Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Hukukunda ve Karşılaştırmalı Hukukta Asgari Sermayeye Bakış Açısının Değerlendirilmesi

Evaluation of the Minimum Capital Perspective in Turkish Law and Comparative Law

Özlem AKINCI ALBAYRAK

Türk hukukunda anonim ve limited şirket açısından öngörülen asgari sermayeye çeşitli işlevler yüklenmiştir. Asgari sermaye aracılığıyla, pay sahiplerinin yönetimsel risklere katılımının sağlaması, şirket kuruluşunda gerekli ciddiyetin sağlaması, şirketin mali durumunun değerlendirilmesinde çeşitli oranlar aracılığıyla katkı sağlayarak borca batıklık ve sermaye kaybı tehlikesi durumunda önlem alınmasının sağlaması amaçlanır. Ayrıca şirketin kâr payı dağıtımı hesabına dahil olarak şirket malvarlığının pay sahiplerine dağıtılmasını engeller. Bu şekilde alacaklıları ve diğer menfaat sahiplerinin korunmasına katkı sağlar. Asgari sermaye bu olumlu işlevlerinin yanı sıra, anlamlı bir koruyucu etkisinin olmaması, şirket kuruluşlarını zorlaştırması, finansman özgürlüğünü engellemesi ve yalnızca sembolik bir anlama sahip olması sebebiyle eleştirilmektedir. Asgari sermayeye bakış açısı, Kıta Avrupası hukuku ve Anglo Sakson hukukunda önemli ölçüde farklıdır. Bu karşıt görüşlerin ve gerekçelerinin değerlendirilmesi asgari sermayenin geleceğinin değerlendirilmesi açısıdan önem arz etmektedir.

Asgari Sermaye, Esas Sermaye, Anonim Şirket, Türk Hukuku, Karşılaştırmalı Hukuk.

Various functions have been assigned to the minimum capital stipulated in Turkish law for joint stock and limited liability companies. By means of the minimum capital, it is aimed to ensure the participation of the shareholders in the managerial risks, the necessary seriousness in the establishment of the company, the measures to be taken in case of running into debt and capital loss risks by providing contributions through various ratios in the evaluation of the financial situation of the company. Additionally, it also prevents the distribution of company assets to the shareholders by being included in the company’s dividend distribution account. In this way, it contributes to the protection of creditors and stakeholders. In addition to these positive functions, the minimum capital is criticized because it does not have a meaningful protective effect, makes it difficult to establish companies, hinders the freedom of finance and has only a symbolic meaning. The perspective on minimum capital differs significantly in Continental law and Anglo-Saxon law. Evaluation of these opposing views and their justifications is important in terms of evaluating the future of minimum capital.

Minimum Capital, Legal Capital, Joint Stock Company, Turkish Law, Comparative Law.

I. Giriş

Anonim şirketlerde ve limited şirketlerde pay sahiplerinin sınırlı sorumluluk imtiyazına karşılık olarak, şirket alacaklılarının ve diğer menfaat sahiplerinin çıkarları doğrultusunda şirket malvarlığını korumayı amaçlayan bir gelenek bulunmaktadır.1 Kıta Avrupası hukukunda şirket alacaklıları, pay sahiplerine nazaran daha fazla yasal olarak korunmaya çalışılmışlardır. Bu husus özellikle anonim şirketler hukukunda daha baskın haldedir. Şirket alacaklılarının korunmasının merkezinde de, şirketin malvarlığı değerlerinden, pay sahiplerine yönelik dağıtımların kısıtlamalara tabi olduğu “asgari sermaye” bulunmaktadır.2

Anonim şirket sermaye oluşum kuralları ve malvarlığının korunması ilkesinin bir gereği olarak asgari sermayeye sahiptir. Sermaye, anonim şirketin kurucu unsuru olup, şirketin amacını gerçekleştirme yolundaki ilk lokomotiftir.3 Şirket sermayesi, şirket içindeki ilişkide pay sahiplerinin oy ve mali haklarının oranını belirlemekle birlikte, dış ilişkide alacaklıları korumak için, kâr payı dağıtımlarına, şirketin kendi payını iktisabına ve şirketin sermaye kaybı halinde uygulanması gereken eylem planının tespitinde oransal miktarı belirler.4

Şirket malvarlığının korunması unsurlarından bir tanesi olarak asgari sermaye sistemi, sermayeye bağlı olarak normatif bir sermaye sistemiyle korumadır. Kıta Avrupası sisteminde tipik olarak bilançoya özsermaye kalemi şeklinde kaydedilir.5 Bilançoya bağlı olarak gerçekleştirilen şirket varlıklarının korunması, asgari sermayenin bilanço ile yakın bağlantı içerisinde olması gerçeğiyle ifade edilir. Çünkü aktif artışları veya bununla belirlenen net aktifler de düzenli olarak asgari sermayeye oransal olarak bilanço üzerinden belirlenir.

