Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yabancılar Hukukunda İnsan Ticareti ile Mücadele

Combating Human Trafficking in Foreigners’ Law

Ayşe Yasemin AYDOĞMUŞ

İnsan ticareti kişinin tehdit, baskı, şiddet ve benzeri nedenlerle rızasının sakatlanması suretiyle zorla çalıştırılması, hizmet ettirilmesi, fuhuş yapmaya zorlanması, esarete tabi tutulması, organ kaçakçılığında kullanılması gibi durumların tamamını kapsayan bir suçtur. 20. yüzyılın başından itibaren insan ticareti ile mücadele edebilmek adına ulusal ve uluslararası düzenlemeler yapılmakta, ülkeler arası iş birliği sağlamaya yönelik faaliyetler sürdürülmektedir. Türkiye insan ticaretiyle mücadele ile mağdurların korunmasına dair çeşitli uluslararası belgelere taraf olmuş, iç hukukunda da aynı yönde düzenlemeler yapmıştır. Suçun doğası itibariyle hukukun farklı dalları altında ele alınması gereklidir. Çalışmamızda insan ticareti ile mücadele etmek adına Türk yabancılar ve göç hukuku alanlarında atılan adımlar ve hâlihazırda yürütülen faaliyetler ele alınacaktır. Yürürlükte bulunan düzenlemeler çevresinde Türkiye’de bulunan mağdur ya da mağdur olduğuna dair kuvvetli şüphe duyulan yabancıların mağdur olarak tanımlanması, mağdur destek programından faydalanması, bu kişilere insan ticareti mağduru ikamet izni verilmesi ve gönüllü ve güvenli geri dönüş programına dahil edilmeleri mümkündür. Çalışmamızda bahsi geçen kavramlar ve hukuki statüler Avrupa Birliği düzenlemeleri de dikkate alınarak ve uygulamadan elde edilen veriler dahilinde ele alınacaktır.

Göç, İnsan Ticareti, İkamet İzni, Mağdur Destek Programı, Menşe Ülke.

Human trafficking is a crime that covers all situations such as forced labor, forced prostitution, being subjected to captivity, being used in organ smuggling by injuring consent due to threats, pressure, violence or similar reasons. Since the beginning of the 20th century, national and international regulations have been made in order to combat human trafficking, and activities aimed at ensuring cooperation between countries are carried out. Turkey has become a party to various international documents on the combat against human trafficking and the protection of victims, and has made arrangements in the same direction in its domestic law. Due to the nature of the crime, it should be handled under different branches of law. In our study, the steps taken in the fields of Turkish foreigners and immigration law in order to combat human trafficking and the activities carried out currently will be discussed. Within the framework of the regulations currently in force, it is possible for foreigners who are in Turkey to be victims or who are strongly suspected to be victims, to be identified as victims, to benefit from the victim support program, to be granted a residence permit for victims of human trafficking and to be included in the voluntary and safe return program. The concepts and legal statuses mentioned in our study will be discussed in considering the European Union regulations and within the data obtained from the practice of Turkey.

Immigration, Human Trafficking, Residence Permit, Victim Support Program, Origin Country.

