Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sözleşmedeki Boşluklar ve Bunların Doldurulması

Gaps in the Contract and Filling Thereof

Alfred KOLLER, Yasemin DUMAN

Bu makalede, tarafların sözleşmenin konusuyla ilgili bir meseleyi düzenlemediklerinde nasıl bir yol izleneceği, daha doğrusu sözleşmedeki boşlukların nasıl doldurulacağı hususu ele alınmaktadır. Bu konuda oldukça farklı görüşler ileri sürülmüştür. Söz konusu tartışma, özellikle sözleşmeyi tamamlayıcı yorum olarak adlandırılan yorum tarzı ve yedek hukuk kuralları arasındaki ilişkiyle ilgilidir. Yazar, sözleşmenin tamamlayıcı yorumunun yedek hukuk kurallarına nazaran öncelikli olduğu, ilk olarak tarafların tespit edilebilen farazî iradesinin esas alınması gerektiği kanaatindedir. Buna karşın Federal Yüksek Mahkeme ise, yedek hukuk kurallarına öncelik tanır. Fakat uygulamada elbette farklılıklar vardır.

Sözleşmedeki Boşluklar, Sözleşmenin Tarafları, Tarafların İradesi, Farazî İrade, Yedek Hukuk Kuralları.

This article concerns with the question of what to do when the parties to the contract did not arrange a point regarding the content of the contract, more precisely how the gaps in the contract must be filled. Legal opinions on this matter are very divergent. The conflict relates to the relationship between the supplementary interpretation of the contract and the dispositive law. The author holds that this interpretation method takes precedent over the dispositive law and it would be more appropriate to consider the perceptible possible hypothetical will of the parties as the main instrument to fill the contract. On the contrary, the Federal Supreme Court has ruled many times for the priority of dispositive law. In the practical application of the law, however, it is not the case.

Gaps in the Contract, Contracting Parties, Will of the Parties, Hypothetical Will, Dispositive Law.

Giriş

Aşağıda, sözleşmedeki boşlukların nasıl doldurulacağı, sözleşmenin tarafları sözleşmenin konusuyla ilgili bir meseleyi düzenlemediğinde ne yapılacağı sorusuna cevap aranacaktır. Bu konu hakkında öğretide farklı görüşler ileri sürülmüştür. Öğreti ve yargı uygulaması, bu konuda birbirinden belirgin biçimde ayrılmaktadır. İleri sürülen bu görüşler, teoride pratikte olduğundan kısmen daha çok farklılık arz etmektedir.

I. Öğretide Savunulan Görüşler

Burada savunulan görüş uyarınca, sözleşmedeki boşlukların öncelikle sözleşmenin tamamlayıcı yorumuyla, sonrasında ise (eğer tamamlayıcı yorum boşluğu doldurmaya elverişli değilse) yedek hukuk kurallarıyla doldurulması gerekir. Sözleşmenin yorumu, tarafların ne üzerinde anlaştıklarını belirlemeye hizmet eder (uyuşma veya gerçek uyuşma, BK m.1). Tamamlayıcı yorum ise, tarafların uyuşmanın kapsamına girmeyen bir konuyu eğer sözleşmede düzenlemiş olsalardı nasıl bir düzenleme üzerinde anlaşırlardı sorusunun cevabını bulmaya yarar. Bu şekilde araştırılan farazî uyuşma, daha önce belirttiğimiz üzere, - tıpkı gerçek uyuşma varmış gibi - yedek hukuk kurallarına nazaran öncelliklidir.1 Ancak sözleşmenin tamamlayıcı yorumuna, yalnızca sözleşme ve sözleşmenin tabi olduğu hâl ve şartlar somut olayın taraflarının sözleşmeyi nasıl tamamlayacakları hakkında ipucu sunarsa izin verilmektedir.2 Buna dair bir ipucu yoksa, hâkim sözleşmeyi ancak ilgili kanunî (yedek) hükümlere göre ve -kanun boşluğu varsa- modo legislatoris, yani yazılı olmayan yedek hukuk yaratarak (MK m.1/2) tamamlayabilir.3

Örnek: (V), (M)’ye yazar: “Sana atımı 10 günlüğüne kiralıyorum. 200 CHF tutarındaki kira bedeli -BK m.119/2 ve 259d hükümlerin aksine- atın hasta olması hâlinde de ödenecektir.” At, teslim edildikten hemen sonra ölür. (V), haklı olarak, yine de kira bedelinin tamamını talep eder. Taraflar at ölürse ne olacağını düzenlememiştir. Lakin kira bedelini ödeme borcunun kullanım imkânına bağlı olmayacağı hususunda tereddüt olmadığından, ölümün -tarafların farazî iradelerine göre, yani tamamlayıcı yorum yoluyla- hastalıkla bir tutulması gerekir. BK m.119/2 ve 257d uygulanmaz.