Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İş Hukukunda Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi

Lifting the Corporate Veil in Labor Law

Aytül ÖZKAN

Tüzel kişiler, belli bir amacı gerçekleştirmek maksadıyla ve başlı başına bağımsız bir varlığa sahip olmak üzere örgütlenmiş, hukuk düzenince kendilerine hak sahibi olma ve borç altına girebilme kabiliyeti tanınmış bulunan kişi veya mal topluluklarıdır. Hukukun yasakladığı bir sonucu elde etmek veya yasal bir yükümlülükten kurtulmak amacıyla tüzel kişilerin üye veya ortaklarınca, tüzel kişiliğe tanınan “perdenin” arkasına saklanılması halinde “tüzel kişilik perdesinin kaldırılması” gündeme gelebilecektir. Farklı mevzuatlarda kendine yer bulan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulama alanı bulduğu hukuk dallarından biri de iş hukukudur. İş hukuku bağlamında Yargıtay kararlarında “organik bağ” kavramı ön plana çıkmakta ve aralarında organik bağın söz konusu olduğu hallerde farklı işverenler, işçiye karşı müteselsilen sorumlu tutulmaktadır. Şeklen farklı tüzel kişiler arasında kurulan organik bağ vasıtasıyla, işverenlerce ayrı tüzel kişiliğin ileri sürülmesinin işçi aleyhine olumsuz sonuçlar doğurması önlenmeye çalışılmaktadır. Genellikle işyeri devri, asıl işveren-alt işveren ilişkisi ve birlikte istihdam hallerinde gündeme gelen organik bağın tespitinde Yargıtay’ca çeşitli kriterler kullanılmaktadır. Bu makalede tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi, öğretideki görüşler ve Yargıtay kararları ışığında iş hukuku özelinde incelenmektedir.

Tüzel Kişi, Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması, Organik Bağ, Dürüstlük Kuralı, İşveren.

Legal persons are groups of individuals or organizations which are independent entities in themselves and are granted capacity to have rights and obligations by the law system in order to achieve a specific purpose. The theory of “lifting the corporate veil” may apply when the members or shareholders of legal persons hide behind the “veil” of legal personality in an attempt to achieve an illegal purpose or escape liability. Labor law is among the fields of law that the theory of lifting the corporate veil is applied. In the context of labor law, the concept of “organic bond” comes to the fore in the judgments of the Turkish Court of Appeals and in the event of an organic bond, different employers are held jointly and severally liable vis-à-vis the employee. Forming an organic bond among different legal persons helps to prevent the employers’ argument of different legal personality resulting in detriment to employees. Several methods are being used by the Turkish Court of Appeals in determining the organic bond, which typically arises in the case of transfer of workplace, principal employer and subcontractor relationship and joint employment. In the light of doctrinal views and judgments of the Turkish Court of Appeals, this article analyzes the theory of lifting the corporate veil in the context of labor law.

Legal Person, Lifting the Corporate Veil, Organic Bond, Principle of Good Faith, Employer.

I. TÜZEL KİŞİLİK VE TÜZEL KİŞİLER

Kişi, hukuken hak ve borç sahibi olabilen varlık demektir.1 Bir kimse, hukuken kişi değilse hukukun tanıdığı menfaatlerden yararlanamayacak ve yüklediği yükümlülüklerden sorumlu olmayacaktır. Hukukun kişiler arası ilişkileri düzenleyen kurallar bütünü olduğu dikkate alındığında hukukun varlık nedenini kişiye borçlu olduğu görülür.2 Hatta hukukun en temel kavramının kişi olduğunu söylemek dahi yanlış olmayacaktır. Kişilik kavramı hukuken kimlerin hak ve borç sahibi olacağını göstermekle birlikte, aynı zamanda hukukça korunan ve kişiye bağlı olan değerlerin tümünü de ifade etmektedir.3 Kişiler ve kişilik konusu genel olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) düzenlenmiştir. “Kişiler hukuku”, TMK’nın 1. kitabını oluşturmaktadır. “Kişiler hukuku” kitabının 1. kısmı “Gerçek kişiler” (natürliche Personen), 2. kısmı ise “Tüzel kişiler” (juristische Personen)4 başlığını taşımaktadır.

Gerçek kişiler, insanlardır. İnsanların hukuken kişi sayılması düşüncesi, esirler, köleler vs. dışında, eski çağlardan beri kabul görmektedir. İnsanların gerçek kişi sayılması noktasında milliyet, dil, din, ırk gibi farklılıklar da önem arz etmektedir. Tüzel kişiler ise insanlığın gelişmesiyle ortaya çıkmış olup, tüzel kişilerin hukuk düzenince kabulü daha yeni bir gelişmedir. Tüzel kişiliğin niteliğiyle ilgili öğretide iki temel teori ileri sürülmüştür: Varsayım teorisine (Fiktionstheorie) göre tüzel kişiler gerçek değil, varsayıma dayanan yapay varlıklardır. Buna göre sadece gerçek kişiler hak sahibi olabilirler, ancak bazı pratik ihtiyaçların giderilebilmesi adına hukuk düzeni, yapay birer varlık olan ve sosyal bir gerçeklik olmayan tüzel kişilere de kişilik tanımıştır.5 Gerçeklik teorisi (Realitätstheorie) uyarınca ise tüzel kişiler, toplumsal hayatın ihtiyaç ve gerçeklerinden doğan sosyal bir gerçekliktir. Bunun sonucunda hukuk düzeni tüzel kişileri yaratmak yerine, onların varlığını kabul etmekte ve onlara hukuki bir zemin sağlamaktadır.6

TMK m.48 uyarınca cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği gerçek kişilere özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki tüm haklara ve borçlara ehil olan tüzel kişiler, gerçek kişilerin sahip olduğu çeşitli zaaflar (ölüm, maddi imkânsızlıklar vs.) nedeniyle birtakım pratik ihtiyaçlar sonucu doğmuştur. Genel olarak tüzel kişiler, belli bir amacı gerçekleştirmek maksadıyla ve başlı başına bağımsız bir varlığa sahip olmak üzere örgütlenmiş ve hukuk düzenince kendilerine haklar ve borçlar edinebilme iktidarı tanınmış bulunan kişi toplulukları veya mal topluluklarıdır.7 Ortak bir amacın sürekli olarak gerçekleşmesini sağlayacak örgütlenmeye sahip kişi veya mal toplulukları, kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız bir hak süjesi olarak üçüncü kişilerle hukuki ilişkiler kurabilir.8 O halde tüzel kişilere has olan unsurlar; amaç unsuru, örgütlenme unsuru ve bağımsızlık unsuru olarak özetlenebilir.9