Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İşçinin Sendikal Nedenle Feshe Karşı Korunması

Protection of the Employee Against Termination Due to Union Related Reasons

Cansu KILIÇ BAŞOĞLU

Sendika hakkı ve özgürlüğü, çalışma hayatında işçi-işveren arasındaki menfaat dengesinin korunmasında vazgeçilemez nitelikteki haklardandır. İşçilerin iş sözleşmelerinin sendikal haklarını kullanmaları gibi keyfi nedenlere dayalı olarak feshedilmesi iş hukukunun koruyucu düzenlemeleri ile engellenmektedir. Sendikal güvenceler 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda (STİSK) işyeri sendika temsilcileri ve sendika yöneticilerinin özel konumları da gözetilerek düzenlenmiştir. Bu çalışma ile sendikal nedenle fesih halinde STİSK’daki sendikal güvence hükümlerinin birbirleri ve 4857 s. İş Kanunundaki iş güvencesi sistemi ile ilişkisinin nasıl kurulacağının benzer ve farklı yönleriyle değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Sendikal nedenle fesih sonucunda farklı konumlardaki işçilerin ne gibi yasal güvencelere sahip olacağı özellikle işe iade davası yönünden ele alınmıştır. Bu doğrultuda, sendikal tazminatın kötüniyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı gibi diğer tazminat türleri ile ilişkisi incelenmiştir. İşçilerin sendikal nedenlerle feshe karşı korunmasında karşılaşılan önemli zorluklardan biri olan ve doğrudan davanın sonucuna, buna bağlı olarak da sendikal hakların korunmasına etki eden ispat yükü hususu ve Yargıtay’ın sendikal fesih karinesi uygulamasına değinilmiştir. Çalışmayla sendikal feshe karşı güvence hükümlerinin uygulanması, farklı konumlardaki işçilerin sendikal fesih karşısında hangi yasal haklara sahip olduğu ve dava sürecinde yaşanan sorunlar mevzuat, yargı kararları ve öğreti görüşleri çerçevesinde açıklanmaya çalışılmıştır.

İş Sözleşmesinin Sendikal Nedenle Feshi, Feshe Karşı Koruma, Sendikal Tazminat, İşyeri Sendika Temsilciliği Güvencesi, Sendika Yöneticiliği Güvencesi.

The right and freedom to unionize is one of the indispensable rights in maintaining the balance of interests between the employee and the employer in working life. The termination of the employment contracts of the workers based on arbitrary reasons such as exercising their union rights is prevented by the protective regulations of the labor law. Trade union guarantees are regulated in the Trade Unions and Collective Labour Agreement Law No. 6356 (STİSK), taking into account the special positions of trade union representatives and managers. In this study, it is aimed to evaluate how provisions regarding trade union quarantees in STİSK will be related to each other and to the job security system in the Labor Law No. 4857, with similar and different aspects, in case of termination due to union related reasons. What kind of legal guarantees the workers in different positions will have as a result of the termination due to union related reasons, especially in terms of reemployment lawsuits are discussed. In this direction, the relationship between union compensation and other compensation types such as bad faith compensation and discrimination compensation has been examined. The issue of burden of proof, which is one of the important difficulties encountered in the protection of workers against termination due to trade union related reasons, and which directly affects the outcome of the case and, accordingly, the protection of trade union rights, and the practice of the Supreme Court’s presumption of union-related termination have been mentioned. With this study, the application of the guarantee provisions against union-related termination, which legal rights the workers in different positions have against union-related termination and the problems experienced during the litigation process have been tried to be explained within the framework of legislation, judicial decisions and doctrinal views.

Termination of Labor Contract Due to Union Related Reasons, Protection Against Termination, Trade Union Compensation, Assurances of Trade Union Representatives, Assurances of Trade Union Managers.