Giriş

Hem ülkemizde hem de küresel anlamda insan hareketliliğinin ve göçlerin arttığı bir dönemde bulunmaktayız. Bu hareketliliğin sonucunda göç ve yabancılar hukuku alanlarında ulusal ve uluslararası birçok düzenleme yapılmaktadır. Küresel ölçekte ele alındığında mevcut olan ve ileride meydana gelmesi muhtemel insan hareketliliği çeşitli endişeler ve hatta tepkiler ile de karşılaşmaktadır. Bu endişe ve tepkilerin temelinde bazı önyargıların yanı sıra milli ve toplumsal değerlerin dejenere olmasından duyulan endişe ile ekonomik korkular yatmaktadır. Bir toplumda önemli sayıda yabancının bulunması dil, din, ritüeller gibi toplumsal bazı unsurlarla birlikte istihdam, sosyal güvenlik, yaşam standardı gibi ekonomik konuları da doğrudan etkiler. Bu nedenle devletler yabancılar ve göç politikalarını belirlerken toplumun kaygı ve endişeleri ile birlikte kendi hukuki ve ekonomik politikalarını da dikkate alırlar. Yabancılar ve göç politikaları ele alınırken dikkat edilen önemli konulardan biri de ilgili devletin taraf olduğu milletlerarası sözleşmeler ve sözleşmelerde öngörülen hukuki rejimdir. Zira yabancılar ve göç alanında devletlerin izlediği politika ekonomik faktörlerden kaynaklanabileceği gibi küresel anlamda temel hak ve özgürlüklerin korunması ve insancıl sebeplerden de etkilenir. Bu bağlamda bir ülke işgücünü ihtiyacını karşılamak adına belirli bir konuda eğitim almış kişilerin ülkeye çalışma amacıyla göç etmesine imkân tanıyan düzenlemeler yapabileceği gibi insancıl ve toplumsal gerekçelerle de çeşitli düzenlemeler yapabilir. İnsancıl ve toplumsal gerekçelerle yapılan düzenlemeler bakımından yabancının kendi vatandaşı olduğu ülkenin korumasından faydalanamaması ya da vatansız olması ihtimali olduğu gibi bu tarz sorunların bulunmadığı hallerde de ilgilinin menşe ülkesi ile iletişim kurması, gerektiğinde menşe ülkeye ulaşımının sağlanması gibi hususlar da gündeme gelebilir. Türk hukukunda da yabancılar ve göç politikası bu etkenler çerçevesinde şekillenmiştir.1

İnsan ticareti ekonomik, politik, sosyal nedenlerle zor şartlar altında yaşayan insanların daha iyi şartlarda yaşama arzusundan faydalanmak suretiyle bu kişilerin istismar edilmesi, köleliğe varan şartlar altında çalıştırılması, organ ve doku kaçakçılığında kullanılması, fuhşa zorlanması ve benzeri her türlü insanlık dışı muameleye tabi tutulması anlamına gelmektedir.2 İnsan ticareti son yıllarda ortaya çıkan bir suç değildir; ancak küreselleşme ile birlikte 1980’lerden itibaren suçun hızla arttığı gözlemlenmektedir.3 İnsan ticareti suçu aşamalar halinde gerçekleşir. İlk olarak suça konu olan kişilerle iletişim kurulur, ardından bu kişiler yurtiçi ya da yurtdışındaki hedefe götürülür ve son olarak faillerin hedefledikleri nihai amaç dahilinde mağdur istismar edilir.4 Suçun sosyal, politik, ekonomik, demografik, kamu sağlığına ve istihdama yönelik önemli sonuçları vardır.5

İnsan ticareti hem ülkemizde hem de küresel ölçekte mücadele edilen bir sorundur. Birleşmiş Milletler (“BM”) tarafından Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe giren Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları6 (“SKA”) arasında insan ticareti ile mücadeleye yer verilmiştir.7 SKA 8.7 uyarınca zorla çalıştırmayı ortadan kaldırmak, modern köleliği ve insan ticaretini sona erdirmek için acil ve etkili önlemler alınması BM rehberliğinde ulaşılmaya çalışılan hedeflerden birisidir. Aynı maddede insan ticareti ile ilişkilendirilebilecek olan çocuk işçilerin durumu da ele alınmış ve her türlü çocuk işçiliğinin 2025 yılı itibariyle sona erdirilmesi hedeflenmiştir. Türkiye’de SKA ile ilgili olarak aktif çalışmalar yapmakta, ulusal ve uluslararası toplantılar düzenlemektedir. Türkiye’nin bahsi geçen amaçları sağlamaya yönelik olarak gerçekleştirdiği faaliyetler hakkında zaman zaman çeşitli raporlar düzenlenmektedir. Bu raporların sonuncusu 2020 BM Yüksek Düzeyli Siyasi Forum8 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 2018-2020 Türkiye Gelişmeleri Raporu’dur.9 Temmuz 2020’de gerçekleştirilmiş olan BM toplantısına hazırlık amacıyla düzenlenen raporda 2018-2020 yılları arasında Türkiye tarafından ilgili amaçlar doğrultusunda izlenen politikalar sorumlu kurumlar tarafından verilen bilgiler neticesinde derlenmiştir. Bahsi geçen raporda insan ticareti konusu sadece bir kez anılmıştır. Ekonomik faydaların adil şekilde paylaşılması başlığı altında SKA 10 ile ilişkilendirilen insan ticareti göçmenlerin toplumsal ekonomiye entegre edilmesi ile ilgili olarak anılmış; ancak insan ticareti özelinde kapsamlı bir değerlendirme yapılmamıştır.10

