Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bulut Bilişimde Fikri Mülkiyetin Korunması

Protection of Intellectual Property in Cloud Computing

Aybike TUNÇ

Son zamanların gözde teknolojisi bulut bilişim, 2000’li yılların ortasından itibaren sıklıkla duyduğumuz bir terim haline gelmiştir. Bu teknolojinin “bulut” adıyla anılması bir tesadüf olmamakla birlikte bu kullanım, özellikle telif hakları bağlamında yanlış düşüncelere sebep olabilmektedir. Zira bulut bilişimde depolanan veriler coğrafi bulutlarda depolanan su buharları gibi havaya karışmamakta, aksine somut varlıkları bulunmaktadır. Keza Avrupa Adalet Divanı’nın kullanılmış yazılımların çevrimiçi dağıtımına ilişkin “usedsoft” ve elektronik kitapların internet üzerinden ödüncüne ilişkin "VOB / Stichting“ kararlarında da belirtildiği üzere fiziksel olmayan kopyalar dahi fiziksel ortamlarda depolanmaktadırlar. Bugün bulut bilişim, telif hakkıyla korunan eserlerin kullanıcıların yerel cihazlarında depolanmasının yerini almaktadır. Bu, müziğin yanı sıra sinematografik eserler, elektronik kitap gibi metinler için de geçerlidir. Eski zamanlardan farklı olarak bugün, kullanıcılar bahsi geçen eserlerin tamamına bulut bilişim sayesinde diledikleri yer ve zamanda ulaşabilmektedirler. Bulut bilişim platformlarında fikri mülkiyet güvenliğinin sağlanmasında bugüne dek kullanılagelen alışıldık yöntemlerin yetersiz kaldığı aşikârdır. Bu çerçevede bulut servis sağlayıcılarının kendi sanal ip kurallarını getirmeleri ya da yerel mevzuatlarda uyar-kaldır kuralına yer verilmesi gibi yöntemlere başvurulabilir. Bununla birlikte herhangi bir büyük teknolojik değişimin başlangıç aşamalarında, uzun vadeli etkileri olsa bile ortaya çıkacak yeni kullanımların kesin olarak tahmin edilmesi neredeyse imkansızdır. Bu nedenle bugün için öngöreceğimiz koruma yöntemlerinin teknolojik gelişmeler ışığında 10-15 yıl içinde yetersiz kalma tehlikesi unutulmamalı ve hukuk sistemleri de gelişen teknolojiler gibi dinamizmini devam ettirmelidir. Biz de çalışmamızda karşılaştırmalı hukukta bugün mevcut olan koruma yöntemlerini mahkeme kararları ışığında değerlendirecek ve eksikliklere ışık tutmaya çalışacağız.

Bulut Bilişim, Fikri Mülkiyet, Streaming (Veri Akışı), Umuma İletim Hakkı, Dijital Kopya.

Cloud computing, the most popular technology of recent times, has become a term we have heard since the mid-2000s. Although it is not a coincidence that this technology is called cloud, this usage may cause misconceptions, especially in the context of copyright. Because the data stored in cloud computing, doesn’t dissolve in the air like water vapors stored in geographical clouds. The case law of the European Court of Justice in the case of “UsedSoft”, which deals with the online distribution of used software, as well as the decision “VOB / Stichting” which deals with lending of EBooks over the Internet, shows what such an understanding of digital storage can lead to. Both decisions are decisively influenced by the assumption that there are "non-physical copies" or "carrierless copies" whose transfer is functionally comparable to the distribution of physical copies. Today, cloud computing is replacing copyrighted works on the local devices of users. This applies to music, cinematographic works, as well as texts such as e-books. Individuals who used to copy their favorite music CDs to another CD to listen them at home or in the workplace can now easily store their music files in the cloud and access to their favorite music whenever and wherever they want by using any mobile device which can access to network. At this point, the systems that have been established so far to charge private copies face the risk of becoming dysfunctional. It is obvious that the usual methods used to provide intellectual property security are inadequate in cloud computing platforms. In this context, methods such as letting cloud providers develope their own virtual IP Rules or legislating the notice and take-down rule in local regulations can be used. Therefore, it should be noted that in the light of technological developments, the protection methods we will foresee today may become dysfunctional in 10 or 15 years and the legal systems should continue its dynamism as well as the developing technologies. In our study, we will evaluate the conservation methods available in comparative law in the light of court decisions and try to shed light on the deficiencies.

Cloud Computing, Copyright, Streaming, Public Performance, Digital Copy.

GİRİŞ

Bugün varlığı ve önemi hususunda hiçbir tartışma olmayan fikri hakların korunmaya mazhar görülmesi uzun bir tarihi sürecin sonunda gerçekleşmiştir. Zira hukuk sistemlerinde, matbaanın keşfine kadar fikri mülkiyete yer verildiğinden söz edebilmek mümkün değildir. Hatta bugün geçerli olan hukuk sistemlerinin temeli olarak kabul edilen Roma Hukuku’nda dahi mülkiyet hakkına büyük önem verilmiş olmasına karşın fikri mülkiyetin yasal olarak korunmadığını görmekteyiz. Her ne kadar Roma toplumunda esere ve eser sahibine değer veriliyor ve saygı duyuluyor olsa da eser sahibinin eser üzerindeki haklarına dair fikri koruma, ahlaki bir korumanın ötesine geçememiştir1. Bu anlamda Roma Hukuku’nda esere ilişkin tanınan koruma, eserin üzerine işlenmiş olduğu eşyanın mülkiyetinin korunmasından öteye geçemiyordu. Örneğin bir şairin bir kağıt ya da peçete parçasına bir şiir yazmış olması halinde, o şiir üzerine yazıldığı eşya ile bir bütün olarak değerlendiriliyor ve eşyanın maliki kimse şiire de o kişi malik oluyordu2.

Matbaanın keşfiyle birlikte eserlerin çoklu basım imkanı doğmuş, böylece eserlerin ve fikri mülkiyetin ekonomik değeri ortaya çıkmıştır3. Bu çerçevede getirilen ilk yasal düzenleme, imtiyazlar şeklinde gelmiş ve ilk imtiyazlar da 15. yüzyılın ikinci yarısında Venedik’te tanınmıştır4. Ancak bu imtiyazlar, eser sahibinden ziyade yayınevine tanınan imtiyazlardır. Şöyle ki, bir eserin basım hakları bölge hakimi tarafından belirli bir kişiye tanınıyor ve bu kişiden başka kimse söz konusu eseri basamıyordu5. Dolayısıyla imtiyazlarla eser sahibinin fikri mülkiyeti değil yayınevinin çoğaltma ve yayma hakları korunuyordu.

Eser sahibinin fikri mülkiyetinin korunmasına ilişkin ilk yasal düzenleme Birleşik Krallık’ta yayınlanan 1710 tarihli Statue of Anne isimli düzenlemedir6. Bu koruma, daha sonra Almanya7, Fransa8, İsviçre9 ve diğer Avrupa ülkelerinde de kabul görmüştür.