Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anonim Şirketlerde İç Yönerge ve İç Yönergenin Yönetim Kurulunun Sorumluluğuna Etkisi

Internal Directive in Joint Stock Companies and the Impact of the Internal Directive to the Liability of the Board of Directors

Hasan KARSLIOĞLU

İç yönerge kavramı, anonim şirketlerde iki farklı durumda gündeme gelmektedir. Bunlardan biri genel kurul toplantı esaslarının düzenlendiği iç yönerge olup diğeri ise anonim şirketin yönetimine ilişkin iç yönergedir. Yönetime ilişkin iç yönerge bakımından anonim şirketlerde yönetim kurulunun haiz olduğu yetkileri usulüne uygun biçimde devredebilmesi, bu konuda esas sözleşmede bir hükmün yer alması ve bununla birlikte iç yönerge metninin bir yönetim kurulu kararı ile yürürlüğe girmesiyle mümkün olur. İç yönerge, özellikle taşıdığı işlev bakımından önem kazanmakta ve esasen sorumluluğun sınırlandırılması amacına hizmet etmektedir. Bu doğrultuda çalışmamızda anonim şirketlerde yönetim kurulu iç yönergesi bağlamında yetki devrinin kapsamı, devrin yasal şartları, devrin sorumluluk üzerindeki etkisi ile birlikte 6552 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri inceleme konusu yapılmakta ve yeni düzenlemenin doğurduğu sonuçlara dair güncel tartışmalar ele alınmaktadır.

Yetki Devri, Sorumluluk, İç Yönerge, Torba Kanun, Hükümler Arası Çelişki.

The concept of internal directive comes to the fore in two different situations in joint-stock companies. One of them is the internal directive on the organization of the general assembly meeting principles, and the other is the internal directive on the management of the joint-stock company. In terms of the internal directive regarding management, in joint-stock companies, the board of directors can delegate its authorities duly, with a provision in the articles of association in this regard, and with this, the text of the internal directive to come into force by a decision of the board of directors. The internal directive gains importance, especially in terms of its function, and essentially serves the purpose of limiting liability. In this respect, in our study, the scope of the delegation of authority in the context of the internal directive of the board of directors in joint-stock companies, the legal conditions of the delegation, the impact of the delegation on responsibility, as well as the relevant provisions of the Law No. 6552 are examined and current debates about the results of the new regulation are discussed.

Delegation, Liability, Internal Directive, Omnibus Bill, Conflict Between Provisions.

GİRİŞ

Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 365’inci maddesi uyarınca anonim şirketler yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. Yönetim kurulunun yönetim ve temsil görevinden doğan sorumluluk da TTK’nın 553’üncü maddesi uyarınca yine yönetim kuruluna aittir. Ancak iç yönergeye göre atanan yöneticilerin/temsilcilerin, şirkete ya da üçüncü kişilere zarar vermesi halinde sorumluluk meselesinin tayininin sorumluluğu düzenleyen TTK m. 553/2 düzenlemesinin doğuracağı sonuçlarla bağdaşıp bağdaşmadığı hususunun ortaya koyulması bir gerekliliktir. Bu kapsamda, iç yönergenin yöneticilerin/temsilcilerin sorumluluğunun belirlenmesi noktasındaki etkisi son derece önemlidir. Bu hususların TTK’daki yönetim kurulunun sorumluluğuna dair hükümler ve yönetimin iç yönerge aracılığıyla devredilmesi hususundaki hükümler ile karşılaştırılarak incelenmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Bu nedenle tüm bunlar inceleme konusu yapılmadan önce yönetim kavramının genel hatlarıyla ele alınmasında fayda mütalaa etmekteyiz. TTK sistematiği bağlamında işlevsel olarak yönetim kavramı, şirketin faaliyet konusunun gerçekleştirilmesine yönelik her çeşit kararın alınması ve alınan kararların gerek şirketin iç işleyişinde gerekse dış ilişkilerde somutluk kazanmasını, dolayısıyla uygulanmasını ifade etmektedir1. Bu doğrultuda yönetim kavramının muhtevasını, her şeyden önce şirketin kısa ve/veya uzun vadeli hedefleri ve bu hedeflere ulaşma yolunda kullanılan araçlar oluşturmaktadır. Dolayısıyla yönetme kavramının, işletme stratejisi ile sıkı bir bağlılık içerisinde olduğunu ifade etmek mümkündür2. Anonim şirket yönetim kurulu, işletme stratejisi bakımından iki farklı işleviyle karşımıza çıkmaktadır. Kurul, bir taraftan şirketin yönetim organı olma özelliğini taşırken diğer taraftan da temsil organı sıfatıyla şirketin haklara ve borçlara ehil olmasını sağlamaktadır. Kural bu olmakla birlikte yönetim kurulunun yönetim hakkı ile temsil yetkisini bizzat kullanma zorunluluğu bulunmamaktadır3. Zira kanun koyucu TTK’daki ilgili düzenlemelerle söz konusu hak ve yetkilerin devredilebilmesine imkân vermiştir. Böylelikle yönetim kurulunun gerektiğinde gözetim organına benzer şekilde çalışabileceği esnek bir sistem ihdas edilmiştir4. Bu kapsamda, yönetim kurulunun yetkilerini devredip etmediğine bakılmaksızın her durumda geniş yetkiyi haiz yasal bir organ olduğu ifade edilebilir.

Anonim şirketlerde yönetim kurulunun geniş yetkilere sahip olması, buna paralel olarak sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Kanun koyucu, şirket yönetimindeki kişilerin sınırsız karar alma yetkisi ile donatılmaması, bu kişilerin bağımsız olarak görevlerini icra edebilmesi ve yönetim kurulunun sorumluluğunun sınırlandırılması5 gibi amaçlarla TTK’nın iki farklı hükmünde yönetim kurulu iç yönergesine dair kurallar ihdas etmiştir6. Doktrinde kabul edildiği üzere, TTK’nın yönetim kurulunun vazgeçilmez ve devredilmez yetkilerini düzenleyen 375’inci maddesinde bahse konu vazgeçilmez ve devredilmez yetkiler sınırlı sayı ilkesi (numerus clausus) uyarınca düzenlenmemiştir7. Konu bu kapsamda ele alındığında iç yönergeyle hangi yetkilerin devredilebileceği, iç yönergenin hazırlanması ve kapsamı, hazırlanan iç yönergenin yönetim kurulunun sorumluluğunu nasıl etkileyeceği gibi hususlar önem kazanmakta ve çalışmamızın odak noktasını oluşturmaktadır.