Türkiye insan ticareti ile mücadelede izlenecek yol ve standartları ortaya koyan Palermo Protokolü11 ve Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi’ne12 taraftır.13 Bahsi geçen düzenlemelerde insan ticaretinin önlenmesi, mağdurların korunması ve insan ticareti suçu ile mücadelede iş birliği konuları ele alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi14 (“AİHS”) m.3’te “İşkence Yasağı” ve m.4’te “Kölelik ve Zorla Çalıştırma Yasağı” düzenlenmiştir.15 Ulusal mevzuatımıza baktığımız zaman ise başta Anayasa m.17 “Kişinin Dokunulmazlığı, Maddi ve Manevi Varlığı”, m.18 “Zorla Çalıştırma Yasağı”, m.19 “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği”, m.48 “Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti” ve m.50 “Çalışma Şartları ve Dinlenme Hakkı” insan ticareti ile doğrudan ilişkilendirilebilecek düzenlemelerdir.

İnsan ticareti suçu ve suçun yaptırımı 5237 sayılı ve 26.09.2004 tarihli Türk Ceza Kanunu16 m.80’de düzenlenmiştir. Suçunun ceza hukuku alanında yaptırıma tabi tutulması hem ulusal ve uluslararası kamu düzenini, hem de suçun mağduru olan kişilerin temel hak ve özgürlüklerini, özellikle insan haysiyetini korumayı hedeflemektedir.17 Diğer taraftan İnsan Ticaretiyle Mücadele ve Mağdurların Korunması Hakkında Yönetmelik18 (“İTMMKY”) hükümlerinde insan ticareti suçunun önlenmesi, insan ticaretiyle mücadele ve özellikle mağdurların korunması ve rehabilite edilmesine dair usul ve esaslar kapsamlı şekilde düzenlenmiştir. Bu noktada belirtmek gerekir ki, insan ticareti mağdurları vatandaş ya da yabancı olabilirler. Mağdur olmak bakımından kişinin vatandaşlığının bir etkisi bulunmamaktadır. Vatandaş ya da yabancı olmak kişinin mağdur olarak bulunduğu ülkedeki hukuki statüsü ve kendisine sağlanacak imkanlar bakımından farklılık yaratmaktadır. Çalışmamızın konusu da yabancı insan ticareti mağdurların tabi olacağı hukuki rejim ve kendilerine sunulacak hizmetlerdir. Bu konuda İTMMKY hükümleri ile beraber 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu19 (“YUKK”) ve Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik20 (“YUKKY”) hükümlerinin dikkate alınması gereklidir.21

Türkiye’de insan ticareti ve yabancılar ile ilgili olarak fikir sahibi olmak ve konunun istatistiksel boyutunu görebilmek adına yetkili merciler tarafından yayınlanan verilerin ortaya konulması gereklidir. T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından düzenli olarak yayınlanan raporlarda Türkiye’nin insan ticaret ile mücadele kapsamında gerçekleştirdiği faaliyetler yıllık olarak yayınlanmaktadır. En son yayınlanan 2019 Türkiye İnsan Ticaretiyle Mücadele Yıllık Raporu22 uyarınca ülkemizde kamu kurum ve kuruluşlarının barolar başta olmak üzere çeşitli meslek örgütleri ve sivil toplumun aktörleri ile birlikte faaliyet gösterdiği ortaya konulmuştur.23 Raporda yer alan sayısal veriler 2019 yılı sonu itibariyle olmakla beraber detaylı sonuçlar ortaya koymaları sebebiyle önemlidir. Ülkemizde 2015-2019 yılları arasında insan ticareti mağduru olarak tanımlanan kişilerin %21’i çocuk, %69’u da 18 ila 35 yaş arasındadır.24

