Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Dijital Hizmet Vergisi ve Türkiye Uygulaması

Digital Services Tax Practice and Turkey

Özge MUTLU KAYA

Dijital ekonominin gelişmesiyle dijital hizmet sağlayan çok uluslu büyük şirketler ortaya çıkmıştır. Bu şirketler uluslararası alanda çok yaygın bir şekilde hizmet vererek çok büyük kazançlar elde ederken, vergi mevzuatındaki yetersizlik sonucu geliri elde ettikleri kaynak ülkesine vergi ödememektedirler. Bu da hem ekonomik anlamda ülkede faaliyet gösteren diğer firmalar için haksız rekabete hem de devletin vergi gelirlerinde azalmaya sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla bu şirketlerin kazançları devletler tarafından vergilendirilmek istenmiş ve buna ilişkin uluslararası alanda pek çok çalışma yapılmıştır. Dijital hizmetlerin vergilendirilmesi konusunda uluslararası bir kabul vardır. Ancak ortak bir çözüme ulaşılamaması nedeniyle bazı devletler kendi yetkilerini kullanarak dijital hizmet vergisini yürürlüğe koymuştur. Dijital hizmet vergisi Türkiye’de 7194 sayılı kanunla 2020 yılında yürürlüğe girmiş olup halen uygulanmaya devam etmektedir. Bu vergi ile devlete sağlanan gelir hayli yüksek olmakla birlikte; mevzuatta yer alan diğer vergi türlerinden farklı olan dijital hizmet vergisi gerek konusu gerek uygulanma biçimi gerekse idareye tanıdığı yetkiler bakımından tartışılmaya devam etmektedir.

Dijital Hizmet Vergisi, Dijital Ekonomi, Dijital Vergi, Dengeleme Vergisi, Uluslararası Vergilendirme.

Because of the development of digital economy, large multinational companies providing digital services emerged. While these companies earn huge profits by serving widely in the international arena, as a result of the inadequate tax legislation they do not pay enough tax to the origin country where they earn their income. This leads to unfair competition for other companies operating in the country in economic terms and decreases the tax revenues of the state. Therefore, the earnings of these companies were required to be taxed by the states and many studies were carried out in the international field. There is an international recognition for the taxation of digital services. However, due to the inability to reach a consensus, some states have introduced digital service tax in their own jurisdiction. Digital service tax in Turkey entered into force in 2020 by Law No. 7194 and still continues to be implemented. Although the income provided to the state with this tax is quite high; digital service tax, which is different from other classical classification of taxes, continues to be discussed in terms of both its subject, the method of implementation and the power granted to the administration.

Digital Service Tax, Digital Service, Digital Economy, Digital Tax, Balance Tax.

GİRİŞ

Dijital hizmet, dijital ekonomi ile birlikte doğmuş bir kavramdır. Dijital ekonomi ise bilişim teknolojilerinin ekonomik hayatta kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, reklam, ticaret, ödeme, üretim ve tüketim alanlarında gerçekleşen dönüşüm sonrası ortaya çıkan ekonominin yeni bir alanı olarak tanımlanabilir.1 Her ne kadar dijital ekonomi görece yeni olsa da ekonomiye dair her alanı etkilemektedir.2 Bilişim ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi sosyal ve ekonomik hayattaki gelişmelerin hızını belirlerken hukuk sistemlerinin bu gelişmelere uyumlanması kaçınılmaz olmaktadır. Dijital ekonominin hızla büyümesi karşısında vergi hukukunun durumu ise bunun sadece bir örneğidir.3 Vergi hukukunda geleneksel ticaret anlayışına göre kurulmuş mevcut yapı dijital ekonomiyi kapsayamaz durumdadır. Dijital ekonominin fiziksel bir mekâna ihtiyaç duymayan yapısı, fiziki mekân ve sınırlara göre oluşmuş ve bu kapsamda hareket eden hukuk sistemleri için adeta bir meydan okumadır.4 Bu anlamda dijital ekonominin soyut nitelikte olduğu söylenebilir5 çünkü dijital hizmetler, IP tabanlı internetin altyapısını bağlayıp kullanabilmeyi gerektirdiğinden geleneksel fiilen sunulan somut fiziki hizmetlerden farklıdır.6 Bununla birlikte bu soyut yapı beraberinde çok geniş bir esnekliği de getirmekte ve uluslararası sınırlar teknolojik imkânlar sayesinde kolaylıkla aşılmaktadır. Sonuç olarak dijital hizmet veren şirketler dünyada giderek daha çok büyümektedir.

