Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza İnfaz Kurumlarının Özelleştirilmesi

Privatization of Penal Institutions

Uğur ORHAN

Ceza infaz kurumlarının bugünkü anlamıyla (tam özel model) özelleştirilmesi 1984 yılında gerçekleştirilmiştir. İlk kez Amerika Birleşik Devletleri’nde bir ceza infaz kurumunun özelleştirilmesini takiben, Anglo-Amerikan hukuk sisteminin hâkim olduğu diğer ülkelerde de ceza infaz kurumlarının özelleştirilmesine başlanmıştır. Kıta Avrupası hukuk sisteminin hâkim olduğu ülkelerde tam özel model çerçevesinde olmasa da yarı özel model çerçevesinde özelleştirmeler yapılmıştır. Bir dönem Türkiye Cumhuriyeti’nde tam özel model savunulmuşsa da bu yöntemle özelleştirme yapılmamıştır. Bunun yerine, Türkiye’de, özel sektörden hizmet alınması şeklinde yarı özel modelde özelleştirmeler (örneğin yemek hizmetleri, hapishane yapımı gibi) yaygın hale gelmiştir. Tam özel modelin amaçlarını, yüksek maliyetin düşürülmesi ve gelir sağlanması, infaz kurumlarının standartlarının yükseltilmesi olarak sıralamak mümkündür. Türkiye’de ise, üçüncü bir amaç olarak, devletin ceza infaz kurumları üzerinden yıpratılmasının önüne geçilmesi öne sürülmüştür. Özel ceza infaz kurumlarının uygulaması değerlendirildiğinde, özelleştirmenin amaçlarının başarısız olduğu kolayca söylenebilir. Dahası, özel ceza infaz kurumlarına sahip devletler daha sert eleştirilmektedir. Bu bağlamda, devlet, ceza infaz kurumlarını özelleştirse bile hukuken sorumlu olmaya (örneğin, devletin gözetim sorumluluğu gibi) devam etmektedir. Ceza infaz kurumlarının özelleştirilmesine dair sorulması gereken son soru ise şöyledir: özelleştirme, cezalandırma yetkisinin devri anlamına mı gelmektedir? Cevap olumluysa, bu hukuken mümkün müdür?

Özelleştirme, Ceza İnfaz Kurumları, İnfaz, Tam Özel Model, Yarı Özel Model.

Privatization of penal institutions (private prisons), in the modern sense, was first carried out in 1984. After the first privatization of a penal institution in the US, other countries, in which the Common Law system prevails, have started privatizing penal institutions too. In countries that have adopted the Civil Law system, prisons are privatized in accordance with the semi-private model rather than the private prison model. Although application of the private prison model was advocated for some time in the Republic of Turkey, no privatization was made using this method. Instead, privatizations according to the semi-private model by way of procuring services from the private sector (such as food or construction services) has become a widespread application in Turkey. The aims of the private prison model may be summarized as cutting high costs of prisons, making profit, and raising the standards of penal institutions. In Turkey, an additional third aim was set forth as the prevention of discrediting of the state through penal institutions. But considering the practice of private prisons, it can be easily said that the aims of privatization has failed. Actually, now, the states that have private prisons are being severely criticized. Even though a state privatizes penal institutions, it continues to be legally liable (for instance, state’s liability arising from the obligation of monitoring). The last question that should be asked concerning the privatization of penal institutions is as follows: Does privatization mean transfer of the authority to penalize? If the answer is positive, is this legally possible?

Privatization, Penal Institutions, Execution, Private Prisons, Semi-Private Prisons.

Giriş

Düşünsel temelleri yüzyıllar öncesine dayanan özelleştirme, 20. yüzyıl itibariyle yaygın bir şekilde uygulanmaya başlamıştır.1 İkinci Dünya Savaşı sonrasında büyük ölçüde devletleştirilmiş olan İngiliz endüstrisinin 1970’lerde gösterdiği düşük performans nedeniyle “özelleştirme” kavramı ilk kez Başbakan Margaret Thatcher döneminde kullanılmıştır.2 Bundan sonra hem İngiltere’de hem de diğer ülkelerde özelleştirme uygulamaları yaygın hale gelmiştir.

Farklı sektörlerde yer alan kamu kuruluşlarının, hizmetlerin, taşınmazların özelleştirilmesini, ceza infaz kurumlarının özelleştirilmesi3 takip etmiştir. Bugünkü anlamıyla ceza infaz kurumlarının özelleştirilmesi, ilk olarak, 1984 senesinde Amerika Birleşik Devletleri’nde başlamış4 daha sonra Avustralya (1990), İngiltere (1992),5 Galler (1997), İskoçya (1999), Güney Afrika (1999), Yeni Zelanda (2000) ve Kanada’da (2001) bazı ceza infaz kurumlarının işletme hakkı özel kişilere verilmiştir.6 Brezilya, Şili, Japonya, Almanya, Fransa (yarı özel) gibi ülkelerde de işletme hakkının devri olmasa da benzer (karma) modellerde uygulamaya geçilmiştir. Oldukça kârlı olan bu yeni faaliyet sektöründe Amerika Birleşik Devletleri merkezli The GEO Group, The Corrections Corporation of America (CCA), Birleşik Krallık merkezli G4s ve Serco şirketleri neredeyse hâkim konuma gelmişlerdir.7

Dünyada bu gelişmeler olurken, Türkiye’de ceza infaz kurumlarında belirli hizmetlerin veya ihtiyaçların (yemek hizmetleri gibi) kamu ihale sözleşmeleriyle özel şirketlere gördürülmesi yoluna gidilebilmesine rağmen yönetimin8 (işletmenin) devri yoluyla özelleştirme yapılmamıştır. Hatta, ceza infaz kurumlarının sadece kamu tarafından idare edileceği düşüncesinin güçlü ve yaygın olduğunu söylemek mümkündür.9