Hem dünyada hem de ülkemizde insan ticareti mağdurları çoğunlukla kadınlar ve çocuklar olsa da azınlık olarak yetişkin erkeklerin de mağdur olduğu tespit edilmiştir.25 Ülkemizde insan ticareti mağduru olarak tanımlanan kişilerin uyrukları arasında en fazla mağdur sayısı ile sıranın başında olan ülkeler ise Suriye, Özbekistan, Kırgızistan, Fas ve Afganistan’dır.26 İnsan ticareti suçu ile ilgili güncel verilere bakarsak, Göç İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan verilere göre Türkiye’de tespit edilen insan ticareti mağdurlarının sayısı yıllar içerisinde dalgalanmakla beraber 2020 yılında 282, 14.10.2021 tarihi itibariyle de 304 kişidir.27 Yıllara göre sığınmaevlerinde kalan insan ticareti mağdurlarının sayısı ise genel anlamda çok daha düşüktür. Bu sayı 2020 yılında 47’dir.28

Ülkemizde insan ticareti mağduru olan ya da olduğuna dair kuvvetli şüphe duyulan yabancılar ile ilgili işlemler Göç İdaresi Başkanlığı bünyesinde görev yapan Uluslararası Koruma Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Genel Müdürlük’ün görevleri arasında insan ticaretiyle mücadele ve mağdurların korunmasına ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, bu bağlamda projeler yapmak ve aynı amaçlarla kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri ile iş birliği yapmak ve bu kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak, sığınmaevleri ve bu kapsamda ihtiyaç duyulabilecek diğer merkezleri işletmek ya da işlettirmek yer almaktadır.29 Ülkemizde yabancı uyruklu insan ticareti mağdurlarının bu suçun mağduru olduktan sonra yakalanmaları ya da bir şekilde kolluk kuvvetleri ile irtibata geçmeleri halinde bahsi geçen birim devreye girmektedir.

İnsan ticareti mağduru Türkiye’ye yasa dışı yollardan girmiş olabileceği gibi ülkeye yasal şekilde yani vize alarak ya da vize muafiyetinden faydalanmak suretiyle de gelmiş olabilir.30 Hatta yabancının YUKK m.19 uyarınca vize ya da vize muafiyetinin tanıdığı süreden ya da doksan günden fazla Türkiye’de kalmak amacıyla ikamet izni almış ya da ikamet izni almak üzere başvuru yapmış olması da mümkündür. Örneğin Türkiye’de bebek bakacağını düşünerek ikamet ettiği ülkede çalışma izni almak suretiyle ülkemize gelen, geldikten sonra pasaportuna el konulan, modern kölelik olarak adlandırılabilecek şartlar altında çalıştırılan ya da ülkemize turist olarak getirilip darp edilen, pasaportuna el konulan, fuhuş yapmaya zorlanan kişiler olabilir. İnsan ticareti zorla çalıştırma, zorla dilendirme, esir tutulma, fuhşa zorlanma, zorla evlendirme, çocuk satışı, çocuk askerlik, organ ve doku ticaretine konu edilme gibi çok farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir.31 Mağdurun ülkeye yasal ya da yasa dışı yollardan girmesinin mağduriyetini değerlendirme esnasında bir etkisi yoktur.