GİRİŞ

Sendika hakkı temel bir hak niteliğinde olup işçinin feshe karşı korunması ile doğrudan ilgilidir. Sendikal haklarını kullanması nedeniyle işyerinde ayrımcı davranışlara maruz kalabileceği hatta iş sözleşmesinin sona erdirilebileceği kaygısını taşıyan işçi, işini korumak amacıyla sendikal haklarını kullanmaktan kaçınacaktır. Böyle bir durumda ise sendika hakkı içi doldurulamamış bir kavram olmaktan öteye geçemez. O halde işçilerin sendikal feshe karşı korunduğu ölçüde sendika özgürlüğüne sahip olduğu söylenebilir.1 Bunun için sendikal ayrımcılık niteliğindeki davranışların hukuk düzenince kabul edilmemesi ve bu davranışların caydırıcı yaptırımlara bağlanması gerekir. Hukukumuzda STİSK hükümleri (m.23, 24, 25) ile işe alınma, iş sözleşmesinin devamı ve sona ermesi hallerinde işçileri sendikal haklarını kullanmaları nedeniyle karşılaşabilecekleri ayrımcı davranışlara karşı koruyacak bir takım sendikal güvenceler öngörülmüş ve bu güvenceler işçinin sendikaya üye olma ve sendikal faaliyette bulunması, işyeri sendika temsilciliği veya sendika yöneticiliği yapması gibi farklı durumlar gözetilerek düzenlenmiştir. Ancak konumuzun sendikal feshe karşı korumayla sınırlı olması nedeniyle sendikal güvencelerin tamamının açıklanması, işçinin işe alınması ve iş sözleşmesinin devamı süresince sendikal nedene dayalı ayrımcı davranışlara ve sendikal neden teşkil etmeyen fesih hallerine karşı korunması çalışma kapsamının dışında bırakılmıştır. Sendikal feshe karşı getirilen korumaların özellikle bir bütün olarak değerlendirilmesi amaçlandığından öncelikle sendika hak ve özgürlüğü ile sendikal fesih konuları işçinin feshe karşı korunması bağlamında incelenmiştir. Sonrasında ise sendikal feshe karşı getirilen güvenceler, sendika üyeliği ve faaliyetleri, işyeri sendika temsilcileri ve sendika yöneticileri yönünden olmak üzere üç başlık altında ele alınmıştır.

I. SENDİKA HAKKI VE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA FESHE KARŞI KORUMA

Sendika özgürlüğü çalışanların sosyal, ekonomik çıkarlarını işverenlere karşı korumak, geliştirmek adına serbestçe örgütlenebilmeleri yani sendika kurma, sendikaya üye olabilme, üyelikten çıkabilmelerini; aynı şekilde işverenlerin serbestçe sendika kurabilme, sendikaya üye olabilme ve sendika üyeliğinden çıkabilmelerini ve sendikaların da serbestçe sendikal faaliyette bulunabilmelerini ifade eder.2 Sendika hakkı her şeyden önce temel bir insan hakkı niteliğinde olup Anayasa ile güvence altına alınmıştır. “Sendika kurma hakkı” başlıklı Any. m.51 hükmünde “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz...” denilmek suretiyle sendika özgürlüğü düzenlenmiştir. Madde başlığında sendika hakkı ifadesi kullanılmakla birlikte içeriğinde sendikal özgürlüklerden bahsedildiği görülmektedir. Özgürlük kavramı hak kavramından daha geniş bir içerik taşımakta ve daha soyut bir serbestiyi ifade etmekte iken hak kavramı özgürlüğün çok daha somut ve hukuken kullanılması koruma altına alınmış şeklidir.3 O halde sendika hakkının sendikal özgürlüklerin kullanılabilir hale gelmiş, hukuk düzeni tarafından koruma altına alınmış şekli olduğu söylenebilir.4

Sendika özgürlüğünün anayasal bir hak olarak düzenlenmiş olması karşısında sosyal ve ekonomik bir hak niteliğinde mi yoksa klasik bir hak niteliğinde mi kabul edilmesi gerektiğinin değerlendirilmesi gerekir. Klasik haklar kişilere başkasının müdahalesine kapalı bir alan tanıyan mülkiyet, seyahat, adil yargılanma, toplantı ve örgütlenme özgürlüğü gibi hak ve özgürlükleri içerir. Sosyal ve ekonomik haklar ise çalışma hakkı, sendika hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi haklardan oluşur. Sosyal haklar toplumdaki zayıf grupların korunmasını amaçlayan, eşitsizlikleri kaldırmaya yönelik haklar olup devlet ya da kişilerden pozitif bir edimi talep etme yönü ağır basar.5 Sendika özgürlüğü dernek kurma hakkının özel bir görünümüdür.6 Ancak toplantı ve örgütlenme özgürlüğü ile bu kapsamdaki dernek kurma özgürlüğü klasik haklar içinde değerlendirilirken sendika ve dernekler arasındaki fark ile hakkın doğuş dinamikleri sendika hakkının sosyal haklar arasında değerlendirilmesini gerekli kılar. Sendika hakkı her ne kadar sosyal ve ekonomik haklar arasında kabul edilecekse de klasik temel bir hak niteliği de taşımakta bu iki niteliği bir bütün içinde birleşmektedir.7 Öğretide bir görüşe göre sendika hakkı, hakkın doğuş nedenlerine bağlı olarak işçiler için sosyal bir hak, işverenler için ise ekonomik bir hak niteliği taşır.8 Katılmakta olduğumuz diğer bir görüşe göre ise Anayasal düzenlemede bu yönde bir ayrıma gidilmemesi ve işçi sendikalarının zaman içinde güçlenmesi nedenleriyle sendika hakkının işçiler kadar işverenler için de sosyal ve ekonomik bir hak olduğunun kabulü gerekir.9