Dünyanın en değerli 10 şirketinden 7 tanesi teknoloji şirketidir ve bunların büyük kısmı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) menşeilidir.7 2019 yılında Birleşmiş Milletler Ticaret ve Gelişme Konferansı raporuna göre dijital ekonominin iki lider ülkesi Çin ve ABD’dir. Dünyanın 70 en büyük dijital platformunun piyasa değerinin %90’ı bu iki ülkede bulunmaktadır. Örnek olarak o tarih itibariyle ‘7 süper platform’ olarak nitelendirilen Microsoft, Apple, Amazon, Google, Facebook, Tencent and Alibaba toplam piyasa değerinin üçte ikisini oluşturmaktadır.8 Bu şirketlerin finansal büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda dijital ekonomi alanındaki faaliyetlerin vergilendirilmesinin vergi adaletinin sağlanması bakımından bir gereklilik olduğu kolayca anlaşılır. Nitekim bu alanda çok büyük bir kazanç söz konusudur ve bu gelirin vergilendirilmesi hem vergi adaletinin sağlanması hem de devlet vergi gelirlerinin korunması bakımından gereklidir.9 Dijital ekonomi her ne kadar küresel olarak gelişme aşamasında bir alan olsa da süreç içinde değerlendirildiğinde gelişiminin henüz başında olduğu söylenebilir.10 Dolayısıyla zaman içinde çok daha büyüyüp, gelişeceğini öngörmek zor değildir. Özellikle dünyada yaşanan Covid -19 pandemisiyle birlikte dijital hizmetlere olan talep, ihtiyaç ve bunun doğrultusunda meydana gelen arz çok ciddi miktarda artış göstermiştir. Bu kadar büyük hacme ve meblağa ulaşan faaliyetlerin devletlerce vergilendirilmek istenmesi vergi devletinin bir gereğidir. Üstelik bu uluslararası alanda kabul edilmiş bir gerekliliktir. Şu hâlde öncelikle dijital hizmet vergisinin (DHV) varlık sebebini incelemek (I) ve ardından Türkiye uygulamasını (II) tartışmak uygun olacaktır.

I. DİJİTAL HİZMET VERGİSİNİN VARLIK SEBEBİ VE NİTELİĞİ

Dijital Hizmet Vergisi uluslararası vergi alanında oldukça yeni bir vergi türü olmanın yanı sıra hukuki nitelik olarak klasik anlamda bilinen vergilerden biraz daha farklı düzenlenmiştir. Bu nedenle hukuki niteliğini değerlendirmeden (B) önce nasıl ortaya çıktığını ve geliştiğini (A) incelemek gerekir.