İnsan ticareti suçunun mağdurları ülkemize yasal ya da yasa dışı yollardan gelebilecekleri gibi aslında uluslararası veya geçici koruma statülerine sahip olabilecek ya da bu statüleri kazanmış kişiler de olabilirler. İnsan ticareti niteliği gereği tüm bu gruplara dahil olan kişilerin mağdur olabileceği, bütün bu kategorilerde ayrıca ele alınması gereken bir konudur. İnsan ticareti mağdurları kolluk kuvvetleri tarafından yapılacak operasyonlar sonucunda tespit edilebileceği gibi, ülkeye giriş, iş yerinde denetim gibi olağan işlemler esnasında şüphe çeken durumların olması nedeniyle, kendi çabalarıyla ya da kolluk kuvvetlerine yapılacak şikayetler neticesinde de tespit edilebilir.32 Uygulamada aile ya da öğrenci ikamet izni almak gibi düzenli göç olarak değerlendirilebilecek işlemler esnasında şüphe duyulması halinde de ilgilinin uzmanlarla görüştürülmesi ve mağdur olduğunun tespit edilmesi halinde durumun insan ticareti ile mücadele kapsamında ele alındığı gözlemlenmektedir.33 Çalışmamızda mağdur olan ya da olduğuna dair kuvvetli şüphe duyulan yabancının tabi olacağı hukuki rejim ve kendisine sağlanacak hukuki imkanlar değerlendirilecektir.

I. Mağdur Tanımlaması

Türkiye’de bulunan ve insan ticareti suçu ile ilişkilendirilen yabancının tabi olacağı hukuki rejim ve sahip olacağı imkanlar öncelikle yetkili merciler tarafından mağdur olarak tanımlanıp tanımlanmamasına bağlı olarak değişir. İlgilinin mağdur olarak tanımlanması halinde mağdurlara sunulan hizmetlerden faydalanma imkânı olacaktır. Çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde ele alacağımız üzere, mağdurların önünde aslen iki seçenek bulunmaktadır. Mağdur kendisine sunulan destek hizmetlerinden faydalanmayı kabul ya da talep edebileceği gibi bunlardan faydalanmamayı da tercih edebilir.34 Mağdurun destek hizmetlerinden faydalanmayı talep ya da kabul etmesi halinde ise mağdur destek programına katılması ya da menşe veya üçüncü bir ülkeye gitmek istemesi halinde gönüllü ve güvenli geri dönüş programına dahil olması mümkündür.35 Görüldüğü üzere, insan ticareti mağdurlarının tanımlanması tabi olacakları hukuki statünün ortaya konulması adına son derece önemlidir. Maalesef günümüzde birçok insan ticareti mağduru içerisinde bulunduğu durum fark edilmeksizin genel olarak düzensiz göçmen başlığı altında ele alınmakta ve böylelikle mağdur olarak sahip olması gereken imkanlara ulaşamamaktadır.36

Türk hukukunda insan ticareti mağduru kavramına dair en kapsamlı düzenleme İTMMKY’de yer almaktadır İTMMKY m.17 uyarınca kolluk kuvvetleri tarafından yapılan operasyonlarda kişilerin zorla çalıştırılması, fuhşa konu olmaları, zorla hizmet ettirilmeleri, zorla evlendirilmeleri, organ ve dokularından yararlanılması, çocuk işçiliği, çocukların suçta kullanılmaları ve çocukların dilendirilmesi, evlatlık verilmesi gibi insan ticareti suçu kapsamında değerlendirilebilecek olaylarda Göç İdaresi Müdürlükleri ile irtibata geçilmesi gereklidir. Yönetmelik m.18/1’de ilgilinin insan ticareti suçunun mağduru olduğu ya da olabileceği yönünde kuvvetli şüphe duyulması halinde, kişilerin şikayetçi olup olmadığına bakılmaksızın, ilgili soruşturma veya kovuşturmanın sonucu beklenmeden mağdur olarak tanımlanacağı kabul edilmiştir. Mağdur olduğu veya olabileceği yönünde kuvvetli şüphe duyulan kişiler, tanımlama sürecinde sınır dışı işlemine konu edilemezler.37 İnsan ticareti mağdurları arasında genel anlamda bir ayrım yoktur. Ancak İTMMKY m.17/2’de kamu sağlığını da dikkate alarak, fuhuşla mücadele kapsamında yapılan operasyonlar sırasında tespit edilen ya da fuhşa sürüklenen kişilerin insan ticareti mağduru olup olmadığına dair inceleme ve gerekli işlemlerin öncelikli olarak yapılacağı kabul edilmiştir. Kural olarak mağdur tanımlama süreci olarak adlandırılan mağdur statüsünün verilmesi aşamasında ilgililerle mülakat yapılır; ancak kişinin fiziksel ya da psikolojik olarak mülakata hazır olmaması halinde mülakat daha sonra da yapılabilir.38