Sermaye oluşum kuralları arasında yer alan asgari sermayeye ilişkin unsurlar, Kıta Avrupası hukukunda çeşitli katkıları açısından savunulmaya devam etmekle birlikte, hem Anglo Sakson hukukunda hem Kıta Avrupası içerisinde çeşitli doktrin görüşleriyle eleştirilmektedir. Asgari sermayeyi savunanların görüşleri ve gerekçeleri ile eleştiren görüş ve gerekçelerinin değerlendirilmesi yapıldıktan sonra hukuk politikalarının geleceğe yönelik bakış açıları değerlendirilecektir.

II. Asgari Sermayenin Tarihsel Gelişimi

Anonim şirketler, pay sahiplerinin ve şirketin, kişiliklerinin birbirinden ayrılması ve bu iki kişiliğin alacaklılarının birbirine başvuramaması çok önemli bir ekonomik gelişme olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Ancak bu gelişim aşamalı olarak gerçekleşmiştir. Anonim şirketlerin ilk formunun ortaya çıkışı yaklaşık 15. yy’da olmuştur.6 Günümüzdeki forma benzer anonim şirketlerin ortaya çıkışı ise 16. ve 17. yy’larda deniz ticaretiyle gerçekleşmiştir.7 Deniz ticareti yapmaya yönelik olarak kurulan anonim şirketlerde asgari sermaye şeklinde bir yapılanma olmamakla birlikte, planlanan deniz ticareti projesi için yeterli miktarda sermaye kabul edilmiştir.8 Bu tür anonim şirket yapılanmasında esasen, pay sahipleri şirketi finanse etmeyip, şirketin belirli bir projesini finanse etmektedir.9 Şirket proje süresince varlığını sürdürerek, sermaye katkısı, ekipman, teçhizat ve geminin ihtiyaçlarına yönelik olarak farklı tarihlerde yapılmaktadır. Bu özellik asgari sermayenin oluşumuna yönelik olarak bir belirti gösterse de, projenin tamamlanmasından sonra çoğunlukla, sermaye, kâr ile pay sahiplerine geri ödenmektedir.10

Asgari sermayeye ilişkin ilk bulgular 1657’de Doğu Hindistan Şirketi’nde görülmektedir. İngiltere’nin dünyanın en büyük ticaret gücü olduğu 17. yüzyılın sonlarında asgari sermaye sistemine rastlanmaya başlanmıştır.11 Fransa’da, 17. yüzyılda açık ve net bir şekilde olmamakla birlikte, esas sermayenin görüldüğü şirketler bulunmaktadır.12

Türk hukukunda Ticareti Berriye Kanunnamesi döneminde anonim ve limited şirketler için zorunlu bir asgari sermaye öngörülmediği görülmektedir.13 865 sayılı TTK’da ile asgari sermaye sistemine ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak anonim şirketler açısından 865 sayılı TTK m. 279/3’e göre şirket esas sözleşmesinde, şirket sermayesi ile payların değerinin belirtilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.14 Buna göre ARSLANLI, 406. Maddeye göre her pay senedinin en az 5 lira değerde olması gerekliliği ve 275. maddeye göre şirketin kurulması için en az 5 kurucu gerekliliğinden dolayı anonim şirket esas sermayesinin en az 25 lira olacağı sonucu çıkarılabileceğini ifade etmiştir.15 6762 sayılı TTK döneminde açık bir hüküm olarak 500.000 TL asgari sermayenin kabul edildiği görülmektedir.16 6102 sayılı TTK’da da m. 332/1’de de 50.000 TL asgari sermaye belirlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın genel gerekçesinde, asgari sermaye sisteminin sermayenin korunması ilkesi açısından vazgeçilmez bir ilke olduğu ifade edilmiştir.17

Alman hukukunda Alman Paylı Şirketler Kanununun 7’nci maddesinde, asgari sermayenin 50.000 Euro olması hususu hüküm altına alınmıştır. Alman hukukunda, asgari sermaye miktarına ilişkin hüküm, 1923’ten itibaren bulunmaktadır.18 1923 yılından önce, beş kurucunun 1000’er mark değerinde taahhütte bulunma zorunluluğundan kaynaklı olarak, dolaylı bir çıkarım yapıldığı görülmektedir.19 Mevcut 50.000 Euro olarak öngörülmüş olan sermaye, 100.000 DM’nin 09.06.1998 tarihinde Euro’ya çevrilmesiyle hüküm altına alınmıştır.20

İsviçre hukukuna 1936 yılındaki kanun değişikliğiyle giren asgari sermaye, halen mevcudiyetini sürdürmektedir.21 İsviçre hukukunda, anonim şirketler ile ilgili olarak son revizyonda, sermayenin esnekleşmesine yönelik olarak birçok değişikliğe rağmen, asgari sermayeye ilişkin hükümler mevcudiyetini sürdürmektedir. İsviçre Borçlar Kanunu m. 621/1’e göre asgari sermaye 100.000 İsviçre Frankı olmalıdır.22