerli bir borç olarak tanımlanmaktadır17 . Sözleşmenin kurulmasından önceki sorumluluk culpa in contrahendo esasına dayanmaktadır18 . Yüklenicinin sadakat borcu, inşaat sözleşmesinin sona ermesinden sonra da devam etmektedir19 . Zira yüklenicinin, işsahibinden öğrenmiş olduğu bir inşaat tekniğini ve yöntemini, işsahibinden izin almadan sözleşme sona erdikten sonra şahsi işlerinde kullanamayacaktır20 . Yüklenicinin bu durumun aksine davranışları hem fikir ve planı sağlayan işsahibine karşı olan sadakat borcuna hem de plan ve projeyi çizen mimarın telif hakkına aykırılık teşkil edecektir21 . Yüklenicinin sadakat borcuna aykırı davranmaması için inşaat sözleşmesine ilişkin sırların saklı tutulması ve rekabet yasağına ilişkin hükümler konulması tavsiye edilmektedir22 .

Sadakat borcu, çift karakterli bir niteliğe sahip olup; yüklenicinin bir taraftan işsahibinin yararına olan şeyleri yapması ve diğer yandan da işsahibinin zararına olan durumlardan kaçınması gerekmektedir. Bu durumda sadakat borcu hem yapma hem de yapmama borcu niteliği taşımaktadır23 .

İnşaat sözleşmesinin ifa sürecinde sadakat borcu ile özen borcu iç içe geçmiş bulunmaktadır24 . İfa aşamasından önceki veya sonraki süreçte genellikle özen borcu değil, sadakat borcu söz konusu olacaktır25 .

Yüklenicinin sadakat borcunun varlığı, inşaat sözleşmesi sonradan hükümsüz hâle gelse dahi devamlılığı olması gereken bir yükümlülüktür. Zira yüklenici, sözleşmenin irade sakatlığı, temyiz kudretinin olmaması gibi sebeplerle geçersiz olsa dahi, sözleşme kapsamında yer alan sırları saklamakla ve işsahibinin zararına oluşabilecek durumlardan kaçınmakla yükümlü olacaktır26 .

Yüklenicinin sadakat borcu uyarınca, kanun hükümlerinde açıkça öngörülmemiş olmakla beraber genel bir bildirim yükümlülüğü bulunmaktadır27 . Yüklenici, üstlenmiş olduğu iş bakımından uzman bir kişi olarak, işsahibini aydınlatma, tavsiyede bulunma ve inşaatın meydana getirilmesi bakımından önem taşıyan her konu ve olay hakkında bilgilendirme yapmakla yükümlüdür28 . Yüklenicinin eserin meydana getirilmesi sırasında ortaya çıkan olumsuzlukları işsahibine derhâl bildirme borcu, yüklenicinin özen ve sadakat borcunun bir uzantısıdır29 . Yüklenici, sadece malzemeye veya arsaya ilişkin ayıpları değil, ifanın gerçekleşmesini tehlikeye sokan diğer durumları da derhâl işsahibine bildirmelidir30 . TBK m.483/2’ye göre, yüklenicinin yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerinin ödenmesini talep edebilmesi için, doğabilecek olumsuz sonuçları zamanında bildirmesi gerekmektedir31 . Yüklenicinin bu tehlikeli durumlar konusunda işsahibini aydınlatması ve uyarması gerekmektedir32 . Bu aydınlatma ve bildirim yükümlülüğü, yüklenicinin özen ve sadakat yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır33 . Yüklenicinin mevcut ayıp ve yanlışlıkların eserin yok olacağına ilişkin olarak işsahibine yapacağı bu bildirimin, işsahibini bu konu hakkında kesin bilgi sahibi yapacak şekilde açık ve belirli olması gerekmektedir34 .