İletişim teknolojilerinin gelişmesi ve yayılması sonucunda pek çok uluslararası dijital hizmet sunan şirket ortaya çıkmış ve bunlar herhangi bir maddi varlıkları olmadan pek çok ülkede faaliyette bulunarak çok büyük meblağlarda gelir elde etmeye başlamıştır.11 Bu dijital devlere örnek olarak Google, Facebook, Twitter, Instagram, Yandex, Linkedin, Apple (Apple Store, Apple Music), Spotify, Youtube, Ps Store, Xbox Store, Amazon, Microsoft, Netflix, Yahoo, Airbnb, Uber, Booking, Ebay gösterilebilir.12 Dijital hizmet sağlayan çok uluslu büyük şirketler (‘DHSÇUŞ’) herhangi bir fiziki varlıklarının olmadığı ülkelerde uluslararası ticari faaliyet gösterebilmektedir.13 Bu sayılan dev şirketlerin faaliyet alanları dijital hizmet sağlamak14 olup bunlar çok uluslu olarak tüm dünyada hizmet vermek suretiyle ticari faaliyette bulunmaktadır. Bu anlamda DHSÇUŞ geleneksel işletmelerden farklıdır çünkü bunların hizmet verebilmek için kaynak ülkesinde bir işyerine ihtiyaçları olmadığı gibi sağladıkları hizmet de fiziki bir şey değildir.15 DHSÇUŞ diğer devletlerde herhangi bir yatırım yapmadan, iş merkezi açmadan sadece dijital hizmet vererek çok büyük kazançlar elde edebilmektedir.16 Dolayısıyla burada ortaya çıkan ekonominin de vergilendirilmesi gereklidir.17 Nitekim, DHV’nin amacı DHSÇUŞ’un faaliyetlerinin vergilendirilmesidir.18 DHSÇUŞ’a dair dünyadaki genel görüş, bunların hizmet sunduğu ve böylelikle gelir elde ettikleri ülkelerde yeterince vergi ödemedikleri, dolayısıyla vergi kaybına sebep oldukları şeklindedir. Bu nedenle güncel olarak pek çok devlet bu şirketleri vergilendirmenin yolunu aramaktadır.19 Zira bu şirketler hem maliyet bakımından fiziki işyerine sahip diğer işletmelere karşı önemli rekabet avantajına sahiptir hem de kaynak ülkesinde elde ettikleri gelirler kadar vergi ödememektedir.20 İşte, DHV’nin temel çıkış sebebi DHSÇUŞ’un dijital hizmet sağlayarak elde ettikleri gelirler üzerinden kaynak ülkede yeterince vergi ödemiyor olmalarıdır.21

Küreselleşme ve dijital ekonominin gelişmesi ile birlikte dünyada yeni iş modelleri gelişirken, ekonominin fiziki varlığa dayalı bir döneme ait olan hukuk kuralları bu gelişmeler konusunda yetersiz kalmıştır.22 Dijital ekonomi neredeyse tamamen sanal bir ortamda faaliyet gösterirken, vergi hukuku kuralları fiziksel varlık odaklıdır; bu nedenle hâlihazırdaki sistemin geleneksel kuralları dijital ekonomiye cevap verememektedir.23 Dijital ekonomide güçlü olan çok uluslu firmalar vergisel bakımdan en avantajlı ülkelere yönelme eğilimindedir.24 Bu şirketlerin merkezlerini kolaylıkla gelirlerin daha düşük vergilendirildiği ülkelere taşıması mümkündür.25 Nitekim DHSÇUŞ kârlarını artırmak için iş merkezlerini vergi bakımından avantajlı ülkelerde kurmayı tercih etmektedir ki bu husus Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 2018 yılında dijital ekonomiye dair hazırlamış olduğu raporda vurgulanmıştır.26

Bugün mevcut olan ve geleneksel olarak adlandırılabilecek vergi sistemlerinde, mükellefin hukuken bir şekilde bağlı olduğu ve vergilendirilecek gelirin kaynağı olan ülkelerde vergilendirme, iç hukuk ve uluslararası anlaşma kuralları doğrultusunda belirlenen yetkiye göre yapılmaktadır. Buradaki genel olarak kullanılan temel kriter ise daimî işyeridir.27 Daimî işyeri, geleneksel olarak vergi hukukunda vergilendirme yetkisinin dayandığı ve fiziksel temelli bir kavramdır ve günümüzde dijital ekonominin yapısından uzaktır. Bu nedenle halihazırdaki vergi sistemleri dijital ekonomiyi vergilendirme hususunda yetersiz kalmaktadır.28

Dijital ekonomi bir yandan herhangi bir fiziksel mekân olmaksızın tüm dünyada faaliyet göstermekte, diğer yandan kullanıcıların yarattığı içeriklerle daha da büyümektedir. Bu sebeple, bu kurumların gelir elde ettiği ülkenin vergi sistemiyle aralarında bağ kurulamaması ve vergilendirilememeleri sonucunda, hem vergi matrahında önemli bir aşınma meydana gelmekte ve sisteme dahil olan kurumlar bakımından bir eşitsizlik oluşmakta, hem de ülke vergi gelirlerinin azalması sebebiyle ülkede refahın azalması sonucu doğacağı için kamuoyunda rahatsızlık oluşturmaktadır.29 DHV’nin gelişimi uluslararası alanda ve Türkiye’de paralellik göstermiş, bu anlamda Türkiye uluslararası alandaki tartışma ve düzenlemeleri yakından takip etmiştir.