Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

1912 Seçimleri: Demokratik Seçim İlkeleri Işığında Kısa Bir İnceleme

The 1912 Elections: A Brief Review in the Light of the Democratic Election Principles

Bahar ÖNGÜÇ

Demokrasi, halkın siyasal karar alma sürecine katılımı anlayışına dayanan en meşru yönetim biçimidir. Karar alma sürecine katılım ise seçimler vasıtasıyla mümkün olmaktadır. Seçimler, bir toplumun demokratik olup olmadığını belirleyen önemli bir öğe olmakla beraber tek başına yeterli değildir. Demokrasinin bir diğer gerekliliği ise bu seçimlerin de kendi içinde demokratik nitelikler taşıması yani adil ve özgür olmasıdır. Nitekim seçimlerin yönetime meşruiyet kazandırması, farklı fikirleri temsil eden siyasi partilerin serbest bir şekilde örgütlenebilmesini ve iktidara giden bu yolda yapılan yarışın her türlü baskıdan uzak ve özgürlükçü bir ortamda gerçekleştirilmesini de şart koşmaktadır. Aksi halde seçim, yönetimin meşru gösterilmesi için bir vasıtadan öteye geçemeyecektir. Türkiye’nin demokratikleşme sürecine “sopalı ve dayaklı seçimler” olarak damgasını vuran 1912 genel seçimleri zora dayalı bir egemenlik biçimi olan İttihat ve Terakki’nin bir yöntem veya araç olarak şiddet unsurunu kullanması açısından önemli bir yere sahiptir. Bu çalışma, demokrasi tarihinin ilk erken genel seçimi olan 1912 seçimlerinin demokratik seçim ilkelerini ihlal ettiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Demokrasi, Seçimler, Demokratik Seçim İlkeleri, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası.

Democracy is the most legitimate form of government based on the mentality of people’s participation in the political decision-making process. Participation in the decision-making process is possible through elections. Although elections are an important element when determining whether a society is democratic or not, it is not sufficient by itself. Another requirement of democracy is that these elections should also have democratic qualities, that is, they should be fair and free. Thus, the fact that the elections give legitimacy to the administration also stipulates that political parties representing different ideas can organize freely and that the race to power should be carried out in a libertarian environment free from all kinds of oppression. Otherwise, the election will not go beyond a means to legitimize the administration. The 1912 general elections, which marked Turkey’s democratization process as “elections with beating and violence”, have an important place in the use of violence as a method or tool by the Committee of Union and Progress, a form of government type based on force. This study aims to propound that the 1912 elections, the first early general election in the history of democracy, violated the democratic election principles.

Democracy, Elections, Democratic Election Principles, Committee of Union and Progress, Freedom and Accord Party.

GİRİŞ

Demokrasi, halkın siyasal karar alma sürecine doğrudan veya temsili olarak katılımı anlayışına dayanan en ideal yönetim biçimidir. Günümüz geniş hacimli topluluklarda doğrudan demokrasi uygulamalarının neredeyse imkânsız olması, pratik bir zorunluluk olarak temsil mekanizması ile seçim olgusunu da beraberinde getirmektedir. İktidar ve halk arasında bir çeşit uzlaşı (consensus) anlamına gelen seçim, demokratik toplumların onsuz olmaz koşuludur. Fakat tek başına yeterli değildir. Demokrasinin bir diğer gerekliliği ise bu seçimlerin de kendi içinde demokratik nitelikler taşıması gerektiğine ilişkindir. Kuşkusuzdur ki seçimlerin yapılacağı ortam ile özgürlükler rejimi arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. Nitekim farklı görüşlerin açıklanabildiği ve bu görüşlerin siyasi partiler vasıtası ile serbestçe temsil edilebildiği, siyasi rekabetin dürüstlük ve serbestlik ilkesi ışığında gerçekleşebildiği çoğulcu toplumlarda seçimlerin demokratikliğinden söz edilebilir.1 Aksi halde demokrasi, siyasal iktidarın meşruiyetinin aracı olmaktan öteye geçemez ve anlamını yitirir. Çoğulculuk vasfının geri plana atıldığı bir demokratik rejim söylemi zora dayalı bir egemenlik anlayışının salt biçimsel sembolü haline gelir.

Doğrudan demokratik rejimlerin yıkılmasının ardından çok uzun bir süre tarihin tozlu raflarında saklanan demokrasi, Fransız Devrimi ve aydınlanma düşüncesinin etkisiyle 19. yüzyılda bir yönetim biçimi olarak tarih sahnesinde tekrar yerini almıştır. Fransız Devrimi ile küresel anlamda yayılmaya başlayan eşitlik, özgürlük, adalet gibi başat kavramlar kuşkusuz Osmanlı Devleti’ni de tesiri altına almış ve adeta dağılmanın eşiğine gelen devletin kurtuluşu dönemin entelijansiyası tarafından meşrutiyetin ilanına bağlanmıştır. Böylece Osmanlı, yabancısı olduğu demokratik anlayış ve kurumlarla tanışmış; demokratikleşmenin ilk adımları atılmıştır. Bu çalışmada, Türkiye’nin demokratikleşme serüveninde oldukça önemli bir yer edinmiş olan 1912 genel seçimleri demokratik seçim ilkeleri ışığında ele alınmıştır. Demokrasi tarihinin ilk erken genel seçimi olan 1912 seçimleri İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir araç ve yöntem olarak şiddet unsurunu kullanması nedeniyle “dayaklı ve sopalı seçimler” olarak Türkiye’nin modernleşme sürecine damgasını vurmuştur.

Çalışmanın birinci bölümünde, genel olarak demokrasinin temel taşı olan seçim olgusu ve demokratik seçim ilkeleri hakkında genel bir bakış açısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha sonra 1912 genel seçimlerinin kendine özgü koşul ve dinamiklerini anlayabilmek için meşrutiyetin ilanından itibaren İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin baş aktörü olduğu siyasi olaylara değinilerek bir zemin oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde, 1912 seçimlerinin nasıl bir seçim ortamında gerçekleştirildiği ve iktidar-muhalefet cepheleşmesinin seçimlere etkisi ele alınmış ve nihayet seçimler demokratik seçim ilkeleri temelinde değerlendirilmiştir.