Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sigorta Sözleşmelerinin Yangın Sigortası Vergisi Kapsamında Yer Almasının Koşulları

The Criteria for Insurance Contracts to be Subjected to the Fire Insurance Tax

Zehra ŞEKER ÖĞÜZ

Belediye Gelirleri Kanunu sigorta şirketlerinin kurdukları yangın sigortası sözleşmesinin primlerinin belirli bir kısmını sigorta konusunun bulunduğu belediyelere yangın sigortası vergisi olarak ödenmesini hükme bağlamıştır. Sigortacı ile sigorta ettirenin yangın sigorta sözleşmesinde yangın rizikosunun yanı sıra genel şartlarda yer alan kar ağırlığı, sel-su basması yer kayması gibi rizikolara karşı da teminat sağlanması ya da Yangına Bağlı Kar Kaybı Sigortası sözleşmesi akdedilmesi hâlinde bu teminatlara yönelik sigortacının tahsil ettiği primlerden de belediyeye vergi ödeyip ödemeyeceği tartışmalara yol açmıştır. Bu bağlamda verginin konusu, düzenleme amacı ile yangın sigortasındaki verginin amacının ne olduğunun belirlenmesi gereklidir.

Yangın Sigortası, Belediye Gelirleri Kanunu, Sigorta Genel Şartları, Yangın Sigortası Vergisi.

Municipal Income Law provides that a certain part of the premiums of the fire insurance contract concluded by the insurance companies, is paid to the municipalities where the subject of the insurance contract is located, as fire insurance tax. In a fire insurance contract risks such as weight of snow, flood, landslide, etc. may also be covered, as stipulated under the relevant general conditions, in addition to the risk of fire, or a Fire Loss of Profit Insurance contract may be also concluded. This situation has led to debates that of a tax shall or shall not be charged by the municipality from the premiums collected by the insurer for such a coverage. In this context, it is necessary to determine the subject of that tax, the purpose of the regulation and the purpose of the tax in fire insurance.

Fire Insurance, Municipal Income Law, Insurance General Conditions, Fire Insurance Tax.

Giriş

Yangın sigortası sözleşmesi yalnızca sözleşmenin taraflarını değil aynı zamanda sözleşmenin kurulması ile birlikte vergi alacaklısı hâline gelen Belediyeleri de yakından ilgilendirmektedir. Belediye Gelirleri Kanunu, yangın sigortası sözleşmesi kurulması sebebiyle ödenen primin belirli esaslar dairesinde Belediyelerin gelirleri arasında saymıştır. Bu gelir kaleminin sınırlarının belirlenmesi son dönemde üzerinde tartışılan bir konudur. Bu sınırların tespitinde uygulanacak esaslar aşağıda değerlendirilmiştir.

I. Yangın Sigortası Vergisinde Vergiyi Doğuran Olayın Belirlenmesi ve Yangın Sigortası Vergisinin Kapsamı

Belediye Gelirleri Kanunu m.40 vd. hükümlerinde, sigorta şirketlerine belediye sınırları içerisinde ve mücavir alanlarda menkul ve gayrı menkuller için kurulan yangın sigortası sözleşmelerinden elde edecekleri primin belirli bir oranını belediyelere, “Yangın Sigortası Vergisi” olarak ödeme yükümlülüğü getirilmiştir. Sigorta şirketlerinin yangın sigortası sözleşmelerinden elde ettikleri primin belirli bir oranını vergi olarak ödemekle yükümlü olmaları, yangın sigortası sözleşmesi ve özellikle “yangın rizikosu” kavramlarının içeriğinin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple, vergi hukukunda geçerli yorum ilkeleri de gözetilerek yangın sigortası ifadesinden ne anlaşılması gerektiği üzerinde durulacaktır.

