Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Enerji Şartı ve Paris İklim Anlaşması Çıkmazında AB ve Türkiye

In the Deadlock of Energy Charter and Paris Climate Agreement European Union and Turkey

Nazlı AKMEŞE

Enerji Şartı Anlaşması (EŞA), fosil yakıta dayalı yatırımlar da dahil olmak üzere uluslararası enerji yatırımlarının korunması amacı ile oluşturulmuştur. Paris İklim Anlaşması ise taraf devletlere küresel iklim krizi ile mücadele edebilmek için karbon salınımının azaltılması, fosil yakıt üretimi ve tüketiminin önüne geçilmesi sorumluluğunu yüklemektedir. Paris İklim Anlaşmasından kaynaklanan yükümlülükler, fosil yakıt yatırımlarından vazgeçilmesi ve bunların teşvik edilmemesi gereğini göstermektedir. EŞA ise fosil kaynaklı da olsa enerji yatırımlarının korunması ve teşvik edilmesi yükümlülüğünü öngörmektedir. Avrupa Birliği ülkeleri, iklim krizine ilişkin tedbirler alırken EŞA’dan kaynaklanan büyük engeller ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Her iki anlaşmaya da taraf olduğundan bu durumu yakında Türkiye de tecrübe edebilir. EŞA engelini aşmak için ya radikal değişikliklere ya da yatırımların korunmasına ilişkin hukuki prensiplerin iklim krizi ile mücadelenin gereklilikleri bağlamında yeniden yorumlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Enerji Şartı Anlaşması, Paris İklim Anlaşması, Uluslararası Yatırımların Korunması, Enerji Hukuku, Yeşil Enerji, Uluslararası Çevre Hukuku.

The Energy Charter Treaty (ECT) was established with the goal of safeguarding international energy investments, including fossil fuel-based ones. The Paris Climate Agreement, holds countries accountable for lowering carbon emissions and restricting the development and consumption of fossil fuels in order to tackle the global climate catastrophe. The Paris Climate Agreement show that states should cancel fossil fuel investments and not boost them. ECT, on the other hand, envisions a duty to maintain and promote energy investments, regardless of whether they are fossil-fueled. While European Union countries take steps to address the climate crisis, they are hampered by the ECT, which Turkey also may soon face. To overcome the ECT hurdle, either drastic modifications are required or a reconsideration of investment protection standarts in light of addressing the climate change’s requirings.

Energy Charter Treaty, Paris Climate Agreement, Protection of International Investments, Energy Law, Green Energy, International Environmental Law.

GİRİŞ

Enerji Şartı Antlaşması (EŞA), 17 Aralık 1994 tarihinde küresel alanda faaliyet gösteren enerji yatırımlarının korunması amacıyla imzaya açılmıştır. Türkiye, anlaşmayı 1 Şubat 2000 tarihinde onaylamıştır. Avrupa Enerji Şartı Konferansı Nihai Senedi, Enerji Şartı Antlaşması ve Ekini Teşkil Eden Kararlar ile Enerji Verimliliğine ve İlgili Çevresel Hususlara İlişkin Enerji Şartı Protokolü’nün Onaylanması Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı ile de 16.04.1998 yürürlüğe girmiştir.1 EŞA, yatırımların korunması hukukunun en önemli enstrümanlarından birini oluşturmaktadır. EŞA’nın ortaya konulduğu dönem olan doksanlı yıllardan bu yana dünyada büyük değişimler yaşanmıştır. Dönemin enerji endüstrisi, ağırlıklı olarak fosil yakıtlara bağımlı olan merkezi enerji tedarik sistemleri ile çalışmakta ve enerji sorunları öncelikli olarak fiyat, arz ve güvenlik problemlerinden oluşmaktaydı.2 Ancak geçen sürede iklim değişikliği ve enerji rezervlerinin yetersizliği sorunları daha da önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Bu değişimin ürünlerinden biri olan Paris İklim Anlaşması da dünyanın iklim değişikliği ile mücadelesinin organize edilmesi amacıyla 2015 yılında düzenlenmiştir ve uluslararası çevre hukukunun bir parçasını oluşturmaktadır. Türkiye, Paris İklim Anlaşmasını 22 Nisan 2016 tarihinde imzalamış ve 7 Ekim 2021’de onaylamıştır.3 Paris İklim Anlaşması, 10 Kasım 2021 tarihinde Türkiye’de yürürlüğe girmiştir.

Yabancı yatırımcılar için gelişmekte olan bir ülkede termik santral gibi projeler inşa etmek büyük ticari ve politik riskler barındırmaktadır. Politik riskler, ticari riskler dışında kalan risklerdir ve ev sahibi ülke veya ilgili uluslararası toplum ilişkilerinden kaynaklanabilirler. Yatırımın ev sahibi devlet tarafından kamulaştırılması, sunulan hizmetlerin devletleştirilmesi, yatırımdan elde edilen kârların transferinin engellenmesi, ev sahibi ülkede meydana gelen ayaklanmalar, savaş veya sözleşmenin politik nedenlerle ihlal edilmesi politik risklere örnek olarak gösterilebilir.4 Öngörülemeyen politik riskler, ev sahibi ülkenin ani siyasi değişimleri sonucu yatırımların ekonomik değeri üzerinde zayıflamalara sebep olabilmektedir.5 Yatırımcının ticari faaliyetinin gereği olarak üstlendiği ticari riskler ise bu çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur.

Enerji piyasalarına ilişkin doğrudan yabancı yatırımlar oldukça pahalı yatırımlar olmakla birlikte, bu yatırımların gerçekleştirilmesi için onların inşalarından öncesinde başkaca altyapı projelerine de ihtiyaç duyulabilmektedir. Dolayısıyla yatırımcının, bu yatırımın karşılığını alması uzun seneler sürmektedir. Enerji yatırımlarının taşınması da mümkün olmadığından; yatırım, kârlılığını kaybettiğinde ev sahibi ülkeden çekilerek zararın engellenmesi mümkün değildir. Yüksek riskler içeren pahalı yatırımlar üzerinde politik riskler sebebiyle oluşan zararların, devletlerden tazmin edilebilmesi ancak yatırım tahkimi ile mümkün olmaktadır. Tüm bu şartlar birlikte ele alındığında, yabancı yatırımların korunması ve teşviki için uluslararası anlaşmalarla kabul edilen kurallar ve uluslararası tahkimle desteklenen uyuşmazlık çözüm sistemi, yatırımcılar için tazmin imkânı olarak önemli bir işlevi yerine getirmektedir.6