Mülakattan önce ilgiliye insan ticareti suçu ve bu suçun mağdurlarına tanınan haklar hakkında bilgi verilir.39 Bu bilgilendirme kişiye güven duygusu sağladığı gibi suçla mücadelede iş birliği yapması için de motive edici olacaktır. Suçla mücadelede mağdurun yetkililer ile iş birliği yapması çok önemlidir; ancak kişiye sağlanacak desteğin aslında kendisinden beklenen iş birliği ve faillerle mücadeledeki rolden bağımsız olması gereklidir. Zira mağdur destek programına katılmak kişinin içerisinde bulunduğu duruma bağlı olarak kendisine sunulan hukuki bir imkandır.40 Herhangi bir destek programından faydalanabilmek için iş birliği şartının aranması mağdurun faillere ulaşmak ve suça dair içeriden bilgi almak adına bir kaynak olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır.41 Kanaatimizce mağdur tanımlaması yapılmasında ilgilinin iş birliği yapma niyetinden ziyada suçun faillerine bakış açısı ve onlarla iletişimi belirleyici olmalıdır.

Mülakat esnasında kişinin psikolojik durumu, yaş, cinsiyet, uyruk gibi nüfusa dair bilgileri ve yaşadıkları dikkate alınır.42 Mağdur olma ihtimali taşıyan bu kişinin yetkililerle sağlıklı iletişim kurabilmesi için kendisine tercüme imkanı da tanınır.43 İnsan ticareti mağduru olmanın ortak göstergeleri seyahat masraflarının başkaları tarafından karşılanması, yetkililere teslim edilmekle tehdit ediliyor olma, sahte seyahat belgelerinin kullanılması, hareketlerinin doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol ediliyor olması, ailesi ve sosyal çevresi ile sınırlı iletişim kurması, yetkililere karşı güvensizlik duymasıdır. Mülakat esnasında bu göstergeler dikkate alınır.44 Kişinin normal hayata adapte olabilmesi ve kolluk kuvvetleri ile iş birliği yapması bakımından kendisine karşı gösterilecek tutum son derece önemlidir. Göç İdaresi Müdürlüğü uzman personeli tarafından, mağdurun da dahil olduğu soruşturmanın gizliliğini ihlal etmeyecek şekilde insan ticareti suçunun göstergelerine yönelik detaylı inceleme yapılır ve ilgili ile yapılan mülakat sonrasında, kişinin mağdur olup olmadığı yönünde rapor düzenlenir.45 İTMMKY’nin ekinde mağdur olması muhtemel kişi ile yapılacak mülakat tutanağı örneği yer almaktadır.46 Bu formlarda kişiye sorulacak sorular ve tanımlama ile birlikte sahip olacağı haklar açıkça belirtilmiştir. Sorular muhtemel insan ticareti mağdurlarının insan tacirleri ile nasıl temas kurdukları ve Türkiye’ye nasıl getirildikleri, kendilerine neler vaat edildiği, Türkiye’de neler yaptıkları ve yaşadıkları süreci tespit etmeye yöneliktir. İTMMKY m.18/12 uyarınca mağdur tanımlama mülakatı esnasında ikamet ve çalışma izni elde etme amaçlı yanıltıcı beyanlarda bulunan ve belge sunan kişiler insan ticareti mağduru olarak tanımlanamazlar ve böylelikle başta ikamet izni olmak üzere mağdura sunulan hizmetlerden faydalanamazlar.