1. Belediye Gelirleri Kanunu m.40 uyarınca vergiyi doğuran olay belediye sınırları içerisinde veya mücavir alanlarda menkul veya gayrı menkuller için yangın sigortası sözleşmesi kurulmasıdır. Bilindiği üzere, vergilendirmenin temel amacı Anayasa m.73/1’de “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” şeklinde düzenlemiştir. Buna göre kişiler, mali güçleri oranında kamu finansmanına katkı sağlamakla yükümlü kılınmıştır. Öte yandan kişinin vergi ödeme yükümlülüğünün sınırlarının da kesin çizgilerle belirlenmesi gerektiğinden 213 sayılı Vergi Usul Kanununun m.3A /2’de “…vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır” esası getirilerek vergilendirmeye ilişkin hükümlerin yorumlanmasına ilişkin prensipler belirlenmiştir. 213 sayılı Kanunun m.3A/2 hükmüne göre, lâfzî yorum yöntemiyle sonuca ulaşılamadığı hâllerde, hükmün sevk amacı göz önünde tutulacaktır. Ayrıca aynı Kanunun 3/B maddesinde vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiştir. Şu hâlde, yangın sigortalarının vergilendirilmesinde de vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyeti tespit edilmelidir.

2. Kanun koyucunun vergiye ilişkin düzenlemelerin lafzı ve hükmün konuluşundaki maksadın göz önünde bulundurularak yorumlanması gerektiğine ilişkin esasın, Yangın Sigortası Vergisi bakımından da uygulanacağı açıktır. Yangın Sigorta Vergisine ilişkin Belediye Gelirleri Kanununun 40. maddesinin, yukarıda da işaret edildiği gibi, “Belediye sınırları ve mücavir alanlar içindeki menkul ve gayrimenkul mallar için yapılan yangın sigortaları dolayısıyla alınan primler; yangın sigortası vergisine tâbidir” hükmünde açıkça “yangın sigortaları dolayısıyla alınan primlerin” yangın sigortası vergisine tâbi olduğu düzenlenmiştir. Buna göre, vergiyi doğuran olayın yangın sigortası sözleşmesinin kurulması olduğunda tereddüt yoktur. 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 3A/2 hükmü uyarınca öncelikle kanunun lafzından hareket etmek zorunlu olduğu cihetle, Kanun metninde yer alan “yangın sigortaları” ifadesi dikkate alınacak ve sigortacı yangın rizikosunu teminat altına almak için tahsil ettiği primlerin vergisini ödemekle yükümlü olacaktır. Zira, Kanun’un lafzı sadece “yangın sigortaları” dolayısıyla alınan primlerin vergilendirileceğini öngörmektedir. Bununla beraber belirtelim ki, yangın sigortası genel şartlarında, ek klozlarla yangın rizikosu kavramına dahil olmayan rizikoların da sigorta himayesine dahil edilmesine imkân tanınmıştır. Diğer ifadeyle, taraflarca yangın sigortası sözleşmesinde yangın rizikosunun yanı sıra, yangın tanımına uymayan rizikolar da teminat kapsamına alınabilmektedir. Bu sebeple, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 3A/2 hükmü uyarınca vergilendirmenin sınırlarının tayini için yangın sigortası vergisine ilişkin hükmün konuluş amacının tespiti uyuşmazlığın çözümünde büyük öneme sahiptir.

