Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
 Kararlarına İtirazın İncelenme Usulünün
mağdur/suçtan Zarar Gören Bakımından 
ortaya Çıkardığı Sorun Üzerine

A PROBLEM ARISING FROM REVIEW PROCEDURE FOR THE REMEDY AGANIST THE DEFERMENT OF THE ANNOUNCEMENT OF THE VERDICT IN TERMS OF THE VICTIM

Veli Özer ÖZBEK


Özet: CMK m. 231/12’de hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına karşı itiraz kanun yoluna gidilebileceği düzenlenmiştir. Yargıtay, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına karşı yapılan itirazı inceleyecek olan merciin, söz konusu kararı yalnızca şekli açıdan incelemekle yetinmesi, nitekim dava konusu olaya ilişkin vasıf ve nitelendirmenin yerindeliğini denetlemesinin hükmün amacına aykırı olduğu yönünde karar vermektedir. Fakat bu uygulama, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına dayanak oluşturan mahkûmiyet hükmünü denetim dışında bırakmaktadır. Biz de bu çalışmamızda, mevcut uygulamanın mağdurun hak arama özgürlüğü, özellikle AİHS m.13 çerçevesinde etkili başvuru hakkı bakımından bir sorun yaratıp yaratmayacağını ortaya koymaya çalışacağız.

Anahtar Kelimeler: Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması, Hak Arama Özgürlüğü, Etkili Başvuru, Mağdur, İtiraz

Abstract: It is set out at the CCP art. 231/12 it is possible to apply to the contest remedy against the deferment of the announcement of the verdict. The Turkish Court of Appeal is ruling that the authority competent to consider the contest remedy against the deferment of the announcement of the verdict should content with only the formal analyze, as inspection related to the qualification and the characterisation of the subject matter is contrary to the purpose behind the article. However, this implementation leaves the imprisonment sentence, which is the base of the deferment of the announcement of the verdict, out of control. With this study, we will try to present wheather this implemantation exist a problem with regard to the right to legal remedies of the victim particularly right to effective remedy under the art. 13 of the ECHR or not.

Keywords: The Deferment of the Announcement of the Verdict, Right to Legal Remedies, Right to Effective Remedy, Victim, Contest

I. SORUNUN TESPİTİ

İlkin Çocuk Koruma Kanunu’nda düzenlenen, daha sonra Aralık 2006’da 5560 sayılı Kanunla Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenen hükmün açıklanmasının geriye bırakılması, yargılaması yapılan sanık hakkında kurulan hükmün açıklanmasının, kanunda gösterilen şartların varlığına bağlı olarak, belli bir süre ertelenmesini ve bu sürenin sonunda söz konusu hükmün sanık bakımından sonuç doğurmamasını ifade eder.

Uygulamamıza girdiği günden beri tartışma konusu olmaya devam eden ve bu süreçte çeşitli değişikliklere uğrayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu bazı noktalarda soru işareti uyandırmaya devam etmektedir. Bilindiği üzere 22.07.2010 tarih ve 6008 sayılı Kanunla CMK m.213/6’ya eklenen bir cümleyle, açıklanmayan hükmün temyiz incelemesine tabi olmamasının sakıncaları giderilmek istenmiştir. Böylece sanık, hakkındaki hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına onay vermeyerek kararı temyiz etme imkânına kavuşacaktır. Fakat değişiklik “aklanma hakkı” çerçevesinde yalnızca sanık bakımından olumlu bir etki doğurmuştur. Diğer taraftan açıklanmayan mahkûmiyet hükmündeki hukuka aykırılıkları denetletmek isteyen sanık dışındaki mağdur veya suçtan zarar gören kimseler (buna kamuyu temsil eden iddia makamı da dahil edilebilir) bakımından ayrı bir değerlendirme yapılmamıştır. Şu durumda hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına kanun yolu denetiminde uygulanacak usul ve esaslar karşısında mağdur veya suçtan zarar gören kişilerin konumu ele alınması gereken temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

CMK m.231/12’de düzenlendiği üzere, “Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına itiraz edilebilir.” Niteliği tartışmalı olan hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararları için öngörülen “itiraz”ın ayrı bir denetim yolu olduğu noktasında açıklayıcı bir ifade bulunmadığına göre, bu kararlar için itiraz kanun yolunun usulü CMK m.268 vd. uyarınca belirlenecektir. CMK m.268 çerçevesinde inceleme yapacak olan mercii, itiraza konu karar bakımından hem MADDİ YÖNDEN hem HUKUKİ YÖNDEN bir değerlendirme yapacaktır1. Buna göre, itiraz kanun yolunda, karara konu teşkil eden deliller ve maddi olgular ile hukuki durum birlikte ele alınmalıdır. Oysa, aşağıda da belirtileceği üzere, Yargıtay uygulamasında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına karşı yapılan itirazı inceleyecek olan merciin, söz konusu kararı yalnızca şekli açıdan inceleyip, dava konusu olaya ilişkin vasıf ve nitelendirmenin yerindeliğini denetim dışında bırakması gerektiği yönünde yaygın bir kabul bulunmaktadır. Bazı yazarlar tarafından destek gören bu kabul2, doktrinde eleştirilmektedir.3