Mağdur olarak tanımlanma sürecine dair dikkate alınması gereken etkenlerden biri de kişinin daha önce mağdur olarak tanımlanmış olup olmaması ile ilgilidir. Bir kişinin Türkiye’de insan ticareti mağduru olarak tanımlanmasının ardından, gönüllü ve güvenli geri dönüş programı kapsamında ülkesine gönderilmesi halinde tekrar Türkiye’ye gelmesi ve burada tekrar insan ticareti suçu ile ilişkilendirilmesi halinde artık kişinin mağdur olarak tanımlanabilmesi için Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün görüşü alınır.47 Burada mağdurun geçmişi ve özellikle gönüllü ve güvenli dönüş programı dahilinde ülkesine döndükten sonra Türkiye’ye ne şekilde tekrar mağdur olarak geldiğinin tespiti insan ticareti ile mücadelede küresel ölçekte etkilidir. Özellikle kendi vatandaşı olduğu ülkeye faillerden ve suçtan uzaklaştırılmış şekilde gönderilen kişinin bir süre sonra aynı şekilde ülkemizde bulunması hem suçla mücadele hem de Türk kamu düzeni bakımından sorun teşkil eder. Bu nedenle insan ticareti mağduru olarak tanımlanan ve gönüllü ve güvenli geri dönüş programı kapsamında menşe ya da üçüncü ülkeye gönderilen kişinin Türkiye’ye tekrar mağdur olarak gelmesi halinde artık insan ticareti mağduru olarak tanımlanmaması ve insan ticareti mağduru ikamet izni gibi hizmetlerden faydalanamaması gerektiği ileri sürülmektedir.48

İTMMKY m.17 uyarınca mağdur olarak tanımlanan kişilere mağdur tanımlama belgesi verilir. Bu belge ile mağdura sağlık kuruluşlarından ücretsiz faydalanma hakkı, sığınmaevlerinde geçici süre barınma ve rehabilitasyon desteğine, destek programına erişim hakkı, Türkiye ile iş birliği yapan devletler ya da sivil toplum kuruluşları tarafından sağlanacak güvenli ve gönüllü dönüş programına erişim hakkı verilir. Mağdur tarafından da imzalanan belge ile mağdur destek programı ve güvenli geri dönüş programına katılıma dair rıza alınmış olur.49 İnsan ticareti mağduru tanımlama belgesi onaylanan kişiler Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından kayıt altına alınır.50

2004/81 sayılı insan ticareti mağduru üçüncü ülke vatandaşlarına sunulacak hizmetler ve ikamet izni ile ilgili Avrupa Birliği (“AB”) Yönergesi m.3’te de Yönerge’nin uygulama alanına giren kişiler düzenlenmiştir. Madde 3 uyarınca üye devletlere yasa dışı yollardan girmiş olsalar dahi, hâlihazırda insan ticareti mağduru olan ya da geçmişte mağdur olmuş üçüncü ülke vatandaşları ile üye devletlerin takdirine göre yasa dışı göçün kolaylaştırılmasına dair faaliyetlere katılmış kişiler Yönerge’nin kişi bakımından uygulama alanına girmektedirler. Madde 3’ün 3. fıkrasında Yönerge’ye konu olacak üçüncü devlet vatandaşı kişilerin ilgili üye devletin ulusal mevzuatı uyarınca ergin olması gerektiği kabul edilmiştir. Üye devletlerin mevzuatlarında öngörülen koşulların sağlanması halinde Yönerge hükümlerinin küçükler hakkında da uygulanması mümkündür. Yönerge’nin çocuklar için uygulama alanı bulması halinde m.10/(a) uyarınca öncelikli olarak çocuğun üstün menfaati dikkate alınacaktır. Uygulanacak usulün çocuğun yaşı ve sahip olduğu duygu durumu ve yapısına uygun olması gereklidir.

II. Mağdur Destek Programı ve İnsan Ticareti Mağduru İkamet İzni

Türkiye’de mağdur olarak tanımlanan yabancı yetkililer tarafından kendisine sunulan hizmetler ve tabi olacağı hukuki rejim hakkında bilgilendirilir. Mağdur tanımlama belgesini onaylamak suretiyle mağdur destek hizmetlerini kabul eden yabancıya sunulan ilk seçenek mağdur destek programına katılmak ve insan ticareti mağduru ikamet izni verilmesidir.