3. Belediye Gelirleri Kanununun 40. maddesinin gerekçesi şöyledir: “Yangın Sigortası Vergisi: (mülga)5237 sayılı Kanunda, “yangından korunma masraflarını” sigorta kumpanyalarının sigorta payı olarak tedvin edilen bu mükellefiyet, bir vergi olarak yeniden düzenlenmiş ve sistematikleştirilmiştir. Tasarının bu maddesinde, belediye sınırları ve mücavir alanlardaki menkul ve gayrimenkul mallar için yapılan yangın sigortaları dolayısıyla alman primlerin, Yangın Sigortası Vergisine tâbi olduğu açıklanmıştır”. Görüldüğü gibi, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun gerekçesinde, daha önce yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanunda “yangından korunma masraflarının” sigorta payı olarak düzenlendiğine işaret edilmiş, açıkça 2464 Sayılı Kanunla yangından korunma masraflarının sigorta payı ödenmesi mükellefiyeti değil, vergi olarak nitelendirildiği ve menkul ve gayrı menkullerin bulunduğu yer itibariyle sınırlama yapıldığı vurgulanmıştır. Kanunun lafzı ve hükmün gerekçesi dikkate alındığında vergilendirilmek istenen olgunun “yangından korunmaya yönelik” olarak yapılan sigorta sözleşmeleri olduğu açıktır. Diğer bir anlatımla, vergiyi doğuran olay, yangından (yangının gerçekleşmesi sebebiyle oluşan zararlara karşı himaye elde etme amacıyla yapılan) sigorta sözleşmelerinin kurulması olduğundan, Belediye Gelirleri Kanununda yangın sigortası sözleşmesi kurulması sebebiyle sigorta şirketlerinin vergi mükellefi hâline getirilmesi, yangın söndürme faaliyetlerinin belediyelerin görevleri arasında yer alması, belediyelerce yangının söndürülmesinin sigorta şirketinin lehine olması, bu yolla sigortacının ödeyeceği tazminatın azaldığı düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim mülga Belediye Gelirleri Kanununa ilişkin raporlarda da bu husus açıkça vurgulanmıştır. Bilindiği gibi, sigorta şirketi teminat altına alınan rizikonun yol açtığı somut zarar tutarını tazmin etmekle yükümlüdür. Yangın sigortası sözleşmesinde de sigortacı yangının yol açtığı zararı giderme borcunu üstlenmektedir. Belediyelerin itfaiye teşkilatı ile yangına müdahale etmesi, yangın zararını önlemesi ya da zararı azaltması sigortacının ödeyeceği tazminat tutarına doğrudan etki etmektedir. Bu sebeple söz konusu vergi ile, itfaiye teşkilatının yangın rizikosuna müdahale etmesiyle oluşan masraflara sigorta şirketinin katkı sağlaması hedeflenmiştir. Diğer bir ifadeyle, yangın sigortası sözleşmesinin tarafı olan sigorta şirketlerinin, itfaiyenin yangın söndürme faaliyetinden ekonomik olarak fayda sağladığı göz önünde bulundurularak, Belediye Gelirleri Kanunda sigorta şirketlerinin yangın sigortası sözleşmesi kurması hâlinde vergi mükellefi oldukları hükme bağlanmış (m.44), m.42’de “Yangın Sigortası Vergisinin matrahı, yapılan yangın sigorta muameleleri dolayısıyla alınan primlerin tutarıdır” esası sevk edilmiş, vergi nispeti yüzde 10 olarak tayin edilmiştir (m.43). Belediye Gelirleri Kanununun 42. maddesinde matrahın belirlenmesinde yangın sigortası muameleleri dolayısıyla alınan primlerin vergi matrahında esas alınacağının hükme bağlanması da kanun koyucunun asıl amacının, yangına karşı teminat elde etmek için yapılan sigorta sözleşmelerinden elde edilen primlerin vergilendirilmesi olduğunu tereddütsüz ortaya koymaktadır.

4. Yangına karşı teminat elde edilmesini konu alan sigorta sözleşmesinde yangının ne anlama geldiğinin tespiti, verginin matrahının hesaplanması açısından önem taşımaktadır. Zira, sigortacılık tekniği gereği sigorta edilen rizikonun mümkün olduğu kadar açık şekilde tanımlanması ve sınırlarının çizilmesi gereklidir1 . Nitekim sigorta ettirenin ödeyeceği prim, rizikonun tanımı, istisnaları, uygulanacak muafiyet hükümleri de dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Diğer bir anlatımla, sigorta sözleşmesinde tarafların edimi sigorta edilen rizikoya, üstlenilen riskin kapsamına göre değişkenlik